Kriz üzerine kriz: IMF ile görüşmeler askıya alındı, Lübnan ekonomisi nasıl etkilenecek?
Pelin CENGİZ
ARTI GERÇEK - Ekonomik krizin ve yerel para biriminin dolar karşısındaki değer kaybının hayat pahalılığına yol açmaya devam ettiği Lübnan'da, devletin temel ihtiyaç ürünlerini sübvanse etme girişimlerine rağmen işsizlik ve yoksulluk artıyor.
Salı günü akşam saat 18:00'i birkaç dakika geçtiğinde Beyrut Limanı'nda meydana gelen şiddetli ve yıkıcı bir patlama, en az 100 kişinin hayatını kaybetmesine neden olurken, binlerce kişinin de yaralanmasına sebep oldu, Lübnan'ın başkentinin büyük bir bölümünü yerle bir etti.
Beyrut Valisi Mervan Abbud, Beyrut Limanı’nda meydana gelen patlamanın 3 ila 5 milyar dolar hasara yol açtığını söyledi. Abbud, "Patlama sonucu evlerini terk etmek zorunda kalan yüz binlerce kişi, iki üç aydan önce evlerine dönemez" dedi. Abbud, hasar gören ev sayısına ilişkin net bilgi vermezken, hem yerel hem uluslararası medyada çıkan haberlere göre, patlamada 300 bin ev hasar gördü.
Patlamanın sebebi hakkında yapılan birden fazla açıklama kafaları karıştırırken, gübre bombalarının ana bileşeni olan 2 bin 750 tondan fazla yüksek patlayıcı amonyum nitratın, altı yıl boyunca durduğu depoda çıkan yangının yayılmasıyla patladığı düşünülüyor.
Önce iç savaş, ardından yıllardır devam eden ve giderek kronikleşen ekonomik kriz, işsizlik, yerel para biriminin giderek değer kaybetmesi, alım gücünün düşmesi ve Coronavirus salgını derken Lübnan ekonomisi şimdi bu patlama ile birlikte bir kez daha sarsılıyor.
LÜBNAN'DA YOKSULLUK ORANI YÜZDE 55'LER SEVİYESİNDE
Ekonomik kriz ve yerel para birimi Lübnan Lirası'nın değer kaybı açısından bakıldığında ülkedeki yoksulluk oranı 2 milyon 300 bin kişiyle yüzde 55'e yaklaşmış durumda. Bu oranın da yarısını oluşturan 1 milyon civarı yurttaş da yoksulluk sınırının altında hayat mücadelesi veriyor.
Halkın yüzde 25'ini teşkil eden bu kesim temel ihtiyaçlara bile ulaşamıyor. Halkın yüzde 30'unu oluşturan 1 milyon 300 bin kişi ise yoksulluk sınırının üstünde, temel yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayabiliyor, ancak konut gibi ihtiyaçları konusunda sorunlar yaşıyor.
Diğer yandan, yaklaşık 4,5 milyon nüfuslu Lübnan'daki Suriye savaşının en görünür etkisi, tahmini 1,5 milyon mültecinin akınına uğramış olması. Lübnan ve uluslararası örgütler, bu akının kendilerine yardım etmek için yetersiz donanıma sahip bir devlete getirdiği ekonomik ve sosyal yük karşısında alarm çaldılar.
ÜLKEDE ASGARİ ÜCRET 75 DOLARA GERİLEDİ
Asgari ücret, yerel para biriminin dolar karşısındaki değer kaybı nedeniyle 450 dolardan 75 dolara geriledi.
Bir ABD Doları'nın karaborsada 8-10 bin Lübnan Lirası'na denk geldiği, dolayısıyla yerel para biriminin yüzde 80 civarında değer kaybı yaşadığı biliniyor. Ülkedeki tek sorun Lübnan Lirası'ndaki değer kaybı değil, ülke ekonomik durgunluğun içinden geçiyor.
Doların rekor seviyelerdeki yükselişiyle gıda ve akaryakıt ithalatında yaşanan krizlere de değinen Mardini, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Merkez Bankası, elektrik santrallerinde kullanmak üzere ithal edilen akaryakıtı sübvanse ediyor. Bu da Merkez Bankası'ndaki döviz rezervlerinin giderek eridiği anlamına geliyor. Öyle ki; Merkez Bankası'nın akaryakıt ithalatı için döviz bulamayacağı aşamaya kadar gidebilir."
ÜLKENİN KAMU BORCU 90 MİLYAR DOLARI AŞMIŞ DURUMDA
Lübnan ekonomisi, 1975-1990 yıllarındaki iç savaştan bu yana en büyük krizlerden birini yaşıyor. Başbakan Hasan Diyab, geçen aylarda ülkesindeki kamu borcunun 90 milyar doları aştığını kaydetmişti.
Mart ayında, tarihinde ilk kez Lübnan borçlarının temerrüde düştüğünü açıkladı. Dünyadaki en yüksek borç oranlarından birine sahip olan ülkede kamu borcu GSYİH'nın yaklaşık yüzde 170'i oranında.
