Kurban Bayramı'na et fiyatı gölgesi: 'Kısa vadede et fiyatları düşmez, planlı tarım politikası şart'
Müzeyyen YÜCE
İSTANBUL - Bu yıl 16-19 Haziran tarihleri arasında kutlanacak olan Kurban Bayramı arifesinde yine en çok tartışılan konuların başında et tüketimi ve buna bağlı olarak kırmızı et fiyatlarındaki artış geliyor.
Özellikle son yıllarda hayvancılıkta saman, arpa, mısır gibi girdi maliyetleri nedeniyle canlı hayvan ve et fiyatlarında artış yaşanırken, bayram öncesi Kurbanlık fiyatları da yüksek meblağlara ulaştı.
İstanbul ve Ankara başta olmak üzere ülke genelinde büyükbaş fiyatları 220 bin TL'ye kadar çıkarken, küçükbaş hayvan fiyatları ise 11-20 bin TL arasında değişiyor. Kurbanlık fiyatlarında yaşanan artış tüketicinin alım gücünü zorlarken, kurbanlıklar da büyük oranda besicilerin elinde kaldı.
ET FİYATLARINDAKİ KISMİ DÜŞÜŞ SÜREKLİ OLACAK MI?
Türkiye’de yıllardır kırmızı et dar gelirli çoğu ailenin evine senede bir defa Kurban Bayramı’nda girerken, enflasyona bağlı fiyat artışları nedeniyle bu yıl evlere giren kurban etinde de gözle görülür bir azalma olacağa benziyor.
Öte yandan son dönemde artış gösteren kırmızı et fiyatları, Et ve Süt Kurumu'nun aldığı yüzde 25 zam kararının ardından 700 TL'ye kadar yükselmişti. Bu fahiş zamma gelen tepkiler üzerine bayram öncesi Brezilya ve Uruguay’dan 15 günde iki gemi ile 43 bin baş sığır ithal edildi. İthal kurbanlıkların piyasaya girmesiyle birlikte et fiyatlarında kısmen de olsa bir düşüş yaşandı.
Peki et fiyatlarındaki bu düşüş sürekli olacak mı? Yıllardır süre gelen kırmızı et fiyatlarındaki artışlar nasıl sona erecek? Uzmanlara göre Türkiye'de yerli üretici desteklenmeden ve dışa bağımlılık azaltılmadan et sorunu çözülmez.
‘YEM VE SÜT SORUNU ÇÖZÜLMEDEN ET SORUNU ÇÖZÜLMEZ’
Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez’e göre et sorununun çözümünde temelde üretiminin desteklenmesi geliyor. Özellikle yerli üretimin sürekli hale getirilmesinin önemine vurgu yapan Suiçmez, üreticinin kar elde ederek yatırım yapacağı bir mekanizmanın hayata geçirilmesinin şart olduğu görüşünde.
Diğer yandan yem ve süt sorunu çözülmeden et sorununun da çözülemeyeceğine dikkat çeken Baki Remzi Suiçmez, üretimde artan maliyetler nedeniyle süt üreticisinin süt satışından kazandığı para ile hayvanlarını besleyeceği yemi dahi almakta zorlandığını, bu durumun dişi hayvanların kesime gönderilmesi ile sonuçlandığını söyledi.
Türkiye'nin kaba yemde büyük oranda dışa bağımlı olduğunu belirten Suiçmez, yem fiyatlarındaki artışın çiğ süt fiyatlarına da yansıtılmadığını kaydetti. Suiçmez, “Yani hem hayvan sayımız hem süt üretimimiz azaldı” dedi ve ekledi:
“Türkiye'de hem gerçek hayvan varlığı hem de mera varlığı bilinmiyor. Önümüzde Kurban Bayramı var. Mesela ne kadar hayvan kesilecek? Hükümetin yurtdışından ithal ettiği hayvanların 5 bininin Kızılay üzerinden kurbanlık olarak piyasa sürüldüğü ifade ediliyor. Öte yandan hayvancılık istatistiklerini bilmiyoruz. Hayvansal üretimle ilgili sağlıklı verilerin de çıkarılması gerekli. Önümüzü görmek, plan yapmak için bizim bu istatistikleri bilmemiz lazım.”
