'Bakırköy Cezaevi’ndeki saldırı önceden hazırlanmış'
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde yapılan baskındaki işkence ve şiddet bizzat cezaevinin iki müdürü tarafından yönetilmiş.
Türkiye’nin Kuzey Suriye’ye dönük başlattığı askeri operasyona sosyal medya paylaşımlarında 'Savaşa hayır' diyerek karşı çıkan Esin Kavruk, 11 Ekim’de 'örgüt propagandası' iddiasıyla tutuklanarak, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’ne götürüldü.
İstanbul 5’inci Sulh Ceza Mahkemesi Kavruk’un DNA örneğinin alınması için karar çıkardı. Kavruk’un rızası olmadan 11 Kasım’da mahkemenin bu kararı doğrultusunda Adli Tıp Kurumu’na (ATK) götürülüp kan ve tükürük örnekleri alınmak istendi. Kavruk’un uygulamayı reddetmesi üzerine orada bulunan doktor tutanak tutup Kavruk’u tekrar cezaevine gönderdi.
Kan ve tükürük örnekleri alınmak istenen Kavruk’a cezaevi müdürünün, "Savcılığın talimatı var. Kendi isteğinle bunu yapmazsan TEM polisi tarafından gözaltına alınıp zorla bu uygulamayı yapacaklar" dediği aktarıldı. Kavruk’un koğuşunda bulunan tutuklar bu dayatmaları kabul etmeyeceklerini, avukatların itirazlarının sonuçlanmasını beklediklerini söyledi. Bunun üzerin cezaevi müdürü Kavruk’a Salı gününe kadar mühlet verdiklerini, kendi isteği ile gelmezse zorla alınıp, polise teslim edileceğini aktardı. Yaşanan gerginliklerden dolayı olası bir baskına karşı tutuklular koğuşta bulunan çocukları dışarı çıkartı.
Avukat Gülizar Tuncer, 26 Kasım’da B/6 koğuşuna yapılan baskın hakkında görüştüğü tutukluların kendisine aktırdıklarını Mezopotamya Ajansı’na anlattı.
TUTUKLULAR KOĞUŞ BASKINA A TAKIMI VE ROBOKOPLARIN DA KATILDIĞINI SÖYLÜYOR
Daha önceden kadın tutukluların aktarımları doğrultusunda bir baskın olacağını bildikleri ve bunu kamuoyu ile paylaştıklarını hatırlatan Tuncer, yapılan baskın sonrasında tutuklularla görüştüklerini ve bu baskının ayrıntılı, organize bir şekilde gerçekleştiğinin aktarıldığını söyledi. Günlerdir içeriye nasıl bir baskın yapacaklarının planlarının yapıldığının tutukluların anlattığını belirten Tuncer, "Saldırıya cezaevinin 1’inci ve 2’nci müdürleri, başgardiyanlar, vardiyalı çalışan bütün infaz kuruma memurları ve daha önce tutukluların orada hiç görmedikleri polis olduğunu söyledikleri bir polisin katıldığını söylediler. Koğuş baskınına A Takımı ve robokop ekibin öncülüğünde 100’den fazla kişi katılmış" diye ifade etti.
100 KİŞİYİ AŞKIN BASIN GRUBUNDA MÜDÜRLEDE YER ALIYOR
Cezaevinde baskın olacağını bildiği için sürekli olarak gidip tutuklularla görüştüğünü dile getiren Tuncer, yaşananları şöyle aktardı:
"27 Kasım’da tutuklularla görüşüp çıktıktan 15 dakika sonra tutuklularla yapılan üçüncü görüşmeye Cezaevi Savcısı da katılıyor. Görüşme 1 buçuk saat sürüyor. 1 buçuk saatin sonunda savcı müdüre dönüp 'karar var mı?' diye soruyor. Cezaevi Müdürü de, 'Evet, var' deyince, Savcı, 'tamam o zaman Kavruk’u alın' diyor. Bu konuşmadan sonra Çarşamba akşamında havalandırmanın kapatmaya 47 civarında gardiyan katılıyor. Havalandırma kapısının kapıldıktan sonra, akşam sayımına da yine aynı 47 kişilik ekiple geliyorlar sayıma. Bu normal olmayan durum karşısında kadınlar, artık operasyonun olacağını anlıyorlar. Gecede her an saldırı olacak diye hazırlıklı bir şekilde kıyafetleri ile yatıyorlar. 28 Kasım’ın sabah 08.30’da 1. ve 2. Müdürlerin içerisinde olduğu 100 kişilik bir grupla baskın yapılıyor."
