Bahçeli'nin cazip teklifi

Türkler, Devlet Bahçeli’nin önerisiyle Kürtler ile yeni bir kardeşlik hukuku kurmak için ne yapmalı? Kürtler ile eşit ve onurlu bir yaşamı inşa etmek için nasıl davranmalı? MHP bir Türkiye partisi olmak için ne yapmalı?

Devlet Bahçeli, Meclis açılışında DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan ve bazı milletvekilleri ile tokalaşınca şaşırıp kaldık. Her ağzını açtığında Kürt siyasi partisinin kapatılmasını, varlıklarına el konulmasını, DEM Partili vekillerin maaşlarının kesilmesini hatta tutuklanmalarını isteyen Bahçeli ne oldu da gidip DEM Parti’ye elini uzattı?

Konuştuğu her mikrofona “CHP teröristlerle DEMleniyor” diye cevap veren, Selahattin Demirtaş ve binlerce seçilmiş siyasetçi hapislerde çürütsün diye Anayasa Mahkemesini tehdit eden, eski sürgün HDP’li vekillerin vatandaşlıktan çıkarılmasını isteyen Bahçeli hangi siyasi hesapla DEM sıralarına yürüdü?

Kulislerde ilk konuşulan, Bahçeli’nin sağlık sorunları sebebiyle ne yaptığını bilmez halde, kime el uzattığını fark etmeden DEM Parti ile tokalaştığıydı. Öyle ki MHP’li kurmaylar habersiz yakalandıkları bu durum karşısında uzun süre sessiz kalmayı tercih ettiler. Bahçeli partisinin grup toplantısında nihayet kamuoyuna açıklamalarda bulundu. DEM sıralarına gitmesinin “doğaçlama” bir eylem olmadığını söyledi. Bilinçli bir siyasi hamle olarak görülmesini istedi:

Uzattığım el milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır. Uzattığım el ilk meclisin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın isabetli sözlerinin meşale gibi yanan aydınlığıdır. Uzattığım el gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin temenni ve teklifidir. DEM'e evvela düşen sorumluluk, uzanan bu samimi elin kıymet hükmünü anlaması, dahası Türkiye partisi olması yönünde bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir.

Yani Devlet Bahçeli, yaklaşan bölgesel ve küresel savaş tehlikesine karşı kurucu meclisin referansı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meşale gibi yanan aydınlığıyla yeni bir Türk-Kürt işbirliği önerisinden bahsediyor diyebiliriz. Şimdi kamuoyu hararetle tartışıyor. Kürtler uzatılan bu eli sıkmak için ne bekliyor? Devlet Bahçeli’nin önerdiği Türk-Kürt birliğinin oluşması için ne yapılması gerekiyor? Kürtler bir Türkiye partisi olmak için ne yapmalı?

Türklerle Kürtlerin aralarındaki meseleyi diyalog, barış, eşitlik ve adalet gibi kavramlarla çözüme kavuşturması hepimizin dileğidir. Bunun için atılan her adımı desteklemek, cesaretlendirmek boynumuzun borcudur.

Fakat gelin bu kez soruyu tersten soralım.

Türkler, Devlet Bahçeli’nin önerisiyle Kürtler ile yeni bir kardeşlik hukuku kurmak için ne yapmalı? Kürtler ile eşit ve onurlu bir yaşamı inşa etmek için nasıl davranmalı? MHP bir Türkiye partisi olmak için ne yapmalı?

Türkler, Kürtlerin herhangi bir coğrafyada elde ettikleri statülerini kabul edecekler mi? Kürtlerin Kuzey Irak’ta, Suriye’de, İran’da ve Türkiye’de yaşadıkları bölgenin yönetiminde söz sahibi olmalarını destekleyecekler mi? Ortadoğu yangın yerine dönerken Kürtler, Türkler sayesinde bir güvenlik sağlayabilecekler mi?

Japonya’da açılan Kürtçe kursunu kapattırmak için Dışişleri Bakanlığı’nın devreye girdiği bir Kürt düşmanlığı döneminde bu ihtimal şimdilik çok uzak.

Peki Türkler, aynı Türkçe gibi Kürtçe dilinin de yaşamasına, yeni kuşaklara aktarılmasına, edebiyat fakültelerinden konservatuvarlara, filmlerden tiyatrolara, anaokulundan yüksek lisanslara, Meclis kürsüsünden uçak anonslarına kadar var olmasına razı gelecekler mi?

Sokakta Kürtçe şarkı söyleyenlerin, halay çekenlerin katledildiği veya ülkücü polisler tarafından işkence edildiği bir gerçeklikte umutlu olamıyor insan.

Peki Türkler siyasi söylemlerinden dolayı cezaevinde rehin tutulan Kürt ve devrimci tutsakların özgür olmalarına, siyaset yapmalarına, kazandıkları zaman yönetmelerine, kurulacak bir koalisyonun bir parçası olmalarına, ülke yönetiminde yer bulmalarına gönül rahatlığıyla evet diyecekler mi? Kürt şehirlerindeki fiili OHAL hali kalkacak mı? Panzerler Kürt çocuklarını ezmeyi durduracak mı?

Eh, Cumhuriyet tarihinin en ırkçı ve baskıcı rejimi altında bu ihtimalleri konuşmak bile gereksiz kalıyor.

O vakit Türk'ün önerdiği kardeşlik formülü nedir? Hepimiz Türk olalım, aslımızı, dilimizi, kültürümüzü inkar edelim, faşizan bir rejim altında Türk'ün egemenliğine hizmet edelim. Kurdun dişine kan değsin. Yedi düvele karşı Türk'ün gücünü gösterelim. Ortak yaşam yok, Kürt yok, Kürtçe yok, Kürdistan yok. Var diyen teröriste su bile yok.

Bahçeli’nin teklifi Kürt halkı için cazip mi sizce?

Bir Kürt genci olsaydınız bu teklife ne cevap verirdiniz?


Hayko Bağdat kimdir?

1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. Esayan ve Mkhitaryan Ermeni okullarında eğitim aldıktan sonra, 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002 yılında Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007 yılında katledilen gazeteci Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’de Türkiye’nin bir çok şehrinde seyirci ile buluştuktan sonra, tüm dünyaya yayılan turneleri ile beğeni topladı. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteciliğe ve üretmeye devam ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayko Bağdat Arşivi