Ara seçimler üzerinden bir güncel durum değerlendirmesi

Ara seçimler üzerinden bir güncel durum değerlendirmesi
Ara seçimler, normal şartlar altında, olağanüstü ve öngörülemeyen sebepler nedeniyle, seçilmiş bir kişinin, seçildiği pozisyondan ayrılması, vefatı gibi durumlar sonucu gerçekleşir. Türkiye’de ise, “seçimlere doyamamak” gibi bir nedenle gerçekleşiyorlar.

Sezin ÖNEY*


"Normal şartlar altında" ara seçimler, bir ülkedeki siyasi gidişatı değerlendirmek açısından önemli bir göstergedir.

“Normal şartlar” altında diyelim; çünkü Türkiye’nin şartları “normal” dışında her şey…

2 Haziran’da Türkiye’de, 7 ilçe ve beldede gerçekleşen seçimler de, aslında ara seçimler olarak adlandırılamayacak bir arafta…

Ara seçimler, “normal şartlar altında”, olağanüstü ve öngörülemeyen sebepler nedeniyle, bir yerel yönetici veya milletvekili gibi seçilmiş bir kişinin, seçildiği pozisyondan ayrılması, vefatı gibi durumlar sonucu gerçekleşir. Türkiye’de ise, “seçimlere doyamamak” gibi bir nedenle gerçekleşiyorlar. Diğer bir deyişle, siyasi gücü elinde tutan seçim sonuçlarını beğenmeyince seçimi tekrarlıyor.

2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinden beri böyle bu konu:

Sonuçlarla ilgili varsa bir problemin, seçimi tekrar ettir…

“Normalde”, mahalle arasında bir oyunda mızıkçılık yapan ve gücü de yeten kodamanın, “zorbalık” ile elde ettiği “sonucu beğenmedim, o zaman bir daha…” taktiğini, Türkiye bir “siyasi kültür” olarak özümsemeye başladı.

Ki, LGS sınavı ile “ara seçimlerin” tarihlerinin denk gelmesi de, tartışma konusu olmuştu.

Gazeteci Alican Uludağ, “ara seçim” sonuçlarını şöyle paylaşmış:

“Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesi: CHP

Aksaray’ın Güzelyurt ilçesi: AKP

Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesi: DEM Parti

Aksaray’ın Sağlık beldesi: MHP

Sivas’ın Güneykaya beldesi: AKP

Tunceli’nin Akpazar beldesi: AKP

Kırklareli’nin Büyükkarıştıran beldesi: CHP

31 Mart sonuçlarına göre İYİ Parti Güzelyurt'u, MHP Güneykaya'yı, CHP ise Akpazar'ı AKP'ye kaptırdı. CHP, Büyükkarıştıran'ı ise DSP'den aldı.”

Bu sonuçları nasıl okumak lazım?

Öncelikle bu “mini seçimlerin”, “gerçek yerel seçimlerden” tam 63 gün sonra sunduğu bir genel tablo var…

Ve bir de, yerel hikayeler üzerinden sundukları “sembolik” tablolar var. Ki, bazen kilit bir sembolizm, “büyük resmi” asıl tamamlayan eksik parça olur…

Bana kalırsa, bu “aramsı” seçimin iki çok büyük sembolik kaybı var AK Parti açısından:

“Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesi: CHP

Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesi: DEM Parti”

180 derece ters kutuptan iki ayrı “dönergeçer sandıksal tokat”…

Ve hatta; tam da o Pazar günü, şu eşzamanlı durumları da ele alalım:

-AK Parti’nin Kızılcahamam’daki bir tür “SPA buluşması” gibi, kabul edilen toplantının gerçekleşmesi-“iki kişilik odalarda konaklama mağduriyeti” gibi, parti tarihinde yaşanmamış “acıların” yaşanması…

-CHP’nin Rize gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “memleketi”, ata toprağı bir yerde, gayet de tüm tabana hitap eden bir miting düzenlemesi…Tekrar ediyorum: “miting” düzenlemesi…Rize sokağını ele alması…

MANSUR YAVAŞ VE DEM'E KAYIP

“Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesi: CHP

Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesi: DEM Parti”

Bu iki sonuç, tam da zıt kutuptan aynı şeyi gösteriyor.

Kayseri Pınarbaşı, Alparslan Türkeş’in doğum yeri olarak MHP; ve dolayısıyla Cumhur İttifakı’nın tapulu malı gibi kabul ediliyordu.

Her ne kadar, 31 Mart seçimlerinin sonuçları kabul edilmeyip; üstüne bazı küçük ama “kilit binler” olarak çekilmesine karşılık, yine de CHP, Kayseri Pınarbaşı’nı aldıysa bu önemli.

Ve bilfiil, Pınarbaşı’na giden Mansur Yavaş’ın önemli “çarpan faktörü” de göz ardı edilmemeli.

Ve gelelim, 180 derece ötede Hilvan’a: “İlla ki, tekrar” ısrarıyla AK Parti, 1978’de “Kürt siyasi hareketinin ilk kazandığı” yer olan Hilvan’ı daha da ve bugünün “Kürt Z nesli” hafızasında sembolikleştirdi.

DEM, “inadına” zafer kazandı…

“Ara seçim” denemeyecek bu oylamaların iki sembolik ters kroşesi bu…


* Gazeteci ve siyaset bilimci. Yeşil ve çevreci olmak hayatının odağındadır. Uluslararası ilişkiler, tarih, siyaset bilimi, milliyetçilik çalışmaları ve çatışma çözümü ve analizi üzerine Türkiye’nin yanısıra, ABD’de ve Avrupa’da birçok üniversitede eğitim görmüştür. Dil hakları, uluslararası hukukta kendi kaderini tayin hakkı ve 2010’dan beri de ağırlıklı olarak, popülizm üzerine çalışmaktadır. Gazetecilik çalışmalarında, Avrupa Birliği ve Avrupa siyaseti üzerine odaklanmaktadır. Son yıllarda, kamuoyu araştırmaları üzerine branşlaşmaya başlamıştır. Orta ve Doğu Avrupa tarihi, politikası da ilgi alanları arasındadır.

Öne Çıkanlar