Macaristan’da Homofobi: Orban ve neo-faşistler kaz adımlarıyla ilerliyor

Macaristan’da Homofobi: Orban ve neo-faşistler kaz adımlarıyla ilerliyor
Her şey, aşırı sağcı milletvekili Dora Dura’nın, Eylül sonunda YouTube’da yayınladığı bir video ile başladı.

Bernard RORKE*


Viktor Orban’ın yürüttüğü kültür savaşının son merhalesinde, LGBTI+ topluluğu kendisini rejimin çapraz ateşi altında buldu. İktidardaki neo-faşist Bizim Anavatanımız Hareketi (Mi Hazank Mozgalom) ‘kullanışlı aptallarıyla’ birlikte sahneye koyup kaz adımlarıyla oynadığı nefret koregrafisinde en rahatsız edici nokta, aptalca ve galiz homofobik önyargıları sürekli olarak gündeme getirmesi. Sekiz hak örgütü, Ombudsman’a başvurarak, Başbakanın son homofobik açıklamasına karşı tepkisini dile getirdi.  

Her şey, aşırı sağcı milletvekili Dora Dura’nın, Eylül sonunda You Tube’da yayınladığı bir video ile başladı. Dura, bu videoda, "Herkes İçin Peri Masalları" başlığıyla yeni çıkan bir çocuk kitabından alıntılar yaptığı basin toplantısını gösteriyordu.  Mi Hazank’ın başkanı, dört çocuk annesi gururlu kadın, "Peri Masalları Diyarının" sapmalara müsaade etmeyeceğini ve Partisinin "çocukların homoseksüel propagandaya mağdur kalmasına" izin vermeyeceğini söyledi ve "Homoseksüel Prensler Macar kültürünün bir parçası olamaz" dedi.

TEPKİLER VE DAYANIŞMA

Ulusal Kitap Yayıncıları Birliği, yayınladığı bildiride, ‘’Kitapların siyasal amaçlar uğruna mahvedilmesi, Macaristan ve Avrupa tarihinin en utanç verici anılarından biridir’’ dedi. Sanat ve eğlence dünyasından çok sayıda önde gelen şahsiyet de kitap düşmanlığını kınadı.Kitapta anlatılan masalın kahramanları arasında, üç kulaklı bir tavşan ile  canavar öldüren İrlandalı bir kadın hizmetçi vardı ve kitabın satışları bir anda acaip arttı ve çok satanlar listesine girdi. Özgürlükçü, liberal bir çok Macar bir dayanışma gösterisi olarak kitabı satin almıştı.

Duro’nun kitapla ilgili kesilmiş-biçilmiş sahnelerden oluşan videosunun yayınlanmasının ardından, 3 Ekim günü, yüz kadar aşırı sağcı gösterici, Labrisz Lezbiyenler Derneği binası önünde toplandı.Mi Hazank’ın Başkanı  Laszlo Toroczkai, burada yaptığı konuşmada, "LGBTQ virüsünün" Coronavirus’ten daha tehlikeli olduğunu iddia etti. İktidar yanlısı medyanın siyaset yazılarıyla tanınan kalemi Arpad Szakacs, LGBTQ aktivistlerini ‘’ailelere saldıran çakallar’’ olarak niteledi ve Polonya’da olduğu gibi "LGBTQ’lere yasak bölgeler" kurulmasını tale petti.
 
Ertesi gün, Pazar sabahı, çocuklar için özel olarak hazırlanmış olan  tiyatro  programı, magafon ve sirenlerle binanın önünde toplanan kalabalığın galiz sözler bağırarak, güvenlik  çemberini aşmaya çalışması nedeniyle iptal edildi.  
 
ORBAN'IN TEPKİSİ: ÇEKİN ELLERİNİZİ ÇOCUKLARIMIZIN ÜZERİNDEN 

Budahazy çetesi tiyatro binasının önünde bağırıp çağırıp oyunu engellemeye çalışırken, Başbakan Viktor Orban, aynı saatlerde, radyoda yaptığı konuşmada, ‘’Herkes İçin Peri Masalları’’ kitabından nefretle söz ediyordu. ‘’Macaristan’da homoseksüalite konusunda son derece hoşgörülü ve sabırlı bir yaklaşıma sahip kanunlar vardır’’ diyen Orban, ancak söz konusu kitabın yayınlanmasının bir ‘’provokasyon eylemi’’ olduğunu savundu. Konuşmasının sonunda da, "Aşılmaması gereken bir kırmızı çizgi vardır. Görüşümü özetlemek gerekirse: Çocuklarımızı rahat bırakın!" dedi.
 
Bu gelişmelerin ardından iktidar partili Csepel Belediye başkanı,kitabı Budapeşte’deki tüm yuvalarda yasakladı. Gazeteciler, kitabın yasaklanma nedenlerini sorduğunda, Belediye bir açıklama yaptı: "Biz Csepel’deki çocukları korumak istiyoruz". Aynı gün öğleden sonra, hükümetin haftalık medya brifinginde, Başbakan sözcüsü Gergerly Gulyas, kitabı kullanan herhangi bir yuvanın, "reşit olmayanları tehlikeye atmak" suçlamasıyla cezalandırılacağını söyledi. Sözcü, bir kişinin seks hayatının mahremiyet girmesine rağmen, "çocuklara yönelik homoseksüel propagandaya izin verilmeyeceğini, bu propagandanın çocuklara yönelik tehdit olduğunu" savundu.
 
