10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği: Kapanmayan yaraların tekrar tekrar kanatıldığına şahit olduk

10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği: Kapanmayan yaraların tekrar tekrar kanatıldığına şahit olduk
'Bu katliamın Antep’te alelade örgütlenen 3-5 kişi tarafından örgütlendiğini düşünmüyoruz. Bunların ‘bir grup öfkeli genç’ olmadıklarını defalarca dökülen kanlardan biliyoruz.'

Nazlı Eda PİYADE


ARTI GERÇEK- 10 Ekim Ankara Katliamı’nın üzerinden 5 yıl geçti. Devlet takibinde oldukları dava dosyalarına yansıyan IŞİD’li faillerin ‘Emek, Demokrasi ve Barış’ talebiyle bir araya gelen yurttaşlara dönük canlı bomba saldırısında 103 yurttaş hayatını kaybetti, yüzlercesi yaralandı.

Katliamın 5. yılında tanıkların ve dava avukatlarından Kazım Bayraktar’ın anlatımlarının ardından 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehtap Sakinci ile konuştuk. 5 yıldır her ayın 10’unda Ankara Garı önünde katliamı unutmadıklarını dile getiren, dava süreci boyunca inatla mücadeleye devam dernek adına konuşan Sakinci, "Zaten kapanmayan yaraların tekrar tekrar kanatıldığına şahit olduk" dedi.

    

    

  

Sakinci, aradan geçen 5 yıl için, "Her şeyden önce hepimiz acılarımızı büyüterek geldik. Acının zamanla geçtiğini, azaldığını söylerler ama biz katlaya katlaya bugüne getirdik. Bu, bizim bir an bile unutamadığımız bir acı ve biz bu mücadeleye inatla sarıldık" sözleriyle anlattı.

'ZATEN KAPANMAYAN YARALAR TEKRAR KANATILDI'

Katliamda yakınlarını kaybeden ailelerin devlet tarafından terörize edildiğini, haklarında dava açılıp işlerinden atıldıklarını söyleyen Sakinci, "Zaten kapanmayan yaraların tekrar tekrar kanatıldığına şahit olduk" dedi.

Sakinci, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından kamuda çalışan ailelerin sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek gözaltına alındığını ve işlerinden ihraç edildiklerini de söyledi: "10 Ekim, seçim manevralarından birinde dökülen kanlar olmalı ki özellikle seçim süreçlerinde ailelerin terörize edildiğini gördük."

KAYIP AİLELERİNE 'TERÖRİST' DENDİ

Sakinci, katliamda yakınlarını kaybedenlerin yaşadıklarını şöyle anlattı:

"İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu dönemde, katliamda hayatını kaybeden bir yurttaşın cenaze fotoğraflarını paylaşması nedeniyle ailesinin "Bu kişi teröristtir" ithamlarına maruz kaldı. Mahkemelerde, cenazelerin defnediliş biçimlerine göre kategorize edildiğini gördük. Yakınlara verilen çok sembolik haklar vardı. Onların da, "Siz zaten teröristsiniz" denilerek verilmeyerek, zaten hiç kapanmayan yaraları olan ailelerin tekrar tekrar öldürüldüğüne, zaten kapanmayan yaraların yeniden kanatıldığına şahit olduk."

Kayıp yakınlarını ‘itibarsızlaştırmaya’ çalışan bir kitle olduğunu söyleyen Sakinci, bunun onları en çok yaralayan şeylerden biri olduğunu belirterek, "Öldürülmediler ama terörize edildiler, çocuklarının istihdam hakları ellerinden alındı" dedi.

'GERİDE KALANLARIN KEŞKE BİZ DE ÖLSEYDİ DEDİĞİ SÜREÇLERDEN GEÇTİK'

"Tüm bunları üst üste koyunca hiçbir ailenin günlük hayatına devam edemediğini görüyoruz" diyen Sakinci, "Geride kalanların keşke biz de ölseydik dediği süreçlerden geçtik, geçiriliyoruz" sözleriyle yaşananları özetledi.

Sakinci, kayıp ailelerinin tazminat haklarının da ‘ödenek’ olmadığı gerekçesiyle ödenmediğini belirtti. Açılan tazminat davalarının ailelerin parasal bir derdi olduğu için değil, ‘kayıtlara düen bir sorumluluk’ görmek istedikleri için açıldığını vurguladı. "Devletin en öncül hakkımız olan yaşam hakkını koruması gerektiğini, devletin bu sorumluluğun kayda geçmesini istedik" diyen Sakinci, "Devlet bu katliamı önleyebilirdi ama önlemedi ve tazminat talepleri derhal karşılanmalıdır" şeklinde kararlar alınan davalar da olduğunu fakat fakat üst mahkemelerde bu kararın bozulduğunu söyledi.

