NSU davası: Gerçekleşen hiçbir şey kararda yer almıyor

Irkçı NSU sanıklarına yönelik gerekçeli kararın açıklanmasının ardından temyiz başvuru süresi dolmak üzere. Gerekçeli karar NSU kurbanlarının yakınlarında büyük hayal kırıklığı yarattı.

NSU davası: Gerçekleşen hiçbir şey kararda yer almıyor

Beate Zschäpe, 11 Temmuz 2018 tarihinde, Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi tarafından on cinayet, iki bombalı saldırı ve soygun gibi diğer suçlardan ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı. Zschäpe'nin avukatı Matthias Grasel, karar 2018 yılında açıklandığında, müvekkilinin "suç ortaklığı"ndan hüküm giymesinin hukuki bir dayanağının olmadığını söylemişti. NSU'nun hayattaki tek üyesi Zschäpe hakkındaki 3 bin 25 sayfalık gerekçeli karar ise, tam 93 hafta sonra, 21 Nisan tarihinde açıklanmıştı.

Sekizi Türkiyeli on kişiyi öldürmekle suçlanan ırkçı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) üyesi Zschäpe hakkındaki gerekçeli kararda "Sanık Zschäpe, işbirliği içerisinde ve kasıtlı olarak, 10 kişiyi sinsice ve canavarca hisle öldürmüştür" ifadesi yer aldı. Bu ifade kulağa her ne kadar açık ve anlaşılır gelse de, aynı zamanda bir o kadar tartışmalı da. Çünkü Zschäpe'nin Neonazi arkadaşları Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos 2000-2007 yılları arasında yabancı kökenli dokuz kişiyi ve bir polis memurunu öldürdüklerinde, Zschäpe suç mahalinde değildi.

Zschäpe'nin işlediği suçun ağır olmasından ötürü, cezaevinden erken salıverilmesi ihtimaller dışında. Ancak karar henüz, Zschäpe'nin avukatları temyize gittiklerinden ötürü yürürlüğe girmiş değil. Terör örgütüne destek ve cinayete yardım yataklık etmekten hüküm giyen diğer üç davalı ve federal başsavcılık da temyize gitmiş bulunuyor.

Şimdi tüm bu aktörler, 3 bin 24 sayfalık gerekçeli kararı analiz ederek temyiz için iyi bir gerekçe bulmayı umuyor. Mahkeme bu metin yığınını hazırlamak için 1 yıl 9 ay harcarken, temyiz başvurularının karar açıklandıktan sonraki bir aylık zaman diliminde gerekçelendirilmesi gerekiyor. İşlem sürelerindeki bu dengesizlik, hukukçular arasında da tartışmalı. Temyiz için izin verilen bir aylık süre, 21 Mayıs tarihinde doluyor.

"GERÇEKLEŞEN HİÇBİR ŞEY KARARDA YER ALMIYOR"

NSU kurbanlarının 19 avukatınınsa başka bir sorunu var. Avukatlar tarafından yapılan ortak açıklamada, mahkemenin gerekçeli kararı "hukuk devletinin iflasının belgesi" olarak nitelendirildi. Açıklamada avukatlar, delil toplama sürecinin sonuçlarının "tanınamayacak biçimde kısaltıldığını veya metinde bunlara küstah bir biçimde yer verilmediğini" söyledi.

Üç sayfalık açıklamayı imzalayanlar arasında, babası cinayete kurban giden Gamze Kubaşık'ı temsil eden müdahil avukat Sebastian Scharmer de yer alıyor. Kubaşık'ın babası Mehmet Kubaşık, 2006 yılında terör örgütü NSU tarafından Dortmund'da öldürülmüştü.

DW'ye konuşan Scharmer, tarihi davanın, cezaların belirlenmesinin yanı sıra "NSU'nun faaliyetlerini tamamıyla aydınlatma" amacını da taşıdığını söylüyor. Scharmer, bu noktada aşırı sağcı teröristlere yardım edenler ve iç istihbarat kuruluşu Anayasayı Koruma Teşkilatının rolüne atıfta bulunuyor. Birçok bilgi gizli tutulurken, Anayasayı Koruma Teşkilatının muhbirlerinin de kısmen yalan beyanda bulunduğunu söyleyen Scharmer, "Ve tüm bu olanlar, gerekçeli kararda yer almıyor" diyor.

ANGELA MERKEL'İN SÖZÜ TUTULMADI

Scharmer, diğer terör davalarında mahkemelerin soruşturmaları çok keskin çizgilerle yürüttüğünü hatırlatıyor. "Yapılar aslında ne kadar büyüktü, ne kadar tehlikeliydi? Bunları kim kurdu? Bunlarda kaç insan yer aldı?" Bu soruların NSU davasında son derece sınırlı biçimde yanıtlandığını kaydeden Scharmer, bunların kararda hiçbir rol oynamadığını söylüyor. NSU davası sürecinde tüm soruların yanıtlanmamasının normal olduğunu ifade eden Scharmer, "Ama burada yanıtlanmazsa başka nerede yanıtlanacak?" sorusunu yöneltiyor. (DW Türkçe)

almanya Hayal ırkçı davası NSU