Boğaziçi tutuklularından Anıl Akyüz: Tutuklama olacağını bizden önce biliyor gibiydiler
Nazlı Eda PİYADE
ARTI GERÇEK-Boğaziçi Üniversitesi öğrencileriyle destek eyleminde tutuklandıktan 57 gün sonra tahliye edilen Anıl Akyüz, "Cezaevine girerken, beni getiren sivil aracı hazır kıta bir jandarma ekibi bekliyordu. Polis ve komutan olan astsubay, 'Ne kadardır bekliyorduk' gibi cümleler kurdular. Tutuklama olacağını bizden önce biliyor gibiydiler" dedi.
AKP'li Melih Bulu'nun Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör atanmasının ardından 2 Şubat'ta İstanbul Kadıköy'de düzenlenen eylemde gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Anıl Akyüz ve Şilan Delipalta, geçen hafta cuma günü görülen duruşmada tahliye edildi. İstanbul Anadolu Adliyesi'nde görülen duruşmada 10 kişinin ev yasağı cezası da kaldırıldı.
Maltepe Kapalı Cezaevi'nde 57 gün tutuklu kalan Anıl Akyüz, gözaltına alındıktan sonra yaşadıklarını Artı Gerçek'e anlattı. Boğaziçi Üniversitesi'ndeki eylemleri ilk gününden itibaren takip ettiğini söyleyen Akyüz, "Ben de İstanbul Üniversitesi öğrencisiyken kendi üniversiteme yine hukuksuz bir şekilde rektör olarak atanan Mahmut Ak'a karşı yapılan eylemliliklerde de bulunmuştum. Bu nedenle Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin haklı ve meşru taleplerinin arkasında oldum" dedi. Kadıköy'deki eylem alanına henüz varamadan önlerinin polis tarafından kesildiğini ve darp edilerek gözaltına alındığını vurgulayan Akyüz, şöyle konuştu:
'İŞKENCEYLE GÖZALTINA ALINDIK'
"İş yoğunluğu nedeniyle ilk günler yapılan eylemlere katılamıyordum ve içimde bunun üzüntüsü vardı. Eylemleri sosyal medyadan ve öğrenci arkadaşlarımdan takip ediyordum. İki ayı geride bırakan eylemlerde; siyasi iktidar ve kolluk kuvvetlerinin saldırısı sonucu yüzlerce öğrenci gözaltına alınmış, iki arkadaşımız da tutuklanmıştı. Bu saldırı ve tutuklamaları protesto etmek için 2 Şubat'ta Kadıköy'de yapılması planlanan eyleme katılma kararı aldım.
'SÜREÇ BAŞINDAN İTİBAREN HUKUKSUZ VE SİYASİYDİ'
Daha eylem alanına gelmeden önümüz polis tarafından kesildi ve darp edildik. Ben ve birçok arkadaşım işkenceyle gözaltına alındık. O gün gözaltına alınan 93 kişiden 23'üyle birilkte savcılığa sevk edildim. Daha sonra benim ve Şilan'ın da aralarında olduğu 10 kişi tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Burada savcı ifademizi almaya gerek bile duymadı. Bu gelişmelerin ardından maalesef birkaçımızın tutuklanacağını tahmin ettik. Zaten bu süreç başından itibaren hukuksuz ve siyasi bir süreçti. Bunun farkındaydık hepimiz."
'TUTUKLAMA OLACAĞINI BİZDEN ÖNCE BİLİYOR GİBİYDİLER'
Akyüz, tutuklandıktan sonraki süreci ise şöyle anlattı:
"Cezaevine girerken, beni getiren sivil aracı hazır kıta bir jandarma ekibi bekliyordu. Polis ve komutan olan astsubay, 'Ne kadardır bekliyorduk' gibi cümleler kurdular. Tutuklama olacağını bizden önce biliyor gibiydiler.
Giriş işlemleri tamamlandıktan iki gün sonra adli tutukluların olduğu koğuşa gönderildik. Boğaziçi eylemlerinde tutuklandığımı anlattığımda bana gayet iyi ve sıcak yaklaştılar. Neredeyse hepsi Boğaziçi meselesinin haklı olduğunu ve kayyım rektör Melih Bulu'nun o makama layık olmadığının farkındalardı.
Bir gün sonra tek başına bir koğuşa alındım ve hemen sonrasında yine Boğaziçi eylemleri gerekçesiyle tutuklanan Akın, Necmettin, Murat Can ve Koral ile birlikte kaldık.
Bu süreçte arkamızda olan yoğun kamuoyu desteği sayesinde cezaevi yönetimi tarafından bize temin edilmeyen battaniye gibi temel ihtiyaçlarımız karşılandı. Avukatlar ve milletvekillerinin ziyaretleriyle dışarıda mücadeleye devam eden arkadaşlarımızın destek mesajlarını aldık. Bu destek sayesinde yalnız olmadığımızı hissettik. Bu şahsen benim için çok önemliydi."
