Yüzüncü yılında Almanya Devrimi (1918-19) – VII
Bülent BİLMEZ
10 Aralık’ta yeni bir karşı-devrimci darbe girişimi ve keskinleşen çelişkiler
Darbe girişimin bastırılmasından sonraki bir hafta, iktidar mücadelesi veren ve safları iyice belli olmuş taraflar için, hummalı faaliyetlerle geçti: Spartakistler katliamın yol açtığı travmayı hemen atlatarak karşı-devrimci darbenin mahkûm edilmesi için eylemler düzenliyor ve darbe girişiminin yarattığı öfkeyi en iyi şekilde örgütleyerek artık iktidarı ele geçirmek üzere asker-işçi konseylerini silahlanmaya çağırarak bu yönde hazırlıklar yapıyordu. Diğer yandan, darbe girişimleri hezimete uğratılan müesses nizamın eski elitleri, Ebert yönetimiyle işbirliği içinde hemen toparlanarak devrimci sol güçlere karşı saldırılarını sürdürmenin yollarını arıyordu.
Spartakistlerin şiddetlenen faaliyetleri
Spartakistlerin yayın organı Rote Fahne’nin ofisinin de darbeci askerler tarafından kısa bir süre için işgal edildiği 6 Aralık 1918’de yaşananlar, özellikle de katliam; devrimci solda büyük bir öfkeye yol açmış ve Spartakistleri önemli bir yol ayrımına getirmişti. Ebert’in liderliğinde göreve devam eden hükümet içinde kendilerinin de dahil olduğu Bağımsız-SPD üyeleri de vardı, ama Ebert-Scheidemann liderliğindeki SPD-Çoğunluk yöneticilerinin hâkim olduğu hükümetin müesses nizamın askerî elitleriyle işbirliği yaptığından artık emindiler. Nitekim darbe girişimini ve katliamı protesto için hemen ertesi gün, 7 Aralık 1918’de Spartakist silahlı birliklerin koruması altında Spartakistlerin kendi başlarına yaptığı binlerce kişilik mitingde konuşan Liebknecht, öfkeli taraftarlarının önünde, Ebert-Scheidemann hükümetinin derhal istifasını talep ediyordu. Yeni kurulan Cumhuriyetçi Askerî Birlikler (Republikanische Soldatenwehr) makineli tüfeklerini katılımcılara yöneltmiş olsa da Berlin Polis Müdürü ve Bağımsız-SPD üyesi Eichhorn’un müdahalesi sayesinde, bir katliam daha yaşanması engellendi. Aynı gün Berlin’de bazı fabrikalarda işçiler, darbe girişimi ve katliamı protesto için greve gitmişti.
Ertesi gün, 8 Aralık 1918’de Bağımsız-SPD çağrısıyla Friedrichshain’daki Humboldthain Parkı’nda toplanan büyük bir kalabalık, iki gün önceki darbe girişimini ve katliamı lanetlerken, Yürütme Konseyi üyesi devrimci işçi liderlerinden Bağımsız-SPD’li Georg Ledebour (1850-1947), açıkça sorumlu gösterdiği hükümeti istifaya çağırdı. Partinin sol kanadını oluşturan Spartakistlerin bu mitingi takiben Treptower Park’ta yaptıkları kendi mitinglerine de 30 bine yakın kişi katıldı. Parkta kurulan on ayrı platformda, Spartaküs Birliği (Spartakusbund) adına (Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht, Paul Levi (1883-1930), Eugen Leviné (1883-1919), Hermann Duncker (1874-1960) gibi tanınmış liderler başta olmak üzere) hareketin liderlerinin konuşmalarında ortak konu, karşı-devrimci girişimin teşhir edilerek mahkûm edilmesi ve yarıda kalan ve boğulmaya çalışılan devrim sürecinin devam ettirilmesiydi. Şehir merkezine doğru uzun bir yürüyüşe geçen kitleye yolda artan katılımlar sonrasında göstericilerin sayısı 200 bine yaklaşmıştı. Kapatılmış Sovyet elçiliğinin önünden geçerken kısa bir konuşma yapan Liebknecht, hükümet tarafından sınır dışı edilen elçilik görevlerinin hemen geri çağrılmasını talep ettiği bir konuşma yaptı. Göstericiler Başbakanlık binası (Reichskanzlerpalais) önüne geldiğinde ise hep bir ağızdan "Kahrolsun Ebert-Scheidemann!" sloganları atılıyordu. Burada, binanın korumasından sorumlu askerî birlik de göstericilere katıldı. Liebknecht yaptığı konuşmada, konsey üyelerini açıkça ihanetle suçlayarak Spartakistler önderliğinde ayaklanmayla hükümeti devirme tehdidi savurdu.
