Basklı siyasetçi Itziar Martinez: Bizi politik rehine olarak tutuyorlardı
Esra ÇİFTÇİ
Artı Gerçek - Özgür Kadın Hareketi’nin (TJA) 13-14 Ocak’ta Diyarbakır’da düzenlediği 'Sessizlik Zinciri: Kadın Siyasi Mahpusların Etrafındaki Duvarları Yıkmak' konulu konferansa Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelen isimlerle yaptığımız söyleşilerin sonuncusunu Basklı siyasetçi Itziar Martinez ile yaptık. Martinez ile 20 yıl kaldığı cezaevini ve İspanya devletinin Basklılara karşı tutumunu konuştuk.
Itziar Martinez, 1992 yılında henüz 21 yaşındayken tutuklandığını ve 20 yıl hapiste kaldığını söylüyor., Madrid, Malaga, Coruna, Avila, Araba, Palencia ve Salamanca dahil İspanya’nın çeşitli hapishanelerinde yirmi yıl geçiren Martinez, hapishanede kaldığı süre boyunca bir çocuk dünyaya getirdiğini aynı zamanda da eğitimine devam ederek Gazetecilik ve Sosyal Eğitim alanlarında dereceler aldığını ifade ediyor. 2012’de serbest bırakıldıktan sonra siyasete atılan Martinez, Bask Bölgesinde faaliyet gösteren sol bağımsızlıkçı parti olan Sortu’ya katıldığını belirtiyor. Siyasi kariyerine devam ederken, Basklı Siyasi mahkumlar için adil çözümler arayan bir sivil toplum kuruluşu olan SARE ile çalışmaya başladığını ifade eden Martinez şunları söyledi:
'SÜREKLİ ÇIPLAK ARAMA YAPIYORLARDI'
“İspanya’da politik tutukluları farklı cezaevlerine dağıtıyorlar. Bu 30-32 yıllık bir politika. Bunun nedeni ise siyasi mahpusların bir arada kalarak ayaklanacağı endişesi taşımaları. İspanya’da hapishanelerin büyüklükleri değişiyor. Siyasi mahpusları tek tek hücrelere koymak istiyorlar, erkek mahpusların sayısının fazla olması nedeniyle bu mümkün değil ama kadın siyasi mahpusların sayısı erkeklere göre daha az olduğundan onları tek kişilik hücrelere koyuyorlar. Hapishane içinde yaşadıkları zorlukların başında çok fazla sansüre maruz kalıyorlar. Ben hapishanedeyken odalar kameralarla izleniyordu, sürekli çıplak arama yapıyorlardı. Hapishaneler arasında bizi sürekli dolaştırmak istiyorlardı. Her zaman fark etmesek de o dolaştırmalarında gizli kamerayla da izlendiğimizi görüyorduk. Mahpusları ailelerinden uzak yerlerdeki cezaevlerine koyuyorlardı, bu da ailelerimiz için çok zor oluyordu. Hem maddi hem manevi külfet oluşturuyordu. Mahpusları uzak hapishanelere koymanın mantığı ise bizi tamamen ailelerimizden koparmak ve bizi politik rehine olarak görmeleriydi”
'ATEŞKES İLAN EDİLELİ 12 YIL OLDU, HÂLÂ 140 SİYASİ MAHKUM VAR'
İspanya’da siyasi mahpuslara düşman hukuku uygulandığını söyleyen Martinez, İspanya’daki hukuk sisteminin diktatörlükten kalan bir sistem olduğunu, üç diktatörlükten sonra bir geçiş döneminde olsa da mantığın aynı olduğunu belirtiyor. Yargıçların cezaevlerindeki işkenceleri görmediğini, görmek istemediğini, kafalarını çevirdiğini söyleyen Martinez, cezaların da orantısız olduğunu, bir molotof kokteyli attığı için bir gence 20 yıl ceza verildiğini ama işkencecilerin ceza almasının söz konusu bile olmadığının altını çiziyor.
