Ayşe Barım: Çok yoğun bir karalama ve iftira kampanyası ile karşı karşıyayım
Sektörde tekelleşme iddialarıyla yurtdışına çıkışı yasaklandıktan sonra Gezi Parkı eylemleriyle ilişkilendirilerek “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme” suçundan tutuklanan menajer Ayşe Barım savunmasında psikolojik şiddete maruz kaldığını belirterek tahliyesini talep etti.

CANAN COŞKUN
İstanbul- ID İletişim kurucusu Ayşe Barım hakkındaki rekabet kurallarını ihlal ettiği iddialar ilk olarak TV100 yazarı Fuat Uğur 26 Eylül 2024’te dile getirildi. Uğur, iddialarını Ocak ayının yeniden dile getirdikten sonra ID İletişim kurucusu Ayşe Barım hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı “sektörde tekelleşmeye neden olduğu, kendisine karşı çıkan oyuncuları piyasadan uzaklaştırdığı ve rekabet kurallarını ihlal ettiği” iddiasıyla soruşturma başlatmış, soruşturma kapsamında 13 Ocak’ta Barım’ın yurtdışına çıkışı yasaklanmıştı. 15 Ocak’ta oyuncu Serenay Sarıkaya ifade vermiş, Mert Demir de ifade vermeyi çağrılmıştı. Barım hakkında Fuat Uğur’un iddialarından sonra sosyal medyada Gezi Parkı eylemlerine katılan oyuncuları yönlendirdiği ileri sürülmüştü. Bu iddialarla ilgili ilk adım 24 Ocak’ta atıldı ve Barım Gezi Parkı eylemleriyle ilişkilendirilerek gözaltına alndı. Barım’ın evi ve ofisi aranırken Başsavcıvekili Can Tuncay’ın da orada olduğu öğrenildi. Aynı gün oyuncular Mehmet Günsür, Nejat İşler, Ceyda Düvenci, Rıza Kocaoğlu, Halit Ergenç, Bergüzar Korel, Dolunay Soysert, Merve Dizdar, Nehir Erdoğan de savcılığa ifade vermeye çağrıldı.
Barım, bugün (27 Ocak) emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasından sonra Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi. Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu savcılarından Furkan Kafalı’ya saat 15:00’ten 18:00’e kadar ifade verdi. Barım, saat 19:50’de Başsavcıvekili Can Tuncay ve savcı Kafalı’nın imzasıyla “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme” suçundan tutuklanması istemiyle hâkimliğe sevk edildi. Savcılığın beş sayfalık sevk yazısında, Gezi Parkı eylemleriyle ilgili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yaptığı yargılamadan bahsedilerek, davanın sanıklarından oyuncu Memet Ali Alabora ile telefon görüşmeleri olduğu aktarıldı. Yazıda, “eylemler kapsamında sanatçılara ilişkin Gezi Parkında bir bildiri yayınlanması konusunda fikir alışverişi yapıldığı, bildirinin kendilerine zarar verebileceği, eylemlerin daha aktif bir şekilde gerçekleştiği zaman yayınlanması gerektiğinin konuşularak neticelendirildiği, bu şekilde şiddete evrilen eylemler sürecinde daha fazla kitlesellik arayışı içerisinde olduklarının anlaşıldığı" iddia edildi.
Barım’ın Gezi Parkı davasında 18 yıl hapse mahkum edilerek hapse konulan sinemacı Çiğdem Mater ile de eylemler sırasında 14 kez konuştuğunu belirten savcılık, oyuncular Bergüzar Korel, Ceyda Düvenci, Dolunay Soysert, Halit Ergenç, Hümeyra, Mehmet Günsür, Nehir Erdoğan, Selma Ergeç, Nejat İşler ve Rıza Kocaoğlu ile de telefon görüşmeleri olduğunu aktardı.
“YANGIN VE DEPREMLERDE YETERSİZ GÖSTERME” İDDİASI
Savcılar, Barım’ı yalnızca Gezi Parkı eylemleriyle ilişkilendirmedi. Barım’la birlikte çalışan oyuncuların “2021 yılında yaşanan orman yangınından ve depremlerden sonra ülkemizi uluslararası arenada yetersiz gösterme adına sosyal medyada başlatılan #HelpTurkey kampanyasına eş zamanlı olarak katıldıklarını” öne sürdü. Barım’ın “şirket faaliyetlerinin etki ajanlığına yöneldiğini” savundular.
Savcılar, Barım’ın işyerinde yapılan aramada “”#OCCUPYGEZI - SOLIDARIEDADE COM O POYO TURCO (GEZİ İŞGALİ-TÜRK HALKIYLA DAYANIŞMA" ibareli dokümanlar bulunduğunu kayda geçirirken, Barım’ın irtibatlı olduğu kişi ve kuruluşların araştırılması yönüyle soruşturmaya geniş çaplı olarak devam edildiğini belirtti.
