10 Ekim davasının avukatları: Baskı altındayız
Avukatlar ile kendilerinden kimlik isteyen polisler arasında tartışma yaşandı.
GÜNCEL- 10 Ekim Ankara Katliamı Davasının 4’üncü duruşması ikinci gününde de arbede ile başladı. Salona girişinde avukatlardan kimlik isteyen polis ile avukatlar arasında tartışma yaşandı.
10 Ekim Ankara Katliamı'nın 4'üncü duruşması, ikinci gününde sabah saatlerinde yaşanan gerginliğin ardından devam etti. Sanık ve müştekilerin yoklaması ardından sanık avukatları ve müşteki avukatlarının yoklaması yapıldı. Duruşmaya, Bağımsız Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka ve CHP Milletvekili İlhan Cihaner de katıldı.
Davada tutuklu sanıklar, sanık avukatları, müştekiler, müşteki avukatları, sendika temsilcileri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Avukatların mahkeme salonuna alınması sırasında polislerin kimlik sorması sebebiyle avukatlar duruma tepki gösterdi. Avukatlar ile polisler arasında arbede yaşandı. Bunun üzerine aileler de "Avukatlarımıza saldırmayın" diyerek tepki gösterdi. Daha sonra sanıklar ile aileler arasında tartışma yaşandı. Polis ve Jandarma kalkanları ile sanıkları koruma altına aldı.
AVUKATLAR: BASKI ALTINDAYIZ
Müşteki Avukatı Özcan Karakoç, bu sabah kapıda üniformasız sakallı 3 kişinin kendilerine kimlik sorduğunu belirterek, baskı altında olduklarını söyledi. Sanık Suphi Alpfidan’ın Avukatı Akın Deniz ise Alpfidan’ın daha önceki ifadelerinde söz ettiği polislerin mahkeme salonunda yüz yüze dinlenmesini talep etti.
SANIKLARDAN ŞAHİN HAVA SALDIRISINDA ÖLDÜ
Sanıklardan Hakan Şahin’in İnterpol ile yapılan yazışmalar neticesinde Rakka’da hava saldırısı ile öldüğü için hakkında kırmızı bültenle arama kararı çıkarılmamasına karar verildi.
'KATLİAMIN 21. AYINI DOLDURDUK'
Müşteki Avukatı Özcan Karakoç beyanlarına, "Dün katliamın 21’inci ayını doldurduk. Biz acılarımızı gömmeye çalıştık. Her ölen bir kişi bu ülkenin geleceğiydi. Bir kısım çocuklar yetim kaldı biz 21 ay sabır ettik. Aileler adalete inandılar. Biz avukatlarda adalete inandık" dedi.
'YAŞAMINI YİTİRENLERİN FOTOĞRAFLARI RAHATSIZ ETTİ'
Dünkü oturumda ailelerin yaşamını yitiren yakınlarının resimlerinin basılı olduğu tişörtlerle duruşmaya gelmesini hatırlatan Karakoç, "Dünden beri bize yapılan baskıyı anlayamadık. Ailelerin kaybettikleri yakınlarının resimlerinin basılı olduğu tişörtlerle duruşmaya gelmeleri emniyeti neden rahatsız etti" diye sordu. Alman Avukat Mathias Giesse’nin daha önceki 3 celseye geldiğini hatırlatan Karakoç, Giesse’nin dün adliyeye alınmamasına da tepki gösterdi.
‘SAKALLILAR AVUKATLARA KİMLİK SORUYOR’
Sabah avukatlarla polis arasında yaşanan gerginliğe atıfta bulunan Karakoç, sabah duruşma salonuna giremediklerin söyledi. Yaşananları "hukuksuzluk" olarak değerlendiren Karakoç, "Kapıda üniforması olmayan 3 tane sakallı kişi avukatları durdurup kimlik soruyor. 'Başkanın talimatı var' diyorlar. Böyle bir talimat olamaz" diyerek tepki gösterdi. Maddi gerçeğe ulaşmak istediklerin söyleyen Karakoç, yaşananları "provokasyon" olarak niteledi.
