Adıyaman’da kule vinç devrildi: Üç işçi ağır yaralandı

Adıyaman’da kule vinç devrildi: Üç işçi ağır yaralandı
Adıyaman'da TOKİ tarafından yapılan deprem konutlarında kule vincin devrilmesi sonucu üç işçi ağır yaralandı. Dev Yapı-İş Sendikası Genel Başkanı Özgür Karabulut, yeterli denetim yapılmadığını söyleyerek tepki gösterdi.

Sinan ŞAHİN


Artı Gerçek - Deprem bölgesindeki yıkım ve inşaatlardan ardı ardına 'iş kazası' haberleri gelmeye devam ediyor. Adıyaman'da TOKİ tarafından yapılan deprem konutlarının inşaatında bugün kule vincin devrilmesi sonucu üç işçi ağır yaralandı. Yüklenici Ahes İnşaat'ın taşeronu Esat Miran firmasına ait vincin devrilmesine switch mekanizmasının iptal edilmesinin neden olduğu belirtildi. Yaralanan üç işçi sağlık ekipleri tarafından Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı.

'MALİYETTEN KAÇMAK İÇİN TONAJI DÜŞÜK MAKİNELER KULLANILIYOR'

Artı Gerçek'e konuşan Dev Yapı-İş Sendikası Genel Başkanı Özgür Karabulut, Adıyaman'da 7 Eylül'de iki işçinin vinçten düşerek yaraladığını, Maraş’ta bir kule vincin devrildiğini, dün (25 Eylül) Hatay'da yıkım sırasında bir operatörün öldüğünü hatırlattı. Karabulut, " Bunlar bize yansıyanlar. Bunlardan çok daha fazlası o şantiyelerde yaşanıyor. Burada mevzuatların eksiksiz uygulanması gerekiyor. İnşaat projeleri arttı. Kule vince olan ihtiyaç da arttı. Bundan dolayı eski makineler sahaya sürülmüş durumda. Gerekli ihtiyaçları karşılayabilecek yeni makineler yerine eski makineler kullanılıyor. Daha düşük maliyetli olması için tonajı düşük makineler kullanıyorlar. Bunlar da kazalara açık davetiye çıkarıyor" dedi.

'GEREKLİ DENETİMLER YAPILMIYOR'

Üç işçinin ağır yaraladığı kazayı değerlendiren Karabulut, "Kule vincin belli bir kaldırma kapasitesi var. Belli bir alanda çalışabilir. Aldığımız bilgilere göre ağır yük taşıdığı için vinç yan yatmış ve devrilmiş. Üç işçi de yaralanmış. Normalde orada temel atılan blokta bir tane daha kule vincin kurulması lazım. Patronlar maliyetten kaçıyor, bir vinç daha kurma gereği durmuyor. Blokta da herhangi bir denetim söz konusu değil. Yani köpeksiz köy bulmuşlar, değneksiz dolaşıyorlar. İnşaat patronlarının bu kadar pervasız davranmalarının başka bir açıklaması yok. Daha fazla kâr elde etmek için kontrolsüz, kuralsız bir şekilde işçileri ölüme mahkum ediyorlar. Burada TOKİ’nin, inşaat patronlarının, Çevre ve Çalışma Bakanlıklarının sorumluluğu var" diye konuştu.

Özgür Karabulut

'İKİ AYDA DOKUZ OPERATÖR ÖLDÜ'

Son iki ayda dokuz iş makinesi operatörünün öldüğüne dikkat çeken Karabulut, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Deprem konutları ilk başladığında iktidar, 'hemen tamamlayacağız' dedi. Hızla ihale edip gerekli altyapılar oluşturulmadan inşaata başladılar. Yeterli eleman ve ekipman yok ama şov uğruna yaptılar bunu. Biz ilk değerlendirmelerimizde bu kararlar ileride çok büyük sorunlara yol açacak dedik, ne yazık ki öyle oldu. Ağustos ve eylülde toplam dokuz operatör denetimsiz çalıştığı için üzerine bina devrilerek hayatını kaybetti. Tamamen patronun insafına bırakılmış işçiler. Geçen haftada da yine Adıyaman'da bir işçi malzeme indirirken, halat koptu ve düşen malzeme işçinin kafasına düştü ve işçi öldü. Bu konuda bakanlığı da TOKİ’yi de uyarıyoruz: İşçi sağlığı ve iş güvenliği önemlerini acilen alın. İş güvenliği eğitimlerini arttırın. Üretim baskısından vazgeçin. Yeni teknolojik araçlar kullanın. Denetimsiz kontrolsüz çalışma yaptırmayın.”

'ADETA İŞ CİNAYETLERİ REJİMİNDE YAŞIYORUZ'

İSİG Meclisi'nin ağustos ayı raporunda, işçi sağlığı ve iş güvenliği sorununun derinleştiği vurgulanmıştı. Ağustos ayında en az 201 işçinin iş cinayetinde öldüğü belirtilen raporda şu tespitler yer almıştı:

“Geçinmek için her evde çalışan ücretli sayısı artıyor. Erkek ve kadının yanında çocukların çalışmaya başlamasıyla, aile dayanışmalarıyla (aynı evde, semtte oturma, köyle ilişkiler), yan gelirlerle ayakta kalmaya çalışıyoruz. Tüm toplum işçileşiyor ve yeniden işçileşiyor! Bu noktada mücadele alanımız olan işçi sağlığı ve iş güvenliği (İSİG/emeğin korunması) sorunları giderek artıyor. İş cinayetleri, yaralanmalar, sakat kalmalar, meslek hastalıkları, çocuk-kadın-yaşlı-göçmen emeğinin kuralsız sömürüsü derinleşiyor. Adeta bir iş cinayetleri rejiminde yaşıyoruz."

Öne Çıkanlar