AYM 5 Ekim’de Can Atalay kararını verecek: Hukukçular ihlal kararı bekliyor
Ezgi YILDIZ
İSTANBUL – Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı eylemleriyle ilgili davada, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın cezasını onamasının ardından avukatı Deniz Özen ve Can’ın Arkadaşları/Meslektaşları İnisiyatifi’nden Avukat Kemal Aytaç 5 Ekim’de Anayasa Mahkemesi’nden (AYM) çıkacak olası kararlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
AYM’nin daha önce Atalay ile benzer şekilde cezaevindeyken milletvekili seçilen; Ömer Faruk Gergerlioğlu, Enis Berberoğlu, Leyla Güven, Mustafa Balbay ve Ahmet Şık hakkında verdiği ihlal kararlarını hatırlatarak başlayan hukukçular Aytaç ve Özen, Perşembe günü çıkacak karardan umutlu olduklarını ifade ettiler.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesine yönelik yaptıkları açıklamaları da değerlendiren Aytaç ve Özen bu açıklamaları ise ‘hukuka aykırı’ olarak yorumladılar.
DENİZ ÖZEN: AYM, GENEL KURUL’A SEVK ETMEDEN ‘İHLAL’ KARARI VERMELİ
Avukat Deniz Özen, Can Atalay hakkında düzenlenen dosyanın AYM’nin ikinci bölümü tarafından değerlendirmeye alındığını belirterek başladığı konuşmasında 5 Ekim’de açıklanacak olan karara yönelik “Olağan koşullarda ikici bölüm doğrudan karar verebilir fakat karar için AYM Genel Kurulu’na da sevk edilebilir” dedi. Özen daha önce milletvekiliyken dava açılmış ya da cezaevindeyken tutuklanmış kişiler hakkında verilen kararları hatırlatarak, “Ne yazık ki ilk defa yaşanmıyor bu durum. Daha önce benzer durumlarda AYM’ye yapılan başvurularda kişiler hakkında yine AYM ‘ihlal’ kararları verdi. Bu nedenle AYM kararlarında yerleşik bir içtihat oluşturmuş durumda. Bu yüzden de AYM ikinci bölümünün dosyayı Genel Kurul’a sevk etmeden 5 Ekim’de doğrudan bir ihlal kararı vermesi gerektiğini düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.
AYTAÇ: AYM KARARINDAN UMUTLUYUM
Can’ın Arkadaşları/Meslektaşları İnisiyatifi’nden Kemal Aytaç ise Yargıtay’ın Atalay kararını “5 Ekim’de Can Atalay’ın AYM’ye yaptığı hak ihlali başvurusunun görüşüleceği herkes tarafından bilinmekteyken Yargıtay’ın alelacele bir onama kararı vermesi aslında anlaşılır. Zaten amaç cezayı onayarak AYM’yi boşa düşürmektir” sözleriyle değerlendirdi.
Avukat Aytaç da AYM’nin benzer konularda verdiği kararlar çok açık olduğunu ifade ederek, “AYM’nin farklı bir karar çıkmasını beklemiyoruz. Bir Milletvekilinin tutukluluğunun olduğu dosyanın vekillik süresince durdurulması gerekiyor. Dolayısıyla Atalay’ın başvuru zamanına baktığımızda tutuklu olduğunu görüyoruz. AYM bu durumu göz önünde bulundurarak karar vermesi gerekiyor. Hukuk usulü olarak böyle Atalay’a özel karar çıkarılmalı demiyoruz, işleyiş bu” dedi.
Avukat Kemal Aytaç, 5 Ekim’de AYM’den ihlal kararı çıkacağını düşündüğünü söyleyerek, “Kişisel görüşüm öncelikli yapılması gereken Can Atalay’ın hukuka aykırı tutukluğunun sona erdirmesi ve Atalay’ın serbest bırakılması. Kararın AYM Genel Kurulu’na taşınması ise ek süre demek. AYM’nin kararının Yargıtay’ın verdiği karar dışında olacağını düşünüyorum. 5 Ekim’de bu kararın çıkacağını düşünüyorum ben AYM kararından umutluyum. Mesele bir kişinin milletvekili olarak Meclis’e gelmesi değildir bu ülkedeki demokrasi ve özgürlük mücadelesidir. Dolayısıyla hepimizi ilgilendirir. Bu sebepten ‘herkes için adalet ve Can Atalay için özgürlük’ diyoruz” ifadelerini kullandı.
HUKUKÇULAR, BAKAN TUNÇ’UN ATALAY YORUMUNU DEĞERLENDİRDİ
Avukatlar Kemal Aytaç ve Deniz Özen, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un geçtiğimiz günlerde yaptığı “Anayasamızın 84’üncü maddesinde düzenlenmiş, 84’üncü maddede kesin hükmün Genel Kurul’da okunmasıyla birlikte milletvekilliği düşüyor. Tüm bu süreçleri hep beraber takip edeceğiz” yönündeki açıklamalarına da değinerek, eleştirilerde bulundular.
