Belgeselci Sibel Tekin’in davası: İmza şartı kaldırıldı, 8 Haziran’a ertelendi

Belgeselci Sibel Tekin’in davası: İmza şartı kaldırıldı, 8 Haziran’a ertelendi
Belgesel yönetmeni ve akademisyen Sibel Tekin'in “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılandığı davanın ilk duruşmasında adli kontrol imza şartının kaldırılması kararı verildi. Duruşma 8 Haziran'a ertelendi.

Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ


ANKARA - Belgesel yönetmeni, gazeteci ve akademisyen Sibel Tekin’'in “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmayı Bağımsız Belgesel Sinemacılar Birliği, Uçan Süpürge, İnsan Hakları Derneği, Ankara Barosu, 10 Ekim Derneği, 10 Ekim Dayanışması ve MLSA (Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği), Çağdaş Gazeteciler Derneği ve DİSK Basın İş’in yanı sıra çok sayıda gazeteci, belgeseli ve hak savunucusu takip etti.

Duruşma kimlik tespiti ile başladı. Mahkeme başkanı Tekin’e iddianameyi bilip bilmediğini, hakkında daha önce verilmiş bir hüküm olup olmadığını, mesleğini ve yaptıklarını sordu. Soruların ardından Sibel Tekin savunmasını yaptı.

Tekin, üniversite yıllarından itibaren belgesel ile ilgilendiğini ve belgesel sinema kariyerinden bahsetti. Akademisyenliğinin yanı sıra 2013 yılından itibaren toplumsal hareketleri çektiğini dile getiren Tekin, "Hiçbir örgüte üye değilim. Beraatımı talep ediyorum" dedi.

Hâkimin “iddianameye konu olan belgesel çekimini neden yaptığı” sorusu üzerine Tekin, “Karanlıkta Başlayan Hayatlar” belgeseli için sabahın erken saatlerinde insanların yaşadıklarını görüntülemek amacıyla çekim yaptığını, yaz saatinin kalıcı olması ile ilgili bir belgesel planı olduğunu ve pandemiden dolayı planını ertelediğini belirterek, “Kayıt sırasında karanlıktan dolayı görüntüdekilerin polis ya da infaz koruma memurlarını çektiğini fark etmedim. Sağlık kontrolü sırasında bu görüntüden dolayı gözaltına alındığını öğrendim” yanıtını verdi.

Savcı Tekin’e bu çekim için izin alıp almadığını sordu. Tekin’e, "Uluslararası basın kartım var. Gazeteciyim, çekim için izin almam gerekmiyor" cevabını verdi.

‘KAMUSAL ALANDA OLAN EYLEMLERİ TAKİP EDİYORUM’

Savcı, Tekin'in aralarında PKK, MLKP gibi örgütlerin bulunduğu 6 ayrı örgütün etkinlik ve eylemlerine dair çekimlerinin dijital malzemelerinde bulunduğunu belirterek bu örgütlerin eylemlerinden nasıl haberdar olduğunu sordu. Sorunun ardından salonda gülüşmeler oldu.

Tekin, kamusal alanda olan eylemlere gittiğini, kimsenin davetiyle eyleme gitmediğini, eylem ve etkinliklerin duyurularını takip ettiğini, sağ görüşlü grupların hatta spor taraftarlarının da eylemlerini çektiğini vurgulayarak, “Bahsettiğiniz örgütler üzerinden çekimim yok. Ankara üzerinden çekimler yapıyorum 2013 yılından itibaren” dedi.

‘SİBEL EMNİYETTE BİLE OLAN GÖRÜNTÜLERDEN YARGILANIYOR’

Tekin’in sözlü savunmasının ardından, avukatları savunma yaptı. Avukat Cenk Yiğiter, “Sibel Tekin'in çektiği görüntüler kamusal alandadır, kendisinin de belirttiği gibi önceden duyurulan eylem ve etkinliklerdir. Bu anlamda uluslararası basın kartı sahibi de olan müvekkilin çekim yapması suç değildir. Hatta Sibel'in ardından muhtemelen emniyet de bu görüntüleri çekmiştir. Sibel şimdi emniyette bile olan bu görüntüleri çektiği için yargılanıyor” diye konuştu.