SINAVA KELEPÇELİ GÖTÜRÜLDÜ: 21 GÜN TECRİT EDİLDİM
Akyüz, kamuoyuna da yansıyan 21 Şubat'ta Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı'na (ALES) 13 jandarma ile birlikte kelepçeli bir biçimde götürülmesine ilişkin de şunları söyledi:
"Sınava ellerim kelepçeli getirildim. Sınava girdiğim sınıfta benimle birlikte 3 uzman çavuş sürekli beklediler. Sınav bitene kadar da çıkmadılar sınavdan. Tecavüzcülere, kadın katillerine uygulanmayan önlemler orada bana uygulandı. Sınavdan sonra cezaevine dönüşte, 'pandemi' gerekçesiyle 21 gün tek kişilik hücrede tecrit edildim. Hücrede kaldığım sürede avukatların ve dışarıdan gelen mektuplar sayesinde moralim her daim yüksekti."
Avukatları tarafından yapılan tutuklamaya itirazların tamamının reddedildiğini hatırlatan Akyüz, 2 Nisan'daki duruşma gününü ise şöyle anlattı:
"Mahkeme salonunda ben ve diğer arkadaşlarım haklı ve suçsuz olmamızın vermiş olduğu duygularla bizi yargılamak isteyenleri yargılamış olduk aslında. Hepsiyle birlikte yol yürümekten, mücadele etmekten onur duyuyorum. Bunu belirtmek istiyorum çünkü verdiğimiz savunmalarda siyasi iktidarın Boğaziçi eylemlerini provoke etme çabasını boşa düşürdük. Bizi işkenceyle gözaltına alan polisleri teşhir ettik. Anayasal ve demokratik hakkımız olan basın açıklamasına katıldığımız için o mahkeme salonunda olmayı hiçbirimiz hak etmemiştik. Mahkeme sonucunda da 2 aydır süren bu hukuksuz sürece son verilerek Şilan ve ben tahliye edildik. Ev hapsi ve adli kontrol alan arkadaşlarımızın da denetimli serbestlikleri kaldırıldı."
'YUKARIDAN EMİR ALDIK' DENİLDİ, KARTAL KÖPRÜSÜ'NE GÖTÜRÜLDÜ
Cezaevinden tahliyesi sokağa çıkma kısıtlaması saatlerinde olan ve yalnızca ailesinin karşılayabileceği bilinmesine rağmen "Yukarıdan emir aldık" denilerek Kartal Köprüsü'ne götürülen Akyüz, o sürece ilişkin de şunları kaydetti:
"Cezaevinden tahliye için çıkış işlemlerin bittikten sonra jandarma komutanı yanıma gelerek 'Biliyorsunuz sokağa çıkma yasağı var. O yüzden sizi Kartal Köprüsü'ne kadar biz bırakacağız. Yukarıdan emir aldık' dedi. Ben cezaevi kapısında ailemin ve avukatların beklediğini, yaptıklarının keyfi bir uygulama olduğunu söyledim ancak kesinlikle dışarda yapılacak bir karşılamaya izin vermeyeceklerini söylediler. Ring aracı ve 5 rütbeli jandarma ile cezaevinin çok uzağında olan Kartal Köprüsü'ne getirildim. Bir süre, beni cezaevi önünde bekleyen ailemin oraya gelmesini bekledim. O sırada aileme verilen bilginin yalnız olmadığım yönünde olduğunu öğrendim ancak üzerimde kimliğim dışında hiçbir şey yokken tek başına bekledim."
'BOĞAZİÇİ DİRENİŞİ, MÜCADELE ETMEKTEN VAZGEÇİLMEYECEĞİNİ GÖSTERMİŞ OLDU'
Akyüz, son olarak da şunları belirtti:
"Siyasi iktidar ve devletin kolluk kuvvetleri üç ayı aşkın süren Boğaziçi direnişini gözaltı, ev hapsi, tutuklama gibi baskı araçları ile sindirebileceğini zannetti ancak öğrenciler sinmek bir yana daha da dirençli bir şekilde haklı taleplerini her platformda dile getirmeye devam etti ve devam edecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Şahsen benim için 2 ay süren bu hukuksuz süreç sinmeme değil aksine vermiş olduğum mücadeleye daha da kuvvetli bir şekilde devam etmeme sebep oldu. Yüzyıllardır iktidar sahipleri ellerindeki baskı araçları ile sol, sosyalist kesimi, işçileri, kadınları, öğrencileri susturacağını zannediyor. Boğaziçi direnişi bize bunun mümkün olmadığını, insanların haklı taleplerini dile getirmekten ve bunun için mücadele etmekten vazgeçmeyeceklerini hepimize göstermiş oldu."