"İşçi ölümleri 'Yeni Ekonomi Modeli’nin yansıması"

"İşçi ölümleri 'Yeni Ekonomi Modeli’nin yansıması"
İSİG Meclisi raporuna göre, geçen yıl en az bin 843 işçi öldü. İSİG Genel Koordinatörü Çakır, iş cinayetlerinin önlenebilir olduğunu belirterek, “Özellikle hükümetin açıkladığı ‘Yeni Ekonomi Modeli’, iş cinayetlerinin artmasında önemli bir faktör" dedi.

Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ


ANKARA - İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi tarafından yayınlanan 2022 yılına ait iş cinayetleri raporuna göre, ölümlerin en çok yaşandığı işkolları inşaat, tarım ve taşımacılık olarak sıralanıyor. İş cinayetlerinin yüzde 23’ü trafik/servis kazası, yüzde 19’u ezilme/göçük, yüzde 16’sı ise yüksekten düşmekten kaynaklı.
İSİG Genel Koordinatörü Murat Çakır, iş güvenliği önlemlerinin maliyet hesabı sayıldığı için alınmadığını belirterek, “Bu ölümler önlenebilir olduğu için iş cinayeti kavramını kullanıyoruz” dedi.

'NEOLİBERAL İŞÇİ KARŞITI POLİTİKALAR UYGULANIYOR'

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi 2022 yılına ait iş cinayetleri raporunu yayımladı. Rapora göre, 2022 yılında en bin 843 işçi öldü. İSİG Meclisi'nden yapılan açıklamada, şu bilgiler paylaşıldı: "2022 yılında her gün 'en az' 5 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. AKP iktidara geleli 20 yılı geçti. Bu dönemde ‘Büyük Türkiye’, ‘Yeni Türkiye’, ‘Yerli ve Milli Ekonomi’ gibi birçok söylemle neoliberal işçi karşıtı politikalar hayata geçirildi. MÜSİAD, TÜSİAD, TİSK gibi patron örgütlerinin yüzü gülerken, ücretler eridi, sendikal hareket ve genel anlamda emek hareketi zayıflatıldı, grevler yasaklandı, kentler rant alanı haline dönüştürüldü, doğa talan edildi ve binlerce işçi işyerlerinden eve geri dönemedi."

Murat Çakır: Mevcut yasaların dahi uygulanması ancak ortak mücadeleyle mümkün.

İŞ CİNAYETLERİ, SENDİKAL ÖRGÜTLÜLÜKLE DOĞRUDAN BAĞLANTILI

İş cinayetlerinin 953 işçi ölümü ile en çok yoğunlaştığı alanlar inşaat, tarım ve taşımacılık oldu. Bu işkolları, uzun ve zor çalışma şartlarının hakim olduğu işkolları arasında bulunuyor. Ayrıca bu işkollarında örgütlülük neredeyse yok denilecek seviyede.

Artı Gerçek’in sorularını yanıtlayan İSİG Genel Koordinatörü Murat Çakır, 11 yıldır iş cinayetlerini raporu çıkarttıklarını söyledi. Her yıl ortalama 1700 işçi ölümü olduğunu aktaran Çakır, özellikle üç dönemde iş cinayetlerinin arttığını vurguladı: Soma Maden Katliamı’nın yaşandığı 2014 yılı. 2016 yılındaki darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL dönemi ve pandemi ile sonraki süreç..

Soma'da toplu iş cinayetlerinin gerçekleştiğini hatırlatan Çakır, şu değerlendirmede bulundu: "OHAL döneminde de çok yoğun bir baskı vardı. Grevler ve her türlü etkinlikler yasaklanıyordu. Bunun sonucunda az sayıda işçiye çok iş yaptırıldı. Çalışma koşulları ağırlaştırıldı. Denetimler devre dışı bırakılmıştı. İşçi ölümleri artmıştı. Pandemi sürecinde de gerekli önlemlerin alınmaması ve işçilerin zorla işe gönderilmesiyle iş cinayetleri artmıştı. 2 binin üzerinde ölümler gerçekleşti. Özellikle hükümetin açıkladığı ‘Yeni Ekonomi Modeli’ iş cinayetlerinin artmasında önemli bir faktör. Türkiye ucuz emek gücü haline getirilecekti. Ülkeye yabancı sermaye çekilecekti. Emek örgütsüzleştirilecekti. Ben bu cinayetlerinin bu ekonomi modelinin yansıması olduğunu düşünüyorum.”