‘İTHALAT BAĞIMLILIĞI AZALTILIP ÜRETİCİYE DESTEK VERİLMELİ’
Türkiye'nin 2010 yılından itibaren Tarım ve Orman Bakanı tarafından et ithalatına başladığını ve yıllar içerisinde de devam ettiğini hatırlatan Suiçmez, ithalat bağımlılığının azaltılarak yem maliyetlerinin düşürülmesi gerektiğini söyledi. Suiçmez ayrıca küçük ve orta ölçekli işletmelere destek verilmesinin de önemine vurgu yaparak, “Sorunun temeli üretimdeki azalma, hayvan varlığının azalması ve çiftçinin yeni yatırımlar için önünü görmemesi. Şu anda kesilen hayvanların yerine yenisini koyup da dengeyi sağlamak için bizim üç dört yıllık bir süreye ihtiyacımız var. Üreticinin üretime devam edeceği bir ortamda iç üretimle arz talep dengesi sağlanmazsa bu sorun çözülmez."
‘KIRMIZI ET SORUNU KISA VADEDE ÇÖZÜLMEZ’
Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Başkanı Sencer Solakoğlu da temeldeki asıl problemi üretimdeki ‘plansızlık’ olarak açıkladı.
Türkiye’nin mevcut tarım politikasının kısa vadeli, günü kurtarma programları üzerine kurgulandığını ifade eden Solakoğlu, planlı programlı uzun soluklu bir tarım politikasına ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Dolayısıyla kırmızı et sorununun kısa vadede çözüme kavuşmasının mümkün olmadığına değinen Solakoğlu, uygun fiyata et yemenin önündeki en büyük engellerden birinin iktidarın enflasyonu baskılamak için çiğ süt fiyatını düşük tutmasının et ve sütteki krizin ana kaynağını oluşturduğu görüşünde.
Süt fiyatlarının baskılandığı süreçte anaç hayvanların kesiminin yapıldığına, böylece doğurgan hayvan sayısındaki azalmaya dikkat çeken Solakoğlu, bu durumun da Türkiye’yi ithalata yönlendirdiğini söyledi.
‘FİYATLAR AĞUSTOS- EYLÜL İTİBARİYLE YÜKSELİŞE GEÇER’
Son günlerde yapılan ithalatın et fiyatlarındaki ani iniş çıkışları kısmen baskıladığını ifade eden Solakoğlu, “Türkiye’de enflasyonun olduğu bir yerde fiyat düşmesi gerçekleşmez. Kısa vadeli iniş çıkışlar olur ancak ortalamaya bakıldığında fiyatlar beklenin bir miktar altında şu an için. Kurban Bayramı’ndan sonra bir müddet daha devam eder. Ancak ağustos- eylül ayı gibi fiyatlar yeniden tırmanışa geçer” dedi.
‘UYGUN FİYATLI ET YEMEK İSTİYORSAK YEM VE SÜT SORUNUNU ÇÖZMEMİZ GEREKİYOR’
“Eğer biz uygun fiyatlı et yemek istiyorsak yem ve süt sorununu çözmemiz gerekiyor” diyen Solakoğlu, şöyle konuştu:
“Bunun yolu da uzun vadeli tarımsal politikaların planlanmasından geçiyor. Nitekim şu anda fiyatlardaki iniş çıkışların nedeni temelde tarımdaki plansızlık. Türkiye’de planlı üretime geçilmediği taktirde halk et fiyatlarından sürekli mustarip olacak. Dolayısıyla çiftçi odaklı politikalarla çiftçinin para kazandığı, üretimden kopmadığı, yerli üretimin teşvik edildiği bir yapı oluşturmak gerekiyor.”