DSÖ, aspartamı 'potansiyel kanserojen madde' listesine ekledi

DSÖ, aspartamı 'potansiyel kanserojen madde' listesine ekledi
Dünya Sağlık Örgütü, çok sayıda gıda ve içecekte yer alan aspartamı, “kanserojen olma ihtimali bulunan maddeler” listesine ekledi. Ancak yeni sınıflandırılmaya rağmen tüketicilerin aspartam kullanma ölçeğine dair tavsiyeler değişmedi.

Artı Gerçek - Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) bağlı iki ayrı uzman grubu, cuma günü yaptığı açıklamada, koladan sakıza kadar çok çeşitli ürünün içeriğinde yer alan tatlandırıcı aspartamın "olası bir kanserojen madde" olduğunu ancak önceden kararlaştırılan seviyelerde tüketilmesinin güvenli olmaya devam ettiğini açıkladı.

Uzmanların bir kısmı maddenin potansiyel bir tehlike olduğuna dair herhangi bir kanıt olup olmadığını diğerleri ise maddenin ne kadar gerçek yaşam riski oluşturduğunu değerlendirdi. “Kanserojen olma ihtimali bulunan maddeler” listesinde aloe vera, dizel benzin ve Asya’da üretilen sebze turşuları da var.

ÜÇÜNCÜ SEÇENEK DÜŞÜNÜLMELİ: SU İÇMEK

Fransa'nın Lyon kentinde bulunan Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) cuma günü erken saatlerde katkı maddesiyle ilgili ilk açıklamasında, aspartamın "olası bir kanserojen" olduğunu söyledi. Bu sınıflandırma, bir maddenin kansere neden olabileceğine dair sınırlı kanıt olduğu anlamına geliyor.

IARC paneli kararını, karaciğer kanserinin bir türü olan hepatoselüler karsinom ile tatlandırıcı tüketimi arasında bir bağlantı olduğunu gösteren ve ilki 2016'da yayınlanan Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'daki insanlarda yapılan üç araştırmaya dayanarak verdiğini söyledi. Söz konusu çalışmalar tartışmalı olsa da, daha önceki hayvan çalışmalarından elde edilen sınırlı kanıtların da bir faktör olduğunu söyledi. IARC, aspartamın kanserle bağlantılı bazı kimyasal özelliklere sahip olduğuna dair sınırlı sayıda kanıt olduğunu da belirtti. IARC Monographs programının başkan vekili Mary Schubauer-Berigan, "Bizim görüşümüze göre bu, araştırma topluluğuna aspartam tüketiminin neden olabileceği veya olmayabileceği kanserojen tehlikeyi daha iyi açıklığa kavuşturmaya ve anlamaya yönelik bir çağrıdır" dedi.

Cenevre merkezli ayrı bir panel olan DSÖ ve Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Gıda Katkı Maddeleri Ortak Komitesi (JECFA) de yine cuma günü kendi kapsamlı incelemesini yaptıktan sonra, aspartamın neden olduğu zarara dair ikna edici kanıtlara sahip olmadığını söyledi ve insanlara aspartam tüketim düzeylerini günde 40 mg/kg'ın altında tutmalarını önermeye devam etti.

ARA SIRA TÜKETMEK RİSK OLUŞTURMUYOR

Duyurudan önce düzenlediği basın toplantısında, DSÖ'nün beslenme başkanı Francesco Branca, içecek seçeneklerini değerlendiren tüketicilerin ne aspartam ne de başka tatlandırıcı kullanmasını tavsiye etti. Branca, "Tüketiciler diyet kola mı yoksa şekerli kola mı alma kararıyla karşı karşıya kalırsa, bence üçüncü bir seçenek düşünülmeli - su içmek" dedi. DSÖ, mevcut tüketim düzeylerinin sınırını aşmak için örneğin içeceklerdeki ortalama aspartam içeriğine bağlı olarak 60-70 kg ağırlığındaki bir kişinin günde 9-14 kutudan fazla gazoz içmesi gerektiği anlamına geldiğini söyledi. DSÖ'nün beslenme başkanı Branca, "Sonuçlarımız, ara sıra tüketimin çoğu tüketici için risk oluşturabileceğini göstermiyor" dedi.

ASPARTAMIN İÇİNDE NE VAR?

Şekerden 200 kat daha tatlı olan aspartam, bu sayede kalorisiz bir şekilde yiyecek ve içecekleri tatlandırabiliyor. Diyet veya şekersiz ürünlerin pek çoğunda ve sakızlarda da bulunan aspartam Coca Cola Zero ve Pepsi Max gibi içeceklerin vazgeçilmezi. Aspartamın 6 bin farklı gıda ürününde kullanıldığı tahmin ediliyor. B Peki aspartam için yapılan değerlendirme neye karşılık geliyor? Bu tanım ne anlama geliyor?

IARC’nin kullandığı sınıflandırma şu şekilde:

  • Grup 1: Kanserojen maddeler
  • Grup 2A: Muhtemelen kanserojen olan maddeler
  • Grup 2B: Kanserojen olma ihtimali bulunan maddeler
  • Grup 3: Sınıflandırılamayan maddeler

Open University’den istatistik profesörü Kevin McConway, “IARC kategorileri bize aspartamın ne kadar riskli olduğu hakkında hiçbir şey söylemiyor, çünkü bu kategorilerin amacı bu değil” diyor. IARC kategorileri bir maddenin ne kadar riskli olduğunu değil, kanserojen olup olmadığı konusunda ne kadar bilimsel veri bulunduğunu gösteriyor. İnsan veya hayvan deneylerinde “az miktarda kanıt” varsa bir madde 2B grubuna alınıyor. Prof. Conway, “2B kategorisinde bulunan maddelerin kansere yol açabileceğine dair güçlü kanıtlar yok. Olsaydı 2A veya 1 kategorisinde yer alırlardı” diyor.

BİLİM İNSANLARI DAHA FAZLA ARAŞTIRMA GEREKTİĞİNİ VURGULUYOR

DSÖ incelemeleriyle bağlantısı olmayan bilim insanları da aspartamın kansere neden olduğuna dair kanıtların zayıf olduğunu söylediler. Los Angeles'taki Cedars Sinai Tıp Merkezi'nde kanser epidemiyolojisi profesörü olan Paul Pharaoh, "Grup 2B, ne kadar kusurlu olursa olsun, hemen hemen her kanserojen kanıtının bir kimyasalı bu kategoriye veya üstüne koyacağı için çok muhafazakar bir sınıflandırmadır" dedi. Pharaoh, "Kamuoyu, IARC tarafından Grup 2B olarak sınıflandırılan bir kimyasalla ilişkili kanser riski konusunda endişelenmemeli" dedi.

Amerikan Kanser Araştırmaları Enstitüsü'nün araştırmadan sorumlu başkan yardımcısı Nigel Brockton da aspartamla ilgili araştırmaların, herhangi bir aspartam alımını açıklayan büyük, gözlemsel çalışmalar şeklini alacağını tahmin ettiğini söyledi. Bazı doktorlar, yeni "olası kanserojen" sınıflandırmasının, diyet kola içenleri kalorili şekerli içeceklere geçmeye yönlendirebileceğine dair endişelerini dile getirdi. Houston'daki Texas Üniversitesi MD Anderson Kanser Merkezi'ndeki Kanser Önleme Merkezi'nin tıbbi direktörü Therese Bevers, "kilo alma ve obezite olasılığı, aspartamın olabileceğinden çok daha büyük bir sorun ve daha büyük bir risk faktörüdür" dedi. (DIŞ HABERLER)

Öne Çıkanlar