KATLİAMDAN YARALI KURTULANLAR HEDEF TAHTASINA KONULDU

"Bazı aileler yakınlarımızı poşetlerle almak zorunda kaldık" diyen Sakinci, katliamdan yaralı kurtulanların da her daim hedef tahtasına konulduğunu söyledi. 

Sakinci, "Bu insanlar hızla zanlı ilan edilmeye başlandı" derken yaralıların yaşadıklarına dair de şunları anlattı:

"Yaralanan arkadaşlar psikolojik olarak normal hayatlarına entegre olamadı. Kimi arkadaşlarımız artık kendilerine rapor yazılamadığı için 5 yıl sonra bile Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanelerine yattı. İnsanlar hala toparlanamadı çünkü üstüne hep kayıplarla geçen bir süreç oldu."

Bir kamu personeli yaralı, ciddi müdahalelerle hayata döndürüldü. Devlet ona uygun bir iş bulamıyor diye, 40’lı yaşlarının başlarında malulen emekli edilip, hayatını elinden aldı. 3 yıllık bir mücadeleyle yaralının işine dönmesini sağladık. Aynı zamanda hayattan da tecrit edilen bu insanların nasıl düzelmesini bekliyorsunuz?

Bir başka kamu personeli, 10 Ekim paylaşımı yaptığı için ‘halkı kin ve düşmanlığa teşvik etme’ suçlamasıyla açığa alındı."

KAMUYU İŞARET EDEN RAPOR MAHKEMEYE SUNULMADI

10 Ekim katliamının ardından açılan davaya ilişkin de bilgi veren Sakinci, davanın yaklaşık 8 ayda henüz olgunlaşmamış bir iddianame ve soruşturma süreciyle başlatıldığını vurguladı. Kasım 2016’da başlayan dava sürecinde toplam 19 tutuklu IŞİD militanın hüküm aldıkları davanın istinafta olduğunu söylerken davanın çok kompleks ve büyük bir dava olduğunu da vurguladı.

Sadece iddianamede adı geçen kişilerin yargılandığını söyleyen Sakinci, Şubat 2016’da ortaya çıkan Mülkiye Müfettiş Raporu’nun dosyaya girmemesine tepki gösterdi. Sakinci, kamusal sorumlular ve ihmallerden bahsedilen raporda; katliamın bilinmesine rağmen önlem alınmadığını, IŞİD’in canlı bomba eylemi yapacağının açık ve net istihbarat bilgisine sahip olunduğunun kaydedilmesine rağmen sümen altı edildiğine dikkat çekti.

'BİR GRUP ÖFKELİ GENÇ OLMADIKLARINI DEFALARCA DÖKÜLEN KANDAN BİLİYORUZ'

Sanıklardan Erman Ekici’nin ‘insanlığa karşı suç’ isnadıyla yargılanmasının Cumhuriyet tarihinde bir ilk olduğunu ve tüm sanıkların bu suçla yargılanması gerektiğini söylediklerini vurgulayan Sakinci, yapılan soruşturmanın objektif ve şeffaf olmadığını vurguladı.

"Kamusal sorumluluk adı altında yaptığımız bütün şikayetler takipsizlikle sonuçlandı" diyen Sakinci, "Bu katliamın Antep’te alelade örgütlenen 3-5 kişi tarafından örgütlendiğini düşünmüyoruz. Bunların ‘bir grup öfkeli genç’ olmadıklarını defalarca dökülen kanlardan biliyoruz" dedi. 

'GERÇEKLER ER YA DA GEÇ ORTAYA ÇIKTI'

"Sadece Ankara katliamının değil Türkiye tarihinde birçok kez yaşanan ve önlenmeyen katliamların, önlenebilecekken önlenmediğini bilmek aileleri en çok yaralayan şey" diyen Sakinci, son olarak şöyle söyledi:

"Büyük bir yol var milim milim ilerliyoruz, sonuç almaya dair çok güçlü inançlarımız var. Ve biliyoruz; gerçek ve gerçekler er ya da geç ortaya çıkacak."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar