Ayşe Ateş, eşinin sözlerini açıkladı: 'Ulvi Yönter ve Semih Yalçın öldürülmem için talimat vermiş'
Seda Taşkın
ANKARA- Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanıklı davanın dördüncü celsesi başladı.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, taraf avukatları, müşteki Ayşe Ateş, Sinan Ateş'in annesi Saniye Ateş, kardeşleri ve yakınları katıldı. Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, CHP Genel Başkan Yardımcıları Murat Bakan ve Meryem Gül Çiftci Binici de duruşmayı takip ediyor.
Pazartesi günü başlayan duruşmada dün itibarıyla sanık savunmaları tamamlandı, ardından avukatların beyanlarına geçildi. Dünkü celsede 19 sanık avukatının beyanı dinlenirken, bugünkü duruşmada avukat beyanlarının alınmasına devam edildi. Sonrasında ise müşteki Ayşe Ateş ve Sinan Ateş'in ablası Selma Ateş konuştu.
SANIK ÇEP'E UYARI
Mahkeme başkanı, dünkü duruşmada sanıklardan Doğukan Çep'in tuvalet ihtiyacı için salondan çıkarıldığı sırada müştekilerin bulunduğu tarafta oturan izleyicilere dönerek tehdit anlamına gelecek şekilde başını salladığının üye hakim tarafından görüldüğünü ve kendisine durumun aktarıldığını bildirerek, Çep'i uyardı.
Mahkeme başkanının, "Doğukan anladın mı?" diye sorduğu Çep, konuşmak için söz istedi ancak buna izin verilmedi.
SANIK AVUKATLARI SUÇLAMALARI REDDETTİ
Duruşma tasarlayarak, kasten öldürmeye yardım suçlamasıyla yargılanan, Doğukan Çep’in kaldığı oteli ayarladığı iddia edilen Alper Atay’ın avukatının savunmasıyla başladı. Müvekkilinin olaya dahil olmadığını belirten Avukat Engin Çelebi, müvekkilinin yılbaşı gecesini Doğukan’ın bulunduğu otelde geçirdiğini ve sonra hayatına olağan biçimde devam ettiğini anlattı.
Sinan Ateş’in adres bilgilerini iletmekle suçlanan eski cinayet büro amiri, tutuklu sanık Mustafa Ensar Aykal’ın avukatı Aziz Bingöl, tüm iddiaları reddetti ve müvekkilinin cinayete ilişkin hiçbir eylemi olmadığını, görevde olduğu dönemde cinayetin açıklığa kavuşması için elinden geleni yaptığını söyledi.
Ergenekon davasını hatırlatan Bingöl, “Noldu, hepsi kumpas davasına döndü. Hakimleri ceza aldı. Zekeriya Öz firar. Bu iddianamenin de bu amaçla hazırlandığını düşünüyoruz. Hangi haberin önceden yapıldığını, hangi evrakın sonradan dosyaya girdiğini biliyoruz” ifadelerini kullandı. Bingöl, “Gerçek suçlu var ise onun yerine başka birini cezalandırmaktan korkmuyor musunuz?” Diye sorarak savunmasını sonlandırdı.
OĞLUM DEDİ Kİ, ‘ANA BENİM İPİMİ ÇEKTİLER, BANA SUİKAST DÜZENLEYECEKLER’
Avukat savunmalarının ardından müşteki ifadelerinin alınmasına başlandı. Salık durumu sebebiyle ilk sözü alan Sinan Ateş’in annesi Saniye Ateş şöyle konuştu:
“18 aydır bugünü bekliyorum. Ben yaşayan bir ölüyüm. Benim oğlum bana dedi ki, “Ana bana suikast düzenleyecekler, benim ipimi çektiler.” Bizim gizlimiz saklımız yoktu. Bir gün beni ziyarete geldi. Sordum ne oldu diye “benim ipimi çektiler” dedi. Benim oğlum İsmet Büyükataman’ın 12 yıl danışmanlığını yaptı. “Belki izin vermezler” dedi. Benim oğlum dünyanın en iyi insanıydı. “Babam duymasın, kalbi var babamın” dedi. Benim eşimin damarları parçalandı. Ben ne kadar dayanabilirim bilmiyorum. Avukatlar diyor ki buradakilerin çocukları onları göremiyormuş. Benim torunlarım hiç göremeyecek babasını. Fizanda olaydı benim oğlumu göreydi torunlarım.”