Hükümet, geçtiğimiz aylarda her yıl 2 milyar dolar olmak üzere beş yılda toplam 10 milyar dolar kredi için IMF ile müzakerelere başlandığını açıklamıştı.
Yerel para birimi Lübnan Lirası, Merkez Bankası kuru sabit tutsa da her geçen gün değer kaybediyor. Resmi kura göre 1 ABD doları 1515 Lübnan Lirası olmasına rağmen karaborsada dolar 10 bin Lübnan Lirası'nın üzerinde işlem görüyor.
Ülkede 675 bin Lübnan Lirası olan asgari ücret, Merkez Bankası'nın 1992'den beri değişmeyen resmi kurunda yaklaşık 450 dolara tekabül ederken, birkaç aydan beri yükselişe geçen karaborsadaki kurda ise 80 dolar bile etmiyor.
Ülkede dolarla işlem gören yakıt maddesi teminindeki sıkıntılar nedeniyle uzun süreli elektrik kesintileri yaşanıyor. Son zamanlarda başkent Beyrut'a günde 6 saat elektrik verilirken, diğer bölgelere ise 4 saat verilebiliyor.
LÜBNAN, MAYIS AYINDA IMF İLE GÖRÜŞMELERE BAŞLADI
IMF'nin Coronavirus salgını nedeniyle oluşturduğu finansman programı kapsamında geçtiğimiz mayıs ayında Lübnan'da görüşmelere başlamıştı. Lübnan, 1 Mayıs'ta resmi olarak IMF'den yardım istemişti.
Yaklaşık bir ay sonra haziran ayında Lübnan'ın IMF ile müzakerelerindeki mali danışmanı Henry Shaul, reformlara dair ciddi bir irade görmediği için istifa ettiğini açıkladı. Shaul, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Lübnanlı siyasiler, finans makamları ve bankacılık sektörünün finansal açıklara ilişkin gerçek rakamları gizlediklerine dikkat çekti.
Lübnan'daki siyasi grupların, çözüm karşıtı tutumlarını ve mevcut hükümetin kendi politikasını izlemesini engellemeye yönelik ısrarlarını sürdürdüğüne işaret eden Shaul, istifasının gerekçesine ilişkin şunları kaydetti:
"Ekonomik krize karşı reformları hayata geçirme veya Merkez Bankası dahil bankacılık sektörünü yeniden yapılandırmaya ilişkin ciddi bir iradenin olmadığını anladım."
FARKLI SİYASİ BÖLÜNMELER KIRILGANLIK YARATIYOR
Farklı din ve mezheplere dayalı siyasi bölünmeler açısından oldukça kırılgan bir yapıya sahip Ortadoğu'nun küçük ülkesi Lübnan'da ekonomik kriz ve hükümetin vergi politikalarına karşı düzenlenen gösteriler üzerine Saad el-Hariri'nin Başbakanlığındaki 30 üyeli Ulusal Birlik Hükümeti, 29 Ekim 2019'da istifa etmişti.
Hariri'nin yeniden Başbakanlık görevine yanaşmaması üzerine Şii Hizbullah örgütü ve siyasi müttefikleri, eski Eğitim Bakanı Hassan Diyab'ın Başbakanlığında 20 üyeli yeni hükümetin kurulmasını sağlamıştı.
Meclis'te 21 milletvekiliyle Sünnileri temsilen en büyük siyasi bloku oluşturan Müstakbel Hareketi lideri Saad el-Hariri hükümetinin istifasından sonra Şii Hizbullah örgütü ve siyasi müttefikleri, Hassan Diyab liderliğinde 20 bakandan oluşan küçültülmüş "kurtarma hükümeti" kurdu.
Lübnan ekonomisinin 1975-1990 yıllarındaki iç savaştan bu yana en büyük krizi yaşadığı ifade ediliyor.
IMF’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika Başkan Yardımcısı Athanasios Arvanitis, "Bu aşamada verimli tartışmaların devam edebilmesi için yetkililerin hükümet planı etrafında birleşmesi son derece önemlidir. Gerekirse planı geliştirmek için onunla çalışmaya hazırız" dedi. Arvanitis, "Ancak kayıplara ilişkin daha az bir değerin gösterilmesi nedeniyle endişeliyiz. Zor uygulamaların ertelenmesi, toparlanmayı geciktirerek ve en savunmasız kişilere zarar vererek krizin maliyetini artıracaktır" ifadelerini kullandı.
Müzakere oturumları sırasında devletin ve finansal bankaların toplam zararlarına ilişkin tahminler ile Merkez Bankası ve Bankalar Birliği tahminleri arasında açık bir tutarsızlık görüldü.