MÜŞTEKİ AVUKAT: BASKI ALTINDAYIZ
Baskı altında olduklarını vurgulayan Karakoç, "Bu dava fizana kadar da gitse biz bu işin peşini bırakmayız" dedi.
‘SURİYE VE TÜRKİYE'DE SİLAHLI FOTOĞRAFLARI VAR'
Sanıkların tutukluluk halinin devamına ilişkin beyanlarını aktaran Karakoç, dosyaya eklenen delil ve belgelerin kimilerini sözlü olarak duyurdu. Sanıkların Suriye ve Türkiye’de çekilmiş silahlı fotoğrafları olduğunu kaydeden Karakoç, sanıkların DAİŞ'in şirketlerinde sigortalı olduğunu ifade etti.
‘DOSYADAKİ X VE Y KORUNUYOR’
Dosyada "X" ve "Y" olarak adlandırılan kişilerin tespit edilemediğini ve bunların hayati önem taşıdığını söyleyen Karakoç, "Dosyada 30’a yakın ‘X’ ve ‘Y’ var. Burada oturan sanıklara 'bu ‘X’ ve ‘Y’ler kim?' diye sorduk ancak cevap vermediler. Bu durum bu sanıkların hala DAİŞ militanlarını koruduğunu ve örgütsel hiyerarşi içinde davrandıklarının göstergesidir" ifadelerini kullandı.
KATLİAM ZİNCİRİ
Benzer katliam dosyalarını istemelerinin gerekçelerini anlatan Karakoç, şöyle dedi: "7 Haziran öncesi HDP’nin Mersin ve Adana binalarına bomba gönderildi. O dosyalar titizlikle incelenseydi 5 Haziran Diyarbakır katliamı olmazdı, 5 Haziran dosyası titizlikle incelenseydi 20 Temmuz Suruç katliamı olmazdı, 20 Temmuz incelenseydi 10 Ekim Ankara Katliamı olmazdı, 10 Ekim incelenseydi 1 Mayıs Antep saldırısı olmazdı."
'EĞİTİM GÖRDÜKLERİ VE EĞİTİM VERDİKLERİ İSPAT EDİLDİ'
Karakoç, ayrıca başka DAİŞ dosyalarında bulunan ifadeler ile 10 Ekim davasındaki ifadelerin sanıkların daha önce Suriye'de eğitim gördüğü, eğitim verdiği hatta orada savaşırken yaralandıklarını ispat ettiğini söyledi.
‘DAİŞ TUTUMU SERGİLENİYOR'
Tanıkların yemini esnasında sanıkların ayağa kalkmadığına dikkat çeken Karakoç, "Bu davranış Anayasal düzeni kabul etmediklerinin ve DAİŞ üyeliğinin ispatıdır" diye belirtti. Karakoç, sanıkların savunmalarını DAİŞ’in broşürlerinde bulunan savunma stratejisine göre yaptıklarını belirtti.
SANIK AVUKATI: POLİS MEMURLARI DİNLENSİN
Daha sonra sanık avukatlarının beyanlarına geçildi. Sanık Suphi Alpfidan’ın Avukatı Akın Deniz, Alpfidan’ın daha önceki ifadelerinde bahsettiği polislerin mahkeme salonunda yüz yüze dinlenmesini talep etti.
TERTİP KOMİTESİNİ SUÇLADILAR
Sanık Hatice Akaltın'ın Avukatı Oğuz Akman da, daha önce duruşmada tanık olarak dinlenen "10 Ekim Barış ve Demokrasi Mitingi"nin tertip komitesinde yer alan Hasan Toprak, Dersim Gül ve İlhan Yiğit hakkında talepte bulundu. Avukat Akman, "Tanıklar Hasan Toprak, Dersim Gül ve İlhan Yiğit’e Ankara Valiliği mitingin saatinin değiştiğini söylemiştir. Ancak bu kişiler patlama anında orada değiller. Bu yüzden bu kişiler hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın suç duyurusunda bulunmasını talep ediyoruz" diye konuştu. Bu talep aileler tarafından tepki ile karşılandı.