Avukat Özen, Bakan Tunç’un sözlerini ‘talihsiz açıklamalar’ olarak değerlendirerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Adalet Bakanı geçmişte de hatalı hukuki değerlendirmeler yaptı. Bunlara bir yenisini daha ekledi. Kesinleşmiş hüküm bulunduktan sonra milletvekilliğinin düşmesi için Meclis genel Kurulu’nda bu kararın okunması gerekir, doğrudur. Fakat, Adalet Bakanı yürütme organının bir parçasıdır. Meclis Genel Kurulu’nda bu kararın okunması yasama organına ilişkin bir meselidir. Çok sayıda örneğini gördüğümüz Meclis’te oturmuş bir teamül var. Bu tür kararların okunması Milletvekilliği döneminin bitmesinden sonraya bırakılır. İstisnaları oldu elbette. Fakat bu istisnalarda (Berberoğlu ve Gergerlioğlu kararlarına atıfta bulunarak) bile milletvekillikleri düşürülmüş olmasına rağmen devam eden bir AYM süreci vardı ve ihlal kararı verildikten sonra tekrar vekilliklerini geri kazandılar. Dolayısıyla AYM süreci sona ermeden Atalay hakkındaki hükmün Meclis’te okunması ve vekilliğinin düşürülmesi hukuka aykırı olacaktır, AYM sürecinin sonuçlanmasını beklenmelidir. Bu hususta Meclis başkanı olarak da bu sorumluluk Numan Kurtuluş’a aittir.”
Avukat Kemal Aytaç ise şunları söyledi:
“Bakanlık adeta Yargıtay, AYM yerine geçerek, Can Atalay’a ilişkin Meclis’te kararı okuyarak hemen vekilliğini düşürülmesini ele almak istiyor. Amaç ise AYM’nin görüşmelerine etki etmek. Buradaki en büyük sınav ise AYM’nin. Çünkü yapacakları sınırlı”
NE OLMUŞTU?
Anayasanın 83’üncü Maddesi Milletvekilli yasama dokunulmazlığına dair hükümleri içeriyor. 83’üncü maddeye göre; “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili, Meclis kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.”
Ancak 14’üncü maddede ise seçilmiş olan vekilin soruşturmasına seçimden önce başlanılmış olma şartıyla "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz" ifadeleri yer alıyor. Fakat hukukçular bu maddenin yasanın öngörülebilirlik ilkesine aykırı olduğunu ifade ediyor.
AYM ve Yargıtay’ın daha önceki tutuklu vekil kararlarında 83’üncü maddenin bağlayıcılığı:
AYM, 4 Temmuz 2022'de Afrin’e yönelik operasyonu eleştiren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in tutukluyken milletvekili seçilmesiyle hakkında verilen tahliye kararı sonrası, yapılan itirazla yeniden tutuklanmasında ihlal kararı vermişti. Anayasa’nın dokunulmazlığı düzenleyen 83’üncü maddesine dayanarak, “ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasa’nın 14’üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır” demiş, milletvekilinin tutuklanmasının bu madde ile bağdaşmadığı kararını vermişti.
AYM, CHP’li Enis Berberoğlu kararında ise yine 83’üncü maddeye dayanarak Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin MİT tırları davasından aldığı 5 yıl 10 aylık hapis cezasını onamasına ilişkin yargı kararı kesinleştiği gerekçesiyle milletvekilliği sona erdirilmesini hakkındaki kararı "hak ihlali" olarak değerlendirip kararın gerekçesini Resmi Gazete'de yayımlamıştı.
TİP Milletvekili Ahmet Şık’ın Cumhuriyet davasında Yargıtay Ceza Genel Kurulu, "terör örgütüne üye olma" suçunu işlediği gerekçesiyle hapis cezası verilen Şık'ın milletvekili seçilmesi nedeniyle anayasanın 83. maddesinde yer alan yasama dokunulmazlığı hakkını kazandığına vurgu yapmıştı.
AYM, CHP’li Mustafa Balbay’ın Ergenekon davasında hükumeti ve meclisi ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlamasıyla yargılandığı davada ise yine 83’üncü maddeye dayanarak gerekçeli kararla tahliyesine karar vermiş kararı Resmi Gazete’de yayımlamıştı.
Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun milletvekilliği, hakkındaki kesinleşmiş yargı kararı gerekçe gösterilerek düşürülmüştü. AYM, "terör örgütü propagandası yapma" suçlamasıyla 2 yıl 6 ay hapis cezası kesinleşen Gergerlioğlu'nun bireysel başvurusunu "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı" ile "kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı"nın ihlal edildiğine hükmetti. Gergerlioğlu, vekilliğe geri döndü.