‘ÖNLENEBİLECEKLERİ İÇİN İŞ CİNAYETİ DİYORUZ’

Diğer yandan, yaşanan iş cinayetlerinin yüzde 23’ü trafik/servis kazası, yüzde 19’u ezilme/göçük, yüzde 16’sı düşmekten kaynaklı gerçekleşti. Ayrıca raporda, taşımacılık sektöründeki çalışma saatleri ve koşulları, mobbing gibi konulara da dikkat çekiliyor. Taşımacılık sektöründeki ölümlerin yüzde 75’i ise trafik kazaları sonucu yaşandı.

Çakır, bütün iş cinayetlerinin aslında önlenebileceğine dikkat çekiyor. Çakır'a göre, teknolojinin geldiği aşama, denetim ve örgütlenme gibi her unsur hayata geçirildiğinde işçi ölümü ve iş kazalarının önüne geçmek mümkün.

Bartın’daki maden faciasının ardından da denetimlerin uygulanmadığının görüldüğünün altını çizen Çakır, metal, inşaat, tarım ve taşımacılık sektörlerinde de denetimlerin uygulanmadığını ve üretim baskısının yoğun olduğunu ifade etti. Motokurye ölümlerine dikkat çeken Çakır, lümlerin trafik kazası olarak geçtiğini ancak bunların iş cinayeti olarak görülmesi gerektiğini söyledi ve ekledi:

“Nasıl işyerinde 10 saatte 10 mal yerine 20 mal üretince iş cinayetleri yaşanıyorsa aynısı motokuryeler içinde geçerli. Bir saatte götürmesi gereken ürün için 20-30 dakikada götürme yönünde baskı yapılınca bu kazalar gerçekleşiyor. Üretim baskısı, hizmet yetiştirme, hızlı çalışma bu ölümleri getiriyor. AKP iktisadının temel lokomotiflerinden biri de inşaat. Aynı sorunlar inşaat sektöründe de var. Her şey çok hızlı yapılmak isteniyor. Bu ölümlerin yarısı yüksekten düşme. İsim değişiyor, düştükleri kat değişiyor ama ölüm biçimi değişmiyor. Bu ölümlerin önüne geçilmesi için çok basit ve temel önlemler var. Dış cephelere uygun iskeleler, korkuluklar, güvenli yaşam alanlarının oluşturulması ve benzer önlemler var. Bunlar inşaatların çoğunluğunda yok. İnşaat yapılırken maliyetlere ilişkin şöyle hesaplar var: 'İnşaat iki sene sürer, bu süreçte dört işçi ölür, onlara da şu kadar tazminat veririm...’ Bu şekilde kayıtlara giren örnekler var. Önlem almak yerine ölümleri içsel bir durum olarak ele alıyorlar.”

'EKONOMİK KOŞULLAR ÇOCUK İŞÇİLİĞİ VE ÇALIŞAN EMEKLİLERİ ARTIRIYOR'

İSİG raporunda yer alan önemli bir diğer başlık da, işçi ölümlerinin yaş aralığı. Raporda 2022 yılında yaşanan işçi ölümlerinin en az 527’sinin 50 ve üzerinde olduğu aktarılıyor. Ayrıca rapora göre, 2022 yılında 14 yaş ve altında çalışırken ölen çocuk sayısı da artmış durumda. En az 64 çocuk, iş cinayetlerine öldü. Rapordaki verilere göre, ölen çocukların yüzde 27’si 14 yaşın altında.

‘İŞÇİLERİN MÜCADELESİYLE ÖLÜMLERİN ÖNÜNE GEÇİLİR’

Çakır, ekonomik koşulların çocuk işçiliğini artırdığı ve emeklileri çalışmak zorunda bıraktığı görüşünde. Özellikle tarım sektöründe çocuk işçiliğinin arttığını belirten Çakır, emeklilerin de aldıkları para yetmediği için inşaat gibi alanlar da çalışmak zorunda kaldığını yöledi. Çakır’a göre, bu ölümlerin önüne geçebilmek ise ancak işçilerin vereceği ortak mücadeleyle mümkün: “Bu alanlarda örgütsüzlük had safhada. Örneğin, ülkede kimi yasalar var ama uygulanmıyor. Bunların uygulanması ancak halkın mücadelesi ile mümkün oluyor. Aynı durum işçiler için de geçerli. Yasada kimi maddeler var, iş güvenliği ile ilgili atılması gereken adımlar belli. Ancak bunlar fiili olarak uygulanmıyor. Bunların uygulanmasının tek koşulu, işçilerin bir arada örgütlü bir şekilde hakları ve talepleri için mücadele etmesi. İşçi bunun için mücadele ettiği taktirde bu önlemler uygulanır, bu ölümlerin önüne geçilir."

Öne Çıkanlar