Suriye'deki kanlı satrancın yedi yılı
Yedi yıl önce bugünlerde başlayan gösteriler, küresel ve bölgesel güçlerin kanlı satrancına dönüştü. Yüzbinlerce can alan, milyonları evinden eden savaşın sonu ise henüz görünmüyor.
Fatih AÇA
ARTI GERÇEK - Suriye’de iç savaş sekizinci yılına girdi. Yüzbinlerce insanın yaşamını yitirdiği, milyonlarcasının mülteci durumuna düştüğü, bir taraftan IŞİD’i ortaya çıkaran, bir yandan da Kobane direnişinin filiz verdiği Suriye’de bölge ve dünya güçlerinin dahil olduğu kanlı satranç önümüzdeki yıllarda da sürecek ve bölgenin yeniden şekillenmesinde başat rol oynayacak.
Suriye’de iç savaşın ilk kıvılcımları tüm bölgeyi etkisi altına alan 'Arap Baharı’nın en hararetli günlerine denk geliyor. Gösteriler Tunus ve Mısır’da diktatörlerin sonunu getirirken, Libya’da daha sonra Muammer Kaddafi’nin öldürülmesi ile başka bir boyut kazanacak olan iç savaşa evrilmişti. Tam bu günlerde, Mart 2011’de, o dönemde göreceli olarak istikrarlı kalan Suriye’de de sokak gösterileri düzenlenmeye başladı. Özellikle ülkenin güneyinde, bir zamanlar Müslüman Kardeşler’in başkaldırısına sahne olmuş olan Dera’daki gösteriler büyürken, rejimin de buna cevabı sert ve kanlıydı. Ölü sayısının arttığı bu dönemde gösteriler kısa sürede çatışmalara dönüştü ve ülke çapına yayıldı.
2012 başlarında ülkenin ikinci büyük kenti ve ekonomik merkezi olan Halep de çatışmaların en yoğun olduğu kentlerden biri haline geldi. İç savaşın ilk dönemlerinden itibaren hem bölgeden hem de dünyanın farklı yerlerinden cihatçılar Suriye’ye gelmeye başladı.
IŞİD VE EL NUSRA
İç savaşın ilk yıllarından itibaren Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte ismi en çok duyulan örgütler IŞİD ve El Nusra oldu. Farklı grupların birleşmesinden oluşan ve zaman zaman kendi içinde de çatışmaların yaşandığı ÖSO’dan farklı olarak El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nusra ve yin El kaide kökenli IŞİD iç savaş boyunca güç kaybetse de bütünlüklü bir yapı olarak iç savaşta yerlerini aldılar. Temelleri Irak’ta atılan IŞİD, 2014 başlarından itibaren iç savaşa dahil oldu. İlk dönemlerde El Nusra ile paralel hareket etseler de kısa sürede iki örgüt arasında ayrışma yaşandı.
IŞİD kısa süre içerisinde Irak’ta ve Suriye’de büyük güç kazandı. Irak’ta Musul’un yanı sıra, Suriye’de ülkenin doğusunun büyük bölümünü ele geçirdi. Rakka’yı başkent ilan eden örgüt daha sonra Kuzey Suriye’deki Kürt kantonlarına karşı saldırılarını arttırdı.
Kısa sürede Suriye'nin büyük bölümünde hakimiyet kuran IŞİD'in çöküsü Kobane'deki direniş ile başladı
KOBANE DİRENİŞİ VE IŞİD’İN ÇÖKÜŞÜ
Suirye iç savaşındaki önemli kırılmalardan bir 2015’ten itibaren IŞİD’in Kobane ve Cizire’ye yönelik saldırıları ve YPG’nin buna direnişi ve karşı saldırısı oldu. İç savaşa dahil olduktan sonra gerk Irak’ta, gerekse de Suriye’de hiçbir gücün direnemediği IŞİD Kobane’de verilen mücadelede geri çekilmek zorunda kaldı.
