'Barış istedik, eylem yapmadık'
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü'nden 6 imzacı meslektaşıyla birlikte ihraç edilen Prof. Dr. Selda Öndül, "Türkiye’de...
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü'nden 6 imzacı meslektaşıyla birlikte ihraç edilen Prof. Dr. Selda Öndül, "Türkiye’de akademi büyük darbe aldı, bu işin peşini bırakmamak gerekiyor" dedi.
Ayşegül KARAKÜLHANCI
ARTI GERÇEK- Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü, Muhsin Ertuğrul’un çabaları ile 1958’de kuruldu. Önümüzdeki yıl 60'ıncı yılını kutlamaya hazırlanan bölümün 7 akademisyeni KHK’larla ihraç edildi. Yıllarca tiyatrocu ve oyun yazarı yetiştirmiş olan bölümde son yaşanılanları atılan akademisyenlerden Prof. Dr. Selda Öndül ile konuştuk.
- Bölümden kaç tane hoca ihraç edildi?
Yedi kişi ihraç edildik. Ben, Fakültenin Bölüm Başkanı, Tiyatro Tarihi ve Teorisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tülin Sağlam, Ana Sanat Dalı Başkanı Prof. Dr. Beliz Altan, Doç. Dr. Süreyya Karacabey, Araş. Gör. Dr. Elif Çongur, Araş. Gör. Şamil Yılmaz ve Araş. Gör. Ceren Özcan. Bölümde şu anda 4 yardımcı doçent, bir okutman ve öğretim üyesi yetiştirme programı ile bir asistan kaldı.
- İhraç edilme nedeninizi öğrenebildiniz mi?
Hayır. Rektörlük tarafından açılan soruşturmada yapılan suçlamalar belirsiz. Ama hepimiz barış imzacılarıyız.
- Yaşadığınız süreci biraz anlatır mısınız?
Aslında bizler sadece fikir özgürlüğümüzü ifade etme hakkımızı kullandık. Ortak karar alarak, barış metnini imzalamadık. Ben sadece vicdani sorumluluğumu yerine getirdim, herhangi bir siyasi düşünceyle imza atmadım. İçinde "barış" geçen, bizim de derslerimizde zaten temel esas aldığımız, yetiştirdiğimiz gençlere öğrettiğimiz insani değerlerin geçtiği bir metnin altına imzamı attım. Bu fakültenin içerisinde yapılmış bir eylem değildi. Bu nedenle her şeyden önce rektörlüğün bu soruşturmayı açmaması gerekirdi.
– Dil Tarih’in diğer hocalarından bir destek var mı?
Hayır, yalnızca Sosyoloji Bölümü hocaları bir kınama mesajı yayınladı. Bu pazartesi yarıyıl tatili bitiyor, tüm Ankara Üniversitesi'nde bir haftalık boykot çağrısı yapıldı. Bunlar da maalesef geç kalmış tepkiler. Üniversite hocalarımızın, yöneticilerin, senatonun bu soruşturmaların açılmasına karşı çıkması gerekiyordu. Mesela Bilkent, Boğaziçi, Okan Üniversiteleri bunu yaptılar, hocaların arkasında durdular.
– Öğrencilerinizden destek nasıl?
Öğrencilerimizin desteği müthişti. Eski mezunlarımızın da öyle; hem çok üzgünler hem de güçlü bir dayanışma içerisindeler bizlerle. Dil Tarih Tiyatro Bölümü bir gelenektir. Mezunlarımızın birçoğu sanat ve tiyatro alanında tanınmış insanlar, onların yanımızda olması çok önemli bizler için.
– Şu anda bölümde durum nasıl?
Bizim bölümümüz herhangi bir bölüm gibi çalışmadı hiçbir zaman. Bölümümüzden çok değerli hocalar geçti, DTCF Tiyatro değerli insanlar yetiştirdi. Bölümü hep bize bırakılmış bir emanet olarak gördük. Yeri geldi geceleri de çalıştık, kendi temizliğimizi yaptığımız da oldu. Küçük imkânlarla orayı ayakta tuttuk. Projelerde ortaklaştık, bizler hep bir aile gibiydik. Bu yapı büyük bir sekteye uğratıldı. Yaklaşık 150’ye yakın öğrencimiz var. Bunların arasında doktora ve yüksek lisans tez aşamasında olan gençler var. Bu tezler yakın birebir çalışma gerektiriyor, şu anda en zor durumda olanlar onlar.
– Skype’tan ders yapan hocalar var veya "Sokakta Akademi" adıyla Dikmen Parkı’nda ders yapanlar. Bu çabaları nasıl buluyorsunuz?
Ben Eğitim-Sen üyesi değilim, tam olarak nasıl organize oluyorlar bilmiyorum. Bunları sembolik ama önemli buluyorum. Bu eylemler sivil toplumun sesinin çıkması demek. İçinde bulunduğumuz şu koşullarda bu en gerekli olan şey.
– İhraç edildikten sonra neler yaşadınız, neler değişti hayatınızda?
Maaş alamıyor durumdayız. Özel üniversitelerde de devlet üniversitelerinde de çalışma imkanımız yok. Büyük ihtimalle yurt dışına da çıkamayacağız. İçimizde emekliliğini hak etmiş hocalarımız da var, hak etmemiş olanlar da. Henüz şaşkınız, her şey çok yeni, bir şey planlamış değiliz. Ama bizler yasal haklarımızı sonuna kadar kullanacağız.
– Nasıl bir destek bekliyorsunuz toplumdan?
Türkiye’de akademi büyük darbe aldı, bu işin peşini bırakmamak gerekiyor. Gündem çok yoğun, her gün başka gelişmeler oluyor. Akademi konusunu canlı tutmak, unutturmamak lazım. Bizler umutsuz değiliz, mutlaka bir şeyler değişecektir. Bu umudu kaybetmesin hiç kimse.