12 Aralık 1918’den itibaren hızla Berlin’in değişik ilçeleri ve Almanya’nın değişik şehirlerinde şubeler açan Spartaküs Birliği, 14 Aralık 1918’de Spartakistlerin yayın organı Rote Fahne’de yayınlanan "Spartaküs Birliği Ne İstiyor?" (Was will der Spartakusbund?) yazısıyla bir programa da kavuşmuştu. Yazıda sıralanan acil amaçlar arasında dikkat çekenler şunlardı: Kazanımları güvence altına alınması gereken devrimin sürdürülmesi, silahlı işçi birliklerinin oluşturulması, halkın gıda başta olmak üzere acil ihtiyaçlarının karşılanması, eski müesses nizamın tüm organlarının ve yöneticilerinin yerini konseylere (sovyetler) üye işçilerin alması, birleşik bir Alman sosyalist cumhuriyeti inşa etmek ve barışı teminat altına almak. Yeni rejimin (ekonomide kamulaştırma dahil) her anlamıyla sosyalist olması konusunda Spartakistlerin ısrarı anlaşılır ve iyi bilinen talepleriydi, ancak günümüze kadar süren kadim adem-i merkezi yapının tasfiye edilerek merkezi bir yapının kurulması, bu dönemde gündeme gelmiş az bilinen bir taleptir ve özellikle Berlin dışındaki bölge ve şehirlerde tepkiyle karşılanmıştır.
Sağlam bir örgütsel yapı ve deneyimli kadrolardan mahrum Spartakist hareket için bu program taslağı, taraftarların hızla arttığı ve yeni şubelerin açıldığı bir dönemde hayati bir rol oynayacaktı. Ancak hareketi ideolojik bir zemine çekme ve bağımsız sağlam bir kitle örgütü kurma harcanan çabalarının, o sırada gerçek hayatta yaşanan baş döndürücü hıza yetişmesi olanaksız görünüyordu. Aslında 14 Aralık 1918’de yayınlanan yazının Luxemburg ve Spartakistler için asıl işlevi, gelinen kritik noktada, 15 Aralık 1918’de yapılacak olan Bağımsız-SPD Büyük Berlin Genel Kurulu’na yol gösterici alternatif bir yol gösterici program sunmaktı. Nitekim, genel kurulda yaptığı, parti yönetimini sağcı SPD-Çoğunluk ile işbirliği yapmakla suçlayan konuşmasını bu programa dayandıran Luxemburg, konuşmasında somut iki öneride bulundu: Halk Temsilcileri Konseyi (hükümet) üyesi üç Bağımsız-SPD temsilcisi istifa etmeli ve kurucu meclis seçimlerine parti olarak karşı çıkılmalıydı. Seçimler engellenemezse boykot edilmeliydi. Bu önerilerin bir kısım delege tarafından şiddetle desteklenmesi karşısında parti yönetimi ve özellikle parti başkanı Hugo Haase (1863-1919) zor durumda kaldı ve kendisini ve hükümetteki arkadaşlarını savunma yapan bir konuşma yaptı. Luxemburg’un oylamaya sunduğu seçimlere karşı çıkılması ve yönetimin konseyler (sovyetler) tarafından devralınması yönündeki önergenin kabul edilmemesi sonrasında, kongrede sayısal üstünlüğüne güvenen Haase, karşı hamle olarak, partinin acilen kurucu meclis seçimlerine hazırlıklara başlaması yönünde önerge hazırlattı: Partinin ağır toplarından Rudolf Hilferding’in (1877-1941) kurucu meclis seçimleri hazırlığını partinin acil görev olarak kabul etmesi yönündeki önergesinin oylandığı kongreye katılan delegelerden 495’i lehte oy ve sadece 195’i aleyhte oy kullandımıştı. Genelde legal kitlesel siyasetin önemini Spartakistler içinde savunmasına rağmen Luxemburg’un da bir süredir artık tamamen katıldığı parlamento (seçim) karşıtı politika, sonradan Lenin’in de eleştireceği, gelecek yazıda ele alınacak kritik bir konuydu…
