Barış Akademisyenleri'nin mücadelesi sürüyor: ‘2019’da hepimizin iade edilmesi gerekiyordu’

Barış Akademisyenleri'nin mücadelesi sürüyor: ‘2019’da hepimizin iade edilmesi gerekiyordu’
Barış Bildirisi imzacısı olduğu için KHK ile ihraç edilen barış akademisyenlerinin mücadelesi sürüyor. Mevcut durumda; 156 akademisyen için idare mahkemelerinden ret kararı çıkmışken, 72 dosya için hâlâ karar bekleniyor.

Oğulcan ÖZGENÇ


ANKARA - Barış bildirisine imza attıkları için Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen Barış Akademisyenleri 7 yıldır görevlerine dönmek için mücadele ediyor. Akademisyenlerin bazıları idare mahkemelerinin kararlarıyla iade edilseler de görevlerine başlayamıyor. Bazı üniversite yönetimleri, iade kararlarını istinafa taşıyarak akademisyenlerin görevlerine dönmelerini engellemeye çalışıyor.

Mevcut durumda idare mahkemelerinin göreve iade konusunda ret kararı verdiği 156 dosya bulunurken ihraç edilen 72 akademisyenin dava dosyası idare mahkemelerinde bekliyor.

DAVA DOSYALARI NE DURUMDA?

Barış bildirisine imza attıkları için 2016’da ihraç edilen 377 akademisyenin OHAL Komisyonu’na başvuruları ret kararıyla geri döndü. OHAL Komisyonu’nun ret kararlarını takiben görevli idare mahkemelerine başvuran akademisyenlerin 158’i için iade kararı verilirken 156 dosya için ret kararı çıktı. 72 akademisyen için ise görevli idare mahkemelerinin karar vermesi bekleniyor.

İdare mahkemeleri tarafından iade kararı verilen akademisyenlerin 26’sı için istinaf onay verirken 70 akademisyen istinaftan karar çıkmasını bekliyor. Bununla beraber; 11 iade kararı için istinaf yürütmeyi durdurma kararı verdi. İdare mahkemelerinin verdiği 2 iade kararı ise istinaf tarafından reddedilmiş durumda.

MAHKEMELER FARKLI KARARLAR VERİYOR

Barış Akademisyenleri’nin mevcut durumunda dikkat çeken bir diğer hususu da idare mahkemelerinin farklı kararlar vermesi oluşturuyor.

Ankara 20’inci, 24’üncü ve 25’inci idare mahkemeleri, inceledikleri 140 dosyanın tamamına ret kararı verdi. 19’uncu idare mahkemesi 41 iade, 3 ret; 21’inci idare mahkemesi 68 iade, 2 ret ve 22’inci idare mahkemesinin 39 iade, 7 ret kararı verdi.
Eğitim-Sen 5 numaralı Şube Yürütme Kurulu Üyesi ve Barış Akademisyeni Mustafa Kemal Coşkun, idare mahkemelerinin verdiği farklı kararlara dikkat çekerek, “Bu, mahkemelerin hukuki bir işlem yapmadığını tamamen politik kararlar verdiğini gösteriyor. Üniversiteler idare mahkemelerinin verdiği iade kararlarının ardından istinafa gidiyor” dedi.

'13 BİM ÜNİVERSİTELERİN YÜRÜTME DURDURMA TALEPLERİNE OLUMLU YANIT VERİYOR'

İstinaftaki dosyaların durumunu da değerlendiren Coşkun, “OHAL Komisyonu ile ilgili konular 13, 14 ve 15’inci istinaf mahkemelerine gidiyor. 13’üncü istinaf mahkemesi önüne gelen bütün iade kararlarına ret kararı veriyor. 14’üncü mahkemenin de ret verdiği kararlar olmakla beraber onayladığı iade kararları da bulunuyor. 15’inci istinaf mahkemesinden hiç karar çıkmadı. Bunun nedeni, yarın öbür gün Avrupa Birliği’ne ya da AİHM’e ‘Biz herkesi üniversitelerden atmıyoruz’ diyecekler. Yoksa ortada hukuk filan yok. Hukuk kuralları uygulansa aynı bildiriye imza atan insanların hepsinin geri dönmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

‘2019’DA HEPİMİZİN İADE EDİLMESİ GEREKİYORDU’

Coşkun, Anayasa Mahkemesi’nin 2019’da Barış Akademisyenleri’ne ilişkin verdiği kararı hatırlatarak “Anayasa Mahkemesi 2019’da bir karar verdi ve barış bildirisine atılan imzaların akademik özgürlük ve ifade özgürlüğü ekseninde değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. 2019’da hepimizin iade edilmesi gerekiyordu. İdare mahkemelerinin bu karara uyması gerekiyordu ama uymadılar” dedi.

İade edilenler dahil olmak üzere tüm Barış Akademisyenleri’nin mağduriyetlerinin devam ettiğini belirten Coşkun, maddi hakların telafisinin eksik gerçekleştiğini belirtti. Coşkun, meselenin maddi hakların ötesinde bir mesele olduğunu da ifade ederek “Bazı arkadaşlarımız intihar etti. Bunu nasıl ödeyecekler? Asistanları düşünün, sözleşmesi yenilenmeyen arkadaşlarımız oldu. Başkaca bir sürü işlerde çalışmak zorunda kaldılar. Ne kadar para verirlerse versinler bunların telafisi olmayacak. İade edilen ardından istinafın kararıyla tekrar atılan arkadaşlarımız var. Kimine oda vermiyorlar, kiminin ders vermesine izin vermiyorlar” diye konuştu.

‘İMZALAR HUKUKA UYGUN ÇALIŞMA İLKESİNİ ÇİĞNEMİYOR’

İdare ve istinaf mahkemelerinin dosyaları “devlete sadakat” üzerinden incelediğini belirten Coşkun, “Buradaki sadakat devlete ya da iktidara sadakat anlamına gelmez. Buradaki sadakat, çalıştığı alanda hukuka uygun davranacağına ilişkin bir sadakattir. Devlet istediğiyle çalışır, istemediğiyle çalışmaz diye bir şey yok. Anayasaya göre herkes bu devletin vatandaşı ve herkes devlette memur olma hakkına sahip. Dolayısıyla bu sadakat meselesine hukuka uygun çalışmak olarak algılamak gerekiyor. Bizim attığımız imzalar hukuka uygun çalışma ilkesini kesinlikle çiğnemiyor” ifadelerini kullandı.

Öne Çıkanlar