Sevk yazısının sonuç bölümünde Ayşe Barım’ın “Gezi Parkı davasında yargılanan oyuncu Memet Ali Alabora ve Çiğdem Mater ile doğrudan irtibatlı olmasının yanında kendisinin irade gösteren, danışılan ve onayı alınan kişi olduğu öne sürüldü. “Planlayan, örgütleyen ve yönlendiren, iradesi sorularak bu yönde kendisinin karar bildirerek yön verici ve belirleyici olduğu” savunulan Barım’ın “kendi şirketine bağlı toplumda tanınan oyuncuları eylemlere yönlendirerek oyuncuların toplumda tanınırlığını ve etki gücünü de kullanarak daha fazla kitleselleşmesini amaçladığı ve bunda da kısmen başarılı olduğu” ileri sürüldü.
Çiğdem Mater, Memet Ali Alabora ve Osman Kavala’nın Gezi parkı eylemlerinin “birinci derecede planlayıcılarından olduğunu” savunan savcılar, Barım’ın da “meşru hükumeti ortadan kaldırma elverişliliğine haiz olaylara yardım eden konumunda iştirak ettiğini” iddia etti.
HALİT ERGENÇ VE RIZA KOCAOĞLU’NA YENİ SORUŞTURMA
İfadesi alınan oyuncuların kendi iradeleriyle eylemlere katıldığını söyleyen savcılar, eylemler sırasında “telefon iletişimlerinin yoğun olmasını” hayatın olağan akışına uygun olarak açıklayamadıklarını iddia etti. Oyuncular Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu’nun “kaçamaklı cevaplarının şüpheliyi kayırma saikiyle yapıldığının açıkça anlaşıldığını” ileri süren savcılar, Memet Ali Alabora ile “irtibatlı olmadıklarını” söyledikleri için “yalan tanıklık” suçlamasıyla haklarında soruşturma yürütüldüğünü kaydetti.
AYŞE BARIM’IN SAVUNMASI
Barım, İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği’ndeki sorgusunda kendini şöyle savundu:
“ID iletişimi 23 yıl önce kurdum. Ondan önce de 10 yıl boyunca eğlence sektöründe ve çeşitli yerlerde çalıştım. 23 yıl boyunca çok çalıştım ve büyüyen televizyon sektörü içinde ben de yer aldım. 2024 yılı eylül ayı sonunda sektöre dahil üç gün yazılar yazıldı. Gazeteci tarafından yazılarda ismim geçmeden sektörde mamalar da var denilerek bir oyuncumu da sahte bir reklam ilişkisi içinde olduğunu iddia ederek bir yazı yayınlandı. İsmim geçmediği için ben de suç duyurusunda bulunamadım. 7 ocak tarihinde bir anda yazıların sadece o paragrafı alınarak Twitter hesaplarından sadece orası paylaşıldı. Bu Ayşe Barım’dır denilerek beni mama ilan ettiler. Çok yoğun bir karalama ve iftira kampanyası ile karşı karşıyayım. Bu süre içerisinde neden olduğunu anlamadığım çok ciddi iftiralara uğradım ve günün sonunda önce magazinel konu ik ilgili şimdi de bu suçlama ile buradayım. Bunların hepsi iftiradır, karalamadır. Bu sadece Twitter ve sosyal medyada ve gazetelere yansıyan iddialar ortaya atılmıştır. Bunları asla kabul etmiyorum. Bu kadar emeğin sonunda başarı hikayesi olan hikayenin bu şekilde utanç hikayesine döndürülmesinden dolayı mağdur durumdayım. Bu suçlamalar araştırıldıktan sonra inşallah son bulacaktır. Bu süre boyunca çalışamadım. Sağlık sorunlarım vardır. Bu üzüntü ve iftiralar beni çok ciddi etkiledi, zaten kalp sorunum vardır. Ameliyat da olmuştum. Çok ciddi bir psikolojik şiddet içerisindeyim. Hayatımda nereye gittiğimi bile anlayamıyorum. Atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Suçsuzum, serbest bırakılmayı talep ediyorum.”
HÂKİMLİK: DELİLLER TOPLANMA AŞAMASINDA
İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimi Uğur Yeşildal da Barım’ savcılığın talep ettiği suçlama doğrultusunda tutukladı. Hâkimlik gerekçesinde “atılı suçun vasfı, fezleke içeriği, HTS verileri, soruşturmanın geniş kapsamlı devam etmesi ve delillerin toplanma aşamasında olduğu” kaydedilerek adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı savunuldu.