Kongrede Haase yönetimi karşısında yenilgiye uğrayan, bir süredir rahatsız olmakla birlikte başından beri partinin sol kanadını oluşturan Spartakistler arasında, Bağımsız-SPD içinde kalarak mücadele etme yerine, partiden ayrılmayı savunanların sayısı hızla arttı. Bunun bir nedeni yaşanan hayâl kırıklıkları ise diğer nedeni de bu önergeyle ilgili oylamada parti delegelerinin üçte birinin kazanılmasının önemli bir başarı olarak görülmesiydi. Bir kez daha aslında kolay yolu seçen radikaller maksimalist bir anlayışla, doğru yolda olmanın tatminini gerçekçiliğe tercih ettiler. Başından beri değişik aşamalarda gündeme gelen acilcilik, darbecilik ve aşırıcılık konusundaki ayrışmada olduğu gibi, Bağımsız-SPD’den ayrılma konusunda da Luxemburg ve Jogisches, geniş kitlelerle bağın kopması anlamına gelecek bu adıma karşı çıkanlar arasındaydı. Onların gördüğü gerçeklik, sadece harekete yeni katılan militan Spartakistlerin teorik eksikliği ve deneyimsizliği değil, aynı zamanda Spartakistlerin kitlesel destek konusunda SPD-Çoğunluk ve Bağımsız-SPD’nin ve birçok sağ partinin de gerisinde olduğuydu… Kısa süre sonra yaşanacak Noel Olayları ve Çatışmaları (Weihnachtskämpfe) sonrasında daha da güçlenen ayrılma yanlılarına, partinin ağır toplarının da katılması sonucu, ayrılıp ayrı parti (Almanya Komünist Partisi) kurmak kaçınılmaz olacaktı…
Yeni bir darbe girişimi: ‘Operasyon Berlin’ planı
Spartakistler son hamle için hazırlıklarını yaparken, diğer yandan karşı-devrimci darbe girişimleri hezimete uğratılan müesses nizamın eski elitleri, Ebert yönetimiyle işbirliği içinde devrimci sol güçlere saldırılarını sürdürmenin yollarını arıyordu. Nitekim 6 Aralık 1918 darbe girişimi ve katliamından sonra sokaklara hâkim olan militan havadan rahatsız olan Genel Kurmay Başkanı Hindenburg, 7 Aralık 1918’de asker konseylerinin merkezi yönetiminin dağıtılması ve mevcut asker konseylerinin karar süreçlerine katılmaktan çok tabanın taleplerini dile getirmekle sınırlı yetkiye sahip olması gerektiğini Ebert’e yazılı olarak bildirmiş ve acilen ulusal meclisin toplanmasını talep etmişti.
Bu hazırlıklardan önceden haberdar olduğu anlaşılan Spartakistlerin yayın organı Rote Fahne’de, "Dikkat! Berlin kuşatıldı!" başlığıyla 9 Aralık 1918’de yayınlanan yazıda, askerî birliklerin kutlama havasında şehre girmesine dayalı bir ‘Operasyon Berlin’ adlı gizli bir plan hakkında uyarıya yer veriliyordu: Yazıya göre, Lequis komutasında Berlin’i kuşatacak şekilde yerleştirilmiş monarşist askerî birliklerin subayları, bu konuda herhangi bir açıklama yapmayı reddederken, birliklere dışarıdan katılımı da kesinlikle engellemektedirler. Düzen ve asayiş sağlamak üzere şehre sokulmak istenen birliklerin amacı, Ebert-Haase hükümetini desteklemek ve Spartaküs Birliği’ni bastırmaktı. Şehrin ana caddesi Unter den Linden gece geçişe kapatılmıştı. Diğer yandan şehir komutanlığında da ateşe hazır toplar ve zırhlı araçlar Wels tarafından hazır bekletiliyordu.
Bu haberlerin büyük oranda doğru olduğu, sonraki günlerde yaşanacak gelişmelerden anlaşılacaktı. Nitekim bir gün önce, 8 Aralık 1918 günü, Friedrich Ebert, Lequis komutasındaki birliklerin yemin törenine katılmış ve yapılan görüşmede, yakında Berlin’de yapılacak Almanya Konseyler Genel Kurulu’ndan önce şehirde düzen ve asayişin sağlanması için Genelkurmay adına Lequis komutasındaki birliklerin görev yapması kararlaştırılmıştı.
