Güldem Atabay'dan enflasyon analizi: Bu çukura nasıl düştük, nasıl çıkarız?

Güldem Atabay'dan enflasyon analizi: Bu çukura nasıl düştük, nasıl çıkarız?
Atabay, 'Ekonomide durum bunca kötüleşmişken, muhalefet partilerinin çok daha kapsamlı, inandırıcı politikalar üreterek çözüm önerilerini seçmen kitlesiyle paylaşması gerekiyor' dedi.

+GERÇEK - Ekonomist Güldem Atabay, paraanaliz.com sitesinde yer alan bugünkü yazısında, "Haftaya yine dehşet verici enflasyon verileriyle başladık. Gelen rakamlar elbette şaşırtıcı değil, şaşırtıcı olan ENAGrup (yüzde 143) ve TÜİK (yüzde 61) arasında oluşan makasın açılması ve hayatlarımızdan tecrübe ettiğimiz enflasyon seviyesinin ENAGrubun açıkladığı verilere olan yakınlığı.  Yaşam şartlarının giderek zorlaşması ağırlaşması" dedi.

Atabay, "Mart ayı enflasyon seviyesinin zirve olduğunu söylemek ise mümkün değil. Hiperenflasyona gidişin sadece "dünyada da enflasyon yükseliyor" cümlesiyle açıklanması da mümkün değil. Konu malum bir inat nedeniyle ekonomi bilimine karşı durarak mevcut iktidarın para politikasını devreye sokmaması, servet transferi yaparak zenginleştirdiği kesimi kendine biat ettirmek , fakirleştirdiği kesimi ise kendine mecbur bırakmak marifetiyle ülke ekonomisini yönetmeyi tercih etmesi. Çünkü AKP tipi başkanlık sisteminin yapısı içinde karar mekanizmalarını bu amaçlar uğruna sakatlamaya iktidarın alanı var. Bu da işlerin iyileşmesini beklemeyi fazla iyimserlik haline döndürmekte" ifadeleri kullandı.

ENFLASYONUN UCU AÇIK: BİR İKİ AYA YÜZDE 70-80 BANDINDA

Atabay, yazısında şu değerlendirmelerde bulundu:

"Türkiye’de yaşanan enflasyon fırtınasının dünya ekonomisindeki izlenen enflasyon artışından öteye faizsizlik takıntısı ile para politikasının yok edilmesi, TL’nin savrulmaya bırakılması, KKM gibi bir ucube ile Hazine’ye bindirilen  aşırı faiz yükü maliyetine katlanarak TL desteklenirmiş gibi yapılması esas nedenler.

Petrol fiyatları son günlerde izlenen gerileme kimseyi yanıltmamalı: başta gıda ile bağlantılı olanlar (buğday gibi) tahıl ve imalat sanayiinde kullanılan metal emtia fiyatları yeniden pandemi dönemi zirvelerini zorlar nitelikte. Çekirdek enflasyonun seviyesi ve üretici fiyatlarında gelinen seviye manşet TÜFE enflasyonun yükselmeye devam edeceğinin garantisi.

TÜİK ne kadar baskılasa da, makyajlasa da sokak, marketler, asgari ücret ve maaş zamları, emekli maaş zammı seviyesi gerçekte çok daha yüksek enflasyonun alım gücünü nasıl erittiğini ve kitleleri yoksullaştırdığını her gün tecrübe edilmesi ile sonuçlanıyor. Enflasyonla mücadele edecek, yükselmesine engel olup düşürme yoluna sokacak doğru politikalar devreye sokulmuyor. Bu da TL’nin giderek kırılgan hale dönmesine ve enflasyonun varacağı seviyenin ucu açık hale dönmesine neden oluyor.

Yaz dönemi başlamadan yıllık manşet TÜFE enflasyonun yüzde 70-80 aralığına resmi verilerle dahi ulaşması kaçınılmaz. Mevsimsel olarak gıda fiyatları enflasyonunda beklenen rahatlama artan üretim maliyetleri ve boş kalan tarım arazileri, yetersiz gübre verilen ekilmiş alanlar nedeniyle bu sene hissedilmeyecek.

Yüzde 14 politika faizi elde iken negatif faizin seviyesini artık hesaplamaya çalışmak dahi anlamsız. 300-500 baz puanlık faiz artışı ekonomi yönetiminin politize olmuş yapısı ile hem gelmeyecek, hem de gelse bile bu gidişatın değişmesinde yeterli olmayacak. 

BU KUYUDAN ÇIKIŞ NASIL OLACAK?

İktidar eliyle yaratılan ekonomik krizden çıkış için iktidarın sunduğu Yeni Ekonomi Modeli reçete olmadı. Olmuyor. 

Aksine, içinde savrulduğumuz ekonomik kriz 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni değiştirmenin katlanılması gereken maliyeti olarak açıklanmakta.

Söylenen, 2023 seçiminden sonra mevcut iktidarın yerinde kalması halinde işlerin düzeleceği.

Bu açıklamalar ise en basit tanımla "doğru" değil.

Türkiye ekonomisinde bugün bu krizi yaratan ekip ve onların yönetim anlayışı 2023 seçimleri sonrasında iktidar değişimi olmazsa değişmeyecek. Bu da 2023 sonrası AKP-MHP iktidarının yerinde kalması halinde yaşam şartlarının daha da kötüleşeceği anlamına geliyor. Yaşanan krizin belirli tercihlerin sonucu oluşu, iktidarın faiz, üretim, paylaşım modellerinin bir fonskiyonu olduğu unutulmaması gereken bir gerçek.

Dolayısıyla, içinde bulunduğumuz çukurdan çıkış için seçimle hükümetin değişmesini beklemekten başka çare görünmüyor. Ekonomide durum bunca kötüleşmişken, muhalefet partilerinin ise özellikle ekonomi tarafında çok daha kapsamlı, inandırıcı politikalar üreterek çözüm önerilerini seçmen kitlesi ile paylaşması gerekiyor."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar