Canan Kaftancıoğlu'na 9 yıl 8 ay hapis cezası
Cumhurbaşkanlığı adına davaya katılan avukatın 'Üst seviyeden ceza verilmesini talep ediyoruz' dediği davada, hakim de Kaftancıoğlu hakkında suç duyurusunda bulundu.
Rıfat DOĞAN
ARTI GERÇEK- CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun yargılandığı İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nden hapis cezası çıktı. Mahkemenin verdiği toplam hapis cezası 9 yıl 8 ay 20 gün oldu. Kaftancıoğlu'na tutuklama çıkmazken avukatlar karara itiraz için temyiz başvurusu yapacak. Karara ilişkin açıklama yapan Kaftancıoğlu, "İşine gelmezse halk iradesini tanımayan bir saray vesayeti var bu ülkede!" dedi.
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, 5 ayrı suçtan 17 yıla kadar hapis cezasıyla yargılandığı dava İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başladı. 153 sanatçı da yayınladıkları açıklamayla Kaftancıoğlu'na destek verdi.
#CANLI CHP İSTANBUL İL BAŞKANI CANAN KAFTANCIOĞLU’NA 9 YIL 8 AY 20 GÜN HAPİS CEZASI VERİLDİ https://t.co/uhv5INQZtC
— ARTI TV (@ArtiTV_) September 6, 2019
CHP'li Kaftancıoğlu’nun 2012-2017 tarihleri arasında sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımları nedeniyle hakkında "Cumhurbaşkanına hakaret", "kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret", "Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılama", "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek", "terör örgütü propagandası yapmak" suçlamasıyla 4 yıl 10 aydan 17 yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılanıyor.
İBB BAŞKANI İMAMOĞLU DA SEÇİM SÜRECİNDEKİ YAKIN ÇALIŞMA ARKADAŞINI YALNIZ BIRAKMADI
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu da 17 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na destek için İstanbul Adalet Sarayı’na geldi. Adliyeye protokol kapısından giren İmamoğlu, duruşmanın görüleceği mahkemenin bulunduğu zemin kata girdiğinde alkışlarla karşılandı. Kaftancıoğlu’na destek için adliye koridorlarını dolduran avukatlar ve vatandaşlar, İmamoğlu’na yoğun ilgi gösterdi. Bu sırada bir vatandaş, "Bizi yalnız bırakmadın" diyerek İmamoğlu’na teşekkür etti.
İmamoğlu, duruşma için alınan yoğun güvenlik önlemleri nedeniyle duruşmanın görüleceği salona zorlukla ulaşabildi. İmamoğlu, 27. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonu önünde üçüncü celsenin açılmasını bekleyen Kaftancıoğlu’na sarılarak desteklerini iletti. Kaftancıoğlu da İmamoğlu’na desteği için teşekkür ederken, ikili, kalabalık arasında zorlukla da olsa kısa bir sohbet gerçekleştirdi.
'SEÇİM SONRASI YARATILAN ATMOSFERİN KARŞILIĞINI YAŞIYORUZ'
İmamoğlu, adliyeden ayrılırken yaptığı kısa açıklamada şunları dile getirdi: "Bugün Sayın Kaftancıoğlu’nun, İl Başkan’ımızın, yol arkadaşımın duruşması var. Elbette hukuka uygun olmayan bir seçim sonrası oluşan atmosfer nedeniyle ortaya koyulmuş bir soruşturmanın karşılığını yaşıyoruz. Ülkeyi bu tür ortamlarla germenin ya da insanlar arası kutuplaşmayı bir vesile ile hele hele hukuk yoluyla büyütmenin sıkıntısını yaşıyoruz. Umuyorum yargı mercileri, yargıçlar, hakimler ülkeme bu sıkıntıyı yaşatmaya bir son verir. Çünkü ülkenin normalleşmesini diliyoruz. Ülkenin gerçek sorunlarıyla uğraşılmasını diliyoruz. Canan Kaftancıoğlu’nun, İl Başkan’ımızın, yol arkadaşımızın her zaman yanındayız."
KAFTANCIOĞLU'NA ULUSLARARASI DESTEK
Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde görülen başlayan duruşmayı çok sayıda CHP milletvekili ve uluslararası heyet de takip ediyor. 37. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görülmesi beklenen duruşma salonun küçüklüğü nedeniyle 27. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunda görülüyor.
CUMHURBAŞKANLIĞI AVUKATI 'ÜST SINIRDAN CEZA İSTİYORUZ' DEDİ, HAKİM SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU
Hakim Akın Gürlek, Kaftancıoğlu'nun Twitter hesabından bir şiir paylaştığını belirterek bununla ilgili suç duyurusu yapılmasına karar verdi. CHP İl Başkanının mahkeme dosyasına giren şiiri şöyle:
Cumhurbaşkanlığı adına davaya katılan Avukat Ferah Yıldız ise "Üst seviyeden ceza verilmesini talep ediyoruz" dedi.