Belgesel sinemacılar tarafından hazırlanan uzman görüşünü de sunan Yiğiter, şunları söyledi: “Sibel'in kullandığı kameranın o karanlık koşullarda maksimum çekeceği mesafe 3 metre olarak belirtilmiş. Savcı hem keşif yapıldığını iddia ediyor hem de görüntülerin, insanların net olmadığını söylüyor. Kazanın doğurduğuna inanıyor da öldüğüne inanmıyor.”

‘SAVCI ÖRGÜTLERE HAKİM DEĞİL’

Yiğiter’in ardından Avukat Murat Yılmaz söz aldı. Tekin’in hedef seçildiğini, iddianamede birçok örgütten bahsedildiğini ama savcının örgütlere hâkim olmadığını söyleyen Yılmaz, "Örgüt adı bulunamadığı için, savcı keşfe ağırlık vermiş. Örneğin evinde bulunan Kaldıraç Dergisi DHKP-C bağlantısı delili sayıldı. Kolluk kuvvetleri bile bilir bunu, ne ilgisi var? Savcı nasıl belgesel çekileceğini bildiğini iddia ediyor, insan yüzlerinin daha net olduğu, aydınlık ortamda çekilmelidir diyor. Bu iddianamenin iade edilmesi gerekir. Suça teşebbüs bile yokken, müvekkilimin dijital materyal iadesini ve beraatını talep ediyoruz” diyerek savunmasını sonlandırdı.

1 dakikalık Tuzluçayır görüntülerinin izlenmesinin ardından savunma yapan Avukat Mehtap Sakinci ise, Tekin hakkında onlarca rapor hazırlanıp hala bir örgüt bulunamadıysa daha fazla uğraşılmaması gerektiğini düşündüğünü belirtti. Gözaltından tutuklamaya geçirilen süreçte, iddianame dahil tamamen haksız bir yargılama olduğunu vurgulayan Sakinci sürecinde ivedilikle beraat kararı verilmesini talep etti.

DURUŞMA 8 HAZİRAN’A ERTELENDİ

Savunmaların ardından Savcı Tekin’e "Belgesel film çekmek için herhangi bir yazılı senaryosu, notu olup olmadığını" sordu. Tekin notları olduğunu, çekim planına yönelik notlar olduğunu söyledi
Ara karar öncesi savcı, olay tarihindeki görüntülerdeki şahsın Sibel Tekin olup olmadığı, görüntülerde infaz memurlarının girdiği noktalar için bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etti.
Mahkeme, bilirkişi incelemesi yapılacak dijital materyallerin dışındaki materyallerin iade edilmesine, adli kontrol imza şartının kaldırılmasına, yurtdışı çıkış yasağının devamına karar vererek duruşmayı 8 Haziran’a erteledi.

NE OLMUŞTU?

Belgesel yönetmeni Sibel Tekin, yaz saati uygulamasıyla ilgili bir belgesel için Ankara’nın Tuzluçayır semtinde çekim yaparken aracı görüntülenen polislerin şikayeti üzerine, 16 Aralık 2022 tarihinde gözaltına alınmıştı. Polis, Tekin'in evinde arama yapmış ve evde bulunan dijital malzemelerle görüntü arşivine el koymuştu. Tekin, evine yapılan baskın sırasında 16 Aralık 2022 tarihinde gözaltına alınmış ve 17 Aralık’ta savcılık ifadesinin ardından “örgüt üyeliği” şüphesiyle tutuklanmıştı. Tekin, 44 günlük tutukluluğun ardından 30 Ocak 2023 tarihinde tahliye edilmişti.

Savcının ihbar üzerine başlatıldığını iddia ettiği soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede Tekin’e yöneltilen suçlamaya “Karanlıkta Başlayan Hayat” isimli belgeseli için gün ağarmadan çekim yapması, ev aramasında el konulan arşivinde yer alan görüntüler ve aralarında Evrensel, Atılım gazetelerinin de olduğu basılı yayınlar delil olarak gösteriliyor. Tekin’in “örgüt üyeliği” suçundan cezalandırılmasını talep eden savcı, bunun hangi örgüt olduğunu belirtmedi.

Öne Çıkanlar