Adana'da yeraltı suyu tehlikesi: 'Korozyona uğrayan binalar depremle yıkılabilir'
Adana'da yeraltı su seviyesinin yükselmesi binaların temellerinde çürümeye neden oluyor. Bu durum olası bir depremde tehlike yaratıyor. Artı Gerçek’e konuşan uzmanlar, binalarda yalıtım yapılması ve gerekli önlemlerin alınması gerektiğini vurguladı.
ADANA - Adana'da içme suyu ihtiyacı 2003 yılına kadar kuyu sularıyla karşılandı. 2003 yılında Çatalan İçme Suyu Tesisi'nin açılmasıyla su kuyuları kapatıldı. Su kuyularının kullanılmaması ve Seyhan Nehri üzerinde regülatör köprüyle su tutulması ise Seyhan ve Yüreğir ilçelerinde yeraltı suyu seviyesinin yükselmesine neden oldu. Yapılan ölçümlerde yeraltı su seviyesinin yükseldiği tespit edildi. Yeraltı suyunun yükselmesiyle binaların zemin katlarını su bastı. Binaların demirlerinin çürümesi de olası bir depremde yıkılma tehlikesini artırdı.
BAKİ: NEHİR YATAĞININ DERİNLEŞTİRİLMESİ GEREKİYOR
Artı Gerçek’e konuşan Jeofizik Mühendisleri Odası Onur Kurulu Üyesi Melih Baki, Çatalan İçme Suyu Tesisi öncesi su kuyularından günde yaklaşık 3 milyon metreküp su çekildiğini hatırlattı. O zaman yaptıkları ölçümlerde yeraltı su seviyesinin 7 ila 11 metre derinlikte olduğunu belirten Baki "Seyhan Nehri'nde regülatör köprüde su tutulmasıyla yeraltı suyu seviyesinde 2.5- 3 metre yükselme olacağını belediyelere söyledik. Nehir yatağının derinleştirilmesi gerektiğini tekrar tekrar söyledik ama bunu yapmadılar. 2017 yılında yeraltı su seviyesinde yükselme 1.7-2.4 metreye ulaştı. En son sekiz ay önce yapılan ölçümlerde 2 ila 3 metreye kadar yükseldiğini gördük” dedi.
'BİNALARIN BODRUM KATLARINDA DEMİRLER ÇÜRÜDÜ'
Yeraltı su seviyesinin yükselmesiyle kendilerine başvuran 269 binada inceleme yaptığını belirten Baki, şu bilgileri paylaştı:
"Yeraltı su seviyesinin yükselmesiyle binaların bordum katlarından su çıkmaya başladı. 269 binada yaptığımız incelemelerde, bodrum katlarında sudan dolayı demirlerde çürüme olduğunu tespit ettik. Su nedeniyle binaların temelleri korozyona uğramıştı, demirler çürümüştü. İlgili belediyelere konuyu defalarca illettik. Bodrum katları olan binaların temellerinin çürüdüğünü anlattık. Öneriler sunduk. 6 Şubat depremi kentimize çok uzak mesafede yaşandı. 6 Şubat depremi Adana’da olsaydı Adana diye bir şey kalmazdı. Çünkü yeraltı su seviyesinin yükselmesiyle zeminde sıvılaşma oluyor. Haliyle depreme dayanıksız bir hale geliyor. Bir deprem olması durumunda sıvı zeminde hasar daha fazla olacaktır."
ÇAK: KOROZYONA UĞRAYAN BİNALAR DEPREM AÇISINDAN RİSKLİ
İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Hıdır Çak ise 6 Şubat depremlerinin ardından Adana'daki binaların neredeyse tamamının incelendiğini hatırlattı.
Çak, "Çalışmalarda en fazla görülen olumsuzluklardan biri bodrum katların çok fazla suya maruz kalmasıydı. Özellikle 1960 ile 2000 yılları arasında yapılan 40 yıllık binalarımızın çoğunda su yalıtımının olmadığını gördük. Su alan binalarda kabuklanmaların arttığını, donatının suya maruz kaldığı ve korozyona uğradığını tespit ettik. Burada korozyona uğrayan kolonların kesitlerinde azalmalar meydana geldiğini gördük. Bunun deprem açısından ciddi bir risk teşkil ettiğini de bu çalışmalar sırasında fark ettik" diye konuştu.
HANGİ ÖNLEMLER ALINMALI?
Çak, alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı: "Bodrum katlardaki korozyonlu bölgelerin kanıtlarının sıyrılması, sıva ve pas payı dediğimiz o bölgelerde donatının temizlenmesi, donatı üzerindeki korozyonun alınması, daha sonra solüsyonlarla temizlendikten sonra eğer bir ciddi bir kesit azalışı varsa oraya müdahale edilmesi gerekli. Kesit azalışı yoksa dahi korozyonun devam etmemesi adına o bölgede yeniden yalıtım yapılarak, suya maruz bırakmayacak şekilde binanın dışarıdan yalıtımla korunması gerekmektedir. Çünkü su yalıtım yöntemlerimizde özellikle hem sürme esaslı hem diğer yöntemlerden birkaçını uyguladığımız zaman binamızın suyla olan temasını kesmiş oluruz."
'KOROZYONA UĞRAYAN BİNALAR DEPREMDE YIKILABİLİR'
Korozyona uğrayan binaların depremde yıkılabileceğini anlatan Çak, şu uyarılarda bulundu:
"Kolonlarda çok ciddi bir kesit azalışı varsa, mesela korozyonla beraber, paslanmayla beraber 16'lık demir kumpasla tekrar ölçüldüğünde 8 ya da 6 milime kadar bir düşme görmüşsek, donatının kopma aşamasına geldiği için donatı büyük oranda özelliğini kaybetmiş olacaktır. Kesit zayıflamasına maruz kaldığı için bu tür bir durumda kendiliğinden yıkılma çok görmesek bile deprem sırasında deprem kuvvetleri altında yapısal elemanlar zayıflıyor, dolayısıyla performansının çok altında bir seviyede kalmasından dolayı da yıkılmaya neden olabiliyor. Ama kendi ağırlığında depremsiz durumda yıkılmaya çok fazla rastlamıyoruz." (Artı Gerçek)