TEMMUZ BAŞINDA IMF İLE GÖRÜŞMELER ASKIYA ALINDI
Temmuz ayının başlarında ise Lübnan Maliye Bakanı Gazi Wazni, IMF ile görüşmelerin askıya alındığını, görüşmelerin devam etmesi için Lübnan’da ekonomik reformları başlamasının ve zararların hesaplanmasına ortak bir yaklaşım konusunda Lübnan tarafında bir anlaşmaya varılmasının beklendiğini ifade etti. Wazni, görüşmeler yeniden başlayana kadar IMF ile temas halinde olmaya devam edeceğini belirtti.
İsrail'e 2006'da ilk kez bölgede bir savaş kaybettiren Lübnan Hizbullah'ının varlığı, Lübnan'ın uluslararası mali destekten hep dışlanması anlamına geldi. Ülkedeki yaygın yolsuzlukla birlikte okununca ülke ekonomisi çöktü.
Lübnan'a destek için Fransa'da iki yıl önce düzenlenen CEDRE konferansı sırasında vadedilen düşük faizli yaklaşık 11 milyar dolarlık kredinin yanı sıra gelecek beş yıl içinde IMF'den 10 milyar dolar kredi alınmasını hedefleyen planın, ABD yaptırımlarının hedefindeki Hizbullah ve müttefiklerini temsil eden Diyab Hükümeti tarafından sunulduğu gerekçesiyle başarılı olamadığı belirtiliyor.
ABD yönetiminin, Lübnan'da mevcut siyasi gruplarla bağlantısı olmayan bağımsız bir hükümet istediğini ancak Hizbullah örgütünce bunun reddedildiği de biliniyor.
Özellikle ABD'nin yürürlüğe soktuğu Sezar Yasası'nın sadece Suriye için değil, Lübnan için de yıkıcı sonuçları olduğuna dikkat çekiliyor.
LÜBNAN DIŞİŞLERİ BAKANI İSTİFA ETTİ
Lübnan Dışişleri Bakanı Nasif Hitti, hükümetin başarılı olamadığını ifade ederek görevinden istifa etti. Hitti istifası ile ilgili yaptığı açıklamada, "Bugünün Lübnan'ı, bizim değer verdiğimiz ve kendimize örnek aldığımız Lübnan değil" dedi. Son yıllarda tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşayan ülkesinde durumun giderek kötüleştiğini ifade eden Hitti, Lübnan'ın "başarısız bir devlete" dönüşme tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu dile getirdi.
Siyasetçilerin, halkın çıkarına çalışmaması durumunda "teknenin içindeki herkesle birlikte batacağını" ifade eden Hitti, hükümet içinde ülkedeki yanlışları gidermek için ortak bir irade koyması gerekirken birbiri ile rekabet eden politikacılarla karşılaştığını belirtti.
Hükümete yakın kaynaklar, Nasif Hitti'nin kendini Başbakan Hasan Diyab tarafından zayıflatılmaya ve önemsizleştirilmeye çalışıldığı hissine kapıldığını belirtiyor.
PATLAMA SONRASI GIDA TEDARİĞİ NASIL SAĞLANACAK?
Öte yandan, Lübnan'nın temel gıda maddeleri tedariği ağırlıklı olarak ithalatla sağlanıyor.
Berlin'de bulunan Küresel Kamu Politikaları Enstitüsü'nden araştırmacı Tobias Schneider, Lübnan'ın buğday tüketiminin sadece yüzde 10'unun ülkede üretildiğini, yüzde 90'ının ithalata dayandığını ve ithalatında büyük oranda Rusya'da gerçekleştirildiğini ifade etti. İşin en kritik boyutu ise neredeyse tüm gıda ithalatının patlamanın gerçekleştiği limandan yapılıyor olması ve ürünlerin burada depolanıyor olması.
To add: Local wheat production only covers about 10% of Lebanese consumption. The remainder is imported - principally from Russia. Almost all imported grain (80%+) enters trough that single terminal at the heart of the explosion. Utter disaster. The gov will have to move quick. https://t.co/ch7ofnIqk0
— Tobias Schneider (@tobiaschneider) August 4, 2020
Gıda konusunda ülkede ciddi bir darboğazın oluşabileceğinden ve insanların aç kalabileceğinden endişe ediliyor.
Patlamanın yaşandığı deponun hemen yanındaki tahıl silosu tamamen yıkıldı. Ülkedeki yerel medyaya göre patlama sonrası Lübnan'ın elinde sadece bir aylık tahıl stoku kaldı.
Zaten, mart ayından bu yana Coronavirus salgınının da etkisiyle çoğu malın fiyatının neredeyse üç katına çıktığı, gıda fiyatlarının yüzde 80'ler seviyesinde arttığı, ulusal para biriminin değerinin yerle bir olduğu ve alım gücünün çok zorlaştığı kaydediliyor.
Ağır bir ekonomik kriz içinde olan ülke, şu an dünyanın en fazla borcu olan devletlerden biri konumunda. ABD'deki Johns Hopkins Üniversitesi öğretim üyelerinden Ekonomi Profesörü Steve Hanke'nin hesaplamalarına göre Lübnan'da enflasyon yüzde 424 seviyesinde.