'Esad, Erdoğan ve Putin: Suriye'de üç avantacı kan döküyor'
ARTI GERÇEK- Almanya'nın en önemli politika dergisi Der Spiegel'in yazarlarından Christoph Sydow, "Esad'ın Eseri ve Erdoğan'ın Katkısı" (Assads Werk und Erdogans Beitrag) başlıklı makalesinde Afrin'e Türkiye'nin askeri müdahalesi ile Beşar Esad rejiminin birkaç gündür Doğu Guta'ya ardı ardına yaptığı saldırıların aynı zamana denk gelmesinin tesadüf olmadığını yazdı. Sydow, Suriye'de savaşın Putin, Esad ve Recep Tayyip Erdoğan'ın ortak çıkarları nedeniyle devam ettiği görüşünde. Sydow makalede şu ifadelere yer verdi:
Afrin ile Doğu Guta arasında yaklaşık 400 kilometre mesafe var. Doğu Guta saldırıları Afrin'den çok daha yıkıcı olsa da her iki bölge de bugünlerde Suriye savaşının merkezindeler. Bu iki bölgedeki yüzbinlerce sivilin kaderi trajik bir şekilde birbirine bağlı olduğundan ülkenin iki bölgesinde yaşananlar birbirinden çokta farklı değil.
Kuzey Suriye'deki Kürt kantonu Afrin, son yıllarda işleyen bir yönetimle yarı-demokratik bir model projeye dönüşürken, Doğu Guta yavaş yavaş büyük bir cezaevine dönüştü. IŞİD'liler Şam'ın doğusundaki dış mahallelerde kontrolü ele geçirdiğinde, 2013 baharında Suriye hükümet güçleri bölgeyi kapattı. O tarihten bu yana, Doğu Guta halkı bir tür çift kuşatma altında yaşıyor: Bir taraftan yaklaşık yüz kilometrekareyi çevreleyen ve herhangi bir yardıma izin vermeyen rejim birimleri ve milisler var, diğer tarafta ise muhalifleri taciz eden Doğu Gutalı İslamcı milisler var.
Afrin ve Doğu Guta'da savaşın aynı anda tırmanması tesadüf değil. Bunun birkaç nedeni var: 18 Mart'ta yapılacak olan Rusya'nın cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce Vladimir Putin, seçmenlerine Suriye savaşında bir başka başarı sunmak istiyor. Bu nedenle, Suriye ve Rus askeri saldırılarını Doğu Guta'da sertleştirdi. Dış mahaller rejime geri döndüklerinde, beş yıldan fazla bir süre sonra Beşar Esad yeniden başkenti ve çevresindeki alanların tümünü kontrol edebilecek.
"BU KENDİ HALKINA KARŞI BİR SAVAŞTIR"
Esad rejimi Şam'ın güneyindeki IŞİD militanlarının varlığına karşı hemen hemen hiç karşı koymayarak bunca zaman tahammül etti. IŞİD, bir zamanlar Filistinli mülteciler için bir kamp olan ve cihatçılar üzerinde çatışmaya yol açmayan bir bölge olan Jarmuk'u yıllardır kontrol ediyor. Suriye savaşı sırasında sık sık olduğu gibi, Suriye hükümeti en son IŞİD'le savaşacak.
Buna ek olarak, jeopolitik durum Esad için de elverişli: ABD Başkanı Donald Trump, Suriye ihtilafıyla hiçbir ilgisinin olmasını istemiyor. Cenevre'de BM arabuluculuğu çerçevesindeki müzakereleri ilerletme girişiminde de Washington'dan herhangi bir işaret yok, ayrıca ABD'nin kan dökülmesini askeri alanda durdurmaya istekli olduğuna dair de bir işaret yok. Trump, Suriye'deki gelişmeler hakkında bir tweet bile atamıyor.
Hiç olmazsa Şansölye Angela Merkel, sözcüsü Steffen Seibert aracılığıyla, "Esad rejiminin Doğu Guta'daki son saldırısındaki hedef teröristlerle savaşmak değil, kendi halkına karşı bir saldırı yürütmektir" dedi. Ancak siyasi pratikte hiçbir şey yok. Dışişleri Bakanlığı, "Rejimin saldırılarını derhal durdurmasını ve nihayetinde insani yardım sağlanmasını çağırıyoruz" dedi. Esad bu tür çağrıları geçmişte görmezden geldi ve muhtemelen ileride de görmezden geleceğinden bu çağrılar sonuç doğurmaz.
Ve bir de Türkiye var: Yıllardır Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esad'ı bir katil ve terörist olarak nitelemek için hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Fakat şimdi Türk devlet başkanı Doğu Guta'daki Suriye rejiminin en ağır saldırılarına karşı sessiz kaldı.
"ESAD SURİYE'Yİ SAVUNAN BİRİNİ OYNUYOR"
Ankara aslında Türkiye ile müttefik olan Guta'nın doğusundaki cihadçı gruplara yönelik saldırılara sessiz kalıyor ve buna karşılık Moskova ve Şam, Türklerin, Afrin'i istilasını kabul ediyor. Esad'a sadık milislerin Afrin'e gönderilmesi bunu gizleyemez.
Türk askeri ve müttefik militanları, Türkiye'ye doğrudan sınır bölgesi olan kısmı büyük oranda fethettiler. Ancak kantonun tamamını ele geçirme ve kalıcı olarak işgal etmeyi istemiyor. Bu nedenle Esad'ın şimdi birlik göndermesi Erdoğan'ın işine geliyor, çünkü bunun sonucunda Kürt YPG kuvvetinin öyle ya da böyle önü alınacak. Türkiye cumhurbaşkanı, sınırındaki Kürt savaşçılarından, Suriye birliklerinden daha fazla korkuyor.
Esad hem Afrin'i bir Osmanlı istilasına karşı savunan biri olarak savaşçı göndermeyi önererek kendisini Suriye topraklarının savunucusu olarak gösteriyor hem de aynı zamanda ordusunun Doğu Guta'daki ölçüsüz saldırılarına karşı dikkati de dağıtıyor.
Esad, Erdoğan ve Putin... Suriye'de şu an üç avantacı tarafından kan dökülüyor.