Akbelen’in ekonomi politiği
Ali BİLGE
1.Perde : Paris İklim Anlaşması ve Türkiye’nin yükümlülükleri.
Akbelen’de yaşananları, Türkiye’nin yaşadığı ekonomik kriz, döviz darboğazı, 21 yıllık AKP döneminin kendi zenginini yaratma stratejisi ile kurulan havuz sistemi ile bağlantılandırarak anlatmaya çalışacağım. Elbette, gezegenimizi yaşanmaz kılan iklim krizi ve küresel ısıtmayla ilişkilendirerek.
Hep söz ediyoruz, Paris İklim Anlaşması’nda ülkeler için 2053 yılında “ karbon net sıfır” hedefleri belirlenmişti. Türkiye’de çok iddialı bir hedef koydu. 2053 yılı itibarıyla 80 milyon ton (Mt) CO2 eşdeğeri sera gazı salacağını beyan etti. Ciddi bir hedef, çünkü 2020 TÜİK verilerine göre, Türkiye’nin yıllık sera gazı emisyon seviyesi 523.9Mt CO2 eşdeğeri. Türkiye’nin 2053 net-sıfır hedefi çok abartılıydı, gerçekçi değildi.
Türkiye’de karbon emisyonların içinde en büyük pay enerjiden geliyor. Enerji içinde de termik santraller, bilhassa linyite dayalı termik santrallerden kaynaklanan emisyonunun mutlaka kaldırması gerekiyor. Türkiye’de, 1970’li 80’li yıllarda yapılan ömrü tükenmiş çok sayıda termik santral bulunuyor. Bu santrallerin hiç biri çevreyi koruyan, iklim sorunlarını gözeten bir şekilde yapılmadı. Dolayısıyla, 2053 hedeflerine ulaşmak için öncelikle yapılması gereken, bu termik santrallerin devreden çıkarılması, kapatılmasıydı.
2.Perde: Zombi santrallere devam kararı: ‘İhaleyi alın gerisine karışmayın’
Ömrü tükenmiş ve zehir saçan linyite dayalı termik santrallerin faaliyetlerini sonlandırmak gerekirken santraller, 2013-15 yıllarında, AKP hükümetlerince yapılan özelleştirmelerle, özel sektöre devredildi…
Akbelen ormanları yakınında bulunan Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri de Limak Holding’e devredildi. Tüm bu santraller şirketlere devredilirken bazı şartlarda belirlendi. Şartlardan en önemlisi, çevreye uyum sağlanmasına yönelik, kirliliği önleyici yatırımları yapmalarıydı, ancak bir türlü bu işler gerçekleşmedi. 2019 yılında, yükümlülüklerini yerine getirilmedikleri için bu devirler iptal edildi. Daha sonra kamuoyuna açıklanmayan bir şekilde, yeniden firmaların faaliyetine izin verildi! Şirketler faaliyetlerine devam etmeye başladılar.
Ömrünü tüketmiş Yeniköy, Kemerköy ve Yatağan gibi santralleri alan firmalar enerji alanında tecrübesi olan firmalar da değildi, iktidarın inşaat firmalarıydı. Üstelik bu inşaat firmaları, ihalelileri almak için yüksek bedeller ortaya koydular, rakiplerini bu şekilde elediler. Bu işten anlayan uzmanlar ve şirketler, o dönemde buna dikkat çektiler. İktidar, firmalara; “siz ihaleyi alın, gerisine karışmayın, sonraki süreçler gerektiği şekilde döşenecektir, merak etmeyin” dedi.
3. Perde: Zombilerin borçlanması..
Şirketler, devredilen santrallerin bedellerini ödemek için içten ve dıştan döviz kredisi sağlamaya başladılar. Döviz olarak alınan krediler ağırlıklı olarak kamu bankalarından sağlandı. Bugün bu firmaların durumunu anlamak için, o zamanki döviz kuru değeri ile, bugünkü döviz kuru değerini karşılaştırmak yeterlidir. Kur farkları, bu firmaların borçluluk düzeyi hakkında fikir verecektir.
