Sinan Ateş Davası'nda gerginlik: İl Emniyet Müdür Yardımcısı ve polisler hakkında tutanak tutuldu

Sinan Ateş Davası'nda gerginlik: İl Emniyet Müdür Yardımcısı ve polisler hakkında tutanak tutuldu
Sinan Ateş davasında ikinci gün sona erdi. Mahkeme salonunda gerginlik yaşandı, hakim müşteki avukatın salondan çıkarılmasını istedi. Kolluk kuvvetinin talimatı yerine getirmemesi üzerine İl Emniyet Müdür Yardımcısı ve polisler hakkında tutanak tutuldu.

Seda TAŞKIN


ANKARA - Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin açılan davanın birinci duruşmasının ikinci celsesi bugün görüldü.

Saat 09.00’da başlayan duruşma ,Ankara Adliyesi’nde görülecekti ancak güvenlik gerekçesiyle Sincan Cezaevi’nde gerçekleşti. Dün gerçekleşen duruşmada Eray Özyağcı, Tolgahan Demirbaş, Doğukan Çep, Suat Kurt, Vedat Balkaya, Aşkın Mert Gelenbay, Zekeriya Asarkaya ve Hakan Saraç’ın beyanları alındı.

Duruşmayı Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Sercan Hamşıoğlu ile Selçuk Türkoğlu, Saadet Partisi milletvekilleri Mustafa Kaya ve Mehmet Atmaca takip ediyor.

Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada ilk olarak Eray Özyağcı ile İstanbul’dan Ankara’ya geliş yolculuğunda eşlik eden Murat Can Çolak konuştu. Çolak, arabayı istenen adrese getirdiğini belirterek “Otoparkta tanımadığım Eray yanıma geldi. Otoparktan çıktık ve tekel bayiden alkol aldık ve sonra devam ettik. Bir süre sonra alkolün etkisiyle uyudum. Eray’ın abim ile arabada yer değiştirdi ve bir süre sonra da arabadan indi. Hayatımda ilk defa gördüm, sonra bir daha görmedim” dedi.

‘GÖRÜLMEMİŞ KARARIN VERİLMİŞ KARARLARI’

MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi sanık Ufuk Köktürk ise suçlamaları kabul etmedi. Köktürk, Doğukan’ın kendisini arayarak para istediğini belirterek, yakın arkadaşı olmasından dolayı birbirlerine para yolladıklarını söyledi. Köktürk, “Tutuklu olma sebebim para yollamamdan kaynaklanmadı 2013 yılında 20 ay cinayetten cezaevinden yattım. Ben cinayet işleyeceğim 4 bin lirayı hesabından atacağım öyle mi? Doğukan ile bu işin içinde olsam parayı elden verebilirdim. Savcı tutuklanırken bana senin tek hatan böyle biriyle arkadaşlık yapman dedi. Görülmemiş kararın verilmiş kararıyla geliyor polisler” dedi.

‘NORMAL CİNAYET DAVASINDA OLMAYAN ŞEYLER OLDU’

MHP İl Başkanlığında fotoğraf çektiğini ve kendisine bunun üzerinden sorular yöneltildiğini belirten Köktürk, “Ben ne ile suçlanıyorum, bunun MHP ile ne alakası var? Olcay Kılavuz bu işin neresinde, bu işin MHP ilgisi ne? Başka amaçlarla yapıldı bu soruşturma, yapanlara hakkımı helal etmiyorum. Bu olayda normal cinayet davasında olmayan şeyler oldu. Polis benim evime geldi suçlu olsam kaçardım. Evde ruhsatsız silah var. Suçun içinde olsam evimde neden ruhsatsız silah olsun, böyle bir şey olabilir mi?” diye sordu. Köktürk, MHP’de çekildiği bir fotoğraftan kaynaklı yargılandığını belirterek, tahliyesini talep etti.

‘ARACI POLİSLERLE KULLANACAĞINI SÖYLEDİ’

Daha sonra Mustafa Uzunlar söz aldı. Uzunlar, Doğukan Çep’in Ankara’ya gelmek için kendisinden araç kiralamak istediğini belirterek, “Doğukan düğün için araç kiralamak istediğini ve polislerle gidip geleceğini söyledi. Bende aracımı vermeyi kabul ettim. Aracımı kira fiyatını sordu, günlük 2 bin lira civarında olduğunu söyledim ve polis oldukları için indirim yaptım. Otoparkın güvenliğini polislere teslim ettim” dedi.