'KİMSEYİ KİNE VE NEFRETE TEŞVİK ETMEDİM'
CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu'nun ise mahkemedeki beyanları şöyle:
"Size bugün hakikatlerden bahsedeceğim. Ben cumhurbaşkanına hakaret etmedim. Bundan sonra da etmem. Kim nasıl çarpıtırsa çarpıtsın. Ben Mustafa Kemal'in oturmuş olduğu makama hakaret etmem. Ben AKP Genel Başkanı olan siyasi bir kişiye dönük hicivli eleştiride bulundum. Kamu görevlisine hakaret etmem. Anadolu'da hekimlik yapmış bir kamu görevlisi olarak kamu görevinin ne olduğunu biliyorum. Devleti aşağılamadım. Halkı kin ve nefrete sürüklemedim. Terör örgütü propagandası yapmadım. Her kim terör örgütü propagandası yapıyorsa allah belasını versin.
İddianamenin nasıl mütalaaya dönüştüğünü geçen celse gördüm. Mütalada yüzün üzerinde imla hatası var. Metin Altınok şiiri okudum. Bu şiir dosyaya girmiş. Nerede olursa olsun gördüğüm aksaklıkları tespit ederek dünyayı güzelleştirmeye çalışıyorum. Kimseyi kin ve nefrete teşvik etmedim. Bundan sonra da yapmam. Bu söylediklerimin nefrete çağrı ya da kine yönlendiren bir tarafı yok. Bu dava bir cezalandırma davası."
'BEN SİZDEN ÖZGÜRÜM!'
"Hiç kimse hiç bir yerde özgür değil. Ben kendimi sizden daha özgür hissediyorum. Çünkü ben hakikati söylüyorum.
Hayal edemeyenlerin hayal edenleri cezalandırmaya çalıştığı dönemin sona ereceğine inaniyorum ve işte tam bu yüzden siyaset yapıyorum."
KAFTANCIOĞLU'NUN AVUKATI: BU USULSÜZ BİR SORUŞTURMA
Kaftancıoğlu'nun beyanlarının ardından avukatı hakkında esas hakkında beyanda bulundu.
Kaftancıoğlu'nun avukatı şunları söyledi: "Soruşturma usullere uyulmadan açılmış ve sürdürülmüştür. Tweetlerin atıldığı dönemler bağlamından ve döneminden koparılarak değerlendirilmiştir. Soruşturmanın genişletilemesini ve bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ediyoruz. TV programının dökümünü talep ediyoruz."
AVUKAT FİKRET İLKİZ: SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARI NASIL SUÇ OLUYOR?
CHP İl Başkanının bir diğer avukatı Fikret İlkiz de şu beyanlarda bulundu:
"18 Temmuz'da eklenen sosyal medya paylaşımına istinaden: "Aklıma duruşmada Nazım ustanın şu sözü geldi" diyor. Müvekkilimizin aklına gelen söz kapsamında bu ifadenin dosyaya girmesi hukuka aykırıdır. Bu söylem ifade özgürlüğüdür. Tutanak başlığı altında bir televizyon programında yapılan telefon konuşması yer alıyor. Neye istinaden bir kişinin sosyal medya paylaşımları suç dosyasına giriyor?
Eskiden süreç şöyle işlerdi; bir kişinin sosyal medya hesabının inceleneceği ve bulguların dava dosyasına gireceği emniyet güçlerince haber verilirdi. Bu hazırlanan tutanak ile şiir paylaşımın dosyaya girmesi aynı şeydir.
Kaftancıoğlu'nun Habertürk'te katıldığı programın tüm kaydı alınmalı. İncelenmeli. Bununla ilgili ret kararınız yanlıştır."
Avukat İlkiz'in savunmasının ardından mahkeme duruşmaya 5 dakikalık bir ara verdi.
HAKİMDEN AVUKATIN SAVUNMA HAKKINA MÜDAHALE: DAHA NE KADAR KONUŞACAKSIN?
Aranın ardından Avukat İlkiz savunmasına devam etti:
"Sakine Cansız ile alakalı olan soruya yaşam hakkıyla ilgili olduğunu belirtmiştir. Yaşam hakkı kutsaldır. Bu hususta AİHM kararlarına uymak zorundayız."
Öte yandan Hakinmin Avukat İlkiz'e dönük "46 dakikadır konuşuyorsunuz. Daha ne kadar konuşacaksınız. 12.30 gibi ara vereceğim. Lütfen bitirin beyanınızı" demesi dikkat çekti.