“Ateşkes ilan edileli 12 yıl oldu, hala Bask bölgesindeki cezaevlerinde 140 siyasi mahpus bulunuyor. Şu anda silahlı kanat pasif ama İspanya hükümeti bizimle görüşmek istediği için, ya da müzakere etmek istediği için olmadı bu durum, tamamen kamuoyunun tepkisi ve uluslararası baskı ile oldu. İspanya hükümeti sayesinde olmadı yani”
'İSPANYA’DA İDAM YOK AMA 40 YIL İNDİRİMSİZ CEZALAR UYGULANIYOR'
İspanya’da idamın olmadığını ama 40 yıl indirimsiz cezalar uygulandığının altını çizen Martinez, beş günlük gözaltı sürelerinin olduğunu, bu süre zarfında avukat dahil hiç kimseyle görüştürülmediklerini söylüyor ve şöyle devam ediyor.
"O beş günlük süre boyunca her türlü işkence vardı, ne isterlerse onu yapıyorlardı, aklınıza ne geliyorsa. Şu an hatırlamaya ve anlatmaya dahi cesaret edemiyorum. 2011 yılında ateşkes ilan edildikten kısa bir süre daha devam etti bu uygulamalar ama şimdi yok çünkü sistematik işkence belgelendi. Ateşkesten sonra da yasayı değiştirdiler, tabi yasanın değişmesi cezaevlerinde bir iyileşmeye yol açmadı, sadece yasada kaldı. Ateşkes sonrası silah bırakıp siyasi mücadele edenleri de İspanya tutukladı, silahsızlanmayı, ateşkesi savunan politikacıları bile tutukladılar. Beş politikacı altı yıl cezaevinde kaldı. 2003’te yasaları daha da katılaştırdılar, başbakan “bırakın hapiste çürüsün” mantığıyla yaklaşıyordu. Dolayısıyla politikaları hâlâ aynı. Binlerce insan tutuklandı, politikacılar, solcular, gazeteciler, öğrenciler. Bunun yanı sıra birçok gazete kapatıldı”
'KENDİ KADERİMİZİN TAYİN HAKKINI KULLANMAK İSTİYORDUK'
Kendi kaderlerini tayin hakkı için mücadele ettiklerini söyleyen Martinez, “Ülkemizde ne yapılacağına biz karar vermek istiyoruz” diyerek sözlerini sürdürüyor:
“İspanya’daki anayasa diktatörlük sonrası yapıldığı için darbelerden de çekiniyorlar. Anayasada “ülke bölünmez” diyor, otonomi istemeyi anayasaya aykırı buluyorlar. Katalanlar 2017 yılında bağımsızlık için referandum yaptı, İspanya bu durum karşısında çıldırdı. Hapistekiler için yasa çıkarılması lazım. Biz Bask bölgesinde yaşayanlar solcuları destekliyoruz, onların daha güçlenmesini istiyoruz. Cezaevindeki siyasi tutsaklar özgür olmalı. Asla ceza affı istemiyoruz. 2003’te çıkan yasanın değişmesini istiyoruz, zaten 40 yıl ceza vermek İspanya anayasasına da aykırı. Şu an için İspanya devletine bir güvenim yok, umarım günün birinde bu sorunları çözmek için masaya otururlar hem Bask bölgesi için hem de Katalanlar için”
'YAŞADIKLARIMIN ETKİSİ SÜRÜYOR'
20 yılını cezaevinde geçiren Martinez son olarak sözlerini şöyle tamamlıyor.
“Hapiste geçirdiğim 20 yıl boyunca çok fazla anım var. Yoldaşlarım tacize, tecavüze uğradı, annesi babası tutuklanan çocuklar yalnız kaldılar. Cezaevinde hayatını kaybeden arkadaşlarım oldu. Yaşadıklarım, tanık olduklarım ben de çok derin izler bıraktı. Bazı arkadaşlarım ruhsal problemler yaşadılar. Normalde pozitif bir insan olmama rağmen yaşadıklarımın etkileri sürüyor”