Fransa'da adayların hepsi Türkiye'ye karşı

HABER MERKEZİ- Fransa'da cumhurbaşkanı seçiminin ilk turu 23 Nisan'da yapılacak. İlk turda hiçbir aday tek başına yüzde 50 barajını aşamazsa, en fazla oy alan ilk iki aday 7 Mayıs'ta ikinci turda yarışacak.
Seçime 11 aday katılıyor. Anketler bu adaylardan sadece Marine Le Pen, Emmanuel Macron, François Fillon ve Jean-Luc Mélenchon'un ikinci tura kalabileceğini gösteriyor.
Son anketler, kendisini "vatanseverlerin adayı" olarak tanımlayan sağ popülist aday Marine Le Pen yüzde 25, hiçbir siyasi partiye bağlı olmayan ve merkezde konumlanan Emmanuel Macron yüzde 24, sağ partilerin adayı François Fillon yüzde 19, Fransız Komünist Partisi tarafından da desteklenen "solun solu"nun adayı Jean-Luc Mélenchon ise yüzde 18 oy oranına sahip olduklarını gösteriyor. Seçime iki haftadan az bir süre kalmış olmasına rağmen seçmenin 3'te 1'inin henüz kararını vermediği, bir o kadarının da sandık başına gitmeyi düşünmediği ifade ediliyor.
Deutsche Welle Türkçe'nin haberine göre Fransa’da merkezde konumlanmış küçük çaplı partiler dışında bugün hiçbir siyasi hareket açıkça mevcut AB’yi desteklemiyor. Federal Avrupa fikrini savunan ise yok denecek kadar az.
Marine Le Pen, iktidara gelmesi halinde AB’nin ulusal egemenlik temelinde yeniden dizayn edilmesi için diğer AB devletleriyle müzakere edeceğini, bu müzakereler başarısızlıkla sonuçlanırsa Fransa’da AB’den çıkış için (Frexit) referandum düzenleyeceğini söylüyor.
Le Pen AB’nin genişleme sürecine de karşı çıkıyor. Dini, kültürel ve tarihi gerekçelerle Türkiye’nin olası AB üyeliğine karşı olduğunu ifade ediyor. Genişleme sürecindeki Türkiye’ye AB bütçesinden "aşırı para akıtıldığını" söylüyor. İktidara gelmesi halinde Türkiye ile pratikte durmuş olan müzakereleri derhal bitireceği sözünü veriyor.
Marine Le Pen, Türkiye ile AB arasında sığınmacılar konusunda varılan anlaşmaya da karşı. Bu anlaşmayı destekleyen Cumhurbaşkanı François Hollande’ın Almanya Başbakanı Angela Merkel’e "boyun eğdiği"ni savunuyor
Seçimin ikinci turunda Le Pen’in rakibi olma ihtimali yüksek olan Emmanuel Macron çok vitesli Avrupa fikrini destekliyor. AB içerisinde savunma, güvenlik, enerji ve dijital ekonomi alanlarına öncelik verilmesini savunuyor. Euro kullanan ülkeler arasında gönüllü olanların daha fazla entegrasyona gidebileceklerini söylüyor.
Macron, AB’nin "genişleme sürecini yönetemediğini" ve bu sürecin AB'yi "felce uğrattığı" görüşünde. Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olduğunu ifade eden Macron, tam olarak ne anlama geldiğini açıklamadan "Türkiye’ye kapıların kapatılmaması gerektiğini" de söylemeyi ihmal etmiyor.
Macron, programını açıklarken yaptığı konuşmalarda Türkiye’yi Avrupa'nın formatı dışında gördüğü mesajını da veriyor. Türkiye’yi Rusya, İran ve Suudi Arabistan ile birlikte "yeni güçler" olarak niteliyor. "Uluslararası planda istikrar ve Fransa'nın da çıkarları öyle gerektirdiği için, otoriter rejimlerden oluşan bu ülkelerle diyaloğun şart olduğunu" savunuyor.
Sağ partilerin adayı François Fillon da AB'nin genişleme sürecinin durdurulması ve AB içindeki mevcut sorunlara odaklanılmasını savunuyor. Türkiye ile "stratejik ortaklık" oluşturulmasını destekliyor.
Son haftalardaki kamuoyu yoklamalarının sürpriz ismi Jean-Luc Mélenchon da mevcut koşullarda Fransa’nın AB üyeliğini sorgulayan adaylar arasında. AB’nin "aşırı liberal" politikalarını sert ifadelerle eleştiren ve bu eleştirileri toplumda geniş yankı bulan Mélenchon, AB antlaşmalarının sosyal boyut ön plana çıkarılarak yeniden müzakere edilmesini istiyor. Bu yapılmadığı takdirde Fransa’nın AB üyeliğinin halk oylamasına sunulmasını öneriyor.
Mélenchon, mevcut şartlarda Türkiye'nin AB üyeliğinin mümkün olmadığını düşünüyor. Tüm Avrupa solu gibi Avrupa standartlarında demokrasiye sahip olmayan bir Türkiye'nin AB perspektifine tamamen karşı çıkıyor. Mélenchon PKK'nin AB terör örgütleri listesinden çıkarılması için Avrupa çapında başlatılan imza kampanyasının da destekçilerinden.