Giysi almak zorlaştı, ikinci ele ve ve terzilere rağbet arttı: 'Kaliteli değil ama şu kışı çıkartsam yeter'
Giyim sektöründeki fiyat artışlarıyla birlikte dar gelirliler ikinci el kıyafete ya da eski kıyafetlerin tamirine yöneldi. Artı Gerçek'e konuşan bir kişi, "Kendimi 'bir beden küçük olsa da bir şey olmaz' derken buluyorum" dedi.

Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ
ANKARA - Kıyafetlere gelen zamlar, yüksek enflasyon ve alım gücünün düşmesi insanları ikinci el giysilere ve eski kıyafetleri tadilata yöneltti. Terziler tadilat için gelen insan sayısının arttığını dile getirirken esnaflar da insanların ikinci el fiyatları dahi yüksek bulduğunu söyledi. Görüştüğümüz kişiler ise ikinci el ya da takas pazarının artık herkes için zorunlu hale geldiğini vurguladı.
'ŞU KIŞI ÇIKARSIN DA YETER'
Ankara'nın Dikmen semtinde uzun yıllardır terzilik yapan Nuray, özellikle son yıllarda eski kıyafetlerini getirip tadilat yaptıran ya da yama isteyen insan sayısında artış olduğunu söyledi. İnsanların alım gücünün düşmesiyle beraber eski kıyafetlerini uzun süre giymek zorunda kaldığını belirten Nuray, "Önceden insanlar pantolonun bir yanı yırtılınca ya da kazağında sökük olduğunda genellikle yenisini almayı tercih ediyordu. Şimdi ise tamir edilebilecek eski giysilerini yaptırıp giymeyi tercih ediyor. İnsan bir pantolon için 700 lira vermek istemiyor. Bazen müşteriler daha önce yaptığım kimi kıyafetleri getiriyor. Artık o kadar çok işlem görmüş oluyor ki 'Bunu at yenisi al artık' diyorum. Bana 'abla şu kışı da çıkarsın da yeter, önümüzdeki kış yenisini alırız' diyor" dedi.
'ÖZEL KIYAFET DİKTİRENLER DAHİ TADİLATA GELİYOR'
22 yıldır terzilik yapan Cafer de yoksulların yanı sıra orta sınıfın da tadilat için geldiğini belirterek şunları söyledi:
"Az önce çıkan müşterim beş parça kıyafet bıraktı. Kiminde yırtık var, kimisi artık büyük geliyor. Bu adam uzun süredir müşterim. Öncesinde kendisine özel kıyafet diktirirken şimdi eski kıyafetlerini tadilata getiriyor. Zaten yoksulun durumuna hiç girmeye gerek yok. Bir pantolonu var altında. Bir tane de eski pantolonu gelip yaptırıyor. Kimisi işe giderken giymek için, kimisi misafirliğe giderken giymek için yaptırıyor. Öyle çok fazla seçenekleri de yok. İki parça eşya ile bir sezonu çıkarmak zorunda oldukları için bunu tercih ediyorlar."
'İNSANLAR İKİNCİ ELİ DAHİ PAHALI BULDUĞU BİR DURUMDA'
Giyim sektöründe fiyatların artmasıyla beraber ikinci el dükkanlarında da bir artış söz konusu. Ayrancı'da konuştuğumuz ikinci el kıyafet satan dükkan sahibi, müşterilerin sıfır eşyaya verdikleri parayı göz önüne aldıklarında ikinci el tezgahındaki fiyatları makul bulduğunu söyledi. İkinci el kıyafetin bir süredir insanlar için alternatif haline geldiğini aktaran esnaf, şunları söyledi:
"İnsanlar burada beğendikleri ve ihtiyacı olduğu kıyafetleri çok uygun fiyatlara bulabiliyor. İkinci el kıyafetlere yönelik ilginin artış sebeplerinden birisi bu. Ancak alım gücünün düşmesi ile birlikte ikinci el kıyafetler de bazı insanlara pahalı gelebiliyor. Örneğin ben şu an piyasada 3-4 bin lira olan montu 750 liraya satıyorum. Sıfır fiyatının en fazla çeyreği eder bu fiyat. Ancak insanlar 750 lirayı pahalı buluyor. Normalde bu durumda çok uyguna almış olacak ama 750 lira da o insana büyük bir para gibi geliyor. Çünkü aldığı maaş düşük, alım gücü zayıf. Ucuz gelen ikinci el kıyafetler dahi şu an insanlara çok pahalı gelebiliyor."
'TERCİH ETMEDİĞİMİZ MARKALAR LÜKS OLDU'
Uzun yıllardır ikinci el ve takas pazarlarına gittiğini söyleyen Nazlı Yıldırım, bunların yaklaşık yaklaşık 5-6 yıl önce ağırlıklı olarak kadınlar arasında tüketim kültürünü azaltmak için yapıldığını söyledi.
Yılda birçok kez ikinci el veya takas pazarlarına gittiğini ve giderken kendi dolabından da bir şey götürdüğünü aktaran Yıldırım'a göre, giyim sektöründeki artışların birlikte, ikinci elin veya takas pazarının tüketim kültürüne dair bir eleştiri olmaktan çıkıp zorunluluk haline gelmiş durumda. "Daha öncesinde 'buradan almayayım, üstümüzde paralanır' dediğimiz markalar bile lüks oldu" diyen Yıldırım. "Aynı zamanda takas pazarlarına ya da ikinci elcilere giderken kendim de bir şeyler götürürdüm. Son zamanlarda fark ediyorum ki kendi dolabımdan bir şey götüremiyorum. Çünkü dolabımda ihtiyaç fazlası hiçbir şey kalmadı" dedi.
'MARKALARIN UYGULAMASI YERİNE İKİNCİ EL UYGULAMASINA GİRİYORUM'
Önceden bazı parçaları temizlik gibi kaygılardan dolayı bazı parçaları ikinci el almak istemediğini ancak artan fiyatlardan kaynaklı kaygılarını görmezden gelmek durumunda kaldığını belirten Yıldırım, "Mesela kış için bota ihtiyacım var. Ya 700-800 liraya bot alacağım ve belki bu kışı çıkaramayacağım ya da biraz daha kaliteli bot için çok para vermem gerekecek. Tabii bununla birlikte o çok para da yok. Dolayısıyla ayakkabıyı dahi ikinci el ya da takas pazarından almak durumunda kalıyorum. İkinci el uygulamalarındaki artış da yüksek. Alışveriş yapmam gerekince markaların uygulaması yerine oralara girerken buluyorum kendimi. 'Aman bir beden büyük ya da küçük olsun bir şey olmaz', 'aman kaliteli değil ama şu kışı çıkartsam yeter' derken buluyorum kendimi" diye konuştu.