Bakırhan: Türkiye için barış bir tercih değil, bir zorunluluktur
Bakırhan, İmralı Heyeti'nin Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmeyi hatırlatarak "Sayın Öcalan önümüzdeki haftalarda sürece ivme kazandıracak gelişmelerin yaşanmasının herkesin ortak beklentisi olduğunu dile getirmiştir. O da süreçten umutlu" dedi.

Artı Gerçek - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.
Bakırhan, DEM Parti İmralı Heyeti Sırrı Süreyya'nın sağlık durumuna işaret ederek, "Biliyorsunuz, Sırrı Süreyya Önder barış çalışmalarını yürütüyordu; İmralı Heyeti üyesiydi. Birçok rahatsızlığı bulunmasına rağmen asla çalışmalardan geri kalmadı, sağlık sorunlarına rağmen çalışmalara aktif bir şekilde katıldı. Umarız en kısa zamanda iyileşir, aramıza döner ve kaldığı yerden daha güçlü bir şekilde mücadeleye devam eder. Buraya gelmeden önce hem hastane yönetimiyle hem de hastanede bulunan arkadaşlarımızdan bilgi aldık. Durumu stabil, yani hâlâ direniyor, mücadele ediyor. Bu durumu yenmeye çalışıyor. Yeneceğine olan inancımızla, bir kez daha ailesine, sevenlerine ve partimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum" diye konuştu.
Önder’in hastaneye yatırılması sonrasına dair konuşan Bakırhan, şöyle devam etti: "Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. İlk günden beri Türkiye’nin bütün renkleri, siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri hastane önündeydi. Mesaj gönderdiler, bizi aradılar. Sırrı Süreyya Önder’in sağlık durumunu yerinde incelediler, ilgilendiler. Gerçekten görülmemiş bir dayanışma ve sahiplenme ortaya çıktı. Bu vesileyle, süreci en başından beri takip eden, bizi arayan ve soran Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Meclis Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’a, ana muhalefet partisi genel başkanına, siyasi parti genel başkanlarına ve yöneticilerine, bileşen partilerimize, ittifak güçlerimize dayanışmalarından ve sahip çıkmalarından dolayı teşekkür ediyorum.
Sayın Mesut Barzani şahsında, bizi yurt dışından arayan siyasi parti liderlerine, siyasetçilere, sanatçılara da teşekkür ediyorum. Türkiye’nin ve Kürdistan’ın birçok yerinden kurumlar ve kişiler bizi aradı. Dünyanın her yerinden mesajlar aldık. Ayrıca aydınlar, sanatçılar, demokratik kitle örgütleri, bireyler, kadınlar, gençler; herkes oradaydı, bizimle dayanışma halindeydi. Bu nedenle ilgilenen, arayan, soran herkese bir kez daha teşekkürlerimi iletiyorum. Sırrı Süreyya Önder’in sağlığına kavuşması için canıgönülden emek veren hastane çalışanlarına ve doktorlarına da şükranlarımı iletmek isterim. Bir kez daha gördük ki tüm farklılıklara rağmen insanlar, Sırrı arkadaşımızın sağlık durumu etrafında ortak bir duyguda buluştular. Bu, gerçekten çok kıymetlidir. Sevgili Sırrı’nın birleştirici gücü, aynı zamanda barışın da ortak paydası oldu. Sadece hastalıklarda, acıda ve tasada değil; çok önemli günlerde, barış sürecini tartıştığımız bu dönemde de ortak duygu ve dayanışma içinde olmayı umuyor ve istiyoruz.”
“ARTIK BARIŞIN TAKVİMİNİ ÇEVİRELİM
“Bu dayanışmada gerçekten çok berrak ve sade bir umut vardı. Siyaset yoktu. Bu dayanışmada barışa güçlü bir refakat vardı. Biz bunu çok önemsiyoruz. Çünkü biliyoruz ki barış, aynı zamanda sağlıktır. Barış, bir toplumun iyileşmesidir. Barış, toplumsal şifadır” diyen Bakırhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu ülkenin her karışında, her köyünde, her parça toprağında barış uğruna bedel ödemiş insanların canları vardır. Biz takvim yapraklarını çevirdiğimizde, emin olun, her gün yitirdiğimiz insanları o takvim günlerinde anıyoruz. Artık istiyoruz ki, bundan sonra çevirdiğimiz takvimlerde yitirdiğimiz insanlar değil, barışın tarihi yazılsın. Artık barışın takvimini çevirelim.”
