Bekar anneler için hayat hiç kolay değil

Bekar anneler için hayat hiç kolay değil
Tek ebeveyn ve çocuktan oluşan aile sayısı giderek artıyor. Türkiye’de tek ebeveynli çocukların % 22 ’si babalarıyla, % 78 ’i anneleriyle yaşıyor. 2 milyon anne ve çocuk yalnız yaşamanın sorunlarıyla baş etmek zorunda kalıyor.

Dünyada geleneksel aile yapısı hızla değişiyor, tek ebeveyn ve çocuktan oluşan aile sayısı giderek artıyor. Türkiye’de tek ebeveynli çocukların % 22 ’si babalarıyla, % 78 ’i anneleriyle yaşıyor. Anne ve çocukların yaşadığı hane sayısı 2 milyon.*

2 milyon anne ve çocuk yalnız yaşamanın sorunlarıyla baş etmek zorunda kalıyor. Tek ebeveynli yaşamanın en önemli sebebi boşanma. Anneler eşlerinin fiziksel, psikolojik, ekonomik şiddetinden kendilerini ve çocuklarını korumak için boşanıyorlar. Babalar çoğu zaman yeni bir partner nedeniyle aileyi terk ediyor. Her haliyle travmatik olan, boşanma sonrası anne ve çocuklar ne tür sorunlarla mücadele etmek zorunda kalıyor ve uzun vadede ayrılığın sonuçları neler oluyor?

İstatistiklere bakıldığında tek ebeveynli ailelerin yaşadığı en büyük sorun ekonomik sıkıntılar. Tek ebeveynli aileler daha yoksul. Anne çocuğun bakımı nedeniyle çalışma yaşamına giremiyor ya da çocuğun bakımına göre bir işte çalışmak zorunda kalıyor. İş ve yaşam dengesini kurabilmeleri çok zor. Çalışırken çocuğu için daha kaygılı oluyor. İşyerinde daha fazla mobbinge maruz kalıyor.

Anneler birçok psikolojik sorunla baş etmek zorunda. Yoğun suçluluk duygusu, yalnızlık, kaygı ve stres bunların başında geliyor. Çocukları konusunda kendilerini sürekli yetersiz hissediyorlar. Çocukları ile ilgili bir çok konuda yoğun kaygı duyuyorlar. Boşanma sırasında ya da sonrasında babayla ilişkiyi yeniden kurma konusunda çok stres yaşıyorlar.

Annelerin çocuklarına ayırdığı zaman kısaldığı gibi kendilerine ayırdıkları zamanda kısalıyor. Kişisel bakımlarıyla ilgilenmiyorlar, daha fazla sağlık sorunu yaşıyorlar. Sosyalleşmeye zaman ayıramıyorlar. Çift ebeveynli ailelerle, bekar kadın arkadaşlarıyla ilişkilerini sürdürmeleri zorlaşıyor, kendileri gibi bekar annelerle daha rahat ilişki sürdürüyorlar.

MADDİ OLANAKLARI DAHA AZ

Tek ebeveynle yaşayan çocuklar içinde hayat daha zor. Maddi olanaklardan daha az yararlanıyorlar, daha yoksullar. Eğitim başarıları daha düşük. Psikolojik olarak daha fazla sorun yaşıyorlar, bu durum sosyal ilişkilerine de yansıyor. Ebeveynleriyle daha güçlü bağları oluyor ama çift ebeveynli ailelere göre ebeveynleriyle daha çok sorun yaşıyorlar.

Peki anne ve çocuk bu sorunlarla baş ederken babalar ne yapıyor? Kabaca söylemek gerekirse “Baba evi terk edince, çocuğu da terk ediyor”. Boşanma sonrasında çocuğun maddi manevi neredeyse bütün sorumlulukları anneye kalıyor. Yasalarda anne ve çocuğu korumuyor, devlet varolan yasaları uygulamıyor. Türkiye’de babalar zaten evlilik içinde de çocuklarına neredeyse hiç zaman ayırmayan ebeveynler, çocuğun bütün bakımından anneler sorumlu oluyor. Baba evden ayrıldığında durum daha da kötüleşiyor. Mahkeme kararıyla düzenlenen görüşme zamanlarına uyulmuyor ya da bu zamanlar verimli kullanılmıyor. Baba maddi olarak da çocuğun sorumluluklarını tam olarak paylaşmıyor. Çocuğun kısmi ihtiyaçlarının paylaşıldığı bir nafaka bağlanıyor. Belirlenen nafakalar ödenmiyor. Çocukların ihtiyaçları için ödenen nafaka, boşanma sorunlarının bir aracı haline getirilip anneyi terbiye etme aracına dönüştürülüyor.

Tek ebeveynli aileler toplum tarafından yalnız bırakılıyor ve sosyal baskıya maruz kalıyor. Anneler boşanmış olduğu için suçlanıyor. Boşanmış kadınlar, özellikle evli hemcinsleri tarafından tehdit olarak görülüyor. Erkekler tarafından da tacize uğruyor.

Devletin tek ebeveynli aileleri desteklemek için herhangi bir düzenlemesi yok. Ancak çok yoksul olması durumunda sivil toplum kuruluşlarının ya da belediyelerin sosyal yardımlardan faydalanabiliyor.

Türkiye’de ve dünyada geleneksel aile yapısı hızla farklılaşıyor. Amaç burada tabii ki geleneksel aile yapısını korumak değil, aile yapısı değişebilir, aile türleri çeşitlenebilir. Burada önemli olan ebeveynlerin ağır sorumluluklar altında ezilmeden, çocuklar için sağlıklı ortamlar yaratmak.

*Bu rakamlara ailesi ile yaşamak zorunda kalan anneler dahil değil.


Meliha Yıldız: 1975’te, cinsel istismar da dâhil birçok ihmal ve olumsuzluğun yaşandığı bir evde doğdu. Kırk dört yaşına geldiğinde, bir video-röportajla yaşadığı cinsel istismarı anlattı, bu onun için mağdurluktan aktivistliğe giden yolculuğun başlangıcı oldu. Türkiye’de, aile içi cinsel istismarın “mağdur” tarafından anlatıldığı ilk kitap olan Kutsal Tecrit’i 2021 yılında yazdı. Çocuğun cinsel istismarıyla ilgili yaptığı çalışmaları https://melihayildiz.org/ sitesinde paylaşmaya devam ediyor.

Öne Çıkanlar