Daha önce verdiği ifadelerde farklılık olduğunu ve araç kiralamadan bahsetmediğini soran Mahkeme Başkanına Uzunlar, “Hayatımda ilk defa böyle bir şeyler karşılaştığım için korktum” dedi. Uzunlar, “Beni kandırarak böyle bir olaya çekmesinden kaynaklı Doğukan’dan şikayetçiyim” diyerek tahliyesini talep etti.

'DOĞUKAN'I 15-20 GÜN ARAYLA BEŞ KERE GÖRDÜM'

Aracı veren Mustafa Uzunlar’ın gayri resmi ortağı Osman Bayraktar, 2019 yılında cezaevinde çıktığını ve Mustafa ile görüşmeye başladığını söyledi. Otopark alıp işletmeye karar verdiklerini belirten Bayraktar, ortağı Mustafa’nın kendisini Doğukan ile tanıştırdığını söyledi. Doğukan’ın birkaç defa gördüğünü aktaran Bayraktar, “Doğukan ile telefon numaramızı alıp vermişiz, hatırlamıyorum. Doğukan’ı 15-20 gün arayla beş kere gördüm. Bir de polislerle gördüm. Ben sadece Doğukan’ı arkadaş olarak görüyorum, diğerlerini müşteri olarak görüyorum. Murat Can Çolak’ı bir iki kere görmüşümdür. Doğukan ve Eray ile gelmiş olabilirler. Arabayı kiralamakla ilgili bir bilgim yok” dedi.

Duruşmaya 11.20’e kadar ara verildi.

Duruşmaya cinayetin azmettirici olduğu iddia edilen Eray Özyağcı’yı motosiklet ile taşıyan Vedat Balkaya’nın aracı satın aldığı Mehmet Yüce’nin savunmasıyla yeniden başladı. Yüce iki motoru olduğunu ve onu satmak için Vedat’ı aradığını söyledi. Motorun parçası olduğunu ve onu verdiğini belirten Yüce, “Motor zaten dükkanımdaydı, ben kazalı araç alıp satıyorum” dedi. Yüce tahliye ve beraatini talep etti.

‘SAVCI KAYA VE ÖZER’E HAKKIMI HELAL ETMİYORUM’

Ülkü Ocakları Genel Merkez yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın Sinan Ateş’in bilgilerini istediği ve eski MİT personeli olduğu iddia edilen Çağlar Zorlu, sözlerine, “Dosyadan el çektirilen savcı Durdu Özel ile Durmuş Ali Kaya’ya hakkımı helal etmiyorum. Olayda adı geçen kimseyi tanımıyorum. Bu davada beraber yargılandığım sanıklarla hiçbir bağlantım yoktur” diyerek başladı. İfadesinde polislere de adres uydurduğunu söylediğini belirten Zorlu, “Seni bırakacağız, ifadeni imzala git dediler. Benim ifadem tutanaklara geçti. İmzalarken her şey prosedüre uygun olsun dediler ve avukat çağıralım dediler. Bekledikten sonra avukat geldi. Serbest kalacağımı bilerek okumadan tutanağı imzaladım” dedi.

‘MİT’Çİ BULALIM HAKAN FİDAN’A YÜRÜRÜZ DİYEREK DAVA BU HALE GELDİ’

Zorlu şöyle konuştu: “Şablona oturtmak için bu davaya bir MİT’çi bulalım dediler. Oradan da Hakan Fidan’a yürürüz diyerek davayı bu hale getirdiler. Savcı Durmuş Ali Kaya, "aslanım sizle mi uğraşacağız" dedi, "MİT’çi olduğunu söyle her şey bitsin" dedi. "Madem bu kadar benim MİT’çi olduğuma eminsiniz o zaman kurumu ararsınız" dedim. Benimle aşağılayıcı şekilde konuştu. Benim kalemim kırılmış efendim. O yüzden gerek yok.”

