Adana sıcağında döküm işçilerinin zorlu yaşamı: Cehennem gibi...

Adana’da hava sıcaklığı 50 dereceyi buluyor. Döküm işçileri ise çok daha fazla sıcakla mücadele etmek zorunda kalıyor. "Millet gölgede otururken oflayıp pufluyor, bir de bizi gözünüzün önüne getirin" diyen işçiler, mesleğin zorluklarını anlattı.

ADANA - Adana'nın merkez Yüreğir ilçesinde bulunan Metal Sanayi Sitesi’ndeki atölyelerde, hurdacılardan toplanan klima peteği, boru parçaları, küvet, araba parçaları gibi malzemeler eritilerek dönüştürülüyor.

Atölyeler, günler öncesinden eritilecek malzemeleri topluyor, ardından ise malzemelerin döküleceği kalıplar büyük bir titizlikle hazırlanıyor.

Döküm günü geldiğinde önce işçiler ocağı yakıyor. Bin derecenin üzerine çıkan sıcaklığın ardından hurdacılardan toplanan metaller parçalara ayrılarak ocağa atılıyor. Ocakta sıcaklık madenlerin erimesiyle 1600 derecelere kadar çıkıyor.

BUZLU SUYLA SERİNLEMEYE ÇALIŞIYORLAR

İşçiler, sıcaklığın yüksek kalması için sık sık ocağa takviye yapmaya devam ediyor. Madenin temiz olması için ocağa mermer parçaları da atılıyor. Metaller eriyerek lav haline geliyor. Lav halini alan metaller ocaktan alınarak kalıplara boşaltılıyor. Malzemeler dökümden sonra soğutulmaya bırakılıyor. 1600 derecelere varan sıcaklıkta işçiler buzlu su ile serinlemeye çalışıyor.

ÇIRAK BULAMIYORLAR

Bu işi yapan işçilerin profesyonel olması gerekiyor. İşçilerin her biri en az 30 yıldır bu işte çalışıyor ancak son dönemde artık bu işi yapacak çırak yetişmiyor. Mesleklerini sürdüren döküm ustaları da bu konudan dert yanıyor.

'ÇOK SICAK OLUYOR AMA MECBURUZ'

Artı Gerçek’e konuşan işçilerden Mehmet Gölge, işlerinin ağır olduğunu ve yüksek sıcaklıkta çalışmak zorunda kaldıklarını anlattı. "Biz dayanıyoruz ama başka insanlar dayanamaz" diyen Gölge, koşulları şöyle özetledi:

"Cehennem sıcağını yaşıyoruz. Çok sıcak oluyor ama mecburuz. Yıllardır bu işi yapıyoruz. Haftanın 3- 4 günü döküm döküyoruz. Burası çalıştığımız bazı yerlere göre havadar. Adana sıcağı çok kötü zaten, millet gölgede otururken oflayıp duruyor, bir de bizi düşünün. 35-40 yıldır bu işi yapıyorum. Serinlemek için su içiyoruz. Esen yerlerde duruyoruz. Dökümü döktükten sonra çıkıp gölge bir yerde oturuyoruz.

'BU MESLEK OLMAZSA İŞ MAKİNESİ OLMAZ'

İşçilerden Eren Mahmat da 50 yıldır bu işi yaptığını belirtti. Sıcağa alışkın olduklarını dile getiren Mahmat, “Alıştık bu sıcağa. 50 yıldır bu işi yapıyorum. İlkokulu bıraktıktan sonra bu işe girdim. Biz alıştığımız için sıcaklık bize normal geliyor ama dışarıdan gelen için zor bir durum. İki dakika oturduk mu iki serinliyoruz. Bizden sonra yetişen kimse yok. En kötü meslek mesleksizlikten iyidir. Bu meslek olmazsa dünyada hiçbir şey olmaz. İnşaat mühendisi olmaz, kepçeler olmaz, iş makinesi olmaz. İllaki bu meslek olacak” diye konuştu.

'EKMEK PARASI İÇİN SICAĞA DAYANIYORUZ'

İşçilerden Ali Erciyes de ekmek parası için çalışmak zorunda olduklarını dile getirerek, “Çıkan kalıpların temizliğini yapıyorum. Ekmek parası için sıcağa dayanıyoruz. 1990’dan bu yana bu işin içerisindeyim. 35 yıldır bu işi yapıyorum. Sıcağa ekmek paramız için katlanmak zorundayız” dedi.

'ZOR DİYE KİMSE BU İŞİ YAPMIYOR'

Ocak başında çalışan işçilerden Murat Kuşçu ise, işlerini zorluğunu şöyle anlattı: "Bizim görevimiz bu. Çok sıcak ama mecburen dayanmak zorundayız. 1600 derece sıcaklıkta çalışıyoruz. İnsanoğlunun dayanamayacağı bir şey yok. Yeter ki istesin. 52 yaşındayım, 40 yıldır bu işi yapıyorum. Bizden sonra yetişen nesil yok. Zor diye kimse bu işi yapmıyor.”

'OCAK BAŞINDA ÇALIŞMAK GERÇEKTEN ZOR'

İşçilerden Önder Akar da “Bu işin en önemli yeri fırın kısmı. Burada her şeyin düzgün gitmesi gerekiyor. Eğer burada bir şey düzgün gitmezse, aşağıda düzgün iş çıkmaz. Ocağı takip etmemiz şart" dedi ve ekledi: "Ocak başında çalışmak zor gerçekten. Serinlemek için buzlu suyu yanımızdan eksik etmiyoruz. Hem içiyoruz hem elimizi, başımızı suyla yıkıyoruz.”

'İŞLER ESKİSİ GİBİ DEĞİL'

İşletme ustalarından Ömer Akar tarım ekipmanları ve parçaları ürettiklerini, hem sanayiye hem de tarıma katkıda bulunduklarını anlattı. Akar, "Ne iş olsa burada yapıyoruz. Durumumuz ortada. Öyle büyük bir kâr marjıyla çalışan esnaf yok. Ama kimseye muhtaç kaldığımız da yok. Genele bakarsan işler eskisi gibi değil. Haftada bir döküm yapıyoruz. Önceden daha fazla döküm yapıyorduk. Bizim işimizde olsun, başka meslek dallarında olsun alttan yetişen eleman artık yok. Hükümet çırakların gelmesine izin vermiyor. Herkes çocuğum okusun istiyor” diye konuştu. (Artı Gerçek)

Öne Çıkanlar