5 Haziran Katliamı: 'Suruç ve Ankara Katliamı davası gibi artık hakikatle yüzleşmenin konusudur'

5 Haziran Katliamı: 'Suruç ve Ankara Katliamı davası gibi artık hakikatle yüzleşmenin konusudur'
2015 yılında HDP’nin Diyarbakır’da düzenlediği mitinge yönelik IŞİD'in bombalı saldırısının üzerinden sekiz yıl geçti. Saldırının arka planı aydınlatılmadı. Avukat Özgür Erol, Diyarbakır saldırısı davasının hakikatle yüzleşmenin konusu olduğunu söyledi.

Rojhat ABİ


DİYARBAKIR - Diyarbakır’da Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 5 Haziran 2015'te gerçekleştirdiği seçim finali mitingine yönelik bombalı saldırının bugün sekizinci yıl dönümü. İstasyon Meydanında yapılan HDP mitingine yönelik bombalı saldırıda dört kişi ölmüş, yüzlerce insan yaralanmıştı.

Sekiz yıla rağmen devam eden davada bir ilerleme olmadı. Olayın faili sadece bir kişi ile sınırlı kaldı. Saldırının arka planı aydınlatılmadı.

Artı Gerçek’e konuşan 5 Haziran Davasının avukatlarından Özgür Erol, saldırı öncesi Diyarbakır’da yaşananları hatırlatarak, saldırının planlı bir şekilde yapıldığını söyledi. Erol, “Diyarbakır saldırısından önce Adana ve Mersin’deki HDP bürolarına bombalı birer paket gönderilmişti. Bu saldırılarda can kaybı gerçekleşmemişti. Sonra IŞİD sistematik olarak planlı bir şekilde saldırılarını gerçekleştirdi. Bir ay sonra Diyarbakır mitingine bombalı paket ile saldırı düzenledi. Burada çok daha büyük bir katliam hedefleniyordu” dedi.

DİYARBAKIR’I SURUÇ VE GAR KATLİAMI İZLEDİ

Diyarbakır’da hedeflenen tahribatı yakayalamadıkları için saldırıların devam ettiğini belirten Erol, “Bir sonraki katliam girişimi hemen 3 ay sonra, Suruç’ta gençlerin arasına canlı bomba ile girerek gerçekleştirildi, 33 kişi öldü. Bunun ardından hemen iki ay sonra bu sefer Ankara Garındaki barış mitingine iki canlı bomba ile saldırdı. Orada 103 can kaybı oldu. Yani bunlar sistematik ve birbirinin peşi sıra dizilmiş IŞİD eylemleriydi. Her birinde bilinçli bir şekilde aynı kitleyi hedef aldı. Türkiye’deki Kürtlerin ve sosyalistlerin, yani Irak ve Suriye saldırılarına karşı en duyarlı kesimi hedef aldı” diye konuştu.

avukat.jpeg
Özgür Erol

'ORHAN GÖNDER’İ LOBİYE ÇAĞIRIYORLAR'

Diyarbakır saldırısının ardından kolluk kuvvetleri tarafından o gün ve sonrasında gerçekleştirilen ihmallere de değinen Erol, şunları söyledi: “Saldırıyı gerçekleştirenlerin tamamı Adıyaman kökenli. Adıyaman’daki İslam Çay Ocağı etrafında organize olmuş, Adıyaman’dan Suriye’ye gitmiş, orada eğitim gördükten sonra parça parça Türkiye’ye dönmüş bir gruptur. Ve bu grubun tamamı istihbarat ve denetim gözetiminde. Çünkü en başından itibaren bizzat Diyarbakır katliamını gerçekleştiren Orhan Gönder’in ailesi, daha Orhan Adıyaman’da iken, çocuğu hakkında Adıyaman il emniyet şubesine şikâyet ediyorlar. Daha sonra Orhan gittikten sonra emniyete bilgi veriyorlar. Bununla da yetinmiyor o dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’na kadar çıkıp çocuğumu kurtarın diyor. Orhan Suriye’den her telefon açtığında emniyeti bilgilendiriyorlar. ‘Bakın çocuğum arıyor’ diyor. Yani o dönemden beri Orhan Gönder “Terör Nitelikli Kayıp Şahıs” olarak kayıtlara giriyor. Daha sonrasında 2015’te bu saldırıyı gerçekleştirmek için, Suriye’den Türkiye’ye giriyor. Geldiğinde bu şahıs direk Diyarbakır’a gelip iki gün boyunca otelde kalıyor. Bulunduğu otelde iki gün kalmasına ve bütün kayıtlarda “Terör Nitelikli Kayıp Şahıs” kaydı olduğu halde bir şey yapılmıyor. İlk gün otele polisler geliyor, fakat odaya çıkmak yerine Orhan Gönder’i lobiye çağırıyorlar. Orhan aşağı gelince polisler ‘senin askerlikle ilgili bir sorunun var. Bu senin askerlik sülüsün’ diyerek, sülüsünü verip gidiyorlar. Aslında Orhan Gönder orada denetlenmiş oldu. Odaya çıkmış olsaydılar, odası patlayıcı doluydu. Mitingde patlatacağı bombaları o otel odasında hazırlıyordu. Zaten ertesi gün mitingin yapılacağı alana gidip keşif yapıyor. Alanda bir çöp kutusuna patlayıcı yerleştiriyor, bir tane de seyyar satıcıların kullandıkları aracın altına yerleştiriyor. Bu patlayıcılar yerleştirildikten sonra alan polisler tarafından boşaltılıp aranıyor. Bomba köpekleri ile alan da bomba araması yapılıyor. Bunlar ne hikmetse tespit edilemiyor. Ve sonuçta patlamalar gerçekleşti.”

