Soma'dan Ankara'ya madenci yürüyüşü: 'Sadece öldüğümüzde mi bizi duyacaklar?'
Müzeyyen YÜCE
İSTANBUL - Manisa’nın Soma ilçesinde AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’nun sahibi olduğu Fernas Grup’a ait maden işletmesinde sendikalaşan 6 işçinin işten çıkarılmasıyla başlayan mücadele 36 günü geride bıraktı. ‘Hayati tehlike arz eden’ çalışma koşulları ve düşük ücretlere karşı bir aydır Fernas Madencilik genel merkezi önünde oturma eylemi yapan işçiler, taleplerinin karşılanması noktasında muhatap bulmak için Soma’dan Ankara’ya yürüyüş başlattı.
Fernas Madencilik'ten bir yetkiliyle görüşerek taleplerini iletme hedefiyle başlatılan yürüyüşün yedinci gününde madenciler Eskişehir’in ilçesi olan Sivrihisar’a ulaştı. Geceyi Sivrihisar’da geçirerek bugün Polatlı’ya yürüyüşe geçen işçiler yarın Ankara’ya ulaşacak.
‘TALEBİMİZ NET: EMEĞİMİZİN, ALIN TERİMİZİN KARŞILIĞINI İSTİYORUZ’
Bağımsız Maden İş Sendikası Genel Başkanı Gökay Çakır, işçilerin taleplerinin açık ve net olduğunu söyledi. İşten çıkarılan çalışanların tekrar işe alınması, iş sağlığı güvenliğine uygun koşulların sağlanması ve işçilerin maaşlarının Soma havzası gözetilerek ortalama rakamlara ulaşması gibi 3 ana talepleri olduğuna dikkat çeken Çakır şöyle konuştu:
“Fernas madendeki arkadaşların hangi koşullarda çalıştıklarını kamuoyuyla defalarca paylaştık. Boğazlarına kadar su içinde iş güvenliği ve işçi sağlığına uygun olmayan koşullarda çalışıyorlar. Biz sadece yasalar kapsamında işçiye verilmiş hakların uygulanmasını talep ediyoruz. Ölmemek için ‘yaşam’ talebimiz var. Hayati tehlike arz eden şartlarda çalışan madenciler Soma havzası ortalamasının çok altında bir maaşa çalışıyor. Bizim talebimiz Fernas işçilerinin maaşlarının da bu ortalamaya çıkarılması. Düşünün aynı işi yapan başka bir maden ocağında çalışan işçi 40-45 bin TL alırken Fernas’ta 34 bin TL alıyor. Biz sadece işçilerin emeğini, alın terinin karşılığını talep ediyoruz”
‘ANKARA’YA ULAŞINCA MECLİS’E YÜRÜYECEĞİZ’
Soma’dan Ankara’ya başlattıkları mücadelenin sadece madencilerin değil, Türkiye işçi sınıfının da bir yürüyüşü olduğunun altını çizen Çakır, bu yürüyüşün patronlara karşı emeğin, ekmeğin ve alın terinin savunulduğu bir direniş olduğunu söyledi. Bu kapsamda başlatılan yürüyüşte altı günü geride bıraktıklarını kaydeden Çakır, işçilerin tüm kararlılıkla ayaklarında oluşan yaralara rağmen ilaç ve merhemlerle yürümeyi sürdürdüklerini ifade etti.
Çakır, bu süreçte yaşadıkları zorlukları şu “Tüm iletişim kanallarını zorlamamıza rağmen hala karşımızda bir muhatap bulamıyoruz. Sanki karşımızda bir duvar var” sözleriyle anlatarak şunları söyledi:
“Ankara’ya ulaştığımızda bizi göreceklerini düşünüyoruz. Meclis’e yürüyüp derdimizi anlatacağız. Ancak kimse sanmasın ki vazgeçeceğiz. Yağmur çamur demeden, yara bere içindeki ayakların üstünde hak talibine doğru yürümek işçi sınıfının kararlılığını gösteriyor. İşçiler ‘ölmek var dönmek yok’ diyor. Bu inancın karşısında kimsenin duracağını düşünmüyoruz. Ankara’ya ulaşınca bu sorunun çözüleceğine, işçilerin haklı taleplerinin karşılanacağına inanıyoruz.”
‘TALEPLERİMİZ KARŞILANMADAN ASLA YOLUMUZDAN DÖNMEYECEĞİZ’
Fernas madende çalışırken işten çıkarılan işçilerden Erdinç Demirtaş da Ankara’ya sürdükleri yürüyüşün bir hak talebinden öte ‘onur’ mücadelesi olduğunu söyledi.
