Avrupa kimin safında?

Avrupa kimin safında?
'Zaten hiç demokrasi için bastırmadıklarını, hep siyasi, askeri ve mali çıkarlarını ön planda tuttuklarını, bu yüzden Erdoğan’ın siyasi ömrünü uzattıklarını bilmiyor muyuz?'

Can DÜNDAR


ARTI GERÇEK -  Haberi DW verdi: Avrupa’nın altı düşünce kuruluşu Türkiye-AB ilişkileri konusunda ortak bir rapor hazırladı. Raporu özetlemeden önce şunu söylemeliyim:

Trump, Erdoğan’ı anladı. Putin, Erdoğan’ı çözdü. Avrupa ise, 20 yıldır Erdoğan’ı anlayamadığı için hata üzerine hata yapıyor. Önce onu, Avrupalı olmak isteyen bir "Müslüman Demokrat Parti" lideri sandılar. Siyasal İslam gömleğini çıkardığına gerçekten inandılar. Öyle olmadığını anladıklarında mülteci akını başlamıştı; bu kez de Erdoğan’ın şantajlarına boyun eğmeğe mecbur kaldılar.

Şimdi AB dosyasını kapatan, Yunanistan’la, Kıbrıs’la, Fransa’yla çatışan Türkiye ile ne yapacaklarını düşünüyorlar kara kara…

Bahsettiğim rapor özetle diyor ki: "Bugüne kadarki Türkiye stratejimiz çöktü. Bize yeni bir yaklaşım lazım…" Rapora göre AB’nin, bugüne kadar Türkiye’ye demokrasi, hukuk devleti, insan hakları için uyguladığı baskı olumlu sonuç vermediği gibi, ilişkileri daha da kötüleştirmiş. Oysa bizim cepheden görünen tam tersi: AB kendi çıkarları uğruna, demokrasiyi, hukuk devletini, insan haklarını feda etti. Baskı yapmak şöyle dursun, mültecileri göndermesin diye Erdoğan’ın otoriter rejimine boyun eğdi.

Rapor diyor ki: "Gümrük Birliği müzakereleri için demokraside iyileşmeyi şart koştuk; kaybedecek bir şeyi kalmayan Ankara da gerilim politikalarına yöneldi."

Bu da inandırıcı bir tespit değil; çünkü dışarda gerilim politikası, Erdoğan’ın iç politikada kullandığı elverişli bir enstrüman… Gerilimi düşürmek çıkarına değil.

Şimdi Avrupalılar, "Yaptırım kozunu saklı tutarak Türkiye ile pozitif gündemle işbirliği yapalım" diyorlarmış. Erdoğan, saldırgan siyasetinden vazgeçerse Gümrük Birliği’nde modernizasyon ve ticaret kapılarını açacaklarmış. "Avrupa’nın ekonomik çıkarına olan bu durum, Ankara’ya da ödül sayılabilir"miş. "Demokratikleşme beklentilerini üyelik müzakerelerinden ayrı tutmakta yarar var"mış.

Yani özünde, "Demokrasi diye bastırıp durmayalım, ekonomik çıkarları öne alalım" diyorlar.

Zaten hiç demokrasi için bastırmadıklarını, hep siyasi, askeri ve mali çıkarlarını ön planda tuttuklarını, bu yüzden Erdoğan’ın siyasi ömrünü uzattıklarını bilmiyor muyuz?

Ne zaman anlayacaklar ki,

1)Türkiye Erdoğan’dan ibaret değildir,

2)"Öteki Türkiye", Avrupalıların "Batı değerleri" saydıkları ilkeler için ölümüne mücadele vermektedir ve

3) bu mücadeleyi yürütenler, Avrupa sermaye sınıfının Erdoğan’ın safında olduğunu çok iyi görmektedir.

 

Öne Çıkanlar