IŞİD’in kanlı saldırı ve infazlarının dünya kamuoyunda yarattığı tepkinin de etkisi ile ABD Suriye’deki önceliğini bu örgüte karşı mücadeleye çevirdi. IŞİD’e karşı ilk ve en etkili mücadeleyi veren YPG ve YPG’nin çekirdeğini oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (QSD) ile ABD arasındaki işbirliği arttı. Bu da Türkiye ile ABD arasında halen sürmekte olan gerilimlere neden oldu.
IŞİD karşıtı koalisyonun da desteği ile QSD karşı saldırıya geçti. Ekim 2017’de IŞİD’in başkent ilan ettiği Rakka QSD denetimine geçti. Daha sonraki harekatlar ile de Deyr Ez Zor başta olmaka üzer Irak sınırına kadar olan bölge büyük ölçüde IŞİD’den temizlendi.
Kobane'de IŞİD'e karşı verişlen mücadele Rakka ve Suriye'nin kalanındaki bölgelerin IŞİD'den kurtarılması ile sonuçlandı
RUSYA OYUNA DAHİL OLUYOR
2015’in Suriye İç Savaşı için dönüm noktası olmasının bir diğer nedeni de Rusya’nın bu yılın başından itibaren savaşa dahil olması oldu. İlk dönemden itibaren Esad Rejimi’ne diplomatik alanda destek veren Rusya 2015 itibariyle fiilen savaşa girdi. Önce hava Rusya savaş uçakları ardından da kara birlikler Suriye ordusu ile birlikte savaşmaya başladı. Bu dönemden itibaren de Suriye güçleri ÖSO başta olmak üzere muhaliflere karşı üstünlük kurdu. 2016 sonunda Halep yeniden rejimin kontrolüne geçti.
Rusya’nın Esad rejimi lehine iç savaşa dahil olmasına Türkiye’nin ilk dönemdeki tepkisi sertti. Savaşın başından beri Esad’ın düşürülmesini temel politika olarak belirleyen Türkiye, Kasım 2015’te bir Rus uçağını Suriye sınırı yakınlarında düşürdü. İki ülke arasından on yıllardır en büyük krize neden olan bu olayın etkileri bir yıldan uzun sürdü. Ancak ABD’nin QSD’ye verdiği destekten dolayı Türkiye Rusya ile yakınlaştı ve savaşın son dönemlerinde Moskova ve Tahran ile birlikte aynı safta yer aldı. Savaşın başsından itibaren toplanan ancak sonuç alınamayan Cenevre Görüşmeleri’ne alternatif olan Astana sürecinin ortaklarından biri oldu.
Rusya'nın dahil olması iç savaşta dengeleri Esad rejimi lehine değiştidi
FIRAT KALKANI VE AFRİN HAREKATLARI
2016 sonrasında Türkiye’nin başlıca politikası Esad’ın düşürülmesinden QSD ve YPG’nin durdurulmasına evrildi. IŞİD ile Rakka’da QSD’nin mücadelesi sirerken Türkiye de Menbiç ile Afrin’işn bağlantısını koparmak için Fırat kalkanı Harekatı’nı düzenledi. Cerablus, Azez, el Bab ve Dabık’ı ele geçirdi.
Bu yılın başında da Afrin’e yönelik bir harekat başlattı. Dünya kamuoyundan gelen tüm tepkilere rağmen bu harekat devam ediyor.
