Bu oyun sizi unutur mu...
Dünya Kupası görmüş, Afrika Uluslar Kupası’nın en iyi oyuncusu seçilmiş, Premier Lig’de yıllarca görev yapmış Hataysporlu Christian Atsu’yu dünya tanıyordu. Malatyasporlu Ahmet Eyüp Türkaslan’ı sadece bu topraklar duymuştu. Bölgesel Amatör Lig kulüplerinden Kahramanmaraş İstiklal Spor’dan Hakan Doğan, Taner Kahriman, Saruhan Bolat ve Burhanettin Sever’in ismini milyonlar ilk kez duyuyordu tıpkı ülkemizi vuran depremlerde ölen birçok sporcu gibi.
Bu oyuna gönül verenler liglerden çekilen takımların geleceğini kara kara düşünüyor. Bu ekiplerin hakları korunsa da yaşadıkları maddi manevi çöküşten sonraki sezon çok umut vermiyor. Hatırlatmalı, Süper Lig’den Hatayspor ve Gaziantep Futbol Kulübü, TFF 1. Lig’den Yeni Malatyaspor ve Adanaspor, TFF 2. Lig'de mücadele eden Adıyaman FK ve Diyarbekirspor, TFF 3. Lig ekipleri Yardımcıoğlu Sigorta Kahramanmaraşspor, Malatya Arguvanspor ve Osmaniyespor’un çekilme talepleri federasyon tarafından onaylandı. Bu ekipler gelecek sezon ait oldukları liglerde mücadelelerine devam edecek.
Futbol tarihinde doğal afetler değil de kazaların vurduğu birçok takım var. Onlardan bazıları küllerinden doğmayı başarırken, kimileri tarihlerinin değiştiği o kara günlerinde donup kaldı.
YENİLMEZ ARMADA: TORİNO
İtalyan futbolunun bir dönemine damgasını vurmuştu Torino. Ligin tüm rekorlarını paramparça etmişler; üst üste beş defa şampiyon olmuşlardı. İkinci Dünya Savaşı nedeniyle oynanamayan iki sezon cabasıydı... Bir sezonda 125 defa fileleri havalandırmışlıkları vardı, evlerindeki 93 maçlık yenilmezlik serileri ise akıllara ziyandı. Portekiz'e bir jübile maçına gitmişler, evlerine dönememişlerdi. 4 Mayıs 1949'daki kazada 18 oyuncusunu yitiren takım, o günden sonra sadece 1976'da bir kez daha Serie A'da ipi göğüsleyebilmişti. Bir zamanların süper gücü, kentin diğer ekibi Juventus'un deve dönüşmesini yerinde izlemişti. Peki çakıldıkları tepenin adını biliyor musunuz... Evet, kimileriniz için Superga bir ayakkabı markası, onlar için mezartaşı!
BİRİCİK BEBEKLER: MANCHESTER UNİTED
Matt Busby'nin bebekleri Ada'da 1950'lerin ortasında şaha kalkmıştı. Lige ambargolarını koymuşlar, üst üste iki kere zafere ulaşmışlardı. Şampiyon Kulüpler Kupası'nda Kızılyıldız deplasmanından yarı final biletini ceplerine koymuş bir şekilde Münih'ten havalanmaya çalıştıklarında olanlar olmuştu. 6 Şubat 1958'de yedi oyuncu anında ölmüş, yaşasa belki de Pele yerine onu konuşacağımız Duncan Edwards ise Azrail'le savaşını 15 gün sonra kaybetmişti. Yardımcı antrenör Jimmy Murphy, “kalan sağlar bizimdir” diyerek takımı ayakta tutmuş, kazadan yaralı kurtulduktan sonra tekrar koltuğuna oturan Busby, Manchester United'ı şahlandırmıştı. Vatandaşı Alex Ferguson, onun da yapamadığını başarıp hanedan kuracaktı.
AFRİKA’NIN ASLANLARI: ZAMBİYA
Kim bilir belki de onların isimlerini ezbere bilecektik; 27 Nisan 1993'teki o kara gün yaşanmasa. Afrika'nın harika çocuklarıydı belki de onlar. Bir gün Dünya Kupası eleme maçına gitmişler, sonra da yok olmuşlardı. Hayatını kaybedenlerden Derby Makinka, Dominic Iorfa ile Galatasaray idmanına bile çıkmıştı. Kaderin cilvesi, yıllarca adını duymadığımız Zambiya, 2012'de tarihlerindeki ilk Afrika Uluslar Kupası'nı çakıldıkları yerin hemen dibinde kaldırmışlardı. Küllerinden doğmak böyle bir şey olsa gerek...