'İZLENEN İŞİD ÜYELERİ İLE TEMAS KURUYOR'

Orhan Gönder’in patlama sonrasında Diyarbakır’dan bir engel ile karşılaşmadan çıktığını ve Antep Emniyeti tarafından yakalandığını söyleyen Erol, “Ondan sonra Orhan’ın yakalanma süreci de Diyarbakır emniyetinden ziyade Antep Emniyeti’nin farkındalığı sayesinde gerçekleşti. Antep’te aynı davadan onunla birlikte ceza alan Mustafa İsmail onlarla temas kuruyor. Bu şahıslar Antep Emniyeti tarafından izlenen IŞİD üyeleri. Orhan Gönder bunlarla temas kurunca Antep Emniyeti burada bir tuhaflık olduğunu düşünerek takibini yapıyor ve o gece bu şahısların bulunduğu eve baskın yapılıyor. Orhan Gönder bu şahısların yanında olduğunu görüyorlar ve alıyorlar. Bunu yapmamış olsalar Orhan Gönder çıkıp gitmişti. Zira Diyarbakır’da rahatça çıkabilmişti. Dolayısıyla buradaki ihmaller zincirinin ucu bucağı yok” dedi.

'DOSYA’YA BİR YIL GİZLİLİK KARARI GETİRİLDİ'

Olay yaşandıktan sonra başlatılan hukuki sürece ve sonrasındaki gelişmelere ilişkin bilgi veren Erol, “Orhan Gönder sadece Diyarbakır’da MOBESE üzerinden kaldığı otelden alana girişine kadar bir takip yapılıyor. Davaya zaten ilk bir yıl gizlilik kararı getirilmişti. Bir yıl sonra dosyada gizlilik kaldırılınca, dava sonucunda iddianame düzenlendi. 4 kişi hakkında düzenlenen iddianame ile berber dosya Diyarbakır’dan Ankara’ya gönderildi. Dava şu an sonuçlanmış durumda. Ankara’da dava görüldü. Davanın bütün müşteki, mağdur aileleri Diyarbakır, çevre il ve ilçelerinden oldukları halde, Ankara’ya yönlendirildi. Ankara’da dosyanın takibi ile beraber dava ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile sonuçlandı. Sanıklardan üçüne ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Biri hakkında ise beraat kararı verildi. Dosyanın istinaf ve plan aşaması da bitmiş durumda” ifadelerini kullandı.

'HAKİKATLE YÜZLEŞME KONUSU'

İstasyon Meydanı’nda gerçekleştirilen bombalı saldırı ile ilgili davanın tüm yönüyle aydınlatılmadığını hatırlatan Erol, şunları söyledi: “Diyarbakır davası tıpkı Suruç davası gibi Ankara Gar katliamı davası gibi, o dönemde yaşanan pek çok olay gibi artık siyasi tarih arşivinin ve hakikatle yüzleşmenin konusudur. Hukuken birkaç şahsın ya da birkaç katilin almış olduğu ceza ile değerlendirilebilecek bir durum değildir.”

5 HAZİRAN SALDIRISI DAVA SÜRECİ

Diyarbakır’da 5 Haziran 2015 yılında HDP tarafından düzenlenen seçim mitingine IŞİD tarafından bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda beş kişi öldü, 400’den fazla insan ise yaralandı. Saldırı ile ilgili iddianame olaydan 11 ay sonra, Nisan 2016’da hazırlandı. Patlama ile ilgili 5 sanık “Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs”, “Nitelikli Öldürme” ve “Tehlikeli Maddeleri İzinsiz Olarak Bulundurma ve El Değiştirme” suçlarından yargılamaya başlandı. Güvenlik gerekçesi ile Ankara’ya sevk edilen davanın duruşması Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Davada saldırıyı gerçekleştiren Orhan Gönder ile Mustafa Kılınç, İsmail Korkmaz ve Burhan Gök yargılandı. 27 Nisan 2020’de Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davda karar verildi. Karara göre sanıklardan Burhan Gök hakkında yeterli delil bulunamadığı gerekçesi ile beraatine karar verildi. Orhan Gönder, Mustafa Kılınç ve İsmail Korkmaz hakkında ise 4 kez ağırlaştırılmış müebbet ile çeşitli oranlarda hapis cezaları verildi. Davanın arka planı aydınlatılmadı.

Öne Çıkanlar