‘SENİN KANIN BENİM ELİMDE DEĞİL, SEMİH YALÇIN, İZZET ULVİ YÖNTER’E SORACAKSIN’
Mersin’deki Çağrı Ünel olayından sonra ölen çocuğun ağabeyinin oğlunu aradığını, o esnada oğlu Sinan Ateş’in yanında olduğunu belirten Saniye Ateş şunları anlattı: “Arayan kişi benim oğlumu tehdit etti telefonda. O da dedi ki ‘senin kanın benim elimde değil, Olcay Kılavuz, İzzet Ulvi Yönter, Semih Yalçın, Ahmet Yiğit Yıldırım’a soracaksın’ dedi. Arayan galiba polisti, oğlum dedi ki, ‘Kardeşim senin kanın benim elimde değil’ dedi.”
DEDİM Kİ ‘GİT DEVLET BAHÇELİ’YE ANLAT, İZİN VERMEDİLER’
Saniye Ateş, oğlu Sinan Ateş’le diyaloğunun devamını şöyle aktardı: “Bana döndü dedi ki, ‘Ana ben ne yapayım şimdi’ dedi. Dedim ki ‘Git Devlet Bahçeli’ye ulaş, her şeyi anlat’. Defalarca aradı, ulaşamadı, ulaştırmadılar oğlumu.”
DEVLET BAHÇELİ’DEN HABERSİZ ÇAY İÇİLMEZDİ
Ateş, sözlerini şöyle sürdürdü: “O bahsi geçen araç Ülkü Ocaklarına ait. Devlet Bahçeli’den habersiz bir çay içilmiyordu. Sadece makam aracı olarak kullanılıyordu. Bu kadar basit mi insan öldürmek, bu devletin üstünde başka bir devlet mi var? Babası dayanamadığı için vefat etti. Ben 18 ayda iki cenaze kaldırdım. Benim torunlarım kapıları pencereleri kapatıyorlar bir şey olur diye. Benim gelinimin ne suçu vardı. İnsan öldürmek bu kadar basitse ben de kısasa kısas isterim.”
BU DEVLETİN ÜZERİNDE BAŞKA DEVLET Mİ VAR?
Avukat Bingöl’ün ‘ipini çekmek’ deyimine ilişkin savunmasına dair de Ateş, “Avukat Bey diyor ki ‘ipini çektiler’e Google’dan bakmış. Benim oğlum bana ana ‘ipimi çektiler’ dedi. Oğluma pusu kurdular, benim oğlumu öldürmeye defalarca teşebbüs ettiler. Hala benim kapıma geliyorlar. Bizi öldürmekle mi korkutacaklar. Ben ölüyüm zaten. Bugünü ben 18 ay bekledim. Ankara’nın göbeğinde kime gözdağı veriyorlar. Biz zengin değiliz. Ben çocuğuma bir lokma haram yedirmedim. Bunu yapanlar bir kere çocuğunun, bir kere de anasının yüzüne baksın. Vicdanları kabul ediyorsa ben onların vicdanına bırakıyorum. Daha kaç tane Sinan ölecek. Biliyorlar mı oğlumu neden öldürdüklerini. Bir tanesi diyor ki para. Benim olum kendisine gelen bir kutu lokumu eve sokmaz, dışarıda insanlara dağıtır öyle gelirdi. Ben öyle bir evlat yetiştirdim ama zalimlere yem oldu çocuğum. Benim gelinim çelik yelekle dolaşıyor, koruma ile dolaşıyor. Öldüren öldürdüğü yerde kalsın mı? Bu devletin üzerinde devlet mi var? Kime halimi anlatayım? Ben Türk’üm, müslümanım, ülkücüyüm. Ama bunların inandığı ülkücü değilim ben. Benim yavrumun kimseye zararı olmadı.”