Ertesi gün başlayacak olan ikinci karşı-devrimci darbe girişiminin asıl planlayıcısı olduğunu iddia eden ve o sırada Genelkurmay’da Groener’le birlikte hareket eden Hans von Haeften, anılarında, askerî birliklerin şehre sokulmasının asıl amacının bir tür darbe girişimi olduğunu yazacak ve planın detaylarını anlatacaktı: İyi disiplinli on beş tümen Berlin’e sokulacak, Ebert de onları, Alman ordusunun şanlı temsilcileri olarak Brandenburg Kapısı önündeki Pariser Platz’da karşılayacak ve bir konuşma yapacaktı. Ona cevaben askerî birliklerin komutanı, yurtta devam eden devrimci kalkışmanın yarattığı kaostan yakınarak, Ebert’e ordunun iki somut talebini, daha doğrusu muhtıra verilecekti: Ebert, diktatörlük gücüyle İmparatorluk Başkanı (Reichspräsident) ilan edilecek ve işçi-asker konseyleri feshedilerek orduda tek komuta yetkisi subaylara verilecekti. ‘Operasyon Berlin’ planına göre, 10 Aralık’tan başlayarak tümenlerin şehre girişiyle, ana yönetim binaları işgâl edilecek; 11 Aralık’ta işçiler ve askerler silahsızlandırılarak şehrin güvenlikli olmayan mahallelerinde aramalar yapılacak ve 13 Aralık’ta Berlin’in işgali tamamlanacaktı.
10 Aralık 1918’den itibaren yaşananlar, bu planda söz edilen adımların çoğunun sonraki günlerde gerçekten atıldığını göstermiştir ancak sonuç planlandığı gibi olmamıştır: Cepheden dönen askerleri toparlamakla görevlendirilmiş olan General Arnold Lequis’nin yardımcısı Bodo von Harbou (1887-1943), Berlin etrafından değişik merkezlerde toplanmış olan cepheden dönmüş muharip askerleri bir araya getirip 10 Aralık 2018’den itibaren törenle Berlin’e girmelerini sağlayarak şehirde birkaç gün gövde gösterisi yaptırdı.
Cepheden dönen bu birlikleri karşılamak üzere ilk gün, 10 Aralık 1918’de Brandenburg Kapısı (Brandenburger Tor) önündeki Paris Meydanı’nda (Pariser Platz) düzenlenen törene katılanların başında, Friedrich Ebert ve Berlin Belediye Başkanı Adolf Wermuth (1855-1927) vardı. On binlerce kişinin izlemeye geldiği törende yaptığı konuşmada Ebert, cephede mağlup edilmemiş bir ordunun askerlerini karşıladıklarını söyleyerek askerlere moral vermeye çalışırken, farkında olmadan yıllarca kendisinin de sağcılar tarafından suçlanmasına yol açacak, ‘cephede yenilmemiş ordunun arkadan hançerlendiği için teslim olduğu’ (Dolchstosslegende/Dolchstoßlüge) efsanesine/yalanına hizmet ediyordu.
Ertesi gün, diğer birlikler şehre girmeye devam etti ve 11 Aralık’ta yapılan törene, Hugo Haase ve Otto Wels katıldı. Aynı gün Berlin Konseyleri Yürütme Kurulu, askerî birliklerin yoğun şekilde Berlin etrafında konuşlandırılmış olmasını protesto ederken, bu arada işçi konseylerinin devrimci üyeleri, kışlalara dağılarak gelen askerler arasında propaganda yapmaya başladı.
Aslen ihtiyat birliklerini dağıtarak onların yerine şehrin kontrolünü ele geçirmesi beklenen ve ilk gün halk tarafından, Brandenburg Kapısı geçişinde ve devamı olan ana cadde Unter den Linden üzerinde coşkuyla karşılanan bu birlikler, sonraki günlerde halktan daha az destek gördü ve komutanlarının emriyle Berlin’in kontrolünü almaya çalıştıklarında, önemli yerleri kontrol etmekte olan Asker Konseyleri Birlikleri tarafından propagandayla karşılandı ve çoğu ikna edilerek kimisi silahlarını halka dağıttı ve kimisi de direnişçilere katılarak dağıldılar. Komutanları zor duruma düşüren cepheden dönmüş düzenli ordunun bu hezimetinden çıkarılan ders, mevcut ordu artıklarını toparlama çabası sürerken, diğer yandan paramiliter milislerin (Freikorps) oluşturulması, yetiştirilmesi, en iyi şekilde donatılması ve büyütülmesine daha çok önem verilmesi oldu. İleride görüleceği üzere, bu taze askerî güç, eski müesses nizamın askerî elitlerinin Ebert yönetimiyle işbirliği içinde en büyük düşman olarak gördükleri, Spartakistler başta olmak üzere tüm devrimci sol güçlere karşı savaşta hayati rol oynayacaktır.
