32 yıl önce kaybedilen babasını arayan Ertak: Devlet geçmişleriyle yüzleşmekten kaçınıyor
Artı Gerçek - Serhat Ertak, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) iki kez verdiği “ihlal” kararına rağmen Cumartesi Anneleri’nin/ İnsanlarının eylemlerinin valilik ve kaymakamlık kararlarıyla engellemesine tepki göstererek, kayıpları aramaya, failleri sormaya devam edeceklerini söyledi. Babası Mehmet Ertak’ı 1992’de kaybeden Serhat Ertak, Cumartesi Anneleri’nin yıllardır hak aradığını söyledi.Ertak, “Devlet geçmişiyle yüzleşmek istiyorsa, bu tarz eylemelere, etkinliklere müdahale etmemeli. Maalesef eylemlere izin verilmemesinden, ‘Biz geçmişimizle yüzleşmeyeceğiz. Kayıp yakınlarına dair hiçbir şey yapmayacağız’ anlamını çıkartıyoruz” dedi.
“2013 yılında bir barış süreci başladı. Bu topraklara barışın gelebileceği, artık kardeş kanının akmayacağına dair bir inanç oluştu” diyen Ertak, şunları söyledi:
“Ne yazık ki kısa bir süre sonra son buldu. Barış sürecinde devlet, basında ve kamuoyunda Cumartesi Annelerine yönelik ciddi bir kamuoyu oluşturdu. Dönemin Başbakanı ailelerle görüştü. Toplumun kanayan yarasıyla yüzleşme çağrıları yapıldı.
Herkes yaşanılan hukuksuzluktan bir vicdan azabı duymaya başladı. Devletin geçmişle yüzleşmesi yönünde bir kamuoyu oluştu. O dönem Galatasaray Meydanı dolmuştu. Sürecin bozulmasıyla birlikte her alanda olduğu gibi Cumartesi Anneleri’nin eylemlerine yönelik de bir baskı oluştu. Meydanı kapatma, insanların taleplerini, isteklerini görmezden gelmeye yönelik bir politika oluşturuldu.”
‘DEVLET GEÇMİŞİYLE YÜZLEŞMEYECEK Mİ’
Devletin geçmişle yüzleşmekten kaçındığını söyleyen Ertak, “Devlet geçmişleriyle yüzleşmekten kaçındığı zaman, bu tür manzaralar ortaya çıkıyor. Devlet geçmişiyle yüzleşmek istiyorsa, bu tarz eylemelere, etkinliklere müdahale etmemeli. Maalesef eylemlere izin verilmemesinden, ‘Biz geçmişimizle yüzleşmeyeceğiz. Kayıp yakınlarına dair hiçbir şey yapmayacağız’ anlamını çıkartıyoruz. Türkiye ve Kürdistan’da kayıtlara faili meçhul olarak geçen 17 bin cinayet gerçekliği var. 17 bin faili meçhulü yok mu sayacağız, devlet bunların üzerine beton döküp yok mu sayacak? Geçmişiyle yüzleşmeyecek mi” diye sordu.
‘BU BİR ADALET SAVAŞIDIR’
Kayıp yakınlarının hayal dünyasında yaşamadıklarını dile getiren Ertak, şunları kaydetti:
“Kayıp yakınları hayal dünyasında yaşamıyor. Biz tekrar onlara kavuşamayacağımızı biliyoruz. Bu bir adalet savaşıdır. Hanife Yıldız annemiz bilmiyor mu çocuğunun katledildiğini, ona bir daha kavuşamayacağını? Fakat gerçeklik bu değildir, gerçeklik bu topraklarda adaletin tesis edilmesi, bir daha kimsenin böyle bir şey yaşamaması, adalet arayışıdır. Bu suçları işleyenlerin cezalandırılması ve bir daha kimsenin bu yol yönteme başvurmaması için bir mücadelesidir.
Toplumda bir dayanışma, bir hukuk mücadelesi verilseydi, bugün Emine Şenyaşar annemiz tek başına bir mücadele vermek zorunda kalmazdı. Bugün Emine annemizin mücadelesini sahiplenmezsek, yarın başka birileri adalet arayışına girecek. Bunun önüne geçmenin tek yolu, toplumun birleşmesidir.”
‘BABAM KAYBEDİLDİĞİNDE 6 YAŞINDAYDIM’
Devletin bütün baskılarına rağmen alanlardan vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Ertak, “Kaybetme politikası birçok devlet tarafından bugüne kadar yürütüldü. Demokrasi ve hukukun yetersiz olduğu her ülkede bu tarz olaylar yaşanıyor” diyerek şunları ifade etti:
“Hitler döneminde Almanya’da bu kayıplar yaşandı, Alman halkı bununla mücadele etti. Mücadele sonucunda payı olanlar tespit edildi, cezalandırıldı ve bir daha böyle bir olay yaşanmaması için gerekli önlemler alındı. Babam kaybedildiğinde 6 yaşındaydım, olayı hala hatırlamıyorum. Annemler, amcamlar babamı aradılar. Bu mücadele onlarla başladı, bizimle devam ediyor, bir sonuca varmazsa, bizden sonra gelen nesil adalet arayışına devam edecek.”
‘BİR AVUÇ BAŞLADIK’
1995’ten beri Cumartesi Anneleri’nin adalet aradığını ifade eden Ertak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ocak, Kırbayır, Tosun, Canan ailesinin başlattığı mücadele büyüdü. Bir avuç insanla başlayan mücadelemiz on binleri buldu. Uluslararası arenada bile mücadele ediyoruz. Etkinlikler ve eylemler asla son bulmaz, insanlar çaresiz değil. Bugün Cumartesi insanlarının sesinin kısılması, gerçeklerin engellenmesi üzerine yürütülen bir politika var. Fakat günümüz teknolojisinde bu mümkün değil. Cumartesi Annelerinin sosyal medya hesaplarından bilgi paylaşımı yapılıyor. Galatasaray Meydanı ve civarına ‘Beni bul anne’ isimli QR kodlar konuluyor, insanların hikayesi anlatılıyor. 95 yılında da insanlar defalarca gözaltına alındı, darp edildi, fakat mücadele bitmedi, hala devam ediyor. Bizler vazgeçmeyeceğiz. Adalet bizim için ekmek ve su kadar değerli.”
Ertak, kamuoyuna Cumartesi Anneleriyle dayanışma ve birlik çağrısında bulundu.
NE OLMUŞTU?
1990’lı yıllarda maden işçisi olan Mehmet Ertak (32), Şırnak’tan Rezuk mezrasına dönerken 19 Ağustos 1992’de gözaltına alındı ve bir daha kendisinden haber alınamadı. Şırnak Emniyet Müdürlüğü’nde çalışan JİTEM elamanı Murat İpek’in 1997 yılında, “Mehmet Ertak’ı Şırnak Emniyet Müdürü Necati Altuntaş ve Terörle Mücadele Şube Müdürü Mehmet Kaplan’ın emriyle öldürüp gömdük” ifadeleriyle cinayetin failinin kendi ekibi olduğunu doğrulasa da davaya ilişkin kimse yargılanmadı. Daha sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşınan dosyada, Türkiye mahkum edildi.(MA)
Cumartesi Anneleri'nin eylemi bu hafta da engellendi: Çok sayıda gözaltı