Avukat Eren Keskin: Cinsel işkence yoğun uygulanan bir yöntem

Ekrem İmamoğlu protestoları ile gözaltında cinsel taciz yeniden gündemde. Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu'nun kurucusu Avukat Eren Keskin, 'Cinsel işkence yoğun uygulanan bir yöntem' dedi.

Avukat Eren Keskin: Cinsel işkence yoğun uygulanan bir yöntem

Ferid DEMİREL

CHP Eski Milletvekili Aykut Erdoğdu 27 Mart 2025 tarihinde resmi X hesabı üzerinden yayınladığı bir belge ile, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanmasının protesto edildiği gösteriler sırasında, gözaltına alınan bir kadının cinsel tacize uğradığını ifade etti.

Erdoğdu’nun yayınlamış olduğu belgede, kadının, gözaltına alındığı esnada bir erkek polis tarafından cinsel tacize uğradığını iddia ettiği yazılıyor.

Dile getirilen bu iddia, gözleri bir kez daha gözaltında yaşanan cinsel taciz ve cinsel işkence vakalarına çevirdi. 1990’lı yıllarda özellikle Kürt illerinde Kürt kadınlarına yönelik taciz ve tecavüz vakaları yoğun bir şekilde gündeme gelmişti.

Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu’nun verilerine göre, 1997 yılından günümüze kadar 2000 kadın, çocuk ve trans kadın başvurarak gözaltında cinsel tacize veya tecavüze uğradığını, darp edildiğini, çıplak aramaya maruz bırakıldığını, sinkaflı küfür edildiğini ve tıbbi işkence yapıldığını belirtmiş. Büro’nun 2024 raporuna göre ise 55 kişi kendilerine aynı sebeplerle başvurmuş.

Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu 1997 yılında kuruldu. O günden bu yana, gözaltında, ev baskınlarında, köy baskınlarında ya da sokak gösterilerinde cinsel işkence, cinsel taciz, tecavüze maruz kalan kadın ve trans kadınlara ücretsiz hukuki yardım veriyor. Belli aralıklarla raporlar yayınlıyor.

2024 YILI İÇERİSİNDE 55 BAŞVURU

Büro’ya 2024 yılı içerisinde 20 darp, 22 cinsel taciz, 12 çıplak arama, 9 sinkaflı küfür, 9 tıbbi işkence, 1 de tecavüz vakası başvurusu olmuş.

Bu kadınlardan 37 tanesi Kürt, 15 tanesi Türk, 1’i Iraklı Arap, 1’i Faslı, 1’i Sudanlı olmak üzere 3 tanesi de sığınmacı.

İnsan hakları kuruluşlarının yaptığı tanımlamaya göre cinsel taciz ve tecavüz, elle, sözle, herhangi bir cisimle yapılabilir. Ayrıca çıplak arama da bir cinsel taciz yöntemi olarak kabul ediliyor.

AVUKAT EREN KESKİN: BU AÇIK BİR CİNSEL TACİZ

Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu kurucusu Avukat Eren Keskin, CHP’li Aykut Erdoğdu’nun gündeme getirdiği taciz olayına ilişkin olarak, “Bu açık bir cinsel taciz, cinsel işkence. O nedenle tabii ki ispatlanması çok zor ama bu konuda beyanda bulunanların çoğalması, hak bilincinin gelişmesi, bu tür yöntemlerin kullanmasına engel olacaktır. O nedenle bu işkenceyi yaşayan tüm kadınların, trans kadınların yaşadıkları cinsel işkenceyi açıklamaları gerekiyor” dedi.

Avukat Keskin, cinsel işkencenin çok yoğun uygulanan bir işkence yöntemi olduğunu belirterek Türkiye’de kadınların gözaltında uğradıkları cinsel taciz ve tecavüzü anlatmakta zorlandıklarını söyledi: “Özellikle toplu gözaltılarda, son yıllarda çok yaşanan bir yöntem. Türkiye feodal ve erkek egemen değer yargıları olan bir toplum olması dolayısıyla, kadınlar gözaltı sırasında yaşadıkları cinsel taciz ve tecavüzü anlatmakta zorlanıyorlar. Yalnız kalıyorlar, Bunu açıkladığında korkuyor, utanıyor. O nedenle de bu konuda hak arama bilincinin geliştiği, yani siyasi nedenle gözaltına alınan kadınlar, daha tabii kolay, açık.”

Kadınlara yapılan işkence ve cinsel tacizin belgelenmesinin zor olduğunu ifade eden Keskin, kadınların cinsel işkence ve tecavüzü geç açıkladıklarını belirtti:

“Çünkü kadınlar geç açıklıyorlar yaşadıkları cinsel işkenceyi ve cinsel işkencenin kanıtları da ortadan kalkmış oluyor. Örneğin fiili bir cinsel işkenceye maruz kaldıysa kadın, fiziki olarak maruz kaldıysa, bunun izleri çok kısa bir sürede ortadan kalkıyor ya da örneğin kadın yıkandıysa bu olaydan sonra, herhangi bir DNA örneği varsa da vücudunda, bunlar çok çabuk ortadan kalkmış oluyor.”

“İŞKENCENİN BELGELENMESİNDE SADECE ADLİ TIP ESAS ALINIYOR”

Yargı makamları, işkence ve cinsel işkencenin belgelenmesinde sadece Adli Tıp Kurumu’nun raporlarını esas alıyorlar. Keskin bu konuya dair olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 1990’lı yıllarda Mardin'de gözaltında tecavüze maruz kalan Şükran Aydın davasında verdiği kararı hatırlattı: “Kararda mahkeme, işkencenin bağımsız bir hekim tarafından belgelenmemiş olması nedeniyle Türkiye'yi mahkum etti. Yani bağımsız hekim raporlarının, hastane raporlarının da delil olarak kabul edilmesi gerekiyor. Oysaki savcılık ve mahkemeler, mutlaka adli tıpa sevk ediyorlar. Oysa adli tıbbi resmi bilirkişilik kurumu yani, adli tıp devlet kuruluşu. Bir devlet biriminin yaptığı işkenceyi başka bir devlet kurumunun raporlaması gerekiyor.”