BUNLAR MAŞA, SEVK EDENLER HESAP VERECEK
Oğlunu öldürme sebeplerini soran Ateş, “Neydi oğlumu öldürme sebepleri? Makam sevdası için mi? Benim oğlumun makam sevdası yoktu. Benim evladımdan da kendimden de en ufak bir tereddüdüm yok. Ben oğlumu öldürenlerden hesap istiyorum. Benim oğlumu öldürmeye sevk edenler çıkacak. bunlar maşa, sevk edenler hesap verecek. Yarına çıkar mıyım bilmiyorum. Kısmi felç geçirdim. 45 senedir böbrek hastasıyım, o halimle çalıştım, pamuklarda büyütmedim oğlumu. İyi diye yardımsever diye bir insan öldürülür mü? Benim oğlum kuruş haram yemez. Ben abdestsiz süt vermedim oğluma” diye konuştu.
SANİYE ATEŞ FENALAŞTI, DURUŞMAYA ARA VERİLDİ
Beyanı sırasında fenalaşan Ateş, duruşma salonundan çıkarıldı. Bunun üzerine Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, “ Bu kadın burada ölürse hesabını vereceksiniz’ diye bağırdı. Mahkeme başkanı sağlık görevlilerini çağırdı ve duruşmaya 20 dakika ara verildi.
AYŞE ATEŞ: BAŞKAN GERÇEKLERİ DİNLESİN
Verilen aranın ardından Ayşe Ateş’in ifadesinin alınmasına geçti. “Sinan’ın katlinde dahli bulunanlardan başsağlığı kabul etmiyorum” diyen Ayşe Ateş, “Bugüne değin senaryolarınızı dinledik. Şimdi başkan gerçekleri dinlesin. Burada 4 gün senaryo ürettiler. Hatta ileri giderek, ‘Sinan’ı Selam vurdu’ dediler. Emri kim verdiği bilinmesine karşın, Selman dediler” ifadelerini kullandı. Ayşe Ateş, olay anı kamera görüntülerine ilişkin; “’Eray Sinan’ın ayaklarına vurdu, kameralarda sabit’ dediler. Ne anlatıyorsunuz siz? Ben size anlatıyım kamera görüntülerini. Kiralık katil geliyor Sinan’ın belden üstünü hedef alıyor. Sinan bilinci kapalı bir şekilde yere düşüyor. Eray Sinan’ı öldürmüş oradan kaçmış. Kime ne anlatıyorsunuz? Devletin namusunu leke sürüyorsunuz” dedi.
‘TUVALETE BİLE GİDEMEZLER’
Sinan Ateş’in Ülkü Ocakları Başkanlığı’ndan istifa etmesinin ardından aralarında geçen diyaloğu anlatan Ayşe Ateş, “Bana; ‘Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım beni öldürmek için kiralık katil arıyorlarmış’ dedi. Bunu dedikten sonra eşime itibar saldırıları başladı. Yiğit’in talimatıyla Kadir Ensar Ejder’e ait Orkun Haber Ajansı üzerinden itibar suikastı başladı. Benim eşimde ocak başkanlığı yaptı, bilirim. Ülkü Ocakları başkanının talimatı olmadan tabiri caizse tuvalete bile gidemezler” diye konuştu.