LGBT+ haklarını savunan Hatter grubu, Gulyas’ın tehditlerini kınadı ve masal kitabında söz konusu olan cinselliğe ilişkin kavram ve yaklaşımların zarar verici olduğunu redetti. Hatter,  hükümetin konu hakkındaki korku ve tehdit yayan yaklaşımı yerine, gençlerin toplumsal çeşitlilik alanında doğal bir hissiyat sahibi olmasını, azınlıklar konusunda da meraklı ve  anlayışlı olmalarını isteyen tüm ailelerin kitabı okumasını tavsiye etti.
 
BAŞBAKAN’I ŞİKAYET

22 Ekim günü, sekiz Hak örgütü, resmi bir protesto gerçekleştirerek, Ombudsman’a çağrıda bulundu ve Orban’ın cinsel azınlıklar aleyhindeki basmakalıp görüşleri güçlendirdiği, ‘’Macaristan homoseksüellere karşı sabırlıdır’’ diyerek LGBT+ bireyleri açıkça ulustan dışladığını hatırlatarak, Başbakan’ın kınanmasını talep etti. Sekiz örgüt, Ombudsman’dan yakın geçmişte meydana gelen olayları soruşturmasını ve gelecekteki olası ihlalleri önlemesini istedi. Hatter, Ombudsman’ın Başbakanın açıklamalarını kınaması gerektiğini belirttikten sonra demokratik bir toplumda hükümetin nefret körükleyemeyeceğini açıkladı.

Mi Hazank kurulduğundan bu yana, sözleri ve eylemleriyle "ibne propagandası" dediği anlayışa karşı düzenli ve sürekli olarak nefret söylemi geliştirdi. Üniformalı adamlarıyla LGBT+ topluluklara alanlara yürüyüşler düzenledi, Aurora Merkezine karşı Gökkuşağı bayraklarını yaktı, LGBT+ eylemlerini engelledi. Bütün bu saldırılar gerçekleşirken polisin müdahalesi ya çok geçti ya da etkisizdi. Bu arada, iktidar partisi Fidesz’in politika ve propagandası nedeniyle kamuoyunda hoşgörü azalırken, rejim, paramiliter güçleri ve kuklalarıyla saldırılarını sürdürdü.

Rejimin söylemi ve politikaları ile hükümet yanlısı medyanın küfürbaz ve tahrik edici haberciliği, kamuoyunda homofobinin kabul edilebilir bir yaklaşım olmasını sağladı. Hak savunucularına göre, LGBT+ bireylere yönelik düşmanlık, 2018’de Orban’ın üçte iki çoğunlukla seçimleri  kazanıp üçüncü kez iktidara gelmesinden bu yana arttı

PEDOFİLİ VE HOMOSEKSÜALİTE

Macaristan Palamentosu Başkanı, aynı zamanda iktidar partisinin kurucu üyelerinden Laszlo Köver, 15 Mayıs 2019 tarihinde yaptığı  garip  açıklamada şöyle dedi: ‘’Bir pedofil (Çocuk tacizcisi) ile bir  homoseksüelin davranışları  arasında ahlaki bakımdan fark yoktur. Her iki örnekte de çocuk bir nesnedir, bir lüks aracıdır, pedofille homoseksüelin kendilerini tatmin etmek için kullandıkları bir kurbandır’’. Demokratik Koalisyon Partisi bu açıklamaya cevap verdi: "Köver, Nazi gibi düşünüyor, Nazi gibi konuşuyor. Kendisi sadece bir dangalak değildir. Tehlikeli bir siyaset sahtekarıdır".   

Daha sonra, 2020 Nisan ayında, COVID-19’la acil mücadele yasasını kullanarak, Orban, trans bireylerin haklarına  yönelik yeni bir saldırı gerçekleştirdi. Nufus kütüğündeki ‘cinsiyet’ sözcüğü yerine ‘doğuştaki cinsiyet’ ibaresini koyarak, insanların yasal olarak cinsiyet değiştirmelerini engellemiş oldu.  Bu konuda Avrupa Parlamentosu üyesi Marc Angel bir açıklama yaptı: "Bu girişim, trans topluluğunu kasıtlı olarak susturmanın ötesinde, bu toluluğu imha etmeyi, varlığını inkar etmeyi amaçlıyor".

Özel olarak meşhum olan gelişme, AB üyesi bir ülkenin hükümetinin, neo-faşist partiyle birlikte, LGBTI yurttaşlarına karşı kasıtlı olarak korku ve düşmanlık ortamı yaratması. AB Temel Haklar Ajansının yakın geçmişte yayınladığı bir araştırmada, Macar genç bir Lezbiyen kadın, mevcut durumun sonuçlarını şöyle değerlendirdi: "Hayatımı bir tek kelime ile yazacak olursam, kullanacağım kelime, korku. Arkadaşlarımı, yakınlarımı, ailemi kaybetme korkusu. Çünkü medyada siyasetçiler, LGBTI bireyleri hasta insanlar, normal olmayan insanlar olarak tanıtıyor. Bu nedenle de ben hayatımı gizlemek zorundayım. Ben hiçbir zaman kendim olamayacağım. Dolayısıyla da gerçekten mutlu olamayacağım".


(*) Dublin doğumlu akademisyen-aktivist Bernard Rorke, 20 yıldır Budapeşte'de yaşıyor. Londra'da Birkbeck College'de Siyasal Bilimler ve Sosyoloji master'ından sonra Westminster Universitesi Demokrasi Araştırmaları Merkezinde doktorasını tamamladı. 1998-2013 yıllarında Açık Toplum Vakfında Roman Hakları uzmanı olarak çalıştı. Halen Budapeşte'de Central European Üniversitesinde "Roman Hakları" dersleri veriyor, İngiltere'de bazı yayınlara serbest yazar olarak katkı bulunuyor. Rorke'nin Artı Gerçek için kaleme aldığı son makalesi.

Öne Çıkanlar