Diğer sanık avukatları da müvekkilleri için tahliye talebinde bulundu.
MAHKEME SEYRETTİ
10 Ekim Ankara katliamının sona eren 4'üncü duruşmasında ifadeleri alınan DAİŞ tutukluları, mağdur ailelerine sık sık hakaret ederken, mahkeme heyetinin izlemekle yetinmesi dikkat çekti.
10 Ekim Ankara Katliamı davasının 4'üncü duruşması ikinci gününde sona erdi. Öğlen verilen aranın ardından Antep'te gerçekleşen bir patlamada ölen katliamın planlayıcılarından DAİŞ'li Halil İbrahim Durgun'un eşi sanık Esin Altıntuğ dinlendi.
'FOTOĞRAFTAKİ O DEĞİL'
Kendini patlattığı iddia edilen Durgun’a ait fotoğraflar, sanık Altıntuğ’a gösterildi. Sanık Altıntuğ fotoğraftaki kişinin eşi Durgun’a ait olmadığını söyledi ve şunları ekledi: "Fotoğraftaki cenaze bıyıklı ve parçalanmış. Benim kocamın bıyığı yoktu. Bana ceset gösterildiğinde sadece çenesi kalmıştı. Bu ceset kocama ait değil. Eminim, bu ceset benim kocama ait değil" dedi.
SANIKLARDAN SATAŞMA
Sanık Yakup Şahin, Hüseyin Tunç, Suphi Alpfidan, Resul Demir, Burak Ormanoğlu ve Yakup Karoğlu bulundukları beyanlarında tahliyelerini talep etti. Geçtiğimiz duruşmalarda AKP Gençlik Kolları Üyesi olduğunu söyleyen sanık Mehmedin Baraç, salonda duruşmayı izleyen ailelerle sataşmada bulundu.
Mahkeme başkanının "mahkemeye hitap edin" sözleri üzerine Baraç, "Ben sadece devletimin mahkemesini ciddiye alırım. Buradaki teröristleri ciddiye almıyorum" ifadesi, salonda tansiyonun yükselmesine neden oldu.
MAHKEME HEYETİ SANIKLARA MÜDAHALE ETMEDİ
Savunmasında sık sık "engelli biriyim" diyerek, sağlık sorunları olduğunu ileri süren Baraç, duruşmadaki aileleri de sürekli hedef alan hakaretlerde bulundu. "Bunların anası ayrı babası ayrı" gibi ifadeler kullanan Baraç'a, mahkeme başkanını müdahale etmemesi dikkat çekti. Bu arada sanıklardan Talha Güneş, duruşmayı izleyenlere dönerek, hakaret etti.
OTOPSİ RAPORLARI TEKRAR İSTENECEK
Daha sonra iddia makamı mütalaasını verdi. Savcı, katılma talebinde bulunan müştekilerin katılma taleplerini kabulünü, sanık Halil İbrahim Durgun’un telefonundan yapılacak çözüm tutanağı için yazılan müzekkerenin ve Durgun’un ayrıntılı otopsi raporunun temini için yazılan müzekkerenin beklenmesini, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devam etmesini talep etti.
Verilen bir saatlik aranın ardından mahkeme heyeti, kararın açıkladı. Mahkeme heyeti, müştekilerin katılma taleplerinin kabulüne, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, sanık Mehmedin Baraç'ın epilepsi hastalığı nedeniyle Adli Tıp Kurumu'na sevkine ve rapor yazılmasına, sanık Yunus Durmaz ve sanık Halil İbrahim Durgun'un otopsi raporlarının tekrar istenmesine karar verdi.
Mahkeme heyeti, bir sonraki duruşmayı 25-26 Eylül tarihine erteledi. (DİHABER)