Mahfi Eğilmez, yüzde 15 faiz kararını yorumladı
Artı Gerçek - Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, 18 Mart 2021’den sonra ilk faiz artışına gitti. Politika faizi 650 baz puan artışla, yüzde 8,5'ten yüzde 15'e yükseltildi. Merkez Bankası'nın açıklamasında, kademeli geçişten bahsedilerek, temmuz ve ağustosta da faiz artırımına gidileceği sinyali verildi.
Geçmişte ekonomi bürokrasisinde de görev yapan akademisyen, iktisatçı Mahfi Eğilmez, karar açıklanmadan önce kişisel bloğunda yazdığı 'Merkez Bankası Faizi Kaç Puan Artırır?' başlıklı köşesinde, üç olası senaryoya değindi. Bugünkü faiz kararıyla ikinci senaryo gerçekleşmiş oldu. Eğilmez'in yazısının ilgili kısmı şöyle:
İkinci senaryo: Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 8,5’den yüzde 15 düzeyine yükselttiğini düşünelim. Bu artış, son dönemde yaratılan yüksek artış beklentilerinin yarattığı beklenti tuzağı nedeniyle ‘dağ fare yarattı’ yorumuna yol açabilir. Herhangi bir olumlu sonuç yaratamayacağı gibi ilerleyen sürede olumsuz beklentilerin artmasına yol açabilir. Bu çapta bir artışla ülkeye yabancı yatırımcı gelmez, bankalar bir miktar negatif etkilense de bu etkilenme fazla olmaz. Zombi şirketlerin zombiliği su yüzüne çıkar, KOBİ’ler biraz daha sıkıntıya girer. Kur fazla geriye gitmeyeceği için ihracat ve ithalat çok fazla etkilenmez. Böyle bir faiz artırımı faizi hiç artırmamaya göre beklentilerini haksız çıkaracağı için ilerleyen günlerde daha olumsuz sonuçlara yol açabilir.
Üçüncü senaryo: Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 15’e çıkardığını, enflasyon devam ettikçe faizi kademeli olarak artıracağını açıkladığını, eş – zamanlı olarak hükümetin yapısal reformların ilk adımlarını attığını varsayalım. Bu adımlara örnek olarak mesela İstanbul Sözleşmesinin tekrar kabul edildiğini, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’ndan yürütmenin temsilcilerini çıkarmak için yasa teklifini meclise sunduğunu ve diğer yapısal reformların planını açıkladığını varsayalım. Bu, en güçlü yaklaşımdır. Bu adımlarla TL, yabancı paralar karşısında değer kazanır. Burada da kurun gerilemesi nedeniyle bankalar, tüketiciler, reel sektör ve ihracatçı olumsuz etkilerle karşılaşır ama bu etkiler faizin kademeli artırılması nedeniyle ve yapısal reformların desteğiyle daha sınırlı kalır ve ülkeye yabancı yatırımcı girişi daha yoğun olur.
Benim önerim üçüncü senaryonun uygulanmasıdır. Çünkü her zaman dediğim gibi faiz tek başına ekonomiyi batırır ama tek başına kurtaramaz.