Celalettin Can'ın tahliyesi reddedilmişti: 'Topluma zarar verme riskinin devam etmesi' gerekçe gösterilmiş

Celalettin Can'ın tahliyesi reddedilmişti: 'Topluma zarar verme riskinin devam etmesi' gerekçe gösterilmiş
Celalettin Can'ın denetimli serbestlik talebinin reddedilmesine ‘taraflı’ koğuşta kalması, halen süren yargılamaları ve 'topluma zarar verme riskinin devam ettiği' gerekçe gösterildi. Celalettin Can, gerekçelerin yerinde olmadığını söyledi.

Artı Gerçek - 78’liler Girişimi Sözcüsü, yazar Celalettin Can, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem gazetesi ile dayanışmak için başlatılan nöbetçi eş genel yayın yönetmenliği kampanyasında yer aldığı için 1 yıl 3 ay hapse mahkum edildi. Yaklaşık üç haftadır Silivri Cezaevinde şair ve yazar İlhan Çomak ile aynı koğuşta kalan, Celalettin Can’ın denetimli serbestlik talebi reddedildi.

Celalettin Can’ın denetimli serbestlik talebinin Marmara 5’No’lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna Bağlı İdare ve Gözlem Kurulu tarafından reddedildiği açıklandı. Tutuklama kararı sonrası savcılığın Can’ın birkaç gün içinde bırakılacağı yönündeki görüşünün aksine, kurul Can’ı tahliye etmeme kararı aldı. 19 Eylül’de toplanan kurul; denetimli serbestlik talebini kabul etmemesine gerekçe olarak Celalettin Can’ın ‘iyi halinin olmamasını’ gösterdi. Kurul, Can’ın ‘taraflı’ koğuşta kalmasını ve halen süren yargılamalarının olmasını ise tahliyesinin reddine dayanak yaptı.

Kararla ilgili açıklama yapan Celalettin Can; yeni genelgeye göre yaş haddinden koşullu salıverilmeyi, sağlık durumu ve bir yılın altındaki cezaların infazında denetimli serbestlik hakkının olmasına rağmen taraflı davranıldığına dikkat çekti.

SUÇU KABUL ETMEMESİ, 'PİŞMAN DEĞİL' OLARAK YORUMLANMIŞ

Can kendisine tebliğ edilen karardan ilgili bölümleri de paylaştı. Karara göre İdare ve Gözlem Kurulu, Celalettin Can hakkında henüz tespit edilmiş bir ‘gelişim’ puanı olmadığını beyan etti. Ayrıca kurul; Celalettin Can’ın ‘suç kabulünün olmamasını’, ‘suça dair pişmanlığının bulunmadığı’ şeklinde yorumladı. Kararda ayrıca Can’ın halen “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyet Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyet Hükümetini ve Devletin Yargı Organlarını Alenen Aşağılama” suçundan yargılaması devam eden dosyasının bulunduğu da belirtilerek; cezaevinde örgüte bağlılığı bulunan hükümlülerle kalması da ‘denetimli serbestliğin’ reddedilmesine gerekçe gösterildi.

Karar şu ifadelerle devam etti:

“Kurumumuzda örgüte bağlılığı devam eden diğer örgüt hükümlülerle birlikte taraflı olarak adlandırılan odada barındırıldığı ve bu odaya 01/09/2023 tarihli dilekçesine istinaden kendi isteği ile yerleştirildiği, beyanlarında samimi olmadığı, suçu algılama şekli, mağdura karşı tutumu ve pişmanlığı birlikte değerlendirildiğinde tekrar suç işleme ve topluma zarar verme riskinin devam ettiği, hükümlünün kurumumuza 01/09/2023 tarihinde giriş yaptığı, kurumumuzda kalma süresinin kısa olduğu, hükümlünün iyileştirme çalışmalarına katılarak gelişim göstermesi ve suça yönelik farkındalığının artırılması amacıyla bir süre daha gözlenmesi gerektiği anlaşılmış olup tüm bu hususlar göz önüne alındığında hükümlünün denetimli serbestlik tedbiri uygulanması hususunda iyi halli olmadığı değerlendirilmiştir.”

'KRİMİNAL YAKIŞTIRMALARDA BULUNMAK İNSAN HAKLARINA AYKIRIDIR'

Kararla ilgili açıklama yapan Celalettin Can ise, kurulun kendisiyle dahi görüşmeden bu kararı aldığını belirterek şunları söyledi:

“Kurulun bu değerlendirmesi benimle görüşmeden yapılan bir belirlemeleri içermektedir. Ayrıca benimle görüşmeyenler kopyala yapıştır yapmışlar. İdari bir işleyiş ve yaklaşımdan çok mahkeme kararı görünümünde bir tutum sergilenmiştir. İki rapor arasında çelişki olduğu görülüyor. Kabul edilir olmayan belirlemeler içermektedir. Henüz yargılaması devam eden davalarla masumiyet karinem açısından ihlal içermektedir. Ben bu ülkenin yasalarına göre hukuk dışı yöntemlerle yargılanmama rağmen İstanbul İnfaz Savcılığı’na başvurarak cezamın infazını yaptım. Gazetecilik, yazarlık faaliyeti yürüten, politik yazılar da yazan kendine özgü siyasi düşünceleri olan, faaliyetleri bilinen biriyim. Suç işleme, topluma zarar verme gibi kriminal yakıştırmalarda bulunmak insan haklarına, ulusal ve uluslararası hukuka aykırıdır. İnsan onuruna karşı uygun olmayan bir yaklaşımdır. Tebliğ edilen kurul kararının hukuki dayanağı yoktur. Taraflıdır. Benimle uzun saat görüşerek hazırlanan esas yönünden yapılan değerlendirmenin karar dışında tutulmuş olması ayrıca tartışma konusudur. İdare ve gözlem kurulu kararında belirtilen gerekçelerin yerinde olmadığı açıktır. Kurulun insan haklarına aykırı kararını gözden geçirerek, değiştirmesi talebimdir. Haklarım için, haklarımız için mücadeleye devam edeceğim.” (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar