Hükümet dövizdeki artışa karşı tek ses: Etkilemez
Piyasalarda, son bir haftada döviz kurlarındaki artışların süreceği beklentisi hakim. Ancak, hükümet kanadından yapılan açıklamalar konuyu ötelemeye yönelik...
![Hükümet dövizdeki artışa karşı tek ses: Etkilemez](https://i.artigercek.com/2/1280/720/storage/old/news/35624.jpg)
EKONOMİ - Haftanın son işlem gününde cuma günü sabaha karşı dolar/TL'de gelen rekor seviye dikkat çekmiş, Asya piyasalarında günün ilk saatleri TL'de sert hareketlere sahne olmuştu. Ardından dolar/TL 4,0361’e kadar yükselirken, euro/TL 4,9778, sepet kur ise 4,4772 ile yeni rekorlara ulaştı. Sterlin/TL’de rekor 5,6759 ile kaydedildi.
Rekorların gelmesinde ABD ve Çin yönetimlerinin karşılıklı dış ticaret önlemleri açıklamasıyla birlikte risk iştahının düşmesi rol oynadı.
Uzmanlar, dolar/TL'de 4 seviyesinin tekrar aşılabileceği beklentisinde. Türk Lirası'nın Asya'daki işlemlerin erken saatlerinde rekor düşük seviyeye inmesi, ve doların TL karşısında psikolojik seviye olarak nitelendirilen 4'ü aşması yatırımcıların Merkez Bankası'ndan mevcut duruma gelecek olası yanıt yönünde hazırlanmalarına yol açtı. Piyasaların Merkez Bankası'nın politika faizini 50 baz puan kadar artırması beklentisi arttı.
Tüm bunlar olurken hükümet kanadından gelen tek seslilik dikkat çekti.
ŞİMŞEK: MÜMKÜNSE BORÇ ALMAYIN
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, yaptığı açıklamada, "Türkiye maalesef şu anda enflasyonda uzun bir aradan sonra tekrar yüzde 10’un üzerinde. Bu karşı karşıya olduğumuz en büyük sorunlardan biri. Bunu tek haneye indirmek için güçlü bir çaba içerisindeyiz. Bunun en büyük sebebi liradaki değer kaybı. Maalesef ara malı ithal ettiğimiz ürünlerin fiyatı neredeyse yüzde 30’un üzerinde arttı geçen sene. En büyük sorun bu. Liradaki değer kaybı tamamen ekonomiyle bağlantılı mı? Kısmen bağlantılı. Ama kısmen de bizde ve dışarıdaki siyasi gelişmeler… Sebebi de küresel ilişki ağımızda bizim haklı davalarımızda yanlış bir şekilde bize karşı tutumlar var. Örneğin Suriye’de bizim çok ciddi kaygılarımız var. Ama bunu anlamakta zorlanan müttefiklerimiz, dostlarımız var. Bu, bizim küresel ilişki ağımızı olumsuz etkiliyor. Örneğin hain darbe girişimini gerçekleştiren suç örgütü FETÖ’ye karşı bizim doğru bir duruşumuz, güçlü bir mücadelemiz var. Ama bunu bazı Batılı dostlarımız ya anlamakta zorluk çekiyor ya da başka sorunlar var. Bunlar ilişki ağına yansıyınca ister istemez liradaki değer kaybına yol açıyor."
Şimşek, buna karşılık para politikasında sıkılaşmaya gittiklerini belirterek, "Doğru bir tepki. Eninde sonunda gecikmeli de olsa bu çalışacak diye ümit ediyoruz. Liradaki değer kaybının ilanihaye devam etmeyeceği varsayımıyla biz enflasyonun tekrar kontrol altına alınacağını ve tek haneye ineceğine inanıyoruz. Gıda Komitesi olarak da bir sürü tedbir aldık" diye konuştu.
Bankacılık sisteminde kredi mevduat oranı oldukça yüksek olduğu için gelecek dönemde sermaye piyasalarının gelişmesi gerektiğine işaret eden Şimşek, "Sizlerin sermaye piyasalarına açılmanız gerekiyor. Bu dönemde zaten dünya borç batağında. Dünya için faizlerin düşük olduğu bir dönem. Şimdi faizlerin yükseleceği bir döneme giriyoruz. Eğer mümkünse borç almayın. Mutlaka ortak alın. Sermaye piyasalarına çıkın" görüşlerini aktardı.
YILDIRIM: SPEKÜLASYONLAR ETKİLEMEZ
Başbakan Binali Yıldırım, cuma günü yaptığı açıklamada,"Kurda dalgalanma olabilir, etkileri sınırlı ve geçicidir" demiş, spekülasyonların Türkiye ekonomisini etkileyemeyeceğini belirtmişti.
