Dış güçlerin planlarını fark eden ekonomi yönetimi, bunu boşa çıkarmak için ne yaptı?
Borsa İstanbul eski Yönetim Kurulu Başkanı ve Gelecek Partisi Kurucular Kurulu Üyesi Turhan, 'Tuzak kuruldu diye kıyameti koparanlar tuzağın ortasına atladılar' eleştirisi yaptı.
ARTI GERÇEK - Borsa İstanbul eski Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü olan şimdilerde Gelecek Partisi Kurucular Kurulu Üyesi olarak siyasete atılan İbrahim Turhan, Twitter üzerinden paylaştığı değerlendirmelerinde, "Bir an için ekonomide yaşanan sorunlarla ilgili "dış güçler, büyük oyun, saldırı" iddialarını kabul etsek, şu soruyu sormamız gerekiyor: Bu büyük oyunu, dış güçlerin planlarını fark eden ekonomi yönetimi, bunları boşa çıkarmak için ne için ne yaptı?" sorusunu yöneltti.
"Tuzak kuruldu diye kıyameti koparanlar tuzağın ortasına atladılar" diyen Turhan, ekonomi yönetiminde yapılan hataları ve sonuçları maddeleyerek şu ifadelere yer verdi:
"Bir an için ekonomide yaşanan sorunlarla ilgili "dış güçler, büyük oyun, saldırı" iddialarını kabul etsek, şu soruyu sormamız gerekiyor: Bu büyük oyunu, dış güçlerin planlarını fark eden ekonomi yönetimi, bunları boşa çıkarmak için ne için ne yaptı?
1) Merkez Bankasını tamamen komutla çalışan bir kurum haline getirdiler. Önce faizi düşürüp aşırı parasal genişlemeye gittiler. İktisat kuramının öngördüğü üzere kurda yukarı yönlü hareket olunca bunu "TL’ye saldırı" olarak tanımlayıp kuru belli seviyelerde savunmaya kalktılar.
2) Merkez Bankası faizleri enflasyonun altında tuttu. TL’ye güven kalmadı, dövize yönelimi bastırmak için gevşek sermaye kontrolleri ve vergiler kullanıldı. Yabancı yatırımcı kovulmaktan beter edildi ama çıkarken ucuz fiyattan döviz alacağı ortam sağlandı.
3) Faiz düşük tutulduğu için tüketim arttı. Kredi genişlemesinin ve düşük tutulan kurun etkisiyle yüksek vergilerle sınırlanmaya çalışılsa da dış ticaret açığı kontrolden çıktı. Altın talebi tablonun daha da ağırlaşmasına sebep oldu. Bu da kur üzerindeki baskıyı artırdı.
4) İki yılda 100 milyara yakın rezerv yakıp Türkiye’yi kısa vadeli döviz yükümlülüklerini karşılayamaz hale Merkez Bankasını swaplarla kırmızı bakiyeye düşürdükten sonra, "eşekten düşmeseydim de zaten inecektim" diyen Nasrettin Hoca gibi "rekabetçi kur" söylemine sarıldılar.
5) Bankaların kredi vermesi yönünde hem düzenlemeler hem sözlü yönlendirme ile baskı oluşturdular. Kredi verme konusunda temkinli davranan bankalara ceza uyguladılar. Faizi yapay olarak bastırdılar. Şimdi ise 180 derece dönerek kredi koşullarını sıkılaştırmaya yöneldiler.
6) Merkez Bankası faizi artırmıyormuş gibi yapıp fonlama maliyetini dolambaçlı yollardan artırdı. Kamu bankalarının, Hazinenin döviziyle Hazinenin ihraç ettiği döviz cinsi tahvilleri alarak açık pozisyon kapattıları dedikodu olmaktan çıktı. Arka kapı işlemleri alıp yürüdü.
7) TL, böyle mantıksız ve tutarsız kararlarla, denetim ve zorlama ile korunmaya çalışıldıkça güven iyice sarsıldı. Döviz üzerindeki baskılar yüzünden bu defa altın talebi patladı. Giderek para sistem dışına çıkmaya, sermaye piyasasında irrasyonel yatırımlara yönelmeye başladı.
8) Düzenlemeler, kararlar, uygulamalar yaz-boz usulü sürekli değiştirildi. Politika tutarlılığı kalmadığı gibi öngörülebilirlik de tamamen yok oldu. En kötüsü, ekonomi yönetiminin durumun vahametini hâlâ anlayamadığı veya kabul etmemekte direndiği görüntüsü verildi.
Türkiye’ye zarar vermek isteyebilecek dış güçlere en uygun ortam bizzat ekonomi yönetimi tarafından sağlandı. İzlenen politikalarla; finansal sistem saldırıya açık, ekonomi kırılgan, TL zayıf hale getirildi. "Tuzak kuruldu" diye kıyameti koparanlar tuzağın ortasına atladılar.
Şimdi, hatalarını gösterenleri suçluyorlar. Hastalığa yol açan yanlış davranışlarda uyarılara rağmen ısrar edip sonra teşhis eden doktoru, tahlil sonuçlarını ortaya koyan laboratuvarı suçlamak gibi. Yarattıkları ağır tabloda kendi sorumluluklarını gizleyebileceklerini sanıyorlar."