Başarısız darbe girişimlerine rağmen, eski müesses nizamın askerî elitleri, geri adım atmak yerine çok iyi anlaştıkları Gustav Noske aracılığıyla Ebert yönetimiyle işbirliğini ilerletip her seferinde giderek daha hummalı hazırlıklar ve faaliyetler içine girerken, devrimden sonra tasfiye edilmeyip konumlarını ve güçlerini büyük oranda koruyan eski müesses nizamın sivil elitleri de hızla toparlanarak devrimi boşa çıkarmak, en azından daha sola kaymasını engellemek için çaba harcıyordu: Devrimi geriletmek için eski müesses nizamın sivil elitleri tarafından karşı-devrimci öğrencilere Öğrenci Milisleri kurdurulmuştu. Gerçi Öğrenci Milislerinin üs olarak kullandığı (sonradan Kempinski Hotel Bristol adını alacak olan) Bristol Otel, ilk başarısız darbe girişiminin ertesi günü, 7 Aralık 1918’de Neukölln İşçi-Asker Konseyi tarafından basılmış ve liderlerinden Alfons Sack (1887-1944) ile hamileri konumundaki Kont Bismarck, Kont Sierstorpff, Savaş Bakanlığı’ndan Hans Lorenz ve Prens Kraft von Hohonlohe’nin de aralarında olduğu önemli kişiler yakalanmış ve otelde bulunan silah ve paralara el konulmuştu, ama gözaltına alınanlar 12 Aralık’ta serbest bırakıldılar. Gözaltına alınan Prens Kraft von Hohenlohe’nin üzerinde yakalanan bildirilerde, savaş galibi Müttefiklerin düzeni sağlamak üzere Almanya girmeleri çağrısı yapılıyordu! Öğrenci Milislerinin silahlandırılması ise Dışişleri Bakanlığı’ndan Baron von Stumm’un sorumluluğundaydı.
Diğer yandan,Stinnes, Vögler, Krupp, Thyssen ve Kirdorf gibilerin içinde olduğu 50 kadar büyük sanayici, Bolşevizm karşıtı faaliyetleri desteklemek üzere Eduard Stadtler'in Anti-Bolşevik Birliği çatısı altına bir fon oluşturmak üzere 10 Aralık 1918’de toplam 500 milyon Mark bağışta bulunmuştu. Deutsche Bank Müdürü Paul Mankiewitz tarafından düzenlenen toplantıda kararlaştırılıp oluşturulan bu fonu yönetmek üzere, İşverenler Derneği Başkanı Hugo Stinnes’in bir adamı görevlendirilmişti. 1935 yılında yayınlanacak anılarında Stadtler, bu fonun karşı devrimci Yurttaş Konseyleri (Bürgerrat) başta olmak üzere anti Bolşevik propaganda için çalışan tüm ofislere ve daha önemlisi o sırada kurulmakta olan paramiliter milislere (Freikorps) destek için kullanıldığını yazacaktır.
Darbe girişiminin hemen ardından kaldıkları yerden devam eden karşı-devrimci çevreler, bu fondan aldıkları destekle, Aralık’ın ikinci haftasında anti-Bolşevik propaganda kampanyasına hız verdiler.
O sırada geniş kitlelerin en acil talebi olan huzur, iş ve ekmek için Spartakist liderlerin öldürülmesi çağrısı yapan afişler her yana asılıyordu. Bunlardan en çok bilinen, kısa zamanda Berlin sokaklarını dolduran farklı renklerde basılmış bir afişte, aynı retorik kullanılarak, Liebknecht’in öldürülmesi için çağrı yapılıyordu:
"İşçiler, Vatandaşlar!
Anavatan batmak üzere.
Kurtarın onu!
Dışarıdan değil, içeriden tehdit ediliyor:
Spartaküs Grubu tarafından.
Liderlerini öldürün!
Liebknecht’i öldürün!
O zaman huzur ve iş ve ekmeğe sahip olursunuz!
Cephe Askerleri"
Diğer yandan, 15 Aralık’ta toplanan Berlin ve Brandenburg okulları müdürleri ise devrim sonrası eğitim bakanı görevini üstlenen Bağımsız-SPD üyesi Adolph Hoffmann’ın (1858-1930) başlattığı (zorunlu din derslerinin kaldırılması, vb.) radikal reformların geri çekilmesini talep ettiler.
Bu arada, devrimci sola savaş açmış Ebert yönetimi ve yeni hükümetle uyumlu çalışan bürokrasi de boş durmuyordu: 16 Aralık’ta toplanacak olan Almanya İşçi-Asker Konseyleri Kongresi’ne katılmak üzere Moskova’dan yola çıkan Sovyet heyeti, 10 Aralık 2018’de sınırdan (Dünaburg, bugün Litvanya’da Daugavpils) geri gönderilmişti. Heyetin başındaki Karl Radek ancak illegal yollardan Berlin’e gelerek kongreye katılmayı başaracaktı. 13 Aralık 1918’de ise Potsdam Belediye Binası’na asılmış kızıl bayrak, cepheden dönen askerler tarafından, bizzat belediye görevlilerinin yönlendirmesiyle kaldırıldı. Aynı gün, şehir komutanı, SPD-Çoğunluk üyesi Otto Wels, yayın organları Rote Fahne ofisinde arama yaptırarak Spartakistlere gözdağı vermeye çalışıyordu.
Aynı anda işçi-asker konseylerini kontrol etmeye çalışan hükümet, yerelde (özellikle devrimci solun güçlü olduğu) konseylerin kendi başlarına radikal kararlar alıp yürürlüğe koymalarını engellemeye çalışıyordu. Bu doğrultuda, 12 Aralık 1918’de Yürütme Konseyi’nin çağrısıyla yapılan Tüm Berlin İşçi ve Askerler Konseyi toplantısında, Berlin’de Neukölln ve Mariendorf gibi ilçelerdeki konseylerin hükümet/yürütme yetkisi varmış gibi kira artışlarına karşı kararlar aldıkları ve savaştan dönenler, savaş dulları ve düşük gelirli ailelerin icra cezalarının geçici olarak durdurulması kararı vermesinden şikâyet ediliyordu. Hükümet bir yandan merkezde radikal sola karşı mücadele ederken, diğer yandan yeniden merkezi iktidarı tahkim için çaba harcıyordu. Eski müesses nizamın adil olmayan seçim sistemi tarafından belirlendiği için mevcut belediye meclisini ve belediye yönetimini ilga eden Neukölln gibi yerlerde, ademi-merkeziyet ile radikalizm meydan okuması örtüşüyordu. Merkezi hükümetin otoritesini tahkim için attığı adımlardan biri de 14 Aralık 1918’de Halk Temsilcileri Konseyi’nin (hükümetin), grevlerin yasaklanması, halkın silahlarını teslim etmesi ve buna uymayanların beş yıla kadar hapis cezası verilmesi yönünde verdiği karar oldu. Daha önemlisi, hükümetin ‘kamu düzeni ve güvenliğinin korunması için’ gönüllü halk savunma birliklerinin kurulması kararı vermesiydi. Bu kararla o sırada kurulmakta olan paramiliter milisler (Freikorps) için yasal zemin oluşturuluyordu. Bu birliklerin kime karşı kullanılacağı, hükümetteki SPD-Çoğunluk üyesi Scheidemann’ın aynı gün yaptığı açıklamadan anlaşılıyordu: Asıl tehlike olarak görülmesi gereken soldan gelecek tehdit, sağdan gelecek karşı-devrimci tehditten daha önemli ve akut bir sorundu!
Tüm bunlar olurken, en reformistinden en devrimcisine kadar sol içindeki tüm taraflar, darbe girişiminin bastırılmasından sadece bir hafta sonra 16 Aralık 1918’de başlayacak olan yeni rejimin karakterinin barışçıl ve demokratik yöntemlerle belirlenmesi konusunda kozların paylaşılacağı son platform niteliğindeki Almanya İşçi ve Asker Konseyleri Kongresi için hazırlık yapıyordu…
Yazı dizisinin önceki bölümleri için bkz.:
https://www.artigercek.com/haberler/yuzuncu-yilinda-almanya-devrimi-1918-19-i
https://www.artigercek.com/haberler/yuzuncu-yilinda-almanya-devrimi-1918-19-ii
https://www.artigercek.com/haberler/yuzuncu-yilinda-almanya-devrimi-1918-19-iii
https://www.artigercek.com/haberler/yuzuncu-yilinda-almanya-devrimi-1918-19-iv
https://www.artigercek.com/haberler/yuzuncu-yilinda-almanya-devrimi-1918-19-v
https://www.artigercek.com/haberler/yuzuncu-yilinda-almanya-devrimi-1918-19-vi