‘SAVCININ İLK SORUSU ‘MHP ÜYESİ MİSİN?’ OLDU’

Eray Özyağcı’yı taşıyan araçla aynı konumda olduğu tespit edilen ve aynı zaman da MHP’nin avukatı olarak bilinen Serdar Öktem beyanda bulundu. Öktem, “Tutuklandığım ilk gün sadece cumhuriyet savcılığında ifade vererek, bu iddiaların asılsız olduğunu söyledim. Cumhuriyet Savcısının ilk sorusu ‘MHP’ye üye misin’ oldu. Bir avukat olarak hiç böyle bir duruma şahit olmadım. Israrla neden buradayım diye sorduğumda 2 Ocak tarihinde neden emniyete gittiğimi sordular, avukat olduğumu söyledim. Benim emniyete gitmemin sorgulanması bile dosyanın nereye götürülmek istendiğini gösteriyor” dedi.

Basında hakkındaki iddiaları gördüğünü ve emniyete ifade vermeye gittiğini söyleyen Öktem, polisin kendisine cinayet büroyla ilgili hakkında bir arama olmadığını söylediğini aktardı. Öktem, Ufuk Köktürk’ün görüşüne gittiğini ve kendisinin müvekkili olduğunu belirterek, “Ufuk Köktürk’ün avukatıyım, ara ara beni arar. Hukuku işlerle ilgili bir şeyler sorar” dedi.

Savcı Durdu Özel ve Durmuş Ali Kaya’yı eleştiren Öktem, kopyala yapıştır ifadelerle, başına sızdırılan yanlış bilgilerle kendilerine zulüm edildiğini söyledi. Tüm suçlamaların ve suçlamalara kaynak olan delillerin sahte, gerçekten uzak olduğunu belirten Öktem, tahliyesini talep etti.

MAHKEME SALONUNDA GERGİNLİK

Mahkeme Başkanı, bir müşteki avukatını itiraz ettiği gerekçesiyle salonda çıkarmak istedi. Müşteki avukatları Mahkeme Başkanına tepki gösterdi. Mahkeme başkanı kolluk kuvvetlerine seslenerek, müşteki avukatının dışarı çıkarılması istedi. Kolluk kuvvetinin avukatı çıkarmaması üzerine mahkeme başkanı avukatın ve ilgili kolluk kuvvetinin sicilini istedi.

Mahkeme başkanı, “Yasayı uygulamaktan neden korkuyorsunuz? Niye kararımı yerine getirmiyorsunuz? Devletin gücünü göstermekten yasayı uygulamaktan bu kadar aciz misiniz Ne geçti elinize düzeni bozunca. Ortalığı karıştırmanın hiç kimseye faydası yok. Ben bu yargılamayı yaparım, yürütürüm. Savunmaları da alırım, savunmasını vermeyeni susma hakkını kullanmış ayarım. Sizin sorularınızın çok önemli olduğunu düşünüyor olabilirsiniz, şov yapmanıza gerek yok. Müvekkillerinize bir şeyler ispat edeceksiniz diye burada yaşananları tölere edemem. Ben de avukatlık yaptım, orada kafanızdan ne geçtiğini, müvekkilinizle ilişkinizi, bir şeyleri ispat etmeye çalıştığınızı iyi biliriz. Anlayış göstermeye çalışırız ama sabrımızın da bir sınırı var” dedi.

Mahkeme Başkanına itiraz eden Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çalışkan ve müşteki avukatı kolluk kuvvetlerinin zoruyla salondan dışarı çıkarıldı.

Duruşmaya saat 14.00'e kadar ara verildi.

POLİSLER HAKKINDA TUTANAK

Mahkeme başkanı Sanık Ökten’in avukatı Ali Yücel’in mahkeme salonundan çıkartmak istenmesine rağmen kolluk kuvvetinin talimatı yerine getirmemesi üzerine avukatı salondan çıkaramadığı gerekçesiyle Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Düzgün ve ilgili polis memurları hakkında tutanak tutulmasına karar verdiğini söyledi.

Ardından taksi şoförü Caner Güney’in beyanları ile duruşma devam etti. Doğukan Çep’i bir yıldır tanıdığını, abonelik sistemiyle çalıştığını ve Çep’in müşterilerinden biri olduğunu söyleyen Güney, Sinan Ateş’i tanımadığını söyledi. Güney, 31 Mart’ta gözaltına alındığını ve polisler tarafından işkenceye uğradığını söyleyerek, bu süre zarfından avukatı ile görüştürülmediğini söyledi.