‘TALİMATI YÖNTER VE YALÇIN VERDİ’ İDDİASI
“Ben MHP ve Ülkü Ocakları’nın içine sızmış suç çetesini hedef alıyorum” diyen Ayşe Ateş, sanık avukatlarının Sinan Ateş’in “birilerini dövdürdü” iddialarına yönelik, “Evet, Sinan birilerini dövdürttü. Karşıma aldım; ‘Sinan sen temiz bir adamsın. Yapma. Eğer böyle yapacaksan Ülkü Ocakları Başkanlığı’nı da bırak’ dedim. Bana, “Ayşe, ben sadece genel merkezden gelen talimatı yapıyorum. Yoksa bize de zarar gelecek’ yanıtını verdi” dedi. Ayşe Ateş, daha önce polise verdiği ifade söylediği ancak daha sonra kızlarının annesiz de kalmaması için söylemediği isimleri açıklamak istediğini belirterek davaya damga vuran şu açıklamalarda bulundu:
“Ben dört gündür buraya bakınca umudu kaybettim. Muhtemelen bunların yarısı tahliye olacak. Biz de acımızla yaşayacağım. Ben anladım ki, ben saklasam da beni öldürecekler. Ben ölünce yanımda mezara gitmeden burada kalsın diye anlatacağım. Sinan başkanlıktan ayrılınca bana; ‘Ayşe, İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın beni öldürtmek için Olcay Kılavuz’a ve Ahmet Yiğit Yıldırım’a talimat vermiş. Onlarda beni öldürmesi için kiralık katil arıyorlarmış’ dedi.
Ayşe Ateş, verdiği yeni ifadelerin dosyaya eklenmesini, dosyadan çıkarılan 17 kişinin dosyaya eklenmesini ve yeni verdiği isimlerin ifadesinin alınmasını istedi.
‘OLCAY KILAVUZ VE AHMET YILDIRIM’IN TALİMATIYDI’
Daha sonra Sinan Ateş’in ablası Sevda Yörükoğlu’nun ifadesi alındı. Yörükoğlu, adaletin herkese lazım olduğunu söyleyerek, Sinan Ateş tarafından Olcay Kılavuz ve Ahmet Yıldırım tarafından tehdit edildiğini aktardı. Sinan Ateş’in yalnızlaştırmaya çalıştıklarını belirten abla Yörükoğlu, şöyle konuştu:
“Onların isteği Çağrı’nın Sinan’ın yayında olmamasıydı. Sinan’ın yanında kimse kalmasın, kimse müdahale etmesin istendi. Bu şekilde istediklerini Sinan’a yapılsın istendi. Sinan’a da sahip çıktığı için maalesef Çağrı’nın başına böyle kötü bir şey geldi. Sinan bir gün görevi neden bıraktın dedim ve hala Olcay ve Ahmet benimle uğraşıyorlar dedi. Ocak başkanlarının olduğunu bildiğim kişiler de uğraşıyor dedi. Planlı bir şekilde Ahmet ve Olcay’ın talimatıylaydı.”
‘SİNAN, ‘BUNLAR İYİCE AZITTI’ DEDİ’
Sinan Ateş’in Uludağ’da yanlarına geldiğinde çelik yelek giydiğini belirten abla Yörükoğlu, “Kızım, tehdit edenler mi geldi diye sordu. Siz kendinize dikkat edin dedim, çünkü Sinan orada öldürülebilirdi. Çelik yeleğini bari burada çıkar dediğimde ise, ‘abla bunlar iyice azıttı’ dedi. Allah’ın dediği olur dedi Sinan. Allah’ın dediği oldu Sinan’ı ölümsüzleştirdiler” dedi.
‘KARDEŞİM KATİLİ MHP’NİN İÇİNDEKİ OLAN İNSANLARDIR’
Sinan Ateş’in katilinin MHP’nin içinde olduğunu söyleyen abla Yörükoğlu, şöyle konuştu: “Eray Özyağcı Sinan’ı öldürdüğünü söylüyor. Doğukan azmettirdiğini söylüyor evet Eray Sinan’ı öldürmüş olabilir ama Eray sadece tetiği çekti. Doğukan da sadece azmettirici olduğunu söylüyor. Sinan’ın katili ne Doğukan ne Eray’dır, MHP’nin içinde olan insanlardır. Yaşadıklarımdan ben bu özeti çıkarıyorum. MHP’nin içinden çıkan insanlar yaptı. Kardeşimin katilleri MHP’nin içinde. O insanları bu inşaların içinde aranmasını istiyorum. Onlardan şikayetçiyim, onların soruşturulmasını istiyorum. Hakkında suç duyurusunda bulunmak istiyorum.”
SANİYE ATEŞ'TEN DOĞUKAN ÇEP'E: KIZIMI MI ÖLDÜRMEK İSTİYOR?'