BİR DÖNEMİN FIRTINASI: SAMSUNSPOR
1980’lerde ligimizin rengiydi Samsunspor. İkinci kümeden geldikleri gibi üçüncü olan kırmızı-beyazlılar, üst üste sezonlara damgasını vurmayı başarmıştı. 20 Ocak 1989’da bir deplasmana gitmek için otobüsü binmişlerdi; kimileri yürüyerek inmişti; kimileri tabutta. Teknik direktör Nuri Asan, futbolcular Mete Adanır, Kasap lakaplı Muzaffer Badalıoğlu ve Zoran Tomiç’i kaybeden camia, o günden sonra renklerine siyahı eklemiş, kazanın ardındaki sezonda da küme düşmüştü. Sonradan tekrar yükselişe geçseler de şehirde kimsenin tadı yoktu. Kazanılan beşinciliklerden sonra tekrar düşüşe geçen camia, 2012’den beri Süper Lig’e hasret…
KABUSA DÖNEN PERİ MASALI: CHAPECOENSE
1973'te iki amatör ekibin birleşmesiyle doğan Chapecoense, ilk kez 2014'te Brezilya Süper Ligi'ne çıkmıştı. Kim bilir belki de birçokları adlarını 28 Kasım 2016'da duymuştu. Copa Sudamericana finalinin ilk ayağı için Kolombiya yoluna düşen mütevazı ekibi de taşıyan uçak, Medellin yakınlarında kaza geçirmişti. Ölen 71 kişinin 19'u futbolculardı. Başta dört oyuncu kurtulmuşsa da sonradan hastanede eşini aradıktan sonra son nefesini veren kaleci Danilo, milyonları yeniden ağlatmıştı...
MİNÖRLERE YOLCULUK
Sovyetler Birliği Ligi'nde oynayan tek Özbek ekibiydi Pakhtakor. Dinamo Minsk deplasmanına gitmek için uçağa bindiklerinde tarihler 11 Ağustos 1979'u gösteriyordu. O kara gün 178 kişiyi yutarken, bunlardan 15'i futbolcuydu. Çabuk toparlamışlar, ülkelerinin bağımsızlığa kavuşmasından sonra kurulan liglerine de damgalarını vurmuşlardı. Onların 11, takipçileri Neftçi ile Bunyodkor'un beşer şampiyonluğu bulunuyor.
Adları anılmayanlardan Bolivya'nın faal en eski kulübü olan The Strongest 1969'da adeta yok olmuştu. 20 kişilik kafilelerinden kurtulan yoktu, sonradan pilotu suçlayan çoktu. Yüzyılı aşkın bir süredir ülkenin en üst liginde mücadele eden asırlık çınar, ilk şampiyonluğuna da kazadan sekiz yıl sonra ulaşmıştı.
1987'de ise Peru tarihinin en başarılı iki takımından biri olan Alianza Lima, liderliği yükseldikleri Deportivo Pucallpa karşılaşmasının dönüşünde paramparça olmuştu. 16 futbolcu dışında teknik ve idari kadro da zamanda donmuştu. Onlar bugün ülkenin en çok şampiyon olan ikinci takımı. O gün uçağa binmeseler, kim bilir ezeli rakipleri Universitario'nun gerisinde kalmayacaklardı...
KADER YA DA KEDER...
Hikâyesi pek bilinmeyenlerden biri de Kleurrijk Elftal olsa gerek. İngilizce bilinen adlarıyla Colourful 11 aslında bir sosyal sorumluluk projesiydi. Amsterdam'da varoş mahallelerde yaşayan Surinam kökenli gençlerle çalışan Sonny Hasnoe adındaki bir görevli, futbolu bir araç olarak görüyordu. Toplumdan uzak, izole durumda kendi topraklarından gelenlerle bir arada yaşayan bu delikanlıları spora teşvik eden sosyal hizmet uzmanı, bir süre sonra emeklerinin meyvesini almıştı. Beyazlarla iç içe olmaya başlayan siyah çocuklar, giderek topluma daha iyi entegre oluyordu.
Hasnoe 1986'da bir maç organize ediyor, Hollanda'daki Surinam asıllı futbolculardan oluşan bir karma ile Surinam şampiyonu SV Robinhood çimlerde buluşuyordu. Proje tam bir başarı öyküsüydü ta ki...
1989 yılının Haziran ayıydı. Surinam'daki özel karşılaşmaya birçok Surinam asıllı yıldızın gelmesi planlanıyordu. Fakat bazı oyuncular kulüplerinden izin koparamamıştı. Kalanlar Amsterdam'dan uçağa atlıyor, fakat sağ salim inemiyorlardı.
Hayatını kaybeden 176 kişi arasında 15 de futbolcu vardı. Feyenoord ve Hamburg'dan hatırlayacağınız Romeo Castelen'in kendisi olmasa da annesi ve kız kardeşi o seferdeydi. Kurtulan 11 kişinin arasında üç de oyuncu vardı. İkisi sahalara hiç dönememiş, biri asla eskisi gibi olamamıştı.
Kulüplerini dinlemeyip ceza pahasına erken bir seferle Surinam yolunu tutanlardan Henny Meijer'i olmasa da Ajax'ın unutulmaz file bekçisi Stanley Menzo'yu belli bir yaşın üstündekiler hatırlıyor olsa gerek.
Peki söz dinleyen iyi çocuklar kimlerdi? İşte onları futbolla alakası olmayanlar bile çok iyi tanıyor. Ruud Gullit ile Frank Rijkaard'ın verilmiş sadakası varmış...
Bakalım çekilen takımlarımızın kaderi ne olacak? Küllerinden mi doğacaklar yoksa 6 Şubat 2023’te donup mu kalacaklar; bekleyip görmek lazım.
Ali Murat Hamarat: Spor tarihçisi, spor yazarı. BirGün gazetesi yazarı. İstanbul Üniversitesi'nde hukuk okuyup bir dönem asistanlık yaptıktan sonra gazeteciliğe Taraf'ta başladı. Eurosport'un internet sitesinde genel yayın yönetmenliği yaptı. Radyo ve televizyona programlar hazırladı. 2017'den beri tarih Dergisi'nde yayın kurulu üyesi.