“Taleplerimiz karşılanmadan asla yolumuzdan dönmeyeceğiz” diyen Demirtaş, “Bizler aynı zamanda ailelerimizi ardımızda bırakıp yola çıktık. Ben eyleme başladığımızdan bu yana ekonomik olarak zorluk yaşadığımız için eşim işe başladı. Biri 10 diğeri 14 yaşında iki çocuğum var. İkisi de sabahları kendileri kalkıp kahvaltılarını yapıp okula gidiyorlar. Hepimiz ayrı ayrı bedeller ödüyoruz. İnanın şu an burada yürüyen işçilerin cebinden en fazla çıkacak para 200 TL olur. Ancak bu bedellerin hepsi daha iyi çalışma koşulları ve insanca bir yaşam için. Bu yüzden asla vazgeçmeyeceğiz” ifadelerine yer verdi.
‘SADECE ÖLDÜĞÜMÜZDE BİZİ DUYACAKLARMIŞ GİBİ…’
Maden işçileri olarak insancıl 3 talep için 36 gündür mücadele ettiklerini dile getiren işçilerden Muhammet İleri de bu süreçte karşılarında bir muhatap görmemenin kendilerini değersiz hissettirdiğini söyledi.
Seslerini duyurmak için yağmur çamur demeden yürümeye devam ettiklerini belirten İleri,
“Şu an yağmur yağıyor, yollar kaygan. Bir aracın yoldan çıkıp aramıza dalıp birkaçımızı öldürmeyeceğinin garantisi yok. Sadece öldüğümüzde bizi duyacaklarmış gibi hissettiriyorlar bize. Gerçekten de öyle mi olacak? Öldüğümüzde mi duyacaklar? Neden insan canı yitip gitmeden kıymet bulmuyor bu ülkede. Oysa istediğimiz tek şey insanca bir yaşam talebi” şeklinde konuştu.
Soma’da 20 bine yakın maden işçisinin çalıştığını ifade eden İleri, mücadelelerinin zaferle sonuçlanması durumunda ilçedeki tüm maden işçilerinin kaderlerinin değişeceğini kaydetti. Kişisel taleplerinden önce bu sorumluluk ile de direnmeyi sürdürdüklerini belirten İleri, “Mutlaka kazanacağız. Bizleri yaşıyorken görüp duyacakları inancımızla yürüyoruz. İstediğimiz tek şey haklarımız, emeklerimizin karşılığı, alınterimiz. Ankara’ya da bu inanç ve kararlılık ile yürüyoruz. Orada da bu taleplerimizi yineleyeceğiz” dedi.
‘HAKKIMIZDAN FAZLASINI İSTEMEDİK’
Fernas madencilikte çalışırken işten çıkarılan bir diğer işçi ise Durmuş Olgunsoy. Dört yıldan bu yana madende çalıştığını, sendikaya üye olduğu 25’inci gün işten çıkarıldığını anlatan Olgunsoy, “Biz başından bu yana hakkımızdan fazlasını istemedik. Sadece hakkımızı istedik. Bunun için de ne gerekirse yapacağız” diye konuştu.
2014 yılında 301 maden işçisinin ölümüyle sonuçlanan faciadan birkaç ay sonra, aynı maden ocağında çalışan 2 bin 831 işçi gerekçesiz bir şekilde ve tazminatları ödenmeden Soma Holding tarafından işten çıkarıldı.
‘İNSANCA YAŞAM TALEBİYLE YÜRÜYORUZ’
O işçilerden biri olan Olgunsoy, Bağımsız Maden İşçileri Sendikası ile de o süreçte tanıştığını söyledi.
“O dönem işçilerin gasp edilen hakları için yapılan mücadeleyi kazanmıştık” diyen Olgunsoy, Fernas madencilikte de kötü çalışma koşulları ve düşük ücretlere karşı sendikaya üye olduktan 25 gün sonra işten çıkarıldığını kaydetti.
Ankara’ya yaptıkları yürüyüşün ‘insanca bir yaşam’ talebiyle sürdüğünü belirten Olgunsoy, “Ben kötü çalışma koşulları nedeniyle 301 vardiya arkadaşımı, meslektaşımı kaybettim. Aynı madende çalışırken öldüler. Şimdi biz de ‘ölmek istemiyoruz’ diyoruz. Taleplerimiz çok açık ve net aslında. Ya sendikal mağduriyetleri gideren bir yasa çıkaracaklar ya da bizleri köle gibi kullanmaya devam edecekler. Ancak biz haklarımızı alana kadar vazgeçmeyeceğiz” dedi.
169 yazardan direnişteki Fernas işçilerine destek: 'Talepleri basit, net ve hayati'
Fernas işçilerinin Ankara'ya başlattığı yürüyüş üçüncü gününde: 'Biz kazanacağız'
Fernas Madencilik işçileri Soma'dan Ankara'ya yürüyüş başlattı
Fernas direnişinde 29'uncu gün: Sendika yöneticileri gözaltına alındı