Rahatsızlanmasından dolayı ifadesi yarım kalan Sinan Ateş’in annesi Saniye Ateş aranın ardından ifade vermeye devam etti. Ateş, hala Doğukan Çep’in kızına bakarak “kızımı mı öldürmek istiyor, kimden alıyor bu gücü? mutlaka bunların arkasında birileri var ki bize böyle bakıyorlar” dedi. Anne Ateş konuşmasına şöyle devam etti:
“Benim oğlumu kimse getirmeyecek. Ama ben adalet istiyorum. Benim oğlumun davasının görülmesini ve azmettiricilerin bulunmasını istiyorum. Ulvi Yönter, Semih Yalçın, Ahmet Yıldırım ve Olcay Kılavuz’dan suç duyurusunda bulunmak istiyorum. Devlet Bahçeli benim oğlumun katilini bulmalı. Gıyabında benim oğlum telefonda konuştu, en ufak saygısızlığı olmadı. Benim oğlumun haberi yokken mi ülkü ocakları başkanı atandı, bir kumpasları vardı. Benim çocuğumun kimseye yaptığı bir şey yoktu.
‘SUÇU SELMAN BOZKURT’UN ÜSTÜNE ATMAYA ÇALIŞIYORLAR’
“Ulvi Yönter, Semih Yalçın, Ahmet Yıldırım ve Olcay Kılavuz’dan’dan davacıyım” diyen Anne Ateş, bu isimlere hakkını helal etmediğini söyledi. Oğluna göz dağı vermek istediklerini belirten Ateş, şöyle konuştu:
“Bizim çocuklarımız daha akşam olmadan perdeyi kapatırken, siz rahat yaşayabiliyor musunuz? Cinayeti Selman Bozkurt’un üstüne atmaya çalışıyorlar. Kesinlikle olmaz, o çocuğun üstüne yıkmaya çalışıyorlar. Onları ben büyüttüm, yapacağını da yapmayacağını biliyorum. Suçu kimsenin üstüne atmasınlar, oğlumun kalemini kim kırdıysa onu bulsunlar. O zaman idam gelsin, suç işleyenin kalemi kırılsın, kaç tane Sinan’ı öldürdüler, öldürecekler. Bana neden oğlumu öldürdüklerini açıklayacaklar. Ben öyle yalandan yere benim gözüme soka soka konuşmayacaklar. Bilmeden kimse anlatmayacaklar, kimse bana hikaye anlatmayacak.
‘UMREDEN GELDİĞİNDE DE PUSU ATTILAR’
"Benim oğlum kaç sefer çelik yelekle geldi bilemezsiniz. Umreden geldiğinde yine pusu attılar. Ben üzülmeyeyim diye bana söylemiyordu. Benim kızımı neden takip ediyorsunuz, mutlaka abisiniz dayınız size güvence vermiştir. Türkiye’de devlet yok, istediğimi yaparım, istediğimi öldürürüm diyorsunuz.”
Sinan Ateş’in ailesinin ifadelerinin tamamlanmasının ardından sanık avukatları Ateş’in aile üyelerine ve olay günü yanında bulunan kuzeni ve bacanağı olan Bozkurt’a soru sormayı talep etti. Mahkeme Başkanı, Bozkurt’un aynı zamanda görgü tanığı olması sebebiyle sadece Bozkurt’a soru sorulmasına karar verdi.
'HEDEF GÖZETTİĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM'
Doğukan Çep’in avukatı Emine Tosun’un tetikçinin ateş ederken bel altını mı, bel üstünü mü hedef aldığını ve Ateş’in nerelerinden yaralandığını sorması üzerine Bozkurt, “Olay çok hızlı gelişti. Birdenbire arabanın arkasından çıktı. Eğilerek ateş ettiğini gördüm. Hedef gözettiğini düşünmüyorum, peş peşe ateş etti. Ortaya doğru, dümdüz ateş etti. Silahın mermilerinin markalarını bilmem mümkün değil” cevabını verdi.