İlkiz ise savunmasına şöyle devam etti:
"Ceza yasamızı kişiler üzerinden mi yapacağız? Akıldakini yargılayamazsınız. Akıldakini yargılarsanız düşman hukuku ortaya çıkarırsınız. Öcalan için Anayasa Mahkemesi "kişiliğe bakıp karar verilmemesi" yönünde karar veriyorsa, sosyal medya paylaşımlarından ötürü Canan Kaftancıoğlu'nu kendimize aykırı bulup mu karar vereceğiz?
Anlayışların cezalandırılmasına yönelik bir hukuk oluşturuyorsunuz. Hukuk yoluyla bir vatandaşı düşman sayarak tehlikenin tehlikesi pozisyonu yaratıp yargılamaya çalışıyorsunuz.
Önlemek adına herhangi bir ceza kanunu kullanmak toplumda düşman yaratır, eylemlerin artmasına yol açar, baskıcı rejimlere yönelik bir uygulamadır. Açıkça sen başkasın, düşmansın dersiniz böyle yaparak.
"Hukukun üstünlüğü bu tarz uygulamaları reddeder. Bu şekilde davranarak tehlikenin tehlikesinin cezalandırılması konusuna yol açarsınız. Bu kapı Türkiye'de ardına kadar açılmış durumdadır.
Ceza Hukuku'nun 133.maddesinden 134.maddesinin içerisine dahil olacak şekilde sosyal medya paylaşımlarının bu şekilde suç unsuru sayılması kişisel verilerin korunması yasasına aykırıdır."
Hakim Akın Gürlek savunma yapan Avukat İlkiz'e bir kez daha müdahale ederek "Buyurun bitirin. Ara vereceğim. Öğleden sonra size söz vermeyeceğim. Başka bir avukata söz vereceğim" dedi.
Daha sonra duruşmaya 13.45'e kadar ara verildi.
'BU DAVA, BAŞARININ CEZALANDIRMA DAVASIDIR'
Verilen aranın ardından söz alan Kaftancıoğlu Avukatı Figen Güler "Bu bir siyasi cezalandırma davasıdır, başarının cezalandırma davasıdır. İktidar bu şekilde müvekkilimizi cezalandırmaya çalışmaktadır. Bu paylaşımlar suça konu edilemez. Anayasa Mahkemesi kararları bulunmaktadır" dedi.
Güler'in sözlerinin ardından son sözü alan Canan Kaftancıoğlu kürsüye espirili bir şekilde gelerek "Şiir okuyacağım" dedi.
Kaftancıoğlu daha sonra "Nerede olursa olsun hayallerimi söylemeye devam edeceğim. Saray vesayeti sona erene kadar mücadele edeceğim" ifadelerini kullandı.
Mahkeme karar için duruşmaya 15.35 e kadar ara verdi.
HAPİS CEZASI
5 ayrı suçlama ile yargılanan Canan Kaftancıoğlu'na toplam 9 yıl 8 ay 20 gün hapis cezası verildi. Mahkeme Kaftancıoğlu için tutuklama istemedi. Avukatlar karara itiraz için temyize gidecek.
Mahkemenin verdiği kararlar şöyle:
Silâhlı terör örgütü propagandası yapmaktan 1 yıl hapis cezası, sanığın sosyal medya ve basın yoluyla yapmaktan 1 yıl 6 aya çıkarıldı
Kamu görevlisine hakeret suçundan 1 yıl hapis cezası, pişman olmadığı gerekçesiyle hükmün geri bırakılmamasına karar verildi.
Devleti alenen aşağılamaktan 1 yıl 3 ay hapis cezası, birden çok paylaşım yaptığı ıçın 1 yıl 8 aya çıkarılmasına karar verildi.
Mahkeme, özellikle Canan Kaftancoğlu'nun Nâzım Hikmet şiiri okuduğu ve paylaştığı için mahkemeye karşı olumsuz tavır sergilediği gerekçesiyle cezada indirime gitmedi
KAFTANCIOĞLU'NDAN İLK AÇIKLAMA
Yargılandığı mahkemeden 9 yıl 8 ay 20 gün hapis cezası alan Canan Kaftancıoğlu karara ilişkin açıklama yaptı. Kaftancıoğlu "İşine gelmezse halk iradesini tanımayan bir saray vesayeti var bu ülkede! Açılan davalarda kararlar duruşma salonlarında değil Saray odalarında alınıyor." dedi.