‘CİNAYET SAATİNDE EMNİYETTEYDİM’

Daha sonra Eski Ülkü Ocakları Genel Başka Yardımcısı Emre Yüksel beyan verdi. Yüksel, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini söyleyerek, Sinan Ateş’i tanımadığını ve yan yana gelmediğini söyledi. Sinan Ateş ile bir husumetinin olmadığın söyleyen Yüksel, “Olaydan bir gün önce silah ruhsatım çıktı. İstanbul’dan Fikret Canbolat’la işlemler için kendisiyle randevulaştık. Kendisi ile randevulaşıp, emniyete gittik. Bu süreçte Tolgahan Demirbaş bazı konularda görüşmelerimiz oldu. Olayın olduğu gün emniyette devletle olan resim işlerimi hallediyordum. Olayın olduğu saatlerde emniyette, camide, cumada hayatımın akışına devam ediyordum. Bir yıldır cezaevindeyim ama ne gerekçeyle tutuluyorum bilmiyorum. Çağlar Zorlu ve Aytaç Ataç’ın ifadeleriyle tutuluyorum” dedi.

‘MHP’YE AİT ARACI KULLANDIM’

Sinan Ateş cinayetinden sonra Tolgahan Demirbaş ile 58 kez görüşmenin yapıldığı sorulan Yüksel, bu görüşmenin 3 gün içinde yapıldığını söyledi. Yapılan aramaların çoğunun yanıtsız olduğunu söyleyen Yüksel, “Hem emniyet işlerim hem de misafir işlerim hem de İstanbul programımdan kaynaklı Tolgahan Demirbaş ile görüşme yaptık” dedi. Yüksel tahliyesini talep etti.

Avukatın sorusu üzerine Yüksel, kullandığı aracın MHP’ye ait olduğunu ve ülkü ocaklarına tahsis edildiğini söyledi. Birçok yöneticinin bu aracı kullandığını söyleyen Yüksel, olay günü bu aracı kullandığını belirtti.

ALPER ATAY'IN İFADESİ

Daha sonra beyanda bulunan sanık Alper Atay ise Doğukan Çep ile dönem dönem görüştüklerini söyledi. Olayın yaşandığı gün evinde olduğunu söyleyen Atay, “Akşam saatlerinde İstanbul Beykoz’da Mustafa isimli arkadaşımla festival alanına gittik. Mustafa’nın evine gittik, o gece orada konakladık" dedi.

Akşam saatlerinde Doğukan Çep’in yanına geldiğini söyleyen Atay, “Doğukan o gün sıkıntıları olduğunu söyledi ancak ne olduğunu anlatmadı. O gece birlikte kaldık. Otoparka bakmak durumunda kaldığımız için o gün otelde kalıp dinlendik. Ertesi gün Doğukan babasına geçeceğini söyledi" diye konuştu.

Eve döndüğünde babasının polislerin geldiğini söylemesi üzerine Atay, Mustafa ile birlikte karakola gittiklerini söyledi. Karakolda GBT yapıldığını ve polislerin kendisine sorun görünmediğini söylediğini aktaran Atay, şöyle devam etti:

"Ertesi gün öğleden sonra polisler gelip beni aldılar. Beni otele götürmemi söylediler, orada da polisler vardı. Beni ters kelepçe ile dizlerimin üstünde beklettiler. Doğukan’ın yakalandığını ve oraya getirdiğini söylediler. Doğukan ile birlikte beni Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne getirdiler. Daha sonra tekrar serbest bırakıldım. 40 günün sonunda emniyetten arandım ve Ankara’ya çağırdılar. Kendi ayağımla ile geldim. Burada iki gün kaldıktan sonra tekrar savcılığa götürüldüm. Bu defa üç savcı vardı. O otele Caner Güney ile gidip gitmediğimi sordular, gitmediğimi söyledim. Otelin sahibi Gökhan ile görüştüm, otoparkçılara ait odayı istediğimi söyledim. O gün orada kaldık ancak ertesi gün oradan ayrılmamıza rağmen Doğukan’ın orada kalmaya devam ettiğini öğrendim.”

Beykoz’daki evin sahibi Erdem Karadeniz ise iddianamede isminin olmadığını ve sanık Vedat’ı cezaevinde tanıdığını söyledi. Doğukan’ın otelde kalmasına ilişkin yardımı olmadığını ve kendisini cezaevinde gördüğünü belirten Karadeniz, tahliyesini talep etti. Erdem Karadeniz, evin Gökhan Türkmen’e ait olduğunu ve evi kullanmadığını söyledi.