Bozkurt, Sinan Ateş’e isabet eden kurşunlardan birinin sizin silahınızdan çıkması mümkün mü?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Böyle bir şey mümkün değil” cevabını verdi. Sinan Ateş’in ikinci bir telefonu var mıydı sorusuna da Bozkurt, “Bir tane telefonu vardı.”
Sorular üzerine nefes almakta güçlük çektiği ve Sinan Ateş’i yerde görüp dayanamadığı için yere düştüğünü belirten Bozkurt, ilk yaralananın Sinan Ateş olduğunu söyledi.
Cinayetin azmettiricisi olduğu iddia edilen Doğukan Çep, Bozkurt’a “Sinan Ateş’in koruması, şoförü, yakını olduğunuzu biliyoruz. Sinan, hırsızlık, oto hırsızlığı, kasten yaralama suçlarından sabıkalı olduğunuzu biliyor muydu? ‘Pizzacı kılığında 4 kişi gönderdim, vurdurdum’ şeklinde bir mesajlaşmanız var. Bu şahıslarla ilgili bilginiz var mı? Olayda kullanılan ruhsatsız silahla ilgili bilginiz var mı? İfadenizde dosya takibi, iş takibi yaptığınızı söylediniz. Ne yapıyordunuz? “ sorularını yöneltti. Mahkeme Başkanı, soruların esasla ilgisi olmadığını söyleyerek cevaplanmasına izin vermedi.
‘YARALAMAK İÇİN İNSAN NEDEN 33 KURŞUNLA GİDER?’
Daha sonra müşteki Avukatı Uğur Altıntaş konuştu. Altıntaş, “Doğukan Çep olay yerine 33 kurşunla gitti. Yaralamak için bir insan neden olay yerine 33 kurşunla gider?” diye sordu. Altıntaş, “Eray Özyağcı ifadesinde, ‘Rabbim böyle bir kahpeyi vurmayı bana nasip ettiği için hamdediyorum’ dedi. Bu sözleriyle olay yerine yaralamak için gitmediği ortadadır” dedi.
‘ERAY ÖZYAĞCI ÖLÜMCÜL NOKTALARA ATEŞ ETMİŞTİR’
Müşteki avukatı Şeydanur Tefenni ise kullandığı silahı tek saklayanın Eray Özyağcı olduğunu söyledi. Ateş’i Selma Bozkurt’un öldürdüğüne yönelik iddiaların mesnetsiz olduğunun ortada olduğunu söyleyen Tefenni, şöyle konuştu:
“Otopsi raporunda maktulün vücuduna 5 adet kurşun isabet ettiği, isabet eden 4 kurşunun öldürücü olduğu tespit edilmiştir. Sanık Eray Özyağcı tarafından açılan silahla hayatını kaybetmiştir. Doğukan Çep ve Eray Özyağcı yaralamak kastıyla ayaklarına isabet ettiğini söylemiştir. Ancak sağ bacağa isabet eden kurşun, sağ uyruk kemiğini kırıp, atar damarı delmiş ve öldürücü bir yara açmıştır. Eray Özyağcı’nın seçme imkanı varken, ölümcül noktalara ateş etmiştir. Bir kurşun da kafasından girip çenesinden çıkmıştır. Bu da maktul yere düşerken ateş etmeye devam ettiğini göstermektedir."
Müşteki avukatı Fatih Güneş ise, savcılık makamınca yapılan iddianameye bakıldığında 105 sayfa şüpheli ifadeleri alındığını ve bu iddianamenin kabul edilmeyeceğini söyledi. Güneş, “Birçok işlem yapıldı ancak dosyada bilirkişi raporu var ve Tolgahan Demirbaş’ın sildiği daha sonra bilirkişi raporunun kabul ettikleri ve etmedikleri yerler var. Burada basit şüphe ile bir soruşturma başlayabiliyor ancak dosyada bilirkişi raporu dikkatle incelendiğinde Tolgahan Demirbaş’ın topladığı bilgi ve belgelere kime yolladığı açık bir şekilde belli. Burada bir basit bir şüphe yok mu?” diye sordu.
