Camiden müzik çalınmasında Diyanet Başkanı devrede: Minarelerimize namehrem eli değdi
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İzmir Müftülüğünün merkezi ses sistemi frekansına girerek kentteki bazı camilerin hoparlörlerinden Çav Bella çalınmasına ilişkin konuştu. TRT 1'deki "Sahur Bereketi" programına konuk olan Erbaş, cami hoparlörlerinden müzik yayını yapılmasına "Bir namahrem eli bizim minarelerimize değmiş oldu" ifadelerini kullandı.
İzmir’de cami hoparlöründen şarkı çalınmasına iktidar cephesinden dikkat çeken açıklamalar gelmeye devam ediyor. İzmir’de bazı camilerde 20 Mayıs'ta Çav Bella marşı ve Selda Bağcan’ın seslendirdiği 'Yuh Yuh' çalınmıştı.
Camilerden müzik yayınına ilişkin Saray’ın ardından Meclis Başkanı Mustafa Şentop "Ezan özgürlğümüzün sembolü, ezan düşmanlarına hadleri bildirilecek" açıklaması yapmış, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da 'bu bir saldırı' demişti.
"Bu üzüntü verici. Merkezi ezan sistemimiz vardır çeşitli illerimizde. İstanbul'da pek yok yani ben burada her camiden hocalarımız kendi ezanlarını okurlar. Bir zamanlar bu sistem başlamış, bazen olumlu olmuş, bazen olumsuz olmuş. Ama şu anda bazı illerde bu devam ediyor" diyen Erbaş, devamında şöyle konuştu:
‘SABOTAJLA MİNARELERDEN İSTEDİKLERİ GİBİ MÜZİK YAYINLAYABİLİYORLAR’
"Kim tarafından yapıldığını bilemiyoruz. Şu anda istihbarat, emniyet, valilik, müftülüğümüz iş birliği ile araştırıyorlar. Nasıl yapıyorlarsa onu şu an ben bilemiyorum araştırıyoruz bir teknik sızıntı ile sabotaj yaparak minarelerdeki hoparlörlere müdahil oluyorlar ve oradan istedikleri gibi işte müziktir başka şeyler yayınlayabiliyorlar."
‘PROVOKASYONUN KİMSEYE FAYDASI OLMAZ’
"İnşallah en kısa zamanda bulunur, tespit edilir ve cezaları neyse hukuk karşısında, kanunlar karşısındaki cezaları onlara verilir. Bu cezaların da ben caydırıcı olması gerektiğini düşünüyorum. Belki bir terör faaliyeti bile olabilir, belki kendini bilmeyen birileri yapmış olabilir, bir cehalet eseri olabilir" ifadelerini kullanan Diyanet Başkanı şöyle konuştu:
"Şu anda ortada net bir bilgi olmadığı için 'kim tarafından yapılmıştır' bunu söyleyecek durumda değiliz. İnşallah bizim ülkemizde bu güzel, şehit kanlarıyla yoğrulmuş bu ülkemizde inancı ne olursa olsun, düşüncesi ne olursa olsun, ideolojik anlayışı ne olursa olsun hiç kimsenin böyle bir şeye tenezzül etmesini istemem. Biz, farklılıklarımızla bir arada yaşamayı bin yıldır sürdürmüş bir medeniyetin çocuklarıyız. Dinimiz farklı olabilir, burada Müslümanlar da var, Hristiyanlar da var Yahudiler de var, farklı inançlardan, farklı kültürlerden çok farklılıkları bir arada yaşatan bir milletiz biz. Bu da bizim en büyük zenginliğimiz. Yani bir büyük bir toplumun, yüzde 98 dediğimiz, yüzde 99 dediğimiz çok büyük bir kesimin, canını yoluna vermekten çekinmeyeceği en önemli değeri olan ezanına, camisine, minaresine bu şekilde sabotaj yapmak, bu şekilde adeta düşmanlık yapmak, provokasyon yapmanın hiç kimseye faydası olmaz."
"Bundan ancak düşmanı olan birileri yani Türkiye'nin gelişmesini, ilerlemesini, huzur içerisinde olmasını, birlikte yaşama tecrübesini sürdürmesini istemeyenler bundan memnun olur." diyen Erbaş, İzmir'deki bu olayın başka yerlerde olmaması temennisinde bulundu.
‘MABETLERE DOKUNMAK ÇOK BÜYÜK BİR SUÇTUR’
Erbaş, bu durumun, İzmir'de yaşayan hangi inançtan, hangi ideolojiden, hangi düşünceden olursa olsun hiç kimsenin faydasına olmayacağını, kilisenin çan kulesinden böyle bir şey çalınsaydı, oraya sızılsaydı aynı tepkiyi vereceğini savunarak şunları söyledi:
"Zaten yetkili olmak bunu gerektiriyor. Zarurat-ı hamse dediğimiz, toplumun 5 şeyini koruyacaksınız ve inanç ayrımı gütmeden bunu yapacaksınız, dinini koruyacaksınız. Gayrimüslim vatandaşlar var, onların inancına, dinine, mabedine zarar getirecek her şeyden bizim onları korumamız lazım, bu bizim vazifemiz. Kim olursa olsun mabetlerin masuniyeti bizim inancımızda çok önemlidir. Dolayısıyla ülkemiz sınırları içerisinde yaşayan kim olursa olsun mabetlere dokunmak çok büyük bir suçtur. Bu suçu işleyenler inşallah en kısa zamanda bulunur ve cezalarını alırlar."
‘CAMİDE CUMA NAMAZI İSTANBUL’UN FETHİNE DENK GELDİ, CUMHURBAŞKANIMIZ LÜTFETTİLER’
Cuma günü cami ve mescitlerin cemaatle ibadete açılmasının İstanbul’un fethine denk geldiğini belirterek Erdoğan’a teşekkür eden Diyanet İşleri Başkanı, "29 Mayıs, İstanbul'un fetih günü ona da denk geldi. Buradan çok teşekkür ediyorum muhterem Cumhurbaşkanımız lütfettiler, açıkladılar. Biz de çok mutlu olduk. Çok özledik millet olarak. Camilerimiz bizim sadece namaz kıldığımız yerler değil, medeniyetimizin ayakta durmasını sağlayan en önemli mekanlarımız. Camiler bizim mekteplerimiz aynı zamanda. Yaz gününde bizim camilerimizden 4 milyon çocuğumuz istifade ediyor. Yaşları 4 ile 20 arası 25 milyon üniversiteye kadar öğrencimiz var. Bunların 4-5 milyonunu her yıl camilerimizde eğitime alıyoruz, bu ne büyük bir zenginliktir" ifadelerini kullandı.
Erbaş, camilerde ibadet edilmesine cuma namazı ile başlanacağını hatırlatarak, daha sonraki günlerde de öğle, ikindi vakit namazı ile devam edileceğini, normalleşme, iyileşme noktasında geliştikçe de 5 vakit namazları cemaatle camilerde kılacaklarını aktardı.