Basın örgütleri: Gazetecilerin hedef alınması savaş suçudur

Basın örgütleri: Gazetecilerin hedef alınması savaş suçudur
DİSK Basın İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu, gazetecilerin katledilmesinin insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu belirtti. Haber-Sen Genel Başkanı Mesut Balcan da, amacın gerçekleri susturmak olduğunu ifade etti.

Artı Gerçek - Kuzey ve Doğu Suriye'deki gelişmeleri takip eden gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, 18 Aralık’ta saat 15.20 sularında Tişrîn Barajı ve Sirîn beldesi arasındaki yolda silahlı insansız hava aracı (SİHA) ile hedef alınarak katledildi.

Gazetecilerin bulunduğu aracın şoförü Ezîz Hec Bozan ise yaralandı. Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, 8 Aralık’tan bu yana Tişrîn Barajı ve Qerekozak Köprüsü’nde yaşanan gelişmeleri takip ediyordu. Gazetecilerin katledilmesine başta Kürt basını olmak üzere meslek örgütlerinden tepkiler devam ediyor.

Basın Yayın İletişim ve Posta Emekçileri Sendikası (Haber-Sen) Genel Başkanı Mesut Balcan ile Türkiye Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (DİSK Basın İş) Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu, gazetecilerin hedef alındığı saldırılara dair konuştu.

‘MUHALİF GAZETECİ REJİMLER İÇİN TEHDİT’

Otoriter rejim ve baskıcı iktidarlar tarafından gazetecilere yönelik gerçekleşen saldırıların en ağır insan hakları ihlali olduğunu belirten DİSK Basın İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu, saldırıların amacının ise muhalif seslerin susturulması olduğunu söyledi.

Bu şekilde toplumun kontrol altına alınmaya çalışıldığın dile getiren Dedeoğlu, “Yolsuzluk, insan hakları ihlalleri veya politik yanlışlar hakkında haber yapan gazetecileri hedef almak muhalif görüşlere sahip gazetecileri rejim için tehdit olarak görüp öldürmek, uluslararası kamuoyunda kötü bir imaj yaratabilecek haberleri engellemeye dönüktür. Gazetecileri susturmak dünya genelinde basın özgürlüğüne yönelik ciddi bir tehdit ve demokratik değerlerin zayıflamasının göstergesidir” diye belirtti.

‘İNSANLIĞA KARŞI SUÇ’

Gazetecileri koruyan uluslararası yasa ve mekanizmaların basın özgürlüğünü güvence altına alıp, ifade özgürlüğünü desteklemeyi ve gazetecilere yönelik şiddeti önlemeyi amaçladığını söyleyen Dedeoğlu, “Ancak görüyoruz ki uluslararası yasalar bile görevlerini yapmakta olan gazetecileri koruyamıyor. Bunun bir örneğini 19 Aralık 2024 tarihinde gördük. Kuzey ve Doğu Suriye'deki gelişmeleri takip eden Özgür Basın emekçileri Nazım Daştan ve Cihan Bilgin öldürüldü. Aracın şoförü Ezîz Hec Bozan ise yaralandı. Bu insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. İnsanlığa karşı işlenen suçların zaman aşımı yoktur. Sorumlular bir gün hesap verecektir. Biz gazeteciler ise, bu suçların ve suçluların her zaman takipçisi olacağız” dedi.

'AMAÇ GERÇEKLERİ SUSTURMAK'

Haber-Sen Genel Başkanı Mesut Balcan da, gazetecilerin hedef alınarak katledilmesinin bir savaş suçu olduğunu söyledi. Gazetecilerin halka gerçeği ulaştırdıkları için hedef alındıklarının altını çizen Balcan, şu ifadeleri kullandı.

“Kapital sistem, yaptığı vahşetlerin topluma ulaşmaması için büyük bir çaba sarf etmektedir. Nitekim savaş alanlarında hegemonik güçler ve maşalar, gazetecileri birinci hedef haline getirmişlerdir. Dezenformasyonun hat safhada olduğu bu dönemde gazetecilere çok önemli görevler düşmektedir.

Nitekim Nazım Daştan, Cihan Bilgin ve arkadaşları bu görevlerini yerine getirmekteydi. Özgür Basın, gözaltılar, tutuklamalar ve hatta bugün olduğu gibi katletme dahi göze alınıp hedef haline getirilmektedir. Şu an asıl savaşı demokratik modernite ile kapitalist modernite güçlerinin çarpışması olarak görebiliriz.

Özelde de demokratik moderniteye uygun basın, yayın ve iletişim faaliyeti gösterenler ile kapitalist moderniteye göre basın, yayın ve iletişim faaliyeti gösterenlerin mücadele alanı olarak da görebiliriz."

SALDIRILARA KARŞI ORTAK TUTUM

Kapitalist sisteme karşı tüm etnik yapıların bir arada huzur içerisinde yaşadığı bir alan olan Kuzey ve Doğu Suriye’nin tüm dünya halklarına umut olduğuna dikkati çeken Balcan, şöyle devam etti:

“Kapitalist modernite güçleri bunun anlam ve önemini anlatan bütün kesimleri hedef haline getirmektedir. Nazım, Cihan ve arkadaşları daha önce de IŞİD'in barbarlığını haberleştirdikleri için hedef haline getirilmişlerdi.

Ama hiçbir zaman geri adım atmadılar. Gerçek haberciliği, savaş alanlarında bütün dezenformasyona rağmen onlardan öğrendik. Türkiye’de iki medya grubu var. Biri iktidarın güdümündeki havuz medyası diğeri de halkın sesi olma iddiasındaki muhalif medya. Muhalif medya, iktidarın elindeki Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) başta olmak üzere Meclis’ten geçen ‘dezenformasyon’ yasasıyla birlikte ceza ve baskı politikaları ile susturulmaya çalışılıyor.

Bundan dolayı gazeteciliğe yönelik tüm saldırılarda ortak tutum alınması çok kıymetli . Ancak söz konusu Özgür Basın emekçileri ve Kürt gazeteciler olunca maalesef Türkiye’de ki muhalif basından gereken sahiplenmeyi göremiyoruz. Bu eleştirilmesi gereken bir tutumdur. Haber-Sen kurulduğu günden bu yana basın ve habercilik alanında her zaman halkın sesi olan, doğrudan ve hakikatten yana olan meslektaşlarımızın yanında olmuştur, olmaya da devam edecektir.

Nazım ve Cihan arkadaşlarımızın anıları mücadelemizde yaşayacaktır. Özgür Basın’ı susturamayacaklarını ve gerçeklerin üzerini kapatamayacaklarını bir daha ifade ediyoruz.” (MA)

Öne Çıkanlar