Barınamıyoruz Hareketi: Yolları açtık, bu sesi birlikte büyütmek tek çözüm
Yağmur KAYA
ARTI GERÇEK-Yüksek kira ve yurt ücretlerine karşı barınma hakkı talep eden Barınamıyoruz Hareketi, seslerini bu kez Türkiye Büyük Millet Meclis (TBMM) Genel Kurulu’nda bütçe görüşmeleri devam ederken Ankara Ulus Meydan'da yapacakları basın açıklamasıyla duyurmak istedi.
Ankara'da yapacakları açıklama öncesi sosyal medya hesaplarından "Artık yeter" diyerek bir video paylaşan Barınamıyoruz Hareketi, söz konusu videoda, "Biz bu ülkenin öğrencileriyiz. Haftalar önce sadece 20 kişi bir adım attık. Barınamayan milyonlarca öğrencinin sesini duyurabilmek için günlerce sokaklarda yattık. Önce yüzlere, sonra milyonlara ulaştık. Milyonlar bizi, biz de onları duyduk. Ortak hikayemiz tesadüf, akıbetimiz kader değil. Her yılın rutini olan bütçe görüşmelerinin de tarihimizin de farkındayız. Artık onları da planlarını da öğrencileri görmeyen bütçelerini de beklemiyoruz. Artık sadece bir adım atmaya değil, koşmaya niyetleniyoruz. Bizi ittikleri uçurumun kıyısını eşik kabul ediyoruz. Bu eşikten atlayacağız. Ayın 12’sinde ‘yönetenlerin şehrine’ Ankara’ya gidiyoruz." ifadelerine yer vermiş, yoksulluk, açlık ve barınamayanlara Ankara Ulus'ta bir araya gelme çağrısında bulunmuştu.
HAKKINI SAVUNAN ÖĞRENCİYE POLİSTEN UÇAN TEKME
Ancak Ankara şehir merkezine varmaya dakikalar kala çok sayıda çevik kuvvet ve sivil polisler tarafından öğrencilerin bulunduğu otobüs durdurulmuş, öğrenciler neden bu eylemi yapmak istediklerine dair açıklama yapmalarına rağmen şiddet uygulanarak gözaltına alınmıştı. Kente girişlerine izin verilmeyen bir öğrenci o esnada şu cümleleri sarf etmişti: "Benim basın açıklaması yapma hakkım var mı? Var. Benim Ankara'ya girme, seyahat özgürlüğüm var mı? Var. Sen polissin ben yurttaşım. Sen bizi niye Ankara girişinde tutarsın?"
Ankara Valiliği'nin eylemi yasakladığını, kanunu en az öğrenciler kadar iyi bildiğini ve daha sonra uçan tekme savurarak öğrencileri gözaltına alan polis amiri ise, yukarıdaki cümleleri sarf eden öğrenciyi "Şovmenlik yapmakla" itham etmişti.
Yetersiz yurt sayısı, artan konut fiyatlarına karşı aylardır seslerini duyurmak isteyen ve "Barınamıyoruz" diyerek yola çıkan, çıktığı yolda şiddet uygulanarak gözaltına alınan öğrenciler Ezgi Ertürk, Hasan Doğan, Ebru Sert ve Kemal Yılmaz ile konuştuk. "Ankara’ya gidiyoruz diye otobanda darp edilerek, onlarca polis tarafından gözaltında alındık" diyen öğrenciler, iktidarın, öğrenci hareketinin potansiyel gücünün durağan kitleleri harekete geçirme tedirginliği taşıdığı için engellendiklerini söylüyor.
ERTÜRK: ARACIMIZ GÖZALTI ARACINA DÖNDÜ
Ertürk, kent girişinde yaşanılanları şu cümlelerle anlatıyor: "70 genç, üç otobüs Ankara girişte iki ayrı noktada durdurulduk. İlk önce otobüsten aşağı inilmesine dahi izin verilmeyeceği söylendi. Kabul etmeyerek indikten sonra herhangi bir gerekçe gösterilmeden resmen Ankara’ya gidiyoruz diye otobanda darp edilerek, onlarca polis tarafından gözaltında alındık. Bizden sonra gözaltında alınan 28 arkadaşımızı kendi aracımızla karakola getirdiler. İzmir’den gelen arkadaşlara dair kaba bir yaratıcılıkla söyledikleri yalanları gerçeğini biz yaşadık aslında. Çünkü bizim ayarladığımız otobüslere fiili olarak el konulmuş ve otobüslerimiz gözaltı aracı olarak kullanılmış oldu. Karakola götürülürken dahi şehir merkezine sokulmadık, serbest bırakıldıktan polis araçlarının eskortluğunda zorla il dışına bırakıldık."