Başbakan Yıldırım, "Kurlardaki değişkenlik geçici bir durumdur. Malum Türkiye'nin dünyaya açık bir ekonomisi var. Zaman zaman dalgalanmalar olabilir. Bunların etkileri de sınırlıdır ve geçicidir. Dolayısıyla asıl olan orta ve uzun vadede ekonominin sağlıklı bir şekilde işlemesidir" dedi.
Yıldırım, "Spekülasyonlar ekonominin gidişatını olumsuz etkilemez. Ekonomi açısından herhangi bir tereddüte mahal yok" ifadesini kullandı.
ZEYBEKCİ: EKONOMİYİ ETKİLEMEZ
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, dolarda yaşanan hareketlilikle ilgili, gerek kamu gerekse özel sektörde kısa vadeli döviz anlamında mükellefiyetleri yerine getirmekle ilgili sorun bulunmadığını söyledi. Gerek Merkez Bankası rezervlerine gerek döviz tevdiyat hesaplarına gerekse özel sektör kuruluşlarının yurt içi ve yurt dışındaki imkan ve kaynaklarına bakıldığında, bir yıllık kısa vadedeki döviz mükellefiyetlerini yerine getirmenin çok üzerinde imkan ve kaynakların bulunduğuna dikkati çeken Zeybekci, şöyle devam etti:
"Peki niye böyle bir şey oluyor? Maalesef spekülatif hareketlere yatkın günler geçiriyoruz. Belki konumuzun dışında ama atalarımızın güzel bir sözü var, tamahkar ve sahtekar birbirini en hızlı bulan ikili olurmuş. Bunun da örneklerini görüyoruz zaten. Gerek Çiftlik Bank, gerekse diğer alanlardaki kripto para sistemleriyle ilgili de maalesef böyle bir yatkınlık var. Bu, aynı psikolojiyle dövizi de spekülatif amaçla kullanma hevesi olarak önümüze ve ortaya çıkıyor.
Cari açığın finansmanıyla ilgili de Türkiye'nin bir problemi yoktur. Peki dövizle ilgili bu hareketlilik neden oluyor? Başta da söylediğim gibi Türkiye'de bir bölümde elinde imkan ve kaynağı olanların spekülatif hareketlere yatkın olması. Bu da ekonomimizi etkileyecek bir şey değildir. Türkiye'nin mükellefiyetleriyle ilgili bir sorunu yoktur. Kısa bir süre sonra bu durularak tekrar olması gereken yere doğru dönecektir."
TÜFENKCİ: YAKINDA NORMALE DÖNER
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci de, son günlerde göreceli olarak özellikle döviz piyasasında bir takım hareketlenmeler olduğunu belirterek, "Ama ben buradan bir kez daha uyarmak istiyorum yatırımcıları. Sakin olmaları gerekir. Bu gerçekten geçici bir takım zorlamalarla oluşturulmaya çalışılan fiyatlar. Çok yakın bir zamanda tekrardan eski seviyelerine döneceğini, normal piyasa şartları içerisine döneceğini de görüyoruz" dedi.
Tüfenkci, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kredi derecelendirme kuruluşları var. Bunların sayıları çok sınırlı. Onlar da kendi açısından, ülkeleri kurumları, şirketleri kredibilite açısından sınıflandırıyorlar. Baktığımız zaman Türkiye’nin kredi derecelendirme kuruluşlarındaki not ortalamasıyla, ülke gerçekleri arasında çok farklı pozisyonlar, uçurumlar olduğunu görüyoruz. Son yıllarda özellikle 15 Temmuz darbe girişiminde sonra Türkiye’nin notunu düşürme açısından bir çok kredi derecelendirme kuruluşu adeta yarış içerisine girdi.
2017’de büyüme tahminleri yaptılar. Bu kredi derecelendirme kuruluşları, hatta Dünya Bankası, IMF; hiçbirisinin 2017 öngörülerinin büyüme rakamları noktasında tutmadığını gördük. 2017 yılı içeresinde büyüme rakamlarını revize etmek zorunda kaldılar. Niye? Çünkü onlar bizim almış olduğumuz tedbir ve teşvikleri fark edemediler, önemsemediler. Ama devreye soktuğumuz Kredi Garanti Fonu (KGF) da dahil olmak üzere ihracata verdiğimiz destekler dahil olmak üzere, özellikle üretime, yatırımcıya verdiğimiz desteklerle beraber gerçekten Türkiye’ye 2017’de yüzde 5’in üzerinde büyüdü, üçüncü çeyrekte 11,1. inşallah dördüncü çeyrek ve yıl sonu büyüme rakamları da yüzde 7,5'in üzerinde olacak."