Duruşmaya 15.45'e kadar ara verildi.

‘BİLGİ VERDİĞİM DOĞRUDUR, BUNUN SUÇ OLDUĞUNU BİLİYORUM’

Aranın ardından, Sinan Ateş cinayetinin şüphelisi Tolgahan Demirbaş ile cinayetten önce 5 ve cinayetten sonra 2 kez görüştüğü ortaya çıkan Eski Ankara Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar beyan verdi. Tasarlayarak kasten öldürme suçundan yargılanan Ensar, suçlamaları kabul etmediğini söyledi. Yaklaşık 9 ay cezaevinde bulunduğu süreç içinde basın ve siyasetçiler tarafından algı operasyonu yapıldığını söyledi. Ensar, şöyle konuştu:

“Hayatında ilk kez böyle bir pozisyonda içindeyim. Soruşturma aşamasında 8 ay boyunca adli kolluk görevlisi olarak görev aldım. Bugün karşınızda bulunan sanıkların tamamı, bilgi sahiplerini tanımıyorum. Tolgahan isimli şahısla emniyet müdürlüğünde tanıştım. Kendisi birçok büyüğümü tanıyan ve emniyette çevresi geniş olan, babası polis olan ve hiçbir adli olaya karıştığını bilmediğim biridir. Bu intiba ile bazen şahsımdan bazı bilgi taleplerinde bulunmuştur. Yer yer olumlu dönüşler yaptım ve bunun suç olduğunu biliyorum. Ancak bu ülkede sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Cumhuriyet savcılığında ilk soru yaklaşık sorulan telefon numarası üzerinden benim şahsa ‘bu numara eski genel başkana çıkıyor’ diye geri dönüş yaptığım buna karşılık olarak da ‘reis onun ipini çekmişler’ yazdığı belirtilmiş. Ancak ben muhataba bu numara eski genel başkana çıkıyor demiyorum. Benim bu numarayı sorduğum personelim bile bana ismi vermiyor eski ülkü ocakları genel başkana çıkıyor diyor. Ben de mesajımda önceki G.B’ye çıkıyor dedim.”

Sinan Ateş’in adresinin kendi tarafından verildiği iddialarına Ensar bu konuda adresin tarafınca verilmediğini söyledi. Ensar, Tolgahan Demirbaş’la 5 kez görüşme yaptığı iddiasının doğru olmadığını belirterek, yaptığı 3 saniyelik görüşmede Tolgahan’ın bir arkadaşının özel plakalı arabasını sattığını ve tescil şubesinde bir tanıdık olup olmadığını sorduğunu söyledi. Yine emniyette giriş konusunda yardım istediğini ancak polis akademisinde olduğunu söylediğini anlattı.

Tolgahan Demirbaş’tan pasaport konusunda bir ricada bulunduğunu söyleyen Ensar, dosyadan el çekme gibi bir talebinin olmadığını ifade etti. Demirbaş ile olan tanışıklığının üstleri tarafından bilindiğini söyledi. Avukatın, “Olay yaşandığında bizzat olay yerine siz mi gittiniz, görgü tanıkları ile siz mi görüştünüz?” sorusuna Ensar, tüm işlemlerin büro amirliğince yapıldığını söyledi.

Avukat tarafından isminizin olmasına rağmen dosyadan çekilmeme nedeni sorulan Ensar, “Ben şahıs olarak tahkikat yürütmedim, 70 arkadaşla yürüttük. Sanığın tespit ve yakalanmasında görev alan birisiyim. İfade alma işlemlerine katıldım, kamera çalışmalarında bulundum. Kalem kalem sayamam” dedi. Sanık Umut Ersoy’un avukatının olmamasından kaynaklı beyanda bulunmadı.

DURUŞMAYA YARIN DEVAM EDİLECEK

Mustafa Ensar Aykal’ın beyanının tamamlanmasının ve avukatların sorularını cevaplamasının ardından Ayşe Ateş’in avukatı Ali Yücel’in salondan çıkarılması talimatını uygulamayan polisler hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Duruşma yarın 09:00’da devam edecek.

Öne Çıkanlar