'MÜLK SAHİPLERİNİN TARAFINDA OLDUKLARINI GÖSTERDİLER’
"Yani bize, bir grup öğrenciye bu ülkenin başkentine girmeyi yasakladılar. Bırakın toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını, seyahat özgürlüğümüz dahi gasp edildi. ‘Bütçenin hesabını sormaya geliyoruz’ dedik. Onlar da bütçeleriyle olduğu gibi kendi hukukları ile de bizim; öğrencilerin, bu ülkenin yoksul, evsiz, borçlu milyonlarının değil, mülk sahiplerinin tarafında olduklarını bir kez daha gösterdiler."
‘GENÇLİĞİN, KİTLELERİ HAREKETE GEÇİRME GÜCÜ VAR VE BU ONLARI TEDİRGİN EDİYOR’
"Bir tedirginlik hali var, iktidarın kırılgan dönemlerindeyiz. Kitlesel bir öğrenci gençlik hareketinin potansiyel gücü, durağan kitleleri harekete geçirme kabiliyeti onları tedirgin ediyor. Bu yüzden yüksek bir çaba ile engelliyorlar."
'BÜTÜN YOLLARI AÇMAYA NİYETLİYİZ’
"Gençlere yolu aç" diyen binlerce yurttaşın öğrencilere destek olduğunu söyleyen Ertürk, şunu ekliyor: "Dün bir adım attık. Bundan sonra da bizimle, gençlerle yürüyenlerle birlikte kapattıkları bütün yolları açmaya niyetliyiz. Bize güvenenlere güveniyor, bize inananlara inanıyoruz. Yönetenlerin, mülk sahiplerinin, bizi evsiz bırakan bu düzenin değil bizim tarafımızda olan herkesi de bizimle yan yana olmaya çağırıyoruz" diye ekliyor.
SERT: ÖFKEMİZİN KAYNAĞININ MİLYONLARCA KİŞİNİN ORTAK DERDİ OLDUĞUNU BİLİYORLAR
Anayasal haklarının ellerinden alındığını, seyahat etme haklarının gasp edildiğini belirten Ebru Sert de, binlerce gencin Ulus Meydanı'nda bir araya gelinmesinden korktukları için bu engelle karşılaştıklarını vurguluyor ve ekliyor: "Bu korkunun da temeli bu gençlerin Ankara'ya taşıdıkları öfkenin çok somut ve gerçek olmasından kaynaklanıyor. Gözü, kulağı bu gençlerde olan milyonlar olduğunu, öfkemizin kaynağının milyonlarca kişinin ortak derdi olduğunu biliyorlar. Ve bu gençlerin uydurma yasaklara rağmen kararlılığından ödün vermemesi onları korkutuyor."
Sert, gözaltına alındıkları esnada şiddete maruz kaldığını, ülkeyi yönetenlerin öfke ve şiddetten beslendiğini vurgulayarak, "Derdini söylemekten, öfkesini örgütlemekten çekinmeyen gençleri otobanda, şehir meydanında döverek, nefessiz bırakarak 10-15 saat gözaltında tutarak yıldırabileceklerini düşünüyorlar. Sorunları çözmek yerine sorunu dile getirenleri baskılamak buldukları çözüm" ekini yapıyor.
'TEK ÇÖZÜM; BU SESİ BİRLİKTE BÜYÜTMEK’
Geçinmeyen, barınamayan, eğitim alamayanlara seslenen Sert, şu çağrıyı yapıyor: "Bu sesi, bu kararlılığı birlikte büyütmek tek çözümümüz. Yönetenlerin bizi gözardı etmek için takındığı çeşitli tavırları, stratejileri onlarca kez gördük. Ve başından beri biliyoruz ki bu sorunu bir araya gelerek; kol kola, sırt sırta vererek çözebiliriz."
DOĞAN: MİLYONLARIN GÖZÜ KULAĞI BİZDE
Eğitim döneminin başlamasıyla Kadıköy’de bulunan Yoğurtçu Parkı’nda Barınamıyoruz Hareketi’nin 1'inci gün nöbetiyle çalışmaya başladıklarını kaydeden Hasan Doğan ise "Barınamıyoruz" diyerek parklarda nöbet tutukları günden bu yana kesintisiz çalıştıklarını belirtiyor. Doğan, "100 genç, 'Bizi görmezden gelemeyeceksiniz' diyerek Ankara’ya doğru yola çıktığımızda polislerin tavırları keyfi, hukuksuzdu. Gözaltına alınırken, araçta bekletilirken veya engel olma durumunda hepsinde iki elimizin yakalarında olduğunu hissettiğim için bir sıkıntı yaşamadım. Yola çıkmadan da demiştik; 'Biz milyonları gördük, dinledik, onlar da bizi' diye dışarı çıktığımızda bunu bir daha görmüş olduk. Orada arkadaşımızın dediği gibi 'Milyonların gözünün kulağının bizimle' olduğunu gördük. Onca gözaltı, barikat, kesilen otobüslerin önüne rağmen örgütlenen bu öfkeyi engelleyemediler. Bizden sonra bile Ankara’da arkadaşlarımız üç farklı yerden çıktılar. Bu açıdan ‘biz yalnız değiliz ve bir yola çıkıyoruz’ demiştik. Yola çıktık ve yolları açtık. Şimdi daha yeni başlıyoruz" diyor.