'KADINLARI SAÇLARINDAN SÜRÜKLEYİP İŞKENCE YAPANLARIN BAŞINDA MÜDÜRLER DE VAR'
Cezaevi’nin 1’inci ve 2’nci müdürlerin saldırıyı gerçekleştirenlerin içinde olduğunun tutuklular tarafından belirtildiğini aktaran Tuncer, şunları söyledi:
"Birinci müdür, Dilek Geçkin’in saçlarından tutup çekiyor. Başgardiyan, Esin Kavruk’un saçından çekip sürüklüyor. Bütün kadınları yerlerde sürükleyerek, tekmeleyip, kalkanları ile darp ederek, postalları ile kadınların ellerini ve bacaklarını eziyorlar. Bedenlerinde bu darp izleri var. Bazı kadın tutukluların kafalarını duvarlara çarpıyorlar. Dilek Geçkin’e cinsel organına tekmeler atıyorlar, o yüzden durumu çok kötü yürüyemiyor şuanda. Kadın tutukluları yerlerde sürükleyip işkence ederek, tek kişilik hücrelere atıyorlar. Bu hücreleri de bir gün öncesinden de onlar için hazırlarmış. Dolapları, giysileri, kitapları ve defterleri yerlere atarak, koğuşu darmaduman ediyorlar. El yazı ile yazılan yazıları örgütsel doküman diye el koyuyorlar."
'İŞKENCE YAPILAN KAVRUK POLİSLERE TESLİM EDİLDİ'
Baskın sonrasında robokoplu ekibin Kavruk’un saçından sürükleyip maltaya bırakıldığı yönündeki anlatımlara dikkati çeken Tuncer, Kavruk’un buradan bir jandarma minibüsüne bindirildiğini ardından Haseki Devlet Hastanesi’ne TEM Şube polislerine teslim edildiğini belirtti. Tuncer, devamla şunları söyledi:
"Bu polisler de Kavruk’un soruşturmasında bulunan görevli polisler. Jandarma ve polisle birlikte doktorunun yanına çıkarılan Kavruk, doku örneği vermeye rıza gelmeyince doktor ‘tamam’ diyor. Fakat doktor gittikten sonra polisler, Kavruk’a arkadan ayaklarına vurarak, yere düşürüyorlar. Ve yere düşürdükten sonra üzerine çullanıyorlar. Kavruk’un boğazından ve çenesinden tutup, damağını yırtıp, zorla tükürük örneklerini alıyorlar. Daha sonra TEM şube polisleri çekip gidiyor. Jandarma görevlileri sorumluluk almamak için doktora götürüp, darp raporu alıyorlar Kavruk'a."
DURUMU KÖTÜ OLAN TUTUKLULAR RAPOR ALMASIN DİYE HASTANEYE GÖTÜRÜLMÜYOR
Kavruk’un hastaneden getirdikten sonra diğer tutuklu kadınları hücreden çıkardıklarını da sözlerine ekleyen Tuncer, şöyle konuştu:
"Dilek Geçkin, Zeynep Gerçek ve Zuhal Sürücü’nün durumu çok ağır olduğu için arkadaşları onların hastaneye çıkarılmasını istiyorlar. Cezaevi idaresi önce Dilek Geçkin ile Zuhal Sürücü’ya Sadri Konur Hastanesine sevk ediyor. Hastanede Geçkin ve Sürücü hakkında çok ayrıntılı darp raporları hazırlandı. Fakat raporları aldıkları için hastaneden geldikleri cezaevinden tekrar hastaneye sevk etmiyor. Acil 112 gelip tedavilerini yapıyor. Tutuklular darp edildiklerini raporlaştırmak için hastaneye kaldırılmak istiyor ama kaldırmıyorlar. Talepleri doğrultusunda revire doktor kontrolünde darp raporu hazırlanıyor."
'SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ'
Yapılanlara karşı suç duyurusunda bulacaklarını vurgulayan Tuncer, şunları dile getirdi:
"Devlet bu operasyonla farklı bir uygulamaya geçmek istiyor. Bir kadın cezaevini hedef alarak, işkence ve cinsel saldırı boyutuna varan hukuk dışı yöntemlere yönelerek, yeni bir hukuksuz durumu yaygınlaştırmaya çalışıyor. Yaygınlaştırmak istedikleri şey, bütün tutuklulara yeni bir soruşturma numarası vererek hakkınızda yeni iddialar var diyerek onların cezaevinden alıp, şubeye götürüp işkence yoluyla bu doku örneklerini almaya çalışacaklar. Saldırı yapanlar, saldırı emrini verenler ve bizzat eşlik edenler hakkında suç duyurusunda bulunacağız." (HABER MERKEZİ)