Bölgesel ve uluslararası dengelerin değiştiğine değinen Bakırhan şunları söyledi:
“Hem dünyada hem de bölgemizde fırtınalı bir dönemden geçiyoruz. Küresel dengeler alt üst olmuş durumda. Büyük güçler arasında kıyasıya bir kavga, kıyasıya bir rekabet var. Böylesi bir dünyada, hala iç barışını kuramamış, siyasetini normalleştirememiş, hukukun işlemediği bir ülkenin ayakta kalması çok zorlaşır. Ayağını yere sağlam basmayan bir ülke, emin olun fırtınalarda savrulur. İşte tam da bu nedenle bugün Türkiye için barış ve demokratik toplum süreci, sadece bir tercih değil, bir zorunluluktur. Bu süreç, Türkiye’nin en büyük şansıdır. En büyük fırsatıdır. Umarım bu şans ve fırsatı hep birlikte değerlendiririz.
İç barışını sağlamış bir Türkiye, 85 milyon insanıyla bu fırtınalara hazır olur. Büyük şair Shakespeare, yapmış olduğu ilk oyunda aynen şöyle der: 'İnsan ilişkilerinde gelgitler vardır. En yüksek dalgayı doğru zamanda yakalayan başarıya ulaşır.' Biz de diyoruz ki içinden geçtiğimiz bu barış süreci tam da böylesi bir dalgadır. Doğru zamanda 85 milyonla bu dalgayı yakalarsak, bu ülkenin kaderini değiştiririz. Bu ülke demokrasi ve adaletle buluşur. Ama bu barış dalgasını eğer elimizden kaçırır, ıskalarsak, emin olun 85 milyon olarak en başta ekonomisinden demokrasisine kadar birçok ceremesini çekeriz. Dolayısıyla Shakespeare'in dediği gibi, bu dalgayı yakalayabileceğimiz en önemli aşamadayız. Umarım herkes, bu dalgayı yakalamak için siyasi iradesini ortaya koyarak Türkiye’yi yeni döneme demokratik bir zemine kavuşturuz.
“ÖCALAN SÜREÇTEN UMUTLU”
Dün heyetimiz Sayın Öcalan ile görüşmek için İmralı Adası'na gitti. Verimli, önemli ve değerli bir görüşme gerçekleştirdi. Elbette görüşmenin önemli bir gündemi Sırrı Süreyya Önder’in sağlık durumu olmuştur. Sayın Öcalan geçmiş olsun dileklerini iletmiştir. Çok önemli bir aktör olduğu için üzüntülerini belirtmiştir. Ancak yürütülmekte olan ve ivme kazanması gereken çözüm tartışmaları ile sürecin genel değerlendirmesi de aynı şekilde ele alınmıştır. Bu kapsamda Sayın Öcalan’ın yüksek bir tempoda ve yüksek bir moral ile çalışmalarını sürdürdüğünü arkadaşlarımız bizlere ilettiler. Sayın Öcalan önümüzdeki haftalarda sürece ivme kazandıracak gelişmelerin yaşanmasının herkesin ortak beklentisi olduğunu dile getirmiştir. O da süreçten umutlu. Önümüzdeki günlerde bu sürecin ivme kazanacağını düşünüyor. Sayın Öcalan’ın çalışmalarını bu çerçevede yaptığını arkadaşlarımız bizlere aktarmıştır. Yapılan görüşme kurullarımız tarafından değerlendirilecek ardından kamuoyuna bu görüşmeyle ilgili bir açıklama yapılacaktır.”
İçinden geçilen süreçte iki büyük adım atılması gerektiğini belirten Bakırhan, bunlardan birinin “sağlam bir hukuki zemin” ve diğerinin de “güçlü bir siyasi irade” olduğunu ifade etti. Süreç ile ilgili temaslarını sürdüreceklerinin bilgisini veren DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Buradan iktidara ve muhalefete de sesleniyoruz: Türkiye siyaseti artık normalleşmeli. Barış süreci ivme kazanmalı ve devlet, demokrasiye duyarlı bir hale gelmelidir. Başta infaz kanununda ve cezada adalet olmak üzere, yasal düzenlemelerin yapılması, hasta tutsaklardan tutun da siyasi nedenlerle cezaevlerinde tutulanlara kadar cezaevlerinin boşalması, Türkiye’ye rahat bir nefes aldıracaktır. Gelin, bunun önünü hep birlikte açalım diyoruz” dedi.
