Antakya’da üçüncü gün: Kimse ölü sayısını tahmin edemez

Yıkılan Antakya'da sağ kurtulanlar çocukları ve yaşlıları kent dışına çıkarmanın çabası içinde. Enkaz yığınları her yerde ve depremi yaşayanların dediği gibi kimse ölü sayısını tahmin edemez. Kalanların en sık sorduğu soru da şu: Neden ilk gün gelmediler?

Osman ÇAKLI


HATAY - Pazarcık ve Elbistan merkezli depremin büyük hasar verdiği Antakya'da yıkımın kentin her noktasında.. Depremden sağ kurtulanlarsa çocuklarını, yaşlıları ve kadınları şehir dışına, akrabalarının yanına gönderme derdinde. Antakya Şehirlerarası Otobüs Terminali’nde yüzlerce insan, afet bölgesini terk edebileceği otobüslerin yolunu gözlüyor. Kentin içinde ise ambulans seslerinin duyulmadığı sokak, cenaze arabalarının geçmediği cadde neredeyse yok. 'Terk edilmiş şehir' izlenimi yaratan Antakya’da pek çok yıkılmış binanın başında kimse yok. Enkazdan sağ kurtulan afetzedeler ilk olarak su ve ekmek talep ediyor.

‘NEDEN İLK GÜN GELMEDİLER?’

Enkazdan canlı çıkabilenlerin yolunu tuttuğu ilk adres otobüs terminali ... 65 yaşındaki Ali Ülker, doğma büyüme Antakyalı. Ailesinin büyük bir bölümü de bu kentte yaşayan Ülker, enkazdan felçli eşini sırtına alarak kurtulduğunu anlatırken göz yaşlarına hakim olamıyor. Otobüs terminalinde, oğlunu bekleyen Ülker, yakınlarının vefat ettiğini ama kimseye ulaşamadığını söylüyor. Ülker de, pek çok Antakyalı gibi aynı soruyu soruyor: “İlk gün neden gelmediler?”

Ülker, kendi evlerinin de yıkıldığını bir süreliğine oğlunun yanına gideceğini söylüyor. Ardından da memleketi Antakya’ya geri dönecek. Devletin yeni ev vermemesi halinde sokakta yaşayacağını belirten Ülker, “Memleketimi nereye bırakayım? Hani ‘Tayyip baba’ hani diğer siyasi partiler? Neden kimse gelmiyor?” diyerek tepkisini ifade ediyor.

‘TORUNLARIMI KARABÜK’E GÖNDERİP KENDİM ÇALIŞMALARA KATILACAĞIM’

Otogarda bekleyenler arasındaki bir diğer isim Ahmet Yıldız.

Gelini ve üç torununu Karabük’teki yakınlarının yanına göndermeye çalışan Yıldız, kendisinin Antakya’da kalarak enkaz çalışmalarına yardımcı olacağını söylüyor. Yıldız, Antakya merkezin tamamen yıkıldığını sözlerine ekleyerek şöyle devam ediyor:

“Ölü sayısını kimse tahmin edemez. Depremin olduğu ilk gün buradan bilgi gitmedi. Durumun ciddiyetinin farkına varılamadı. Enkaz altında çok yakınım var. Hiçbir şey yapamıyorum. Tek düşüncem enkaz altındakiler. Yardımlar bugün çoğaldı. Şehir içi komple enkaz. Diğer yerlerde durum ne bilmiyorum ama Hatay çok kötü.”

Ağlayanlar, ne yapacağını bilemeyenlerle dolu Antakya. Şehir dışından Antakya’ya taşınan iş makineleri ise çalışmak için talimat gelmesini bekliyor. Kimi enkazlarda hayatta olan insanlar olması nedeniyle iş makineleri can kaybı yaratmaması adına çalıştırılmıyor.

İnternetin ve şebekenin çekmediği Antakya’da iletişim kurmak oldukça güç.

YIKILAN BİNADAN DIŞARI DÜŞEREK KURTULDU

Girmeye çalıştığımız her sokakta trafik alabildiğine yoğun. Yıkılan yalnızca konutlar değil, hastaneler, okullar ve diğer devlet kurumları da dümdüz olmuş. Narlıca bölgesinde bulunan TOBB Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin yurdu da yıkılan binalar arasında. Mustafa Ezer, deprem anında binadan dışarı düşerek hayatta kalabilmiş.

Yol kenarında karşılaştığımız 17 yaşındaki Ezer'in korkusu yüzünden okunuyor... Üç gündür tek başına, pijamalarıyla sokakta geziyor. Ailesiyle iletişim kurmak için yanındaki telefonunu kısa süre şarj ettikten sonra ağabeyine ancak ulaşabilmiş. Ağabeyinin gelmesiyle afet bölgesinden ayrılabilmiş. Geride kalan arkadaşlarının hayatta olup olmadığını, hayattalarsa da durumlarını ise bilmiyor.

İNSANLAR VE ENKAZ YIĞINLARI KENDİ HALİNDE

Temel insanı ihtiyaçların karşılanmasında yetersizliklerin sürdüğü Antakya’da enkaz kaldırma çalışmaları ikinci günde yoğunlaşmaya başlamış. Ancak organizasyon eksikliği her yerde fark ediliyor. İnsanların pek çoğu kendi halinde, keza enkazlar da aynı durumda. Kimi enkazların yanında kimse yokken kimilerinin üstünde 10 kişilik ekipler çalışıyor. Ve enkazların kaldırılması daha çok zaman alacak gibi görünüyor.

Öne Çıkanlar