'GENÇLERİ YAN YANA GETİRMEK İSTEMİYORLAR'
Devletin bir yol bulmaya çalışan gençlerden korktuğunu vurguluyor Doğan ve ekliyor:
"Çünkü bizim öfkemiz, isyanımız, bireysel bir çıkıştan ziyade kollektif bir bilince ve birlikte hareket edebilen örgütlü duran bir taban. 100 genci asla yan yana getirmek istemiyorlar. Çünkü bugün gerçekten insanlar açlık, adaletsizlik, yoksulluk ve birçok konuda hamur gibi oynanıyor ve bu öfkelerin yan yana getirilmesi, birlikte hareket etmesini istemiyorlar, korkuyorlar. O yüzden direkt her yerde saldırarak gözaltı yaptılar. Korkmaya devam etsinler çünkü yolları açtık, artık daha güçlüyüz."
YILMAZ: YASAK KARARI YOKTU
Kemal Yılmaz da gençlerin kolluk kuvvetleri tarafından geldikleri şehre dönmeye zorladığını dile getirdi. Gençlerin kararlı olduğunu ve ödün vermediğini vurgulayan Yılmaz, haklı ve öfkeli olduklarını söylüyor ve "Orada (Ankara) kararlılığımızdan ödün vermeden durmamızı sağlayan şey; haklılığımız, geçinememeye, barınamamaya, eğitim alamamaya karşı öfkemiz ve isyanımızdı. Bu öfkenin büyüklüğünü ve kararlılığın etkisini görebildikleri için bize yasak kararı bile olmadan şehre girişimizin yasak olduğunu söylediler ve çeşitli darplarla gözaltına alındık" dedi.
‘BU ÜLKENİN BİR ŞEHRİNE ÖĞRENCİLERİN GİRİŞİ ENGELLENDİ’
"Bu ülkenin bir şehrine 70-80 kadar öğrencinin girişi keyfi hukuksuzluklarla engellendi. Bu da bizi geri döndürmek şöyle dursun öfkemizi, mücadelemizi büyüttü açıkçası" şeklinde devam eden Yılmaz, "Çünkü bir kez daha bizi görmezden geldiklerini sesimizi duyurmaya çalıştığımızda başımızı ezmeye çalıştıklarını gösterdiler. Bu korkunun ve acizliğin yansımasıdır" ekini yaptı.
‘BÜYÜK BİR DESTEK VAR’
Yılmaz, bu yola çıktıkları günden bu yana büyük bir dayanışma ve destek aldıklarını ve kendilerini asla yalnız hissetmediklerini vurguluyor: "7 den 70 herkesin arkamızda olduğunu görmek bizi cesaretlendirmekle birlikte bu harekete olan güveni de ortaya koyuyor. 12 Aralık'ta kalbi bizimle Ankara'da atan insanların olduğunu bilmek bu hareketin ve Ankara'da olmanın, oradan seslenmenin meşruluğunu ve ihtiyacını ortaya koyuyor aslında."
'BU ÜLKENİN GENÇLERİNİ DİNLEMEDEN KARAR VEREMEZSİNİZ'
"Ankara'ya giderken talepten ziyade bir uyarı vardı cebimizde. 'Bu ülkenin gençlerini dinlemeden, seslerini duymadan onlar hakkında gelecekleri hakkında karar veremezsiniz' uyarısı" ifadelerini kullanan Yılmaz, sözlerini şu çağrıyla sonlandırıyor: "Bu yüzden bütçe tartışmaları sürerken 'bütçenin hesabını sormaya geldik' diyerek Ankara'ya gittik. Günün sonunda 100'den fazla öğrenci bu sesi büyütmek için Ankara'daydı. 90 öğrenci gözaltına alındı. Şimdi bu mücadeleyi daha da büyütmek gerekli. Çağrımız bütün gençlerin isyanını, derdini dile getirmekten çekinmemesi ve artık tekil homurdanmalarımızı birleştirmemiz yönündedir."