Kaftancıoğlu'nun açıklaması şöyle:
Siyasi parti temsilcileri ve yöneticileri, demokratik kitle örgütleri ve sadece İstanbul’dan değil Türkiye’nin güzel memleketimin her yerinden akıp gelen sevgili dostlar. Hepinize merhaba diyorum. Bugün burada yine beni yalnız bırakmadınız. Zulmedenlerin, adaleti yok edenlerin gözlerine kulaklarına bizim bir arada olduğumuzu ve asla ayrılmayacağımızı en açık haliyle yeniden haykırıyorsunuz. Hepinize teşekkür ederim, iyi ki varsınız. Saatlerce sizlerin burada bekliyor olmanızdan dolayı gerçekten çok üzgünüm. Ne sizler ne de ben bunu hak ediyoruz. Bir düşünün bu ülkede uzun zamandır herhangi bir mahkeme kararıyla ilgili konuşurken kanunlardan, yargı mensuplarından hatta yasa koyuculardan bile bahsedebiliyor muyuz?
SİVİL VESAYETİN ADI SARAY VESAYETİDİR
Hukuk, kanın ve adalet gibi kavramlar bir temenniye dönüştü. Mahkeme kararları kanunlara göre değil siyasi konjonktüre, siyasi iktidarın keyfine göre şekilleniyorsa bu ülkede bütün duruşmalar ne yazık ki formalitedir. Açılan davalarda kararlar duruşma salonlarında değil Saray odalarında alınıyor. Bu ülkede mahkeme kararları kanunlara göre düzenlenmiyor kanunlar verilmek istenen cezalara göre şekillendiriliyor. Adalete susamış sizleri burada mahkûm etmek isteyenler hukuk maskesi takmış mafya yöntemlerini kullanan vesayet odaklarıdır. Yaşanan hiçbir şey tesadüf değil değerli dostlar. Demokrasi düşmanı bu sivil vesayetin adı Saray vesayetidir. Saray vesayeti halk iradesi ve demokratik siyaset önündeki en büyük engeldir."
O KAYBETTİ BİZ KAZANDIK
Adını tam koymak gerekiyor. İşine gelmezse halk iradesini tanımayan, yargıyı muhalefete karşı sopa olarak kullanan, medyayı tekelleştiren, bürokrasinin tüm kurumlarını partizanca bir hırsla dizayn eden, seçilmişlerin atanmışlar karşısında aciz duruma düşüren saray vesayeti var bu ülkede. Halktan sandıktan karşılık bulamayınca mafya yöntemleriyle siyasete yön vermeye çalışan vesayetçi iktidara karşı mücadelemiz daha yeni başlıyor. Onlar sanıyorlar ki baskı yaptıkça, ceza verdikçe korkacağız, haklarımız elinden alındıkça yılgınlığa düşüp susacağız. Onlar sanıyorlar ki kayyumlarla seçme ve seçilme hakkı gasp edilenler korkacak ve susacak. Saray vesayete son verene kadar bedeli her ne olursa olsun susmayacağız, birlikte mücadele etmekten de geri durmayacağız. İşte bu nedenlerle bu dava da İstanbul’u yeniden halka vermek için yola çıkmış bir il başkanını, aslında halkı cezalandırma davasıydı ve ceza verildi. Ama tekrar ediyorum değerli dostlar o kaybetti biz kazandık.
YEPYENİ BİR MEVSİME GİRDİK
Korkutmaya çalışsalar da, inandığımız eşitlik yolundan döndürmeye çalışsalar da sarılmak için uzanan ellerimizi kollarımızı bağlamaya çalışsalar da ne sesimiz kısılır haykırmaktan ne de ruhumuz vazgeçer özgürlükten. Her seferinde buradan açıkça söylüyorum biz yepyeni bir mevsime girdik, ayrımsız bir biz mevsimi başladı. Bu mevsimde ne çiçeklerin açmasını engelleyebilecekler ne de nefes almamıza. Umudumuzu, inancımızı, cesaretimi kırmaya, çatlatmaya çalışıyorlar. Tıpkı toprakta olduğu gibi çatlaklarımızdan kırıldığımız yerlerden çıkacak bizler, bizim gibiler. Bizim bir hayalimiz var; bağımsız ve demokratik bir hukuk devletinin dürüst yurttaşları olarak yaşamak. Eşit ve özgür biçimde kardeşçe yaşamak istiyoruz. Gelecekten emanet aldığımız bu ülkeyi bize armağan edilen bu cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak istiyoruz. Hayallerimden de düşüncelerimden de vazgeçmeyeceğim. Bugün burada inanarak ve saatlerce bekleyerek şahsım üzerinden demokrasi mücadelesine verdiğiniz bu destek Türkiye’de hak ve adalet arayışındaki milyonlar için umut ışığıdır. Buraya gelen veya sesimize kulak veren her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
TARİH VE GELECEK ONLARI YARGILAR
Dostlarım, kardeşlerim, geçen duruşmada okuduğum şiir içeride cezayı artırıcı unsur olarak kabul edildi. Şiirler güzeldir, şiirler insanları özgürleştirir. Zaten biz şiirlerimizi okumaya devam ettikçe onların yaptıkları yargılama değil sadece bir cezalandırma olur, tarih ve gelecek onları yargılar.