DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin Abdullah Öcalan ile görüşmek için 23 gün önce yaptığı başvuruya dair, "Müsait bir zaman belirleyeceğiz" açıklaması yapan Adalet Bakanı’na tepki gösterdi. Doğan “Müsait bir zaman bir keyfilik göstergesidir" dedi.
Erdoğan, Bahçeli’nin DEM Partililere uzanan elinin Cumhur İttifakı'nın olduğunu açıkladı. Ardından 'Elinde silah tutarak siyaset yapılmaz' dedi. Güzel ama silah DEM Partililerde değil. Silahı tutanlar Öcalan’ı dinler. İmralı’nın kilidi açılmak zorunda.
Türkler, Devlet Bahçeli’nin önerisiyle Kürtler ile yeni bir kardeşlik hukuku kurmak için ne yapmalı? Kürtler ile eşit ve onurlu bir yaşamı inşa etmek için nasıl davranmalı? MHP bir Türkiye partisi olmak için ne yapmalı?
Yeni fotoğraf doğrudan doğruya AKP’nin gittikçe batmasından. Ve battıkça da, kurtulma çaresini İslam’a daha fazla vurgu yapmak, hukuka aldırmamak, muhalefeti ve özellikle de Kürtleri baskılamak olarak görmek yüzünden daha fazla batmasından.
Devletin yeniden tanımlanması ve hukuk içinde hareket etmesinin sağlanması için CHP ile DEM Parti’nin bir araya gelmesi, müzakere-uzlaşma yolunu açarak toplumsal-siyasi uzlaşıyı aramaları zorunlu.
Bu yazıda, Kürt siyasetinin bütün parçaları ve partileriyle bir krizin içinde olduğunu iddia ederken, krizden çıkış için yeni siyasi bir anlayış ve iradenin ortaya konulmasının önemine işaret etmeye çalışacağım.
Cumhur İttifakı'nın yerel seçimlerde yaşadığı hezimetten sonra AKP'nin arayışları devam ediyor. CHP'liler AKP'yle müzakere etmekle birlikte hükümetin ömrünün uzun olmayacağını iddia ediyor. Bahçeli ise mevcut durumdan rahatsız.
Tek Adam Rejimi huyundan vazgeçmez görünüyor ama daha huysuz olan Devlet Bahçeli’nin gönlünü alabilmek için Süleyman Soylu’nun yolunu sürdürmek gibi bir özelliği var.
Klasik ya da biyolojik ırkçılığın ilginç bir özelliği, Türk kamuoyunda sıklıkla, ortak noktası bugün başka bir zamana ait olarak algılanan tarihi olaylarla ilişkilendirilmesidir.
Demirtaş’a mektup yazan 451 aydından, Binnaz Toprak, Neşe Erdilek, Necmiye Alpay, Ergin Cinmen, Murat Çelikkan ve Ertuğrul Günay Demirtaş’la dayanışmak için mektup yazdıklarını Artı Gerçek’e anlattılar.
Kürtçe konuşmak, Kürtçe şarkı söylemek, Kürtçe kitap yazmak, Kürtçe haber yapmak, Kürtçe çocuk kanalı açmak, Kürtçe karikatür yapmak, Kürtçe öğrenmek, Kürtçe öğretmek, Kürtçe ıslık çalmak, kısacası Kürt olmak ne anlama geliyor bu ülkede?
Hukuk bilincinden yoksunluk, iç politikadaki çözümsüzlüğün dışpolitikayı irrasyonel hale getirmesi, sorunların yüzleşme-müzakere-uzlaşı çizgisinde çözme kültürünün yokluğu bugün olağanlaştırılmış kayyım rejiminin alt zeminini oluşturmakta.
Türkiye, Cumhuriyet’in 29 Ekim 1923’teki îlânından bu yana, eşit yurttaşlığa ödünsüz bir biçimde saygı gösteren, özgürlükçü ve halkın kendi kendisini bizzat yönetmesi ideâline yaklaşmaya gayret eden demokratik bir devlet olmayı başaramamamıştır.
Ara seçimler, normal şartlar altında, olağanüstü ve öngörülemeyen sebepler nedeniyle, seçilmiş bir kişinin, seçildiği pozisyondan ayrılması, vefatı gibi durumlar sonucu gerçekleşir. Türkiye’de ise, “seçimlere doyamamak” gibi bir nedenle gerçekleşiyorlar.
DEM Parti’nin, 31 Mart yerel seçimlerinde elde ettiği sonucu göz önünde bulundurarak, yeni anayasa ve normalleşme tartışmalarının neresinde durduğuna bakmak gerekir. Düşmanlaştırma ve şeytanlaştırmaya rağmen 85 belediyeyi 'kayyım işgalinden' kurtardı.
Kayyım atama uygulamasını siyaset bilimi ve anayasa hukuku çerçevesinde değerlendirdiğimizde, Türkiye’de otoriter demokrasilerden bile daha güvenilmez bir siyasi rejim inşa edildiğini görüyoruz.
Demirtaş dışındaki Kürt siyasetçileri ve DEM Parti’yi geleceğin dışına itekleyen Rawest, aslında Kürtlerden ziyade “Türk kesimlere” bir sunum yapıyor, onun ezberini kuvvetlendiriyor, vardığı sonuçları beklentilerini karşılayacak bir limana demirliyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.