Dünya kamuoyundan gelen tüm tepkilere rağmen Türkiye'nin Afrin harekatı devam ediyor
SURİYE’DE SON DURUM
Savaş sekizinci yılına girerken, IŞİD artık harita üzerinde yer almıyor. Menbiç’in batısından Irak sınırına kadar olan, bir dönem IŞİD’in kntrolündeki alannın büyük bölümü QSD denetiminde. Menbiç ile Afrin arasındaki bölgeyi kontrol eden Türkiye, son dönemde sahadan silinmeye yüz tutan ÖSO’nun da desteği ile Afrin’i kuşatmış durumda. Suriye rejimi ise bir taraftan Halep’ten çıkarıldıktan sonra İdlib’de konuşlanan El Nusra ve diğer cihatçı örgütlere karşı harekat düzenliyor, diğer taraftan da Şam’ın banliyösü olan Doğu Guta’da, sivil can kaybı haberlerine karşı harekat ve bombardımanlarını sürdürüyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde alınan bir aylık ateşkes ise teoride yürürlüğe girmesine rağmen hem Doğu Guta’da hem de Afrin’de çatışmalar sürüyor.
EN BÜYÜK ACIYI SİVİLLER ÇEKTİ
ABD ve Rusya küresel güçler, Türkiye, İran, Suudi Arabistan ve Katar da bölgesel güçler olarak yedi yılı dolduran Suriye iç savaşında yer aldı, kimi zaman doğrudan, çoğunlukla ise ülke içindeki gruplar üzerinden birbirleri ile mücadele etti ve etmeye devam ediyor. İç savaşın en büyük kaybını ise sivil halk ödedi ve ödemeye devam ediyor.
Çatışmalar nedeniyle kaç kişinin hayatını kaybettiği bilgisi net değil. Londra merkezli Suriye İnsan hakları Gözlemevi iç savaşta ölenlerin sayısının 500 bini geçtiğini tahmin edildiğini bunların 350 binden fazlasının da sivil olduğunun tahmin edildiğini açıkladı.
Savaş öncesinde Suriye’nin nüfusu 23 milyondu. Birleşmiş Milletler rakamlarına göre savaşla birlikte 6 milyona yakın kişinin ülke içinde mülteci durumuna düşmüş durumda. 5 milyondan fazla Suriyeli de ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Suriyeli mültecilerin üç buçuk milyonu Türkiye’de bir milyonu da Lübnan’da bulunuyor.
Yedi yıllık iç savaşta 6 milyondan fazla suriyeli ülke içinde mülteci durumuna düşreken 5 milyon fazla Suriyeli de ülkeyi terk etmek zorunda kaldı
YOK OLAN TARİH VE EKONOMİ
Savaş ülke ekonomisini de neredeyse tamamen yıkıma uğrattı. Altyapısı büyük hasar gören, Halep gibi ülke ekonomisinin teme direği olan kentlerin yıkıma uğradığı Suriye’de ekonomi savaş öncesine göre yüzde 75 daraldı. Ülkenin yeniden eski haline dönebilmesi için gerekli miktarın 200 milyar dolardan fazla olduğu tahmin ediliyor.
Tarih boyunca Ortadoğu’nun en eski uygarlıklarına ev sahipliği yapan Suriye topraklarında tarih ve kültür de büyük yıkıma uğradı. Başkent Şam’da ama özellikle de Halep’te yaşanan yıkımlar tarihi mekanları da vurdu. Dünya miraslarından Palmira antik kentinde IŞİD’in neden olduğu yıkım ise iç savaşın tüm dünya için getirdiği en büyük kayıplardan biri.
IŞİD'in antik Palmira kentinde gerçekleştirdiği yıkım Suriye İç Savaşı'nın dünyaya bıraktığı en büyük kayıplardan biri
2011’de sokak gösterileri ile başlayan protestolar önce çatışmaya, kısa sürede de iç savaşa dönüştü. Bugün IŞİD tehlikesi büyük oranda ortadan kalkmış gibi görünüyor, El Nusra başta olmak üzere cihatçılar da büyük oranda yenildi. Ama devam eden Afrin Harekatı’nın da gösterdiği gibi küresel ve bölgesel güçlerin Suriye üzerindeki hesaplaşmalarının devam edeceği anlaşılıyor. Yedi yıldır devem eden ölüm ve yıkımın da görünür gelecekte son bulacağını gösteren işaretler ise ufukta görülmüyor.