‘SORGULAMAYI YAPANLARIN MAHKEMEDE DİNLENMESİ GEREKİYOR’
Dosyada birçok işlem yapıldığı ve toplu suç tabiri olduğunu söyleyen Güneş, işlenen suçun organize bir şekilde yapılmasından kaynaklı, suç örgütü kapsamında yazılması gereken bir iddianame olmasının önemine dikkat çekti.
Güneş, “Çep ve Özyağcı’nın İstanbul’da işlediği suçlar var mı diye sorduk ancak yanıtları alamadık. Bu cevapları göremediğimiz için savunmalarımızın eksik kalması normal. Sanıklardan Eski Ankara Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal isimli kişiden maktul Sinan Ateş’in telefon numarasını yolladığını söyledi. Bu kapsamda mahkemenin gerekli kurumlara emniyet müdürlüğüne müzekkere yazarak bu sorgulamanın kim tarafından yapıldığını ve bu kişilerin burada dinlenmesini talep ediyorum” dedi.
Güneş Eray Özyağcı tarafından aracın bagajında kaçırılan Mustafa Kemal isimli kişinin de dinlenmesi gerektiğini söyledi.
MAHKEMEDE GERGİNLİK: MAHMUT TANAL SALONDAN ÇIKARILDI
Daha sonda Mahkeme Başkanı, katılma taleplerini taraflara sordu. Bu sırada şikayetçi tarafından "Savcıya da sor" denildi. Mahkeme başkanı kim dediyse dışarı çıksın dedi. Tutanağa "İsmi belirtilmedi, uyarıldı" diye yazdırırken CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, bunu söyleyenin kendisi olduğunu belirterek, "Mahmut Tanal" diye ismini söyledi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Tanal'ın dışarı çıkarılmasını isterken, Tanal, "Kafana göre duruşmayı açıp kapatamazsın" karşılığını verdi. Mahkeme Başkanı Tanal'ın dışarı çıkartılmasını yeniledi. Polisler Tanal'ı dışarı çıkarırken, sanık Çep, "DHKP-C'li" diye bağırdı.
Mahkeme Başkanı da, "Duruşmaya gelen herkes sıfatını dışarıda bırakır, burada herkes hukukun üstünlüğüne inanacak" diye konuştu.
Sinan Ateş Davasının dördüncü gün oturumu bu gerginlikle sona erdi. Duruşma yarın sabah 09.00’da tanıkların ifadeleriyle devam edecek.
TANAL: GÖREVİNİ BİLMİYORSAN BUNU BEN Mİ SÖYLEYECEĞİM
Duruşmadan çıkarılmasının ardından Artı Gerçek’e konuşan CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, mahkeme başkanının müştekilerin katılma talebinde bulunmasına rağmen atladığını ve duruşmayı kapattığını söyledi. Tanal, “O esnada hepimiz ayağa kalktık ama mahkeme başkanı durun bir şey daha yapacağız dedi. Hukuken orada savcıya da sorması lazım. Görevini bilmiyorsan ben mi bunu sana söyleyeceğim? Ben orada yapılması gerekenleri söylüyorum” dedi.
Mahmut Tanal’a ‘DHP-C’li’ diye bağıran Doğukan Çep’in sözlerine de yanıt veren Tanal, şöyle konuştu:
“Doğukan Gülsuyu çetesidir. Hasan Ferid Gedik’i öldüren budur. Yine o dönem çetenin içinde vardı. Bunlar serbest bırakıldı, düşünebiliyor musun adam yakalanamıyor bu ülkede. Bu sırtını kime dayıyor, bu kadar rahat konuşuyor. Sinan Ateş’i bile PKK ile bağdaştırmaya çalıştılar. Bu ülkede siz doğruları söylediğinizde bu doğrular birilerine batıyorsa, size o anda DHKP-C’li derler, size o anda FETÖ derler, size o anda PKK derler, size IŞİD derler. Aklına hangi örgüt geldiyse onu derler.”
Sinan Ateş Davası'nda gerginlik: İl Emniyet Müdür Yardımcısı ve polisler hakkında tutanak tutuldu
Sinan Ateş davasına katılma talebinin reddedilmesine MHP'den tepki