Fikir vermesi için söyleyeyim. Son 1 ay içinde döviz kurundaki artışlar nedeniyle Türkiye’nin kamu borç stoku 882 milyar TL arttı..!
Enerji alanında faaliyette giren iktidara yakın olan/olmayan firmaların döviz cinsinden kamu ve özel bankalara olan döviz yükümlülükleri/ borçları yıllar içinde sorun olmaya, devasa büyümeye başladı. Banka bilançolarında, bu borçların üstünün örtüldüğü, gizlendiği , yüzdürüldüğü, Demirören Holding’de olduğu gibi çok ciddi zararlar olduğu gündeme getirildi.
4. Perde : Zombilerin kömür bulamıyor..
Ömrünü tamamlayan santralleri alan firmalar, bir süre sonra kömür sorunu ile karşılaştılar , santrallerin etrafında bulunan linyit sahaları tükenmişti. Derindeki kömür kaynaklarına ulaşmak çok ciddi yatırımlar gerekiyordu . Santrallerin ihtiyacı olan milyonlarca ton kömüre ulaşabilmek, teknik olarak çok zor ve yüksek maliyetli olduğu için, açık sistemle kömür çıkarılamadığı için, etrafta ne varsa onlara gözlerini diktiler. Akbelen’in altına tünel kazarak, kömür çıkartmak çok maliyetli olacağından, ormanı yok ederek, toprağı kazarak kömüre ulaşmak tercih edildi. Limak’ın sahip olduğu santrallere en yakın kömür, Akbelen’in altında var, termik santrallere yakın yer Akbelen..
Aslında Akbelen ormanın altındaki kömür tesislerin işini uzun vadede görecek bir kömür de değil. Bölgedeki linyit kaynakları son derece kalitesiz kaynaklar, genel olarak Türkiye’nin linyit kömür kaynakları kalitesizdir, çok yüksek emisyona sebebiyet verir. Sonuçta, tüm bu santrallerin kapatılması gerekirken, yüksek döviz borçlanmaları ile özelleştirilmesi, üstelik özelleştirme stratejisinin kömürle olan ilişkisinin zayıf olmasının sonuçları yaşanıyor.
5.Perde: Zombiler, ‘ dostlarına’ koşuyor
Termik santralleri özelleştirilme yoluyla alan firmaların , otokratik iktidarın ve liderinin sadık izleyicisi, destekçisi olan , parti ve sarayla iç içe geçmiş olan havuz sistemi içinde yer alan kişiler ve şirketler olduğu biliniyor. Santralleri alan firmalar, bir süre sonra, durumun farkına vardıkça, özellikle kamu bankalarına olan borçların ertelenmesi, yüzdürülmesi, ödenmemesi için, elbette ucuz kömüre çare bulmak için, ‘yandık-bittik el aman’ vaziyetinde saraya koştular.
Ömrü tükenmiş kömüre dayalı termik santraller üzerinden yapılan operasyonlar, memlekete milyarlarca dolarlık, yüksek maliyetlere yol açtı. Son dönemde 2. kez alınan, oranları arttırılan vergilerin , yüksek zamların nedeni bu tür uygulamalardır. ÖTV ve KDV oranlarının artırılmasında , yüksek vergilerin arkasında Hazine’ye bindirilen bu yükler yatmaktadır. AKP iktidarının kamu eliyle AKP sermayesi yaratılması sürecindeki yaşananlardır.
Kıyılan ormanları ve kıyılan tabiatı nedenini, AKP iktidarı ve liderinin kendine bağlı sermayedar yaratma öyküsünün önemli bir parçası olarak görmek, olan biteni böyle özetlemek mümkün. Akbelen’in ekonomi politiği böyle.
Ali Bilge: İktisatçı-Gazeteci
Yazı; 31 Temmuz 2023 tarihinde Açık Radyo’da yapılan Ali Bilge ile Ekonomi Politik programından derlenmiştir.