İktidarın artık inisiyatif alması gerektiğini söyleyen Bakırhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sorunları çözmek yerine halının altına süpürenler, aslında bizden sonraki kuşaklara, nesilden nesile, bu sorunları büyük oranda devrediyorlar. Darbelerin panzehirinin demokrasi olacağını tarih defalarca bize gösterdi. Bu yüzden bu devri artık kapatmak istiyoruz. Artık birbirini anlamanın, eşit ve ortak yaşam devrini getirmek istiyoruz. Sayın Öcalan’ın gelecek yüzyılı kaybetmeyelim belirlemesi tam da bu nedenledir. Geçmişi inkar etmeden ama geçmişe takılmadan gelecek 100 yılı birliktte inşa etme çağrısıdır Öcalan’ın çağrısı. Gelin bu yüzyıllık meselenin sırtımızdaki ateşini birlikte söndürelim. Buyurun Türkiye’yi yeniden demokratik bir şekilde inşa edelim diyoruz.”
Bakırhan ayrıca tecridin son bulması çağrısını yaptı.
"TOPLUMUN BEKLENTİSİ"
Grup toplantısı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Artık önemli ve yeni gelişmeler olsun. Türkiye toplumunun beklentisi de budur" dedi.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik'in "Bu ay yeni gelişmeler olabilir" sözleri hatırlatılan Bakırhan, “Ona biz de katılıyoruz, artık önemli ve yeni gelişmeler olsun. Türkiye toplumunun beklentisi de budur. Aslında Sayın Öcalan ile görüşmek için adaya giden heyetimiz de benzer şeyler söylemişti. Umarım iyi ve güzel şeyler olur. Artık sözü aşıp, pratik zeminde bunları ortaya koymanın zamanı geldiğini belirtmek istiyorum" dedi.
BAKANLIK GÖRÜŞMESİ TARİHİ
Bakırhan, Adalet Bakanı ile yapılacak görüşmeye dair, “Başvuru yapıldı. Henüz tarihi net değil, ama sanırım önümüzdeki günlerde olma ihtimali yüksek” yanıtı verdi.
Bakırhan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklamalara dair soruları şu şekilde yanıtladı: "Tabii Sayın Bahçeli'nin söyledikleri de çok önemlidir. Yani silah bırakma veya bıraktırma konusunda zaten Sayın Öcalan’ın bir çağrısı vardı. Bu bir sır değil. Gerekleri sanırım yerine getirilince herhalde muhatapları silahı bırakacaklarını söylemişlerdi. Umarım önümüzdeki günlerde çatışmaların, şiddetin, silahın olmadığı, Sayın Ömer Çelik'in de dediği gibi güzel. Günler güzel adımlar görürüz."
"ÖRGÜTÜN KENDİSİ BUNA KARAR VERİR"
Bakırhan, silah bırakmaya dair soruyu, “Bunu bizim bilmemiz olanaksızdır. Örgütün kendisi buna karar verir. Ama Pervin Başkan’ın ilettiği çok önemli bir şey vardı: ‘İlk defa Sayın Öcalan’ı bu kadar moralli, bu kadar umutlu gördüm’ demişti. Bu çok iyi ve çok önemli bir gelişme. Umarım bu moral ve umut, Türkiye’nin tamamına sirayet eder" şeklinde yanıtladı.
DEM Parti İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder'in sağlık durumu ile heyette yer alıp almayacağına dair soruyu da yanıtlayan Bakırhan, şunları belirtti: "Bizim önceliğimiz şu anda Sırrı başkanın bir an önce sağlığına kavuşmasıdır. Umarım tez zamanda Sırrı başkan yine yarım bıraktığı çalışmalara aktif bir şekilde katılır. Şu anda öyle bir gündemimiz yok.” (HABER MERKEZİ/MA)