Mıgırdiç Margosyan'ın ardından...

Mıgırdiç Margosyan'ın ardından...
'Editörün Defteri'nde, geçtiğimiz hafta, 2 Nisan’da kaybettiğimiz eğitimci-yazar Mıgırdiç Margosyan’ı andık.

Mesut VARLIK


Müzisyen ve yazar dostu Pakrat Estukyan ile  Margosyan’ın hem Ermenice hem Türkçe edebiyattaki önemini, yerini, değişmesine öncülük ettiklerini konuştuk. 

Margosyan’ın Ermenice günlük yayımlanan "Marmara" gazetesindeki öyküleriyle tanışan Estukyan, yıllar sonra Aras Yayınları vesilesiyle yüz yüze tanışır. Taşranın son yazarı olarak görülen Hagop Mintzuri’nin ardından Margosyan’ın yazdıkları Ermenice okurları arasında yeni bir umudu ateşlemiştir. 

Yazdıklarının Türkçe’ye çevrilmesiyle birlikte, "Gâvur Mahallesi"nin ülke çapında şaşkınlık ve beğeniyle karşılanmasını, o yıllarda henüz çocuk yaşlarımda dahi olsam çok iyi hatırlıyorum. Altınoluk’taki bir kitapçı tezgahında dahi o yaz "Gâvur Mahallesi" çokça satılıyordu. 

Margosyan’ın Diyarbakır’dan bir Ermeni olarak Türkçe edebiyata getirdiği yeni soluk, bir tür kanal haline de geldi ve ardından başka Ermeni yazarlara da ilgi artmaya başladı. Aras Yayınları’nın uzun yıllardır dirayetli yayıncılığının da bu kültürel buluşmanın gerçekleşebilmesinde büyük önemi var elbette.

Margosyan’ın Ermenice’den sonra Türkçe yazmaya başlamasıyla birlikte "Taşrayı ama Diyarbakır’ın kalbini" adeta merkeze taşımış oldu. Üstelik bunu büyük bir dil hâkimiyeti ve damakta tat bırakan bir üslupla yapıyordu. Estukyan’ın ifadesiyle; "Sözünü doğrudan ama incitmeden söylerdi."

Margosyan, tüm eserleriyle Diyarbakır’ın has evladı olduğunu gösterdi ama bugün hikâyeler artık Diyarbakır’ın "küçelerinde" dolaşmıyor, Margosyan’ın edebiyatı o kaydı bizlere sunuyor.

Vefatından iki hafta öncesine kadar yazılarına devam eden Margosyan, Ermenice edebiyatın Mintzuri’den sonra çıkardığı yeni bir soluk oldu. Yarın hangi yeni Ermeni yazarlarla tanışacağımızı bilemediğimizi gösteriyor bu durum. 

"Türkiye henüz o Türkiye değil" ama nihayet artık Ermenice ve Türkçe yazarları anılarında birbirlerinden bahsetmeye başladılar. Aynı şehirlerde yaşayıp, yakın veya aynı muhitlerde yaşayıp, sosyalleşip de birbirlerinden haberdar olmadan yaşayan yazarların dönemi Hrant Dink ve Mıgırdiç Margosyan sayesinde kapanmış oldu. 

Kulakları daha iyi duyan insanlarsak, şükran duymamız gereken isimlerden biriydi Baron Mıgırdiç, ruhu şad olsun... 

"Editörün Defteri"ndeki söyleşimiz:

 

Öne Çıkanlar