Aileler bir, bayraklar ayrı...

Aileler bir, bayraklar ayrı...
2010 Dünya Kupası’nda Boateng biraderleri karşı takımlarda gördüğümüzde bu durumu garipsemiştik. Dünya Kupası’ndan sonra Euro 2016’da da aynı senaryo yaşanmış, Xhaka’lar turnuva tarihine geçmişti. Katar’da da iki kardeş seriye eklenmeye hazırlanıyor.

Ali Murat Hamarat


Aynı aileden gelip iki farklı millî takımda oynamak… Belki de birçoğumuz 2010 Dünya Kupası’nda Boateng biraderleri karşı takımlarda gördüğümüzde bu durumu garipsemiştik. Dünya Kupası’ndan sonra Euro 2016’da da aynı senaryo yaşanmış, Xhaka’lar turnuva tarihine geçmişti. Katar’da da iki kardeş seriye eklenmeye hazırlanıyor. Williams’lardan Inaki, Gana’da; Nico ise İspanya’da forma giymeyi bekliyor.

Williams kardeşlerin hikayesi Gana’da başlamıştı. Ülkelerini terk eden aile, oldukça maceralı bir yolculuktan sonra İspanya’nın Kuzey Afrika’daki yerleşim bölgesi olan Melilla’ya kaçak olarak girmişti. Ağzına kadar dolu bir kamyonla başlayan serüvende Sahra Çölü’nü yürüyerek geçen anne-babaları, Melilla’da tel örgüleri aştıktan sonra tutuklanmıştı. Belgeleri yoktu, sınırdışı edilmeleri gerekiyordu. Mültecilere yardım eden bir kuruluşun avukatının tavsiyesiyle Ganalı olduklarına dair her şeyi yırtmış, içsavaşın boyunduruğundaki Liberya’dan geldiklerini söylemişlerdi.

Bu sayede Bilbao’ya ayak basan Williams’lar, 150 kilometre uzaktaki Pamplona’ya yerleşti. Bu sırada Maria hamileydi. Felix ne iş olsa yapıyordu. Onlara yardım eden rahip, ilk çocuklarına hem ismini vermiş hem de Bilbao’da doğan Inaki adındaki bebeğin vaftiz babası olmuştu. İşte o çocuk, sonradan yeşil sahalarda döktürecek; o topraklarda doğması sayesinde sadece Baskları oynatan Athletic Bilbao’da forma giyebilecekti. Bask milliyetçiliği toprak esasına bağlıydı, bu da kardeşlerin şansı olmuştu.

Inaki Williams, bugün La Liga’da üst üste 203 maça çıkarak rekor kırmış bir futbolcu. 28 yaşındaki santrfor, İspanya formasını bir kez giyebilmiş, 2022’de ailesinin ülkesi Gana için sahne almaya başlamıştı. Kardeşi Nico ise henüz 20’sinde. Kanatta oynayan delikanlı, abisi gibi Athletic Bilbao’da top koşturuyor. Hattâ ikili, 1 Ekim’deki 4-0’lık Almeria maçına damgasını vurdu. Açılış Inaki yaparken, pası Nico vermişti; üçüncü golü Nico atarken, asiste Inaki imzasını atmıştı.

a4a25904-ccb9-4378-a4e2-7b7c6d9144de-16-9-aspect-ratio-default-0.jpg

Bilbao’da beraber oynayan Williams kardeşler…

GANA-ALMAN YAPIMI FİLM

Katar’da İspanya’yla Gana buluşur mu bilinmez ancak biz bu filmi aslında ilk kez 23 Haziran 2010’daki Almanya-Gana maçında izlemiştik. Boateng prodüksiyonunun başrollerinde Afrika ekibinin orta sahası Kevin Prince, Avrupalıların savunma oyuncusu Jerome vardı.

Berlin'de doğan kardeşlerin babaları ortak, anneleri farklı. Hertha altyapısında yetişip bu kulüpte pişen oyuncular, genç millî takımlarda da Almanya için sahne almış; sonradan yollarını ayırmıştı.

Peki ne oldu da Almanya'nın en yetenekli gençlerinden biri olarak gösterilen Kevin Prince, Gana'yı seçti? Jerome’un annesi Martina Boateng, belki de zamanında bu sorunun yanıtını vermişti: “Kevin ile Jerome çocukluklarından beri hiç kopmadılar. Bu durum onlar küçükken beni kaygılandırıyordu. Çünkü Kevin kurallarla sorunları olan bir çocuktu ve tavırlarının Jerome’u olumsuz etkilemesinden korkuyordum. Bence Gana’yı seçmesinin sebebi de bu. Disiplinden kurtulmak istedi.”

Bu tercihi daha ilginç bir hale getiren nokta ise Panzerlerin büyük yıldızlarından Helmut Rahn. Kevin’in anne tarafından akrabası olan efsane, 1954 Dünya Kupası'nı Almanya'ya kazandıran son gole imza atmıştı. Ve o takımın başına buyruk tek oyuncusuydu! Fakat aslında Boateng’ler farklı millî takımlarda oynayan ilk kardeşler değil...

676635014-jpg-0.jpg

Almanya-Gana maçında karşılıklı oynayarak tarihe geçmişti. (20 numaralı Boateng Almanya, 23 numaralı Prince Gana forması giyiyordu

ÇOK SAYIDA ÖRNEK VAR

Futbolun emekleme günlerinin yıldızlarından John Goodall, Derby County'de attığı gollerle efsane olmuştu. 1888-1898 yılları arasında İngiltere için görev yapan oyuncunun kardeşi Archie ise İrlanda için ter dökmüştü. Aslında ikisi de İskoç’tu ama neyse…

İskoçya’da doğan Brown kardeşlerin öyküsü de ilginçti. Kalecilik yapan küçük kardeş John, Clyde'a İskoçya Kupası'nı kazandırırken Jim, ekmek uğruna Yeni Dünya’ya açılmıştı. Abi ilk Dünya Kupası’nda ABD forması giymekle kalmamış, Arjantin’e 6-1 kaybedilen yarı final maçında doyduğu ülkenin tek golüne imza atmıştı.

Uruguay’da doğan Andreolo biraderlerden Michele, 1935'te Copa America'yı kazandıktan üç yıl sonra İtalya ile Dünya Kupası'nı kaldırmıştı. O zamanlarda bir ülkeden ötekine transfer çok kolaydı. Kardeşi Raymundo ise söylemeye gerek yok Uruguaylıydı!

Amerika’da geçici olarak bulunan Baker ailesinin çocuğu olarak 1938’de doğan Gerry, 16 sezon İskoç ve İngiliz liglerinde top koşturmuştu. Amerikan ve İngiliz pasaportu bulunsa da Avrupalılar kendisine ilgi göstermemişti. O, ABD için ter dökerken kendisinden iki yıl sonra Liverpool’da doğan kardeşi Joe, İngiltere formasını giyecekti.

Benzer bir hikâye Hollins kardeşler için de söz konusuydu. Galler’de dünyaya merhaba diyen kaleci Dave doğduğu ülkenin formasını giymişti. Kardeşi John deseniz, önce Chelsea’da marka olmuştu, ardından Arsenal’de yıllarca oynamıştı. Tabii o İngiliz millîydi!

İtalya’nın bir dönemine damgasını vuran, iki Dünya Kupası'nda dokuz defa fileleri havalandıran Christian Vieri’yi herhalde anlatmaya gerek yok. Vücudunun her yeriyle gol atabilen, sol ayağıyla yaptığı kimi vuruşların patentini neden almadığı merak edilen büyük ustanın kardeşi Massimilliano, Avustralya için sahne almıştı. Tabii abisinin yanında Max’ın esamisi okunmamıştı… Bir ara Juventus kadrosunda görsek de kariyerini genelde kiralık olarak küçük takımlarda geçirmiş, sadece Napoli'de kaydadeğer bir sezon yaşamıştı.

Angola ile Afrika Uluslar Kupası’nda mücadele eden Jose Carlos Fernandes Vidigal’i belki hatırlamıyor olabilirsiniz ancak kardeşi Jose Luis Vidigal’i unutmak mümkün mü? Sporting Lizbon aktarmalı olarak Napoli’ye gelen orta saha oyuncusu, EURO 2000 yarı finalinde uzatmalarda Fransa’ya boyun eğen Portekiz’in bir parçasıydı. 12 çocuklu aileden aslında beş futbolcu çıkmıştı. Biri Portekiz, ikisi Angola için sahne almıştı.

Premier Lig'de attığı kafa golleriyle hafızalarımıza kazınan, 2014 Dünya Kupası'nda Avustralya formasıyla Hollanda'ya van Basten'e nazire yaparcasına nefis bir vole atan Tim Cahill de bir çoğumuz için efsaneydi. Fakat onun küçük kardeşi Chris, annelerinin yurdu olan Samoa için ter dökmüştü.

KALECİ FABRİKASI AİLE

Boateng’lerden 2.5 yıl önce Mandanda biraderler de ufak bir tarih yazacaktı. Fransa’nın B Takımı'nın Demokratik Kongo Cumhuriyeti ile 2008'de oynadığı hazırlık maçının ilk yarısında Steve, Avrupalıların kalesini korurken ikinci devrede yerini Hugo Lloris’e bırakmıştı. Kardeşi Parfait ise ikinci 45 dakikada eldivenleri teslim aldığından kaleci kardeşler aynı sahaya aynı maçta ayak basmış, ancak aynı anda görev yapmamıştı. Bugünlerde Rennes’de oynayan Steve’i en son Fenerbahçe karşısında izlemiştik. Tesadüf bu ya Parfait bir dönem Altay'da da oynamıştı.

Mandanda Ailesi'nden üç direk arasını bekleyenler, sadece bu iki isimden ibaret değil. Yine bir dönem Rennes kadrosunda bulunan Riffi, Créteil kalesini koruyor, Bordeaux altyapısından çıkan Over de bugünlerde kulüp arıyor.

2010 Dünya Kupası'ndan sonra Euro 2016’da da aynı senaryo yaşanmıştı. Xhaka biraderlerin büyüğü Taulant, Arnavutluk; küçüğü Granit ise İsviçre formasıyla sahadaydı.

Büyük ülkelerin aldığı göç düşünülünce, Xhaka’lar, Boateng’ler, Williams’lar derken farklı millî takımlarda oynayan kardeşlerin devamı sıkça gelecek gibi duruyor. Düşünsenize anneniz ve babanız ayrı yerlerden geliyor. Birden fazla ülkede büyüyorsunuz ve sonunda karar veriyorsunuz. Olmaz ama bir gün aynı ailenin dört futbolcu bireyi ayrı ülkeleri seçip Dünya Kupası'nda, Avrupa Şampiyonası'nda aynı gruba düşebilir. Hayatta her şey mümkün!

971867-fratii-mandanda.jpg

Mandanda kardeşlerin dördü kaleci… Soldan sağa Parfait